Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1870 E. 2022/1324 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/1870
KARAR NO : 2022/1324

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/506
KARAR NO : —
KARAR TARİHİ : 22/09/2021
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 29/09/2021 (davalılar)
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – [16148-41587-56712] UETS
DAVALI : … – …

B.A.M. KARAR TARİHİ : 28/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/07/2022
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sırasında mahalli mahkemesince asıl davada ihtiyati hacze itirazın reddine, birleşen davada ihtiyati haciz kararına dair verilen karara süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili asıl dosyadaki dava dilekçesinde, müvekkili şirketin tır parkı işletmeciliği yaptığını ve ortaklarının Ferhat Yılmaz ile oğlu Tarık Yılmaz olduğunu, müvekkili şirketin işlerini temsilen görmesi adına davalının vekil tayin edildiğini, müvekkil şirket ortağı Ferhat Yılmaz’ın vefatı üzerine şirket ortaklarının yaptığı incelemede davalının şirket aleyhine pek çok işlem yaptığını, vekaletnamedeki yetkilerini kötüye kullandığını farkettiklerini, bunun üzerine davalının azledildiğini, davalının vekaletnamedeki yetkilerini kötüye kullanarak haksız kazanç sağladığını belirterek müvekkilinin telafisi mümkün olmayan zararlara uğratılması ihtimali göz önüne alınarak davalı yanın mallarının devrinin önlenmesi bakımından tüm mal varlığına ihtiyati tedbir konulmasına, belirsiz alacak davası olarak şimdilik 5.000,00.-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili asıl dosyadaki cevap dilekçesinde, açılan davayı kabul etmediklerini, davanın belirsiz alacak davası olarak görülemeyeceğinden öncelikle hukuki yarar yokluğu, zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesini, davalının vekaletname süresince bütün işlemlerini vefat eden şirket sahibi Ferhat Yılmaz’ın bilgisi ve talimatlarına istinaden yerine getirdiğini, davacı şirketin ve vefat eden Ferhat Yılmaz’ın işyerinin bütün işletmeciliğini yürüttüğünü, Ferhat Yılmaz tarafından kendisine ait olarak başka bir şirkette kurması ve faaliyet göstermesi için muvafakat verildiğini ve bazı ortak işler yapıldığını, müvekkilinin vekaletnameyi kötüye kullanması ve kendisine haksız kazanç temin etmesinin söz konusu olmadığını, Ferhat Yılmaz’ın ölümüne kadar müvekkilinin yaptığı hiçbir işleme itiraz edilmediğini, yetkisini kötüye kullandığına ilişkin sözlü ya da yazılı ihtarda bulunulmadığını, Ferhat Yılmaz’ın vefatından sonra haksız ve mesnetsiz iddialarla dava açılmasının iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen dosyada dava dilekçesinde, müvekkili şirketin tır parkı işletmeciliği yaptığını ve ortaklarının Ferhat Yılmaz ile oğlu Tarık Yılmaz olduğunu, Ferhat Yılmaz’ın vefatı üzerine Tarık Yılmaz ile kardeşi Talat Yılmaz’ın şirket kayıtlarını incelemesi sonrasında bazı kiracı firmaların uzun süredir kira bedellerini ödemediğini farketmeleri üzerine kiracılara ihtarneme gönderdiklerini, kiracı firmalardan İntercombi isimli firmanın ihtarname cevabında kira bedelini davalı Cüneyt Tanem İnş.Ltd.Şti.isimli firmaya ödediğini belirttiğini, bunun üzerine bu firma hakkında yapılan araştırmada vefat eden ortak Ferhat Yılmaz tarafından davalı şirket yetkilisi …’in şirket işlerini temsilen görmesi adına Bursa 21.Noterliği’nin 16/03/2012 tarihli vekaletnamesi ile vekil tayin edildiğini, …’in bu yetkiyi kötüye kullanarak şirket aleyhine pek çok işlem yaptığını, kendisine haksız kazanç sağladığını, bu nedenle … aleyhine Bursa 3. ATM’nin 2021/506 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını , müvekkilin telafisi mümkün olmayan zararlara uğratılması ihtimali göz önüne alınarak davalı yanın mallarının devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve belirsiz alacak davası olarak şimdilik 30.000,00.-TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili birleşen dosyada cevap dilekçesinde, açılan davayı kabul etmediklerini, davanın belirsiz alacak davası olarak görülemeyeceğinden öncelikle hukuki yarar yokluğu, zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesini, müvekkili şirketin diğer davalı … tarafından kurulmadığını, 2015 yılında kurulan şirketin hisselerinin müvekkili tarafından devralındığını, müvekkili şirketin tır ve kamyon parkı işletmeciliği yaptığı gibi satın alarak kurduğu araç yıkama ve kantar sistemi ile ticari faaliyet yürüttüğünü, davacı tarafın bazı kiracıları olan şirketlere park hizmetini de davacı şirketin sahibi Ferhat Yılmaz’ın ve oğlu Tarık Yılmaz’ın muvafakatleri ve ortaklık beyanlarıyla vermiş olduğunu, müvekkili şirketin hisselerini devralan diğer müvekkilinin davacı şirketin ve vefat eden Ferhat Yılmaz’ın işyerinin bütün işletmeciliğini yürüttüğünü, Ferhat Yılmaz’ın vefatından sonra haksız ve mesnetsiz iddialarla dava açılmasının iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl dava yönünden 13/07/2021 tarihli tensip tutanağının 6 nolu bendiyle” davacının ihtiyati tedbir talebinin para alacağı söz konusu olmakla ihtiyati haciz talebi olarak kabul edilmekle esasen ihtiyati haciz kararının da bir tür ihtiyati tedbir kararı olduğu” gerekçesiyle, dosya içerisindeki mevcut deliller kapsamında takdiren teminatsız olarak İİK’nun 257/1 maddesi uyarınca ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, davalının ihtiyati haciz kararına itiraz üzerine duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda; 22/09/2021 tarihli ara kararı ile dosya içerisindeki mevcut ve toplanan delillere göre ihtiyati tedbir talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle asıl dava dosyasında verilen ihtiyati hacze itirazın reddine, birleşen dava yönünden davacının talebinin bir miktar para alacağı ile ilgili olmakla ihtiyati haciz talebi olarak değerlendirilerek ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalılar vekili istinafa başvuru dilekçesinde, davacının ihtiyati tedbir talebinin, ihtiyati haciz talebi olarak kabulü ile müvekkilleri aleyhine dava değerleri 5.000,00.-TL ve 30.00,00.-TL ile sınırlı olsa da, ihtiyati haciz kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İİK. 257 maddesindeki şartların oluşmadığını belirterek davalı … yönünden verilen ” İhtiyati Hacizin kaldırılması talebinin reddi” kararının ortadan kaldırılarak, ihtiyati tedbir niteliğindeki ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini, Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/506 esas sayılı dosyası ile birleşen 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/ 619 esas sayılı dosyası yönünden davalı Cüneyt Tanem İnş. Ltd Şti. yönünden verilen ihtiyati haciz kararının da kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalılarca istinaf dilekçesinde ihtiyati haczin yasal unsurlarının oluşmadığı iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, davalılar her ne kadar mevcut dosya kapsamı ve delil durumu gereği takdiren ihtiyati haciz kararına hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürmüşse de bu iddianın hukuki mesnetten yoksun olduğunu beyanla, davalılar vekilinin istinafa başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Talep, asıl davada ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın reddi kararının kaldırılması, birleşen davada ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemidir.
HMK’nın 389. maddesinde, meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemede sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiştir. Tedbir talebinin kabulü ve reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlenmiştir. İhtiyati tedbire esas olan hakkın iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapılmıştır (m. 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, Diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir. (Pekcanıtez /Atalay/ Özekes,a.g.e., s.877)
İİK 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına (önceden ) geçici olarak el konulmasıdır.
İhtiyati haciz, HMK 406/2 maddesinde geçici hukuki koruma olarak kabul edilmiş, bu hükmün gerekçesinde ise, diğer geçici hukuki korumaların bu kısımda düzenlenen geçici hukuki korumalar karşısındaki durumu açıklanarak, bu fıkra ile özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta “ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi” gibi aslında Kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturmasının önüne geçilmesinin amaçlandığı, bu bölümde düzenlenen ihtiyati tedbir ve delil tespiti dışında, diğer geçici hukuki korumaların kendi özel hükümlerine tabi olduğu, dolasıyla bu bölüm hükümlerinin doğrudan diğer geçici hukuki korumalara uygulanmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
İhtiyati haczin şartları ve etkileri ile İİK 257. ve devamı maddelerde düzenlenmiş olup, 257. maddenin birinci fıkrasında vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz talep etme koşulları, ikinci fıkrada ise vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilecek haller düzenlenmiştir. Gerek birinci, gerekse ikinci fıkra hükümleri dikkate alındığında, ihtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olası gerekir. Maddenin birinci fıkrasına göre ihtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmemiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır. Rehin ile temin edilmiş olan bir alacak teminata haciz olduğu için ihtiyati hacze gerek yoktur. Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyati haciz talep edilebilmesi ise, İİK’nun 257 maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu fıkraya göre, borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, bu hallerde ihtiyati haciz talep edilebilecektir.
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için ihtiyati haczin, ihtiyati tedbirden farkına da kısaca değilmesi gereklidir. İhtiyati haciz yalnız para (ve teminat ) alacakları hakkındaki davalarda (veya icra takiplerinde) söz konusu olduğu halde, ihtiyati tedbir kural olarak paradan başka şeyler (haklar, taşınır ve taşınmaz mallar) hakkındaki davalarda alınır. İhtiyati tedbirde çekişmeli ve bu nedenle dava konusu olan şey (mesela, taşınır veya taşınmaz bir mal ) hakkında önleyici nitelikte tedbir alınır; buna karşılık ihtiyati hacizde; alacaklıya henüz kesin haciz isteme yetkisinin (m.78,73) gelmediği bir dönemde, alacaklının para alacağının zamanında ödenmesi güvence altına alınır.
İhtiyati hacizde (ihtiyaten) haczedilen mallar üzerinde (bu malların borçluya ait olduğu hakkında) bir çekişme yoktur ve bu nedenle bu mallar alacaklının açtığı veya yaptığı (veya açmayı veya yapmayı düşündüğü) bir dava veya icra takibinin konusu değildir. Oysa ihtiyati tedbirde, üzerine ihtiyati tedbir konulan mallar, çekişmeli olup davacının açmış olduğu veya ilerde açmayı düşündüğü bir davanın konusudur. Taşınmaz mallar üzerine ihtiyati tedbir konulması halinde, genellikle taşınmazın başkasına devrinin yasaklanmasına (ferağdan men’ine ) karar verilmekle, üzerine ihtiyati tedbir konulan taşınmaz başkasına satılamamak ve devredilememektedir.
İhtiyati hacizde alacaklı borçlunun malların önceden geçici olarak el konulduğundan ihtiyati haciz kesin (icrai) hacze çevrilip, kesinleşmeden, alacaklı ihtiyaten haczedilen malların satılmasını ve bedelinin kendisine ödenmesini isteyemez. Borçlu üzerine ihtiyati haciz konulmuş olan taşınmazını başkasına satabilir/devredebilir (İİK m.261, m.91). İhtiyati hacizde alacaklı, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşürse üzerine ihtiyati haciz konulmuş olan mal icra dairesi tarafından satılır ve bedeli ile alacaklının alacağı ödenir. Oysa ihtiyati tedbirde, davacı davayı kazanırsa, üzerine ihtiyati tedbir konulmuş olan mal aynen davacıya verilir (teslim edilir). Alacaklının ihtiyati haciz koydurduğu mallar üzerinde bir öncelik (rüçhan )hakkı yoktur.
İhtiyati haciz kararından sonra alacaklı, borçlu hakkında mutlaka dava açmaya mecbur olmayıp icra takibinde de bulunabildiği halde (İİK mad. 264) ihtiyati tedbir kararı olan kimse mutlaka süresi içinde dava açmak zorundadır.
Diğer yandan HMK’nın 392.maddesine göre durum ve koşullar gerektiriyorsa mahkeme gerekçesini açıklayarak teminat alınmaksızın ihtiyati tedbire karar verebilir. Ancak İİK’nun 259. maddesine göre mahkeme takdiren teminat alınmamasına karar veremez. Teminat alınmayacak haller hakimin takdirine bağlı olmayıp, sınırlı olarak Yasa da açıkça sayılan hallerde teminat alınmaksızın ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkündür.
Yukarıda açıklandığı üzere ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz birbirine yakın olmakla birlikte, amaç, sonuç, konu ve koruduğu hukuki yarar bakımından birbirden tamamen farklıdır.
İhtiyati haciz ile ihtiyati tedbir arasındaki bu açık farka rağmen, uygulamada hatalı olarak tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz, ihtiyati haciz mahiyetinde tedbir kararı verildiği görülmektedir. İhtiyati haciz ancak para alacakları için ve uyuşmazlık konusu olmayan borçlu/davalıya ait mal, hak ve alacaklar hakkında uygulabilecekken, ihtiyati tedbir konusu para olsun veya olmasın çekişmeli bulunan uyuşmazlık konusu her şey hakkında uygulanabilir.
İhtiyati tedbir talebinin resen ihtiyati haciz, ihtiyati haciz talebinin resen ihtiyati tedbir olarak nitelendirilmesi de 6100 sayılı HMK’da düzenlenen yargılamaya hakim olan ve usul hükümlerinin temel kurallarını belirleyen düzenlemelere aykırıdır.
HMK’nun 24. maddesinde “(1)Hakim iki tarftan birinin talebi olmaksızın kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz. “2) Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. (3) Tarafların üzerine serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder. ”
HMK’nun 25. maddesinde “(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hakim iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.
(2)Kanunla belirtilen durumlar dışında hakim, kendiliğinden delil toplayamaz”
HMK’nun 25. maddesinde, “hakim tarafından talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir”
(2) Hakimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır” hükümleri düzenlenmiştir.
Bu yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde ihtiyati tedbir talebinin ihtiyati haciz ya da ihtiyati haciz talebinin ihtiyati tedbir olarak değerlendirilmesi, hem tarafların talebi olmayan bir konuda karar verilmesine ilişkin ”tasarruf ilkesine” hem tarafların talep etmediği veya söylemediği bir vakanın kendiliğinden dikkate alınamayacağına ilişkin ”taraflarca getirilme ilkesine” hemde hakimin tarafların talep sonuçları ile bağlı olduğuna, talepten başka bir şeye karar veremeyeceğine ilişkin yine ”taleple bağlılık ilkesine” aykırıdır.
Somut olayda asıl davada ve birleşen davada davacı vekili ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur. Mahkemece davacının açıkça talebi olmamasına rağmen ihtiyati haciz kararı verilmiştir. Davacının talebi olmamasına rağmen mahkemece davacının talebi aşılarak davacının ihtiyati tedbir talebinin ihtiyati haciz kapsamında olduğu kabul edilerek ihtiyati haciz kararı verilmek suretiyle HMK’nun 24. maddesine aykırı olarak talepten fazlaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davalılar vekilinin istinaf nedenleri bu nedenle yerinde görülmüştür.
HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, mahkemece davacının talebinin ihtiyati tedbir olmasına rağmen re’sen ihtiyati haciz olarak kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesinin asıl davada ihtiyati hacze yapılan itirazın reddi kararının kaldırılarak itirazın kabulüne, birleşen davada ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/09/2021 tarih ve 2021/506 esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
a)Davalılar yönünden 22/09/2021 tarihli asıl davada verilen ihtiyati haciz kararına itirazın reddine ilişkin kararla birleşen davada ihtiyati haciz ara kararlarının kaldırılmasına, davalıların itirazının kabulü ile İHTİYATİ HACİZ KARARLARININ KALDIRILMASINA,
İhtiyati hacizlerin kaldırılmasına ilişkin işlemlerin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalılara iadesine,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
5-Karar tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile 28/06/2022 tarihinde karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip