Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/835 E. 2022/1179 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/835
KARAR NO : 2022/1179

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/911
KARAR NO : 2021/883
KARAR TARİHİ : 09/11/2021
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 28/12/2021
DAVACI : … – -…, …
VEKİLİ : Av. … – [16130-31047-85944] UETS
DAVALI : … – -…, …
VEKİLİ : Av. … – [16768-67883-60189] UETS
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 07/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/06/2022
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalıdan 3.500,00.-TL borç istediğini, davalının kendi ihtiyaçları ve davacı için 6.000,00.-TL kredi çektiğini, bunun 3.500,00.-TLsini davacıya borç olarak verdiğini, kredinin geri ödemesinin toplamda 11.750,00.-TL olduğunu, kredinin teminatı olarak davalının davacıya baskı altında 11.750,00.-TL’lık senet imzalattırdığını, davacı ve davalının tacir olmadığını, aralarında herhangi bir ticari işlem, fatura, irsaliye alım satım bulunmadığını, sonrasında davalı tarafından senette tahribat yapılarak Türk Lirası ibaresi yerine USD yazıldığını, borcun ödenmemesi üzerine davalının Bursa 14.İcra Müdürlüğü’nün 2020/1724 esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi başlattığını, ödeme emrinin tebliği üzerine takibin iptali için Bursa 6.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/224 esas sayılı dosya ile dava açıldığını belirterek işleme konulan senet nedeniyle yapılan takibin ihtiyati tedbir kararı verilerek durdurulmasına, davacının Bursa 14.İcra Müdürlüğü’nün 2020/1724 esas sayılı dosyasında takibe konu senetten borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın Bursa 14.İcra Müdürlüğü’nün 2020/1724 esas sayılı icra dosyasında bulunan kambiyo senedinden ötürü borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğundan davanın ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davacının borcu olmadığını belirtmesine rağmen herhangi bir yazılı belge ibraz etmediğini, senede karşı olan iddiaların senetle ispatı gerektiğini, davacının senet üzerindeki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, senedin düzenlenmesinden üç yıl sonra senedin zorla imzalatıldığını iddia etmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyanla dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece dava konusu bono üzerindeki imzanın davacı tarafça kabul edildiği, zorla senet imzalatıldığına ilişkin iddianın davacı tarafça ispat edilemediği, Türk Lirası ibaresinin davacı tarafça USD olarak değiştirildiği iddiası hususunda mahkemece duruşma esnasında yapılan gözlemde #ONBİRBİNYEDİYÜZELLİ USD#…. TL şeklinde ifadenin bulunduğu, senedin üst kısmında rakamla yazılan kısmın üstünde matbaa yazısı olarak TL ibaresinin bulunduğu bunun üstünün çizilerek bir üstüne USD yazıldığının görüldüğü, bedel kısmına sonradan USD eklendiği iddiasının kabul edilebilmesi için bedel kısmından hemen sonra # ya da – ibaresinin bulunmasının bunun ardından USD ibaresinin bulunmasının gerektiği, senedi düzenleyen keşidecinin bedel kısmını – ya da # ibaresi ile sınırlandırmasının kendi sorumluluğunda olduğu, dava konusu bononun matbaa tarafından matbu olarak düzenlenen ve piyasada düzenlenip tedavüle sokulan bonolardan olduğu, senet üzerindeki TL ibarelerinin matbu olduğu, TL ibaresinin izah edildiği şekilde değiştirilmesinin mümkün olduğu, tahrifat olgusunun oluştuğuna ilişkin mahkemece kanaat oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin davalıya borcunun yalnızca 3.500,00.-TL olduğunu, bu borca karşılık zorla ve tehditle 11.750,00.-TL lik senet imzalattırıldığını, senette sonradan düzenleme yapılıp TL ibaresinin kaldırılıp USD yapıldığını, düzenlemede müvekkilinin imzası ve parafı bulunmadığını, senet üzerine yeni bir ekleme düzenleme ve değişiklik yapmak isteyen keşidecinin bu değişikliği imzalamak ve paraf etmek zorunda olduğunu, mahkemece tahrifata ilişkin bir inceleme yapılmadan karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, davacı aleyhine başlatılan Bursa 14. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1724 esas sayılı icra takip dosyasına konu senet nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemidir.
Somut olayda, davacı ödünç sözleşmesine dayalı olarak asliye hukuk mahkemesine dava açmış, dilekçesinde de tarafların tacir olmadığı gibi aralarında da ticari bir ilişki bulunmadığını belirtmiştir. Asliye hukuk mahkemesi cevap dilekçesinin verilmesinden sonra evrak üzerinde yaptığı inceleme sonucunda davanın kambiyo senedine dayalı takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemi olduğu ve kambiyo senetlerinden doğan uyuşmazlıkların ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin usulden reddine karar vermiş, taraflarca bu karara karşı kanun yoluna başvurulmamış ve kesinleşmesi üzerine gönderildiği ticaret mahkemesince ise esas hakkında hüküm kurulmuştur.
6100 sayılı HMK’nun 1. maddesinde mahkemenin görevinin kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirtilmiş, 2. maddesinde ise asliye hukuk mahkemelerinin görevi düzenlenmiştir.
HMK’ nun 21.maddesinde ise, iki mahkemenin görevsizlik kararı vermesi ve her iki kararında istinaf veya temyiz yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde görevli mahkemenin merci tayini yoluyla belirleneceği düzenlenmiş olup, 23 maddede belge adliye mahkemesi veya Yargıtay’ca verilen yargı yeri belirlemesi ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararların davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlayacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre; iki mahkemenin aynı dava hakkında ayrı ayrı görevsizlik kararı vermiş olmaları ve bu görevsizlik kararlarının temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olması halinde, iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmış olur. Bu durumda uyuşmazlığın giderilmesi için merci tayini yoluna başvurulur. Buradaki görev uyuşmazlığı adli yargıya dahil adliye mahkemeleri arasındadır. Adliye mahkemeleri ile diğer yargı kollarındaki mahkemeler, örneğin idare mahkemeleri arasındaki uyuşmazlık, teknik anlamda bir görev uyuşmazlığı olmayıp, yargı yolu uyuşmazlığı olduğundan bu yargı yolu uyuşmazlığı bölge adliye mahkemesi yada Yargıtay tarafından değil, Uyuşmazlık Mahkemesince çözümlenir. Bir mahkemenin verdiği görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ise, bu görevsizlik kararı, dosyanın gönderildiği mahkemeyi bağlamaz. Bu mahkeme de kendisinin görevli olmadığına ve ilk mahkemenin görevli olduğuna karar verebilir. İkinci görevsizlik kararı da temyiz edilmeksizin kesinleşirse, hukuk mahkemeleri yönünden görevli mahkeme merci tayini yolu ile kesin olarak belirlenir. Bu yargı yeri belirlenmesi kararı davaya daha sonra bakacak olan tüm mahkemeleri bağlar. Buna karşılık, ikinci görevsizlik kararına karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurulmuş ve ilgili merciler tarafından ikinci görevsizlik kararını onanmış ise, ikinci görevsizlik kararında görevli olarak gösterilen mahkeme bu kararla bağlıdır. İkinci halde yani sonraki mahkemenin verdiği görevsizlik kararının İstinaf incelemesinde kaldırılması veya Yargıtay’ca bozulması ve ikinci mahkemenin bu karara uyması halinde bu mahkeme davayı görmeye devam eder. Yani artık görevsizlik kararı veremez. (Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.Baskı 2001. C.1 s.659 vd; YHG 28.3.3007 T, 2007/13-191 E, 2007/167 K. Sy.ilamı).
Bu açıklamalar ışığında somut olayda dava şartı ve kamu düzeninden olan, yargılamanın her aşmasında mahkemece değerlendirilmesi gereken taraflar leh ve aleyhine kazanılmış hak oluşturmayan uyuşmazlığın giderilmesinde hangi mahkemenin görevli olduğu hususunun öncelikle incelenmesi gerekir. Davacı ödünç ilişkisine dayalı olarak uyuşmazlığa konu senedi verdiğini ve tarafların tacir olmadığını iddia etmiş olup tarafların tacir olduğu, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu hususunda dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığı, davalının da bu hususta herhangi bir savunmasının olmadığı ve taraflar arasındaki temel ilişkiye göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerektiği ( Y.19. HD. 14,2,2017 T, 2012/2348-2017/1116 sy.k) gözetildiğinde davaya bakmanın ticaret mahkemesinin görevi dahilinde olmadığı anlaşılmaktadır. Asliye hukuk mahkemesinde verilen görevsizlik kararı kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiğinden ve bu karar dosyanın gönderildiği ticaret mahkemesi için bağlayıcı olmadığı gibi istinaf aşamasında da görev hususunun incelenmesine engel oluşturmadığından mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması kamu düzeni açısından yerinde görülmediğinden HMK 353/1.a-3 hükmü uyarınca esasla ilgili bir değerlendirme yapılmaksızın görev hususunda kararın kaldırılması gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/11/2021 tarih ve 2020/911-2021/883 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
4-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
5-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 07/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip