Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/898 E. 2022/1330 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/898 – 2022/1330
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/898
KARAR NO : 2022/1330

zleşmesinden Kaynaklanan)|Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 21/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/06/2022
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince mahkemenin görevsizliğine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında içme suyu deposu inşaat yapımı için imzalanan sözleşmeye istinaden müvekkiline uygun araç tahsis etmemesi nedeniyle davalı kurum tarafından müvekkili nam ve hesabına yapılan ihale bedelinin %0,02 si oranında haksız ceza uygulandığını, haksız ceza nedeniyle oluşan fazla ödemenin tespiti ile şimdilik 6.000,00.-TL, birim fiyat tarifi proje ve eklerinde bulunmayan fen ve sanat kurallarınca elzem olan müvekkili şirket tarafından yapılan fazla imalatın tespiti ile şimdilik 3.000,00.-TL, 4 no’lu hakedişe ilişkin taraflar arasındaki muarazanın giderilerek davalı kurum kusurundan kaynaklanan iş gecikmesi nedeniyle 4 no’lu hakedişin tespiti ile işin gelmiş olduğu seviye göz önünde bulundurularak şimdilik 1.000,00.-TL’nin 05/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizleri ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği sözleşmenin imzalanmasından 30 gün içerisinde yüklenici firma olan davacı şirketin sözleşmede özellikleri belirtilen aracı teslim etmekle yükümlü olduğunun belirtildiği, sözleşmede belirtilen araç ile ilgili gecikme yaşanan her gün için gecikme cezasının uygulanacağının bildirildiğini, davacının ceza kesintilerinin iade edilmesi araç temininin uygun olmadığı iddialarını devam ettirdiğini, uyuşmazlığın çözümü için Yüksek Fen Kurulu Başkanlığına müracaat edildiğini, kurulca verilen karar ile davacının talep ve iddialarının reddedildiği, davacının fazla imalatları müvekkili idareden her hangi bir onay almadan 20/04/2020 tarihinden önce yaptığını ve devam ettirdiğinin tespit edildiğini, sözleşmede yüklenicinin daha büyük boyutta veya daha fazla miktarda malzeme kullanarak daha fazla emek harcadığının öne sürerek fazla bedel isteyemeyeceğinin kararlaştırıldığını, pandemi nedeniyle içme suyu ihtiyacının daha çok artması ve önem arz etmesi nedeniyle işin akdedilen sözleşme ve eklerine uyularak muhtelif mahallelerdeki içmesuyu depolarının bir bütün halinde geçici kabule hazır hale getirilmesi ve işletmeye alınmasının müvekkili kurumun önceliği olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Baski Genel Müdürlüğü’nün gördüğü hizmetin kamu hizmeti olduğunu, davalının özel hukuk kuralları altınında faaliyet gösterdiğini, bu nedenle 6102 sayılı Kanunun 16/2. maddesi uyarınca davalının tacir olmadığı, davacı şirketin tacir olduğu, davalı idarenin tacir olmadığı gibi dava konusu ihtilafın Ticaret Kanunu’nda yer alan mutlak ticari davalardan da olmadığını, davanın görülmesi gereken mahkemelerin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, devlet il özel idaresi belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlarının da tacir sayıldığı, Balıkesir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün Balıkesir Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olarak 2560 Sayılı Kanunla kurulmuş ve alım satım ve ihalelerinde özel hukuku hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olduğu, tacir sıfatına haiz olup davalının TTK 16/1 maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, Yargıtay kararlarının bu yönde olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesi nedeniyle alacak istemidir.
Mahkemece davalının (Baski) tacir olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16/1. maddesinde kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları hükme bağlanmıştır.
Balıkesir Su ve Kanalizasyon İdaresi (BASKİ), Balıkesir Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olup faaliyetlerini 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5 ve geçici 10. maddeleri uyarınca kurulmuş olup, çalışmaları özel hukuk hükümlerine bağlı olup, tacir sıfatını taşımaktadır. .
Bu durum karşısında, TTK’nun 3, 11, 16/1. maddeleri ve 2560 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalı BUSKİ’nin tacir olduğu açık olup, Yargıtay kararları ile de bu husus belirli hale gelmiştir (Y.3. HD. 1.4.2019 T, 2018/472 – 2019/2801 sy.k; Y.17. HD. 24.11.2016 T, 2016/9933-10854 syk).
TTK’nun 4.maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda…” sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür. TTK’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. şeklinde değiştirilmiştir.
TTK’nun 19.maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır.Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda yazılı açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa bakıldığında davaya konu uyuşmazlığın davacı şirket ile davalı Baski arasında yapılan eser sözleşmesinden kaynaklandığı, tarafların tacir ve işin ticari işletmeyle ilgili olduğu anlaşılmakla uyuşmazlığın çözümünün yukarıdaki yasa hükümleri de gözetildiğinde Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevi içinde olduğu anlaşıldığından davacının istinaf nedenleri yerindedir. .
HMK 355 maddesi uyarınca istinafa başvuranın sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olarak yapılan inceleme sonucunda, mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1.3 hükmü uyarınca kaldırılarak işin esasına girilerek gerekli işlemlerin yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2021 tarih ve 2021/159-2021/81 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 21/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

G