Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/958 E. 2022/1088 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/958
KARAR NO : 2022/1088

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/357
KARAR NO : 2018/301
KARAR TARİHİ : 28/02/2018
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 18/05/2018
DAVACI : … – …
V
NIN KONUSU : İtirazın İptali
B.A.M. KARAR TARİHİ : 31/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/06/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın istinaf incelemesi sonucu Dairemizce verilen 09/10/2019 tarih ve 2018/1814 – 2019/1055 sayılı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına ilişkin kararına karşı taraf vekillerinin temyiz yoluna başvurması üzerine sözkonusu kararın Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2022 tarih ve 2021/1507 – 2022/875 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilerek Dairemize gönderilmekle yapılan açık duruşma sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirketin Bursa’da doğalgaz ham maddesi ile elektrik ürettiğini, davalının dağıtım sistemi içerisinde yer alan müşterilerine enerji satması için Afyon, Bilecik ve Kütahya EDAŞ müessese müdürlükleri ile dağıtım sistem kullanım anlaşmaları yapıldığını, daha sonra bu kurumların davalı kurum çatısı altında birleştiklerini, davalı şirketin iletim sistem kullanım bedelini dava dışı TEİAŞ adına yansıttığından EPDK ‘nın belirlediği iletim sistem kullanım bedelini aynen yansıtması gerekirken bu bedeli arttırdığını, davacı şirketten 2004 Ocak -2006 Ağustos döneminde metodolojiye aykırı olarak 207.439,15.-TL fazla iletim bedelinin tahsil edildiğini, fazla tahsilatın iadesi için yapılan icra takibinde zamanaşımına, yetkiye ve borca itiraz edildiğini belirterek Bursa 2.İcra Müdürlüğü’nün 2012/5405 esas sayılı dosyasındaki takibe yapılan itirazın iptaline, icra takibinin devamına, % 40 ‘dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın TEİAŞ ile ilgisinin bulunmadığını, 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, TEİAŞ’nin TEDAŞ’ne fatura ettiği ve TEDAŞ’nin abonelerden toplayıp TEİAŞ’a ödemekle yükümlü olduğu iletim bedelinin kurul onayına tabi olmadığını, dağıtım sistem kullanım bedeli içinde iletim fiyatlarının dahil olmadığını, iletim fiyatlarının ayriyeten ilave edildiğini, iletim bedelindeki değişikliklerin TEİAŞ’tan kaynaklandığını, TEDAŞ’ın bunu kendisine göre ayarlama yetkisinin bulunmadığını, icra inkar tazminatı talebini kabul etmediklerini, haksız talep nedeniyle % 40 ‘dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, tarafların 4628 sayılı Kanun ile yürürlüğe giren yönetmelik, EPDK kararları, tebliğ hükümlerine uymakla yükümlü oldukları, yasal mevzuat kapsamında iletim tarifelerinin düzenleyici kurum olan EPDK onayına tabi olup, davalı … şirketinin herhangi bir tarife belirleme hak ve yetkisinin bulunmadığı, EPDK tarafından belirlenen tarifeleri uygulamakla yükümlü olduğu halde davalının kendisinin belirlemiş olduğu iletim tarifesinin mevzuata aykırı olduğu, davalının tarife hükümlerine aykırı olarak davacıdan fazla tahsil ettiği iletim bedelinin 207.439,15.-TL asıl alacak, 307.874,85.-TL ‘si işlemiş faiz olmak üzere toplam 515.314,00.-TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaline, takibin 207.439,15.-TL asıl alacak, 307.874,85.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 515.314,00.-TL alacak üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte takibin devamına, alacak likit olduğundan asıl alacağın %40’ı olan 82.975,66.-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, 24/7/2006 tarihinden önce Afyon, Bilecik , Kütahya, Eskişehir ve Uşak illerinde dağıtım faaliyetlerinin TEDAŞ tarafından yürütülmesi nedeniyle husumet itirazlarının olduğunu, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7/4-6. maddesi gereğince davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, uyuşmazlık konusu bedelin TEİAŞ tarafından belirlenip davalı tarafından tahsil edilen bedel olup doğrudan TEİAŞ’ın hesabına geçtiğini, dava konusu tarifenin TEDAŞ tarafından belirlendiğini, davalının TEDAŞ ve EPDK talimatlarına ve kararlarına uymakla yükümlü olduğunu, dava konusu iletim bedelinin TEİAŞ tarafından fatura edilen tutarın o bölgede kullanıma sunulan enerjiye bölünmesi sonucu bulunan birim bedel olduğunu, 4628 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesi uyarınca dağıtım sistemi kullanım tarifeleri ile perakende satış tarifelerinin EPDK Kurul onayına tabi olduğunu, TEAİŞ’ın TEDAŞ’a fatura ettiği, TEDAŞ’ın da abonelerden tahsil edip TEİAŞ’a ödemekle yükümlü olduğu iletim bedelinin EPDK onayına tabi olmadığını, icra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın likit olması dışında uyuşmazlığın yargılamayı gerektirip gerektirmediğinin de belirlenmesi gerektiğini, bilirkişi raporlarında da açıklandığı üzere bunun için teknik inceleme yapılmasının gerektiğini, tazminat kararının hukuka aykırı olduğunu, kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte takibin devamına karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını, dava konusu edilen iletim bedelinin davacı yönünden kamu alacağı niteliğinde olmayıp, özel hukuk tüzel kişisi niteliğindeki davacıya 6183 sayılı Kanun hükümlerinde tanımlanan faizin uygulanmasında isabet olmadığını, bilirkişi kurulu ek raporunda ihtirazı kayıtla ödenen bedellere ödeme tarihinden takip tarihine kadar geçerli dönem için avans faizi uygulanarak hesaplama yapıldığını, bu nedenle bilirkişi raporu ve gerekçeli karar arasında bir çelişki olduğunu, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Dava, taraflar arasındaki iletim sistem kullanım sözleşmesinden kaynaklanan ve faturaya dayalı ödenen iletim bedelinin istirdatı için yapılan icra takibine itirazın iptali istemidir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucunda 9/10/2019 tarih ve 2018/1814 – 2019/1055 sayılı karar ile 2003 yılı iletim bedelinin dava konusu dönemde de aynen uygulanması gerekirken EPDK kararlarına aykırı olarak artış yapıldığının dosya kapsamı ile sabit olduğu, aynı konuda verilen mahkeme kararlarının Yargıtay kararları ile onanarak kesinleştiğinden emsal oluşturduğu( Yargıtay 23. HD’nin 2015/10134-2017/3792, 19.HD’nin 2010/ 13111- 2011/10116 , 11. HD’nin 2012/10306 – 2012/16996 sayılı kararları), dava konusu yapılan dönemde davacının sözleşme yaptığı TEDAŞ’ın EPDK kararlarına aykırı olarak iletim bedelini 3,30.-TL yerine 4,40.- TL’dan hesaplayarak davacıdan toplam 244.776,32.-TL fazla tahsilat yaptığı gerekçesiyle davacının istinaf talebi kabul edilerek yeniden hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemiz kararına karşı davalı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuş, temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 6. HD’si 17/2/2022 tarih ve 2021/1507- 2022/875 sayılı bozma ilamı ile Danıştay 13. Dairesinin 2008/2695 E., 2011/1385 K. sayılı kararı ile, geçiş dönemi tarife uygulamaları başlıklı 2.bölümün (B) bendinde yer alan ‘1.bölümde abone başına sabit ücret olarak belirlenen PSHB (Perakende Satış Hizmeti Bedeli) tarifesi geçiş döneminde tüketici tarifelerinin dengelenmesi bakımından kwh bazında belirlenmiştir’ şeklindeki düzenlemenin iptal edildiği, iptal kararı ile birlikte elektrik dağıtım şirketleri tarafından tüketilen kwh bazında nispi olarak tahsil edilen PSHB’nin (Perakende Satış Hizmet Bedeli) yasal dayanağının ortadan kalktığı, mahkemece, davalının sayaç okuma bedellerini kwh bazında nispi olarak tahsil etmesi neticesinde maktu alınan ücretle arasındaki fark kadar zenginleştiği, ancak zenginleşmenin davacı aleyhine değil doğrudan tüketici aleyhine olduğu, davacı aleyhine bir zenginleşmenin olmadığı, davacının bu bedeli tüketiciye ödediğine ilişkin bir iddia da ileri sürülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün doğru olmadığı açıklanarak Dairemiz kararı bozulmuştur.
Bozma kararından sonra yapılan duruşmada davacı vekili kararda direnilmesini, davalı vekili ise uyulmasını talep etmiş, Dairemizce önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
Dairemiz ile Yargıtay 6. Hukuk Dairesi arasındaki uyuşmazlık öncelikle ilk derece mahkemesindeki dava konusunun iletim sistem bedeline mi, yoksa PSHB (perakende satış hizmeti bedeli)’ne mi ilişkin olduğu, iletim sistem bedelinin davalıdan istenip istenemeyeceği hususundadır.
Davacı, ilk olarak TEDAŞ ilgili müessesesi ile yaptığı dağıtım sistem kullanım anlaşmasına dayanarak dağıtım faaliyetinin davalı TEDAŞ tarafından gerçekleştirildiği 2004 Ocak -2006 Ağustos döneminde sözkonusu sözleşme gereğince tahsil edilen iletim sistem kullanım bedelinin EPDK kararlarına aykırı olarak tahsil edildiğini ileri sürmüştür.
Dairemizin önceki kararında da açıklandığı üzere davacı vekili, davalının EPDK’nun belirlediği iletim sistem kullanım bedelini (iletim bedeli) aynen yansıtması gerekirken bu bedeli arttırdığı iddiasıyla fazla tahsil edilen 207.439,15.-TL iletim bedelinin faiziyle tahsili için ilamsız icra takibi başlatmış, takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali için dava açmıştır. Bozma ilamında dava konusu uyuşmazlık perakende satış hizmet bedeli olarak kabul edilip bu bedel yönünden açıklama yapılmış ise de, dosya kapsamında davacının perakende satış hizmet bedeli ile ilgili bir talebi bulunmamaktadır.
İletim sistemi kullanım bedeli ” iletim sistemine ilişkin yatırım harcamaları, işletme ve bakım giderleri dikkate alınarak hesaplanan fiyat” olarak tanımlanmakta olup, bu bedel iletim faaliyeti gösteren kamu tüzel kişiliği olan TEİAŞ’ın yatırım harcamaları ile işletme ve bakım giderlerini karşılamak amacıyla EPDK tarafından onaylanmaktadır. TEİAŞ, EPDK tarafından onaylı iletim sistemi kullanım bedeli tutarını esas alarak dağıtım şirketlerine veya tedarikçilere fatura etmekte, dağıtım şirketleri veya tedarikçiler de bu bedeli tüketicilere yansıtmaktadır. Perakende satış hizmeti ise, perakende maliyetine göre hesaplanan fiyat olup, Lisans yönetmeliğinde ” perakende satış hizmeti, perakende satış lisansına sahip şirketler tarafından elektrik enerjisi ve/veya kapasite satımı dışında tüketicilere sağlanan sayaç okuma, faturalama gibi diğer hizmetleri” olarak tanımlanmaktadır. Bu bedel mevzuat gereği sayaç okuma ve faturalama giderleri için nihai tüketicilerden tahsil edilen bir bedeldir ( Elektrik ve Elektrik Örneğinde Elektrik Dağıtım Hizmetlerinin Özelleştirilmesi, yazarlar Dr. Ayhan Sarısu, Doç. Dr. Yüksel Yalova, Gökmen Topuz, Prof. Dr. Özlem Atay, Detay Yayıncılık. Sayfa 414. Baskı yılı 2016 ).
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2011/1901-2012/798 sayılı kararında Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 4. maddesinde; “perakende satış hizmetinin”, perakende satış lisansına sahip şirketler tarafından, elektrik enerjisi ve/veya kapasite satımı dışında, tüketicilere sağlanan sayaç okuma, faturalama gibi diğer hizmetleri, “perakende satış hizmeti fiyatının” perakende satış hizmeti maliyetine göre hesaplanan fiyat olduğu tanımına yer verildiği; 5.maddesinde ise, piyasada iletim ve dağıtım faaliyetleri ile serbest olmayan tüketicilere elektrik enerjisi ve/veya kapasite satışı yapılması ve/veya perakende satış hizmeti verilmesinin, bu Yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar dahilinde tarifelendirme yoluyla düzenlemeye tabi olduğu belirtildikten sonra düzenlemeye tabi tarifelerin; iletim bağlantı tarifesi, dağıtım bağlantı tarifesi, iletim tarifesi, dağıtım tarifesi, perakende satış tarifesi ve Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş.’nin toptan satış tarifesi olduğu hükmünün yer aldığı açıklanmıştır. Sözkonusu açıklama da dikkate alındığında davacının dava konusu yaptığı iletim sistem kullanım bedelinin perakende satış hizmeti bedeli ile aynı hizmete ilişkin olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin kullandığı enerji nedeniyle TEİAŞ tarafından tahsil edilen iletim bedeli TEDAŞ tarafından düzenlenen faturalara yansıtılmıştır. Davacının 2004 Ocak dönemi öncesinde ve 2006 Ağustos dönemi sonrasında yansıtılan iletim bedeli tutarlarına itirazı yoktur. Davacı, dava konusu yapılan dönemde iletim bedelinin EPDK kararlarına aykırı alındığı iddiasıyla fazla alınan miktarın iadesi için talepte bulunduğundan 2004 Ocak -2006 Ağustos döneminde kullanılan enerji üzerinden alınması gereken iletim bedelinin ne olması gerektiğinin belirlenmesi gerekmektedir.
11/8/2002 tarihli ve 24843 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve dava konusu yapılan dönemde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 4.maddesinin 25. bendinde iletim sistemi kullanım fiyatının, iletim sistemine ilişkin yatırım harcamaları ve işletme ve bakım giderleri dikkate alınarak hesaplanan fiyat olduğu açıklanmıştır. 8. maddede de, iletim tarifesinin, TEİAŞ tarafından hazırlanan iletim tarifesi; iletim sistemi kullanım fiyatı ve iletim sistemi işletim fiyatı ile tarifenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslardan oluştuğu, iletim sistemi kullanım fiyatının; “İletim Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”, iletim sistemi işletim fiyatının; “İletim Sistemi İşletim Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” hükümleri esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiştir. Ayrıca yönetmeliğin 28. maddesinde iletim ve dağıtım tarifesinde yer alan fiyatların tüketicilere yansıtılması usulü gösterilmiştir.
Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği ile aynı Resmi Gazete’de yayımlanan “İletim Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”in 1. maddesinde tebliğin amaç ve kapsamı TEİAŞ’ın iletim sistemi kullanım fiyatına ilişkin tarife önerisine esas alınacak iletim sistemi gelir tavanının belirlenmesi amacıyla yapılacak hesaplamalara ilişkin usul ve esasları kapsamak olduğu düzenlenmiştir. Bu tebliğde iletim sistemi bedelinin gelir tavanının hesaplanması formülü gösterildikten sonra 4. maddede uygulama döneminin kurul kararı ile belirlenen dönem olduğu yer almış, ayrıca son madde ile de tebliği EPDK başkanının yürüteceği düzenlenmiştir.
Dairemizce Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na müzekkere yazılarak 2004 ,2005 ve 2016 yıllarında elektrik iletim bedeli tarifesinde artış yapılıp yapılmadığı, bu yıllardaki iletim tarifesinin 2003 yılı ile aynı olup olmadığı, belirtilen yıllardaki iletim tarifesinde değişiklik yapılmış olması halinde uygulanan tarifelerin ne olduğu sorulmuş, müzekkereye verilen cevapta, kurum tarafından her bir dağıtım şirketi için sistem kullanım tarifesinin belirlendiği, TEDAŞ’ın da belirlenmiş sistem kullanım tarifelerini uyguladığı,1/1/2004 tarihinden itibaren uygulanacak dağıtım sistemi sistem kullanım bedellerine iletim tarifesinin dahil olmadığı belirtilmiştir.
EPDK tarafından yapılan bu açıklama yeterli açıklıkta değil ise de, davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna ilişkin beyan dilekçesi ekinde dosyaya sunulan ve davalı tarafından itiraza uğramayan EPDK Başkanlığı’nın TEDAŞ Genel Müdürlüğü’ne hitaben yazdığı 27/1/2004 tarih ve 644 sayılı yazısı ile 1/1/2004 tarihinden itibaren uygulanacak olan dağıtım sistemi kullanım fiyatları yerine dağıtım sistemi sistem kullanım fiyatları ile iletim tarifesinin birleştirilerek her bir abone grubu için toplam sistem kullanım fiyatlarının TEDAŞ’ın internet sitesinde yayınlandığı, 2004 yılında iletim ve dağıtım bedellerinde 2003 yılı Kasım ayına göre bir değişiklik yapılmamış olmasına göre yayınlanan toplam sistem kullanım fiyatlarının 2003 yılı Kasım ayında yayınlanan dağıtım tarifeleri ile iletim tarifelerinin toplamından farklı olduğunun tespit edildiği belirtilerek uygulamanın alınan kurul kararları doğrultusunda yapılmasının istenmesi, EPDK’nun bu yazı öncesinde 19/3/2003 tarih ve 103 sayılı kararı ile TEİAŞ’ın iletim tarifesine dahil olan bedeller belirtildikten sonra iletim sistemi sistem kullanım fiyatı ve iletim sistemi sistem işletim fiyatında 2003 yılında artış yapılmayacağını kararlaştırması, 31/12/2003 tarih ve 264/1 sayılı kararında da 24/7/2003 tarihli ve 171 sayılı kurul kararı ile değişik 19/3/2003 tarihli 103 sayılı kurul kararı ve ekleri ile belirlenen iletim tarifesinin TEİAŞ tarafından 2004 yılı için de uygulanmasına karar verilmesi dikkate alındığında 2003 yılı iletim bedelinin dava konusu dönemde de aynen uygulanması gerekirken EPDK kararlarına aykırı olarak artış yapıldığı dosya kapsamı ile sabittir. Aynı konuda verilen mahkeme kararları Yargıtay kararları ile onanarak kesinleştiğinden emsal oluşturmaktadır.( Yargıtay 23. HD’nin 2015/10134-2017/3792, 19.HD’nin 2010/ 13111- 2011/10116 , 11. HD’nin 2012/10306 – 2012/16996 sayılı kararları)
Emsal kararlar ile EPDK kararlarına göre dava konusu yapılan dönemde davacının sözleşme yaptığı TEDAŞ’ın EPDK kararlarına aykırı olarak iletim bedelini 3,30.-TL yerine 4,40.- TL’dan hesaplayarak davacıdan toplam 244.776,32.-TL fazla tahsilat yaptığı bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. Davacı bu miktarın 207.439,15.-TL’nı takip konusu yapmış olup takip tarihi itibariyle bu miktar için 307.874,85.-TL avans faizi işlemiştir. Davacı belirtilen miktarlar yönünden davasında haklı olup davalı vekilinin husumet, asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden istinaf sebepleri yerinde değil ise de, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı koşulları oluşmadığı halde davalı aleyhine tazminata karar verilmesi ve davacının avans faizi talebinde bulunmasına, işlemiş faizin de bu faiz türüne göre belirlenmesine rağmen takip tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizine karar verilmesi yerinde olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusu bu yönlerden yerinde görülmüştür.
Bozma ilamında iletim bedeline ilişkin açıklama yapılmamakla birlikte davalının sayaç okuma bedellerini kwh bazında nispi olarak tahsil etmesi neticesinde maktu alınan ücretle arasındaki fark kadar zenginleştiği, ancak zenginleşmenin davacı aleyhine değil doğrudan tüketici aleyhine olduğu, davacı aleyhine bir zenginleşmenin olmadığı, davacının bu bedeli tüketiciye ödediğine ilişkin bir iddia da ileri sürülmediği açıklanmış ise de, Yargıtay iletim bedeli veya perakende satış hizmeti bedeli ile ilgili maktu tutarı aşan kısımlar için yaratılan uyuşmazlıklarda istikrarlı olarak kullanıcı şirketin fazla tahsil edilen tutarın istirdatını isteyebileceğine karar vermiştir. (Yargıtay 23. HD’nin 2018/989 – 2020/3490, 2016/7952 – 2020/659, 2016/7079 – 2019/4612, 2014/5888 – 2015/879, 11.HD’nin 2019/4473 – 2020/1414, 19.HD’nin 2010/456 – 2010/12211 s.k.)
Davalının davacıdan fazla tahsil ettiği bedel nedeniyle davacının aleyhine zenginleşme olmadığı gerekçesiyle davanın reddinin gerektiği açıklanmış ise de, sistem kullanım anlaşmasının davanın tarafları arasında yapılması, davalının davacıdan EPDK kararlarına aykırı olarak fazla bedel tahsil etiğinin sabit olması, davacının kendi müşterilerine yansıttığı bedelin bu müşteriler tarafından davacıdan istenilip istenilmediğinin bu davanın konusu kapsamında kalmaması nedeniyle bozma ilamındaki görüşüne katılmak mümkün olmamış, bu nedenlerle Dairemizin 9/10/2019 tarih ve 2018/1814 – 2019/1055 sayılı kararında direnilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yargıtay 6. HD’nin 17/02/2022 tarih 2021/1507 – 2022/875 sayılı kararının DİRENİLMESİNE,
2- a)Davanın KISMEN KABULÜNE,
Bursa 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/5405 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 207.439,15.-TL asıl alacak ve 307.874,85.-TL işlemiş faiz olmak üzere 515.314,00.-TL alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile devamına,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
b)Alınması gereken 35.201,09.-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 5.939,60.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 29.261.49.-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
c)Davacı tarafından yapılan 5.770,60.-TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 4.931,51.-TL giderin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
d)Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 34.512,56.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e)Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT gereğince 9.714,39.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
4-İstinaf başvuru aşamasında davalı tarafından yapılan 151,60.-TL giderin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından istinaf ve temyiz aşamasında yapılan yargılama gideri ve harç masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından temyiz aşamasında yapılan toplam 96,30.-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce yapılmasına,
8-Yargıtay HGK’nun 2021/2-96 -2021/205 sayılı kararı gereğince istinaf aşamasında yapılan duruşma nedeniyle davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 361 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 31/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan


Üye


Üye


Katip