Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2157 E. 2022/1577 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2157 – 2022/1577
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/2157
KARAR NO : 2022/1577

RAR TARİHİ : 11/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2022
Mahkemenin görevsizliğine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirkete ait aracın motor aksamında arıza meydan gelmesi nedeniyle aracı davalı şirkete götürdüğünü, aracın motorunun davalı şirket tarafından değiştirildiğini, altı ay sonra araçta tekrar arıza oluşması üzerine aracın başka bir yetkili servise götürüldüğünü, serviste aracın motorunun sesli çalıştığı, yağda talaş olduğu, motorun yatak sardığından dolayı motorun tekrar değiştirilmesi gerektiğinin tespit edildiğini, bunun üzerine araçta mahkeme aracılığıyla tespit yaptırdıklarını, tespitte araçta davalı şirket tarafından sipariş verilen ve araca takıldığı söylenen motor numarasının bulunmadığının ortaya çıktığını, ayrıca arızanın da işçilik hatasından kaynaklandığının belirtildiğini, tüm masrafların 28.000,00-TL olarak tespit edildiğini, ancak müvekkilinin yetkili servise 27.091,45-TL ödemiş olduğunu belirterek ödemiş olduğu arıza bedeli ve 4.000,00-TL ikame araç bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkil şirketin gerçekleştirilen işlemlerde hatasının bulunmadığını, davacı tarafın sunmuş olduğu tespit raporunun hatalı olduğunu, davacı vekilinin takılmadığını iddia ettiği motorun dava konusu olan araçla aynı markadaki tüm araçlarda olması gerektiğini, motor numarasının ise aynı marka her araçta aynı olduğunu, motorun araçta bulunmama ihtimalinin söz konusu olmadığını, delil tespiti sırasında keşifte hazır bulunmadıklarından dolayı tespit raporunun delil olarak kullanılamayacağını, ayrıca raporda fahiş hatalar bulunduğunu, müvekkilinin araca takılan motoru Boes Oto Yedek Parça Ticaret Limited Şirketi’nden temin ettiğini, araca takılan parçaların orijinal olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen tüm sorumluluklarını yerine getirerek aracı eksiksiz ve çalışır şekilde davacıya teslim ettiğini beyanla davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
Burhaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) , 2021/95- 2021/130 sayılı kararla 01/09/2021 tarihinde yürürlüğe giren Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 608 sayılı kararı gereğince Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Balıkesir ilinin mülki sınırları olduğu gerekçe gösterilerek davanın görevli ve yetkili Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne re’sen devredilmesine karar verilmiştir.
Dava dosyası Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmiş, bu mahkemece ise, davanın mutlak ya da nispi ticari dava vasfı olmadığı, aracın ruhsatında kullanım amacının hususi otomobil olduğu, aksini ispatlar bir belge ya da bilgi olmadığı, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığından nispi ticari dava şartlarının gerçekleşmediği gerekçesi ile mahkemenin görevsizliğine ve görevli mahkemenin Burhaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, aracın şirket adına kayıtlı olup ticari işletmesinde kullanıldığını, ayrıca davalı şirket tarafından kesilen faturaların müvekkili şirket adına kesildiğini, giderlerinin şirket tarafından ödendiğini, dava konusu işin davalı için de ticari olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacı şirkete ait aracın tamirat bedeli ile ikame araç bedelinin davalıdan tahsili istemidir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nun 14 ve 18.maddelerinde tacir sıfatı, gerçek ve tüzel kişiler bakımından ayrı ayrı tanımlanmış olup, 20 ve devamı maddelerinde tacir olmanın hükümleri, 3.maddesinde ticari işler açıklanmış; 5.maddesinde ise ticaret mahkemelerinin görev alanı düzenlenmiştir.
Açıklanan hükümler karşısında tüm ticaret şirketleri tacir sıfatına sahip olup, tacir niteliğindeki tüzel kişileri ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işlerin ticari olması asıldır. Eğer, bir muamele, fiil veya iş ticari iş ise, bunlara özel ticari kurallar uygulanır. Bir tacirin borçlarının ticari olması asıl olmakla birlikte gerçek kişi olan bir tacir, yaptığı iş ve işlemin veya aldığı hizmetin ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya muamele fiil veya işleminin ticari sayılmasına halin icabı, müsait bulunmadığı takdirde, bu işlemlerden doğan borç adi, yani özel sayılacaktır (TTK. m. 21).
Tacir olmanın nimetine göre külfeti de mevcuttur. Zira TTK’nın 20-25. maddelerinde tacir sıfatına bağlanan yerine göre “hak” yerine göre “külfet” niteliği arz eden hukuki sonuçlar düzenlenmiştir. Bunların en önemlilerinden biri basiretli iş adamı gibi davranma zorunluluğudur (TTK. m. 20/II). Tacirin, ticari işletmesiyle ilgili tüm faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi davranması gerekir. Bu cümleden olarak, ticari işletmesiyle ilgili sözleşmeleri yaparken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirirken basiretli bir iş adamı gibi davranmak zorundadırlar (YHGK’un 14.1.2020 T, 2017/19-1637 E, 2020/13 K ve 9.7.2020 T, 2017/19/913 E,-2020/568K sayılı ilamları) .
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dava konusu araç davacı şirket adına kayıtlıdır. Her ne kadar aracın trafik sicil kaydında ve ruhsat fotokopisinde “hususi” yazılı ise de aracın sahibinin şirket olması ve faturanın da şirket adına düzenlenmesi nedeniyle, bu araç özel değil, ticari bir araç olduğundan Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin uyuşmazlığın ticari nitelikte olmadığı hususundaki gerekçesi yerinde değildir.
Asliye Ticaret Mahkemelerinin Yargı Çevrelerinin Belirlenmesine İlişkin 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı Hakimler Savcılar Kurulu kararı 01/09/2021 tarihi itibari ile uygulanmaya başlanmış ve Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmuştur. Yargı çevresi ise Balıkesir ilinin mülki sınırları olarak belirlenmiş olup Asliye Hukuk Mahkemesinin Ticaret Mahkemesi sıfatı kaldırılmıştır.
Anılan kararda derdest dosyaların devredilip devredilmeyeceği hususunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Benzer uyuşmazlıklara ilişkin Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2022/1073-2022/2686 sayılı kararında, derdest dosyaların devredileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığından dolayı görevsizlik ya da gönderme kararı ile derdest dosyaların yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığı , Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülen derdest dosyaların, 608 sayılı Hakimler Savcılar Kurulu kararının yürürlüğe girmesinden sonra da görülmeye devam edilmesi gerektiği belirtilerek uygulama ve görüş uyuşmazlıklarının bu şekilde giderildiği anlaşılmıştır. 15.6.2021 tarihinde açılan iş bu davaya Burhaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakması gerekir.
Balıkesir Ticaret Mahkemesi’nce verilen kararda davanın asliye hukuk mahkemesinin görevi dahilinde olduğu şeklinde hatalı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere davanın ticari dava olması ve davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığın Burhaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) görülmesi gerektiğinden gerekçe düzeltilerek sonucu itibariyle doğru olan hükümle ilgili davacının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/01/2022 tarih 2021/609 Esas 2022/9 sayılı kararı usul esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davacının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
3-Peşin alınan harcın mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf yargılama giderlerinin, gideri yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-c maddesi gereğince kesin olmak üzere 11/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.