Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2135 E. 2022/1500 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2135 – 2022/1500
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/2135
KARAR NO : 2022/1500
KONUSU : Alacak
B.A.M. KARAR TARİHİ : 04/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/10/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine açtığı dava nedeniyle istenen ihtiyati haciz talebinin daha sonra değerlendirilmesine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında 19/06/2019 tarihli pazarlamacılık sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile davacının davalı şirketin Marmara Bölge Koordinatörlüğü görevini üstlendiğini, 19/07/2019 tarihinde göreve başladığını, davalı şirketin bölge koordinatörlüğü görevi devam ettiği süre boyuncu davacıya 15.000,00.-TL aylık sabit ödeme + aylık KDV siz toplam cironun 500.000,00.-TL nin altında kalması halinde sabit 10.000,00.-TL, 750.000,00.-TL ye ulaşması halinde %2, 1.500.000,00.-TL’ ye ulaşması halinde %3 prim ödemeyi taahhüt ettiğini, davacının bu görevi 2019 yılı ekim ayına kadar sürdürdüğünü, bu tarihte saha koordinatörlüğü görevine terfi ettiğini, saha koordinatörlerinin aylık ödemesinin 35.000,00.-TL olduğunu, saha koordinatörlüğü anlaşmasının yazılı olarak yapılmadığını, ancak terfi ettiğinin aylık 35.000,00 TL ödeme yapılmasından anlaşıldığını, 2021 yılı Temmuz ayına kadar saha koordinatörü olarak çalıştığını, görevini gereği gibi yerine getirdiğini, davalının ise aylık ödemeleri düzenli olarak ödemediği gibi ciro üzerinden ödemesi gereken aylık primleri hiçbir zaman ödemediğini, davacının aylık ücret ve prim alacağının bilirkişi tarafından tespitini talep ettiklerini, ayrıca davalı şirketin sahibi Yunus Emre Ogan’ a ait 16 ADS 874 ve 16 ALZ 859 plakalı araçların tüm bakımları vergi giderleri, HGS- OGS giderlerinin davacı tarafından yaptırıldığını, iş nedeniyle araçların kullanıma tahsis edilmesine rağmen davalı şirket sahibi tarafından gasp edildikleri şeklinde suç duyurusunda bulunduğunu, davalı şirket sahibinin kötü niyetli olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinin anlaşma sağlanamaması şeklinde sonuçlandığını, farklı kişilerin davalı şirketten alacaklarının tahsil edemediklerini, davalı şirket aleyhine benzer mahiyette bir çok dava açıldığını, davalının borçlarının ödemediği, mal kaçırmaya yönelik olarak işlemlere girişme olasılığının yüksek olduğunu, davalının mallarını kaçırması veya iflası halinde davacının alacaklarını tahsil edemeyeceği, telafisi mümkün olmayacak şekilde mağdur olacağı, İİK 257 md gereğince davalı şirketin mal varlıklarına ihtiyati haciz kararı verilmesine, vadesi gelmiş alacak niteliğinde bulunduğunu, talebin reddi halinde HMK 389 vd md gereğince ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde, asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, davacının iddiasının ispatla yükümlü olduğunu, bir kısım ödeme dekontlarının dilekçe ekinde sunulduğunu, saha koordinatörü olduğu iddiasının doğru olmadığını, tanık dinlenmesine muvafakatlerinin bulunmadığını, tespit edilen cirolara hiç ulaşamadığından prim alacağının bulunmadığını, davacının sözleşmede üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği gibi sözleşmede yer alan münhasırlık bölgesi ve rekabet yasağı kurallarının ihlal ettiğini, aynı sektörde rakip olacak şekilde faaliyet gösterdiğini, alacağı bulunmadığını, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının alacağın varlığı ve muacceliyeti hususu görünüşte haklılığını ispat edecek ölçüde delil ibraz edemediği gerekçesiyle ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için alacağın yaklaşık olarak ispat edilmesinin yeterli olduğunu, ibraz edilen sözleşme gereğince davalının üstlendiği edimleri yerine getirmediğini, bunun yanında davalının kötü niyetli eylemlere girişerek davacıyı mağdur etme çabası içinde bulunduğunu, asılsız iddialarla suç duyurusunda bulunduğunu, davacının alacağına hiç ulaşamama riskinin açık olarak anlaşıldığını, davalı şirket hakkında bir çok benzer dava bulunduğunu, haklı taleplerinin reddinin yerinde olmadığını, ara kararın kaldırılmasını, davalının menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini, bu talebin reddi halinde davalının menkul ve gayrimenkul malları hakkında üçüncü kişilere devri önleyici mahiyette teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Dava, pazarlamacılık sözleşmesinin tarafları arasında ücret ,prim alacağı ve tazminat istemine ilişkin olup ; talep, davalının menkul , gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi, bu talebin reddi halinde davalının menkul ve gayrimenkul malları hakkında üçüncü kişilere devri önleyici mahiyette teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemidir.
İhtiyati haczin şartları ve etkileri 2004 sayılı İİK’nun 257 ve devamı maddelerinde düzenlemiş olup, 257. maddenin birinci fıkrasında vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz talep etme koşulları; ikinci fıkrada ise vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilecek haller düzenlenmiştir.
Gerek birinci, gerekse ikinci fıkra hükümleri dikkate alındığında, ihtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir.
Maddenin birinci fıkrasına göre ihtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır. Rehin ile temin edilmiş olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacze gerek yoktur.
Somut olayda, davacı, taraflar arasında pazarlamacılık sözleşmesi imzalandığını , saha koordinatörlüğüne terfi ettirilmesi nedeniyle ücretinde artış olduğunu, ücret ve prim alacaklarının ödenmediğini beyanla alacak talebinde bulunmuş, davalı ise iddiaların doğru olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir. Davacının işinde terfi edip etmediği, maaş ve prim alacağı bulunup bulunmadığı yargılama neticesinde belirleneceğinden yaklaşık ispat şartı yerine gelmediği gerekçesi ile ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebin reddi kararı usul ve yasaya uygun olup davacının istinafı yerinde değildir.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/02/2022 tarih ve 2022/93 esas sayılı ara kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin, gideri yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 04/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.