Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/939 – 2023/1087
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R
DOSYA NO : 2023/939
KARAR NO : 2023/1087
AR TARİHİ : 11/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/07/2023
Talep edenin ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin verilen karara karşı süresi içinde talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Talep eden vekili dilekçesinde, aleyhine istemde bulunulan firmadan tedarik ettiği mamül malları kendi showroomunda teşhir ederek alıcı şahıslara satışını gerçekleştirdiğini, pazarladığını, pazarlanmak üzere gönderilen müşteri adresine sevki ve kurulumu esnasında ayıplar tespit edildiğini, yanlış boya kullanımından kaynaklı ayıplı ürünlerin iadesinin yapılamadığını, tüm işçilerinin iş sözleşmelerinin sonlandırıldığını, Bursa 3. İcra Müdürlüğünün 2023/3574 esas sayılı dosyasında yine Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yapılan talep doğrultusunda 2023/194 D.iş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığını ve icra takibine geçildiğini, imzanın şirketi her alanda temsile yetkili olan ancak özel olarak yetki verilmeyen bir şahıs tarafından imzalandığı iddiası ile itirazda bulunulduğunu, borç ödememek ve takibi akamete uğratma gayreti içine girmek sureti ile kötü niyetli olduğunu, bu arada aleyhine talepte bulunulan firmanın İstanbul menşeili bir şirket ile devir noktasında son aşamaya geldiğini ve çok kısa bir zaman diliminde devir işleminin gerçekleşeceği bilgisi de gayri resmi olarak taraflarından öğrenildiğini beyanla davalının taşınır,taşınmaz mal ve 3.kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı tarafa usule uygun tebliğ yapılmış, cevap verilmemiştir.
Mahkemece, HMK’nın 389. vd. maddeleri dikkate alınarak, talepte bulunan tarafça açılacak davanın ayıplı malların iadesinin veya güncel bedellerinin iadesine ilişkin bir dava olacağının tespit edildiği, açılacak olan dosyada davalının taşınır, taşınmaz veya üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının mülkiyeti hususunda ihtilaf bulunmadığı gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Talepte bulunan vekili istinaf dilekçesi, tedbir talebinin reddedilerek lehe verilmesi muhtemel kararın infazını imkansız hale gelmesini ve hakkına ulaşılmasının engellendiğini, ayıplı olduğu tespit edilmiş olan mamül malların iadesi veya güncel değerler üzerinden bedellerinin iadesinin hukuken mümkün olduğunu, bedelin alınacağı firmanın artık hukuken varlığını sonlandırma gayreti içinde olduğundan hakların hukuken güvenceye alınması adına ayıplı mallar bedeli kadar mal varlığı üzerine tedbir konulmasının zaruri olduğunu, aleyhine talepte bulunulan şirketin el değiştirmesi veya faaliyetlerine tamamen son vermesi durumunda müvekkilinin hakkına ulaşmasının mümkün olmayacağını, kararın kaldırılarak tespit edilen miktar için davalı tarafın mal varlığı üzerine tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Talep, teslim edilen malların ayıplı olduğu iddiasına dayanan davalının mal varlığına ihtiyati tedbir konulması talebinin reddi kararının kaldırılması istemidir.
İhtiyati tedbir öğretide “…kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir (Medeni Usul Hukuku 12.Baskı Sh.714-Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes). Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.
HMK’ nun 389. maddesinde, meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan hâller, genel bir ihtiyatî tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilir.
Somut olayda, talep dilekçesinde teslim edilen malların ayıplı olması nedeniyle karşı tarafın mal varlığına ihtiyati tedbir konulması talep edildiği dikkate alındığında, uyuşmazlığa konu olmayan karşı tarafın mal varlığına HMK 389. madde gereğince tedbir konulması mümkün olmadığından talep edenin istinaf nedenleri yerinde değildir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan talepte bulunan vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/06/2023 tarihli 2023/368 D.iş sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince talep eden vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2- Talep eden tarafından yatırılması gereken harç peşin alındığından yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf talebinde bulunan talep eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
4-Karar tebliğ işlemlerinin 7035 sayılı Yasa ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 359/3 hükmü gereğince İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 11/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.