Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/153 E. 2022/1351 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/153 – 2022/1351
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2022/153
KARAR NO : 2022/1351

B
CELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/629
KARAR NO : 2021/296
KARAR TARİHİ : 19/03/2021
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 06/07/2021
D
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/06/2022
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının dava konusu taşınmazı davalı İsmail Kubilay Demirkaya aracılığı ile dava dışı Hayati Ertaş adlı şahıstan 120.000,00.-TL’ye satın aldığını, bedelin bir kısmını elden, kalanı İsmail Kubilay Demirkaya adına olan banka hesabına yatırdığını, taşınmaza ulaşım yolunun yaptırılması, elektrik-su tesisatı bağlanması, engebeli olan yerlerin kepçe ile düzeltilmesi ve bu işlerin 20/07/2020 tarihinde kadar tamamlanması hususunda taraflar arasında sözleşme imzalandığını, sözleşme gereği yapılacak işler karşılığı davalıya tarafa 30.000,00.-TL bedelli teminat senedi verildiğini, davalının sözleşme gereğin yerine getirmediğinden teminat senedini müvekkilinin geri istediğini ancak senedin geri verilmediğini, bu senetle ilgili davalının Bursa 19. İcra Müdürlüğü’nün 2020/5220 esas sayılı dosyası ile müvekkili hakkında icra takibi başlattığını belirterek taraflar arasında imzalanan sözleşme içeriği dikkate alınarak davacının borcunun bulunmadığının tespitine, Bursa 19. İcra Müdürlüğü’nün 2020/5220 esas sayılı dosyasının tedbiren durdurulmasını ve hacizlerin kaldırılmasını karar verilmeni talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın davalı İsmail Kubilay Demirkaya tarafından 150.000,00.-TL bedel karşılığında davacıya satıldığını, satış bedelinin bir kısmının elden bir kısmının banka aracılığı ile kalan kısmının ise 30.000,00.-TL bedelli senet yapılarak davalı İsmail Kubilay Demirkaya ‘ya verildiğini, dava konusu senedin taşınmazın ödenmeyen bedeli için tanzim edilerek davalıya verildiğini, senet üzerinde senedin teminat senedi olduğunu gösteren hiçbir yazılı ibare bulunmadığını, taraflar arasında bir sözleşme olmadığı için senedin teminat senedi olamayacağını, davacının dayandığı belgede imza bulunmadığını ve tarafları bağlamayacağını, davacı borçlunun borcunu ödememek için davalı alacaklıyı haksız yere şikayet ettiğini ve aynı zamanda ölümle tehdit ettiğini, bununla ilgili olarak savcılık şikayetinin mevcut olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece senede karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispatının mümkün olmadığı, yazılı delille ispatının gerektiği, senedin teminat senedi olduğu iddiasının yazılı delille kanıtlanamadığı, davacının açıkça yemin deliline de dayanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davanın tespit davası olduğunu ancak, mahkeme tarafından inceleme ve araştırma yapılmadan ilk celsede henüz deliller bile sunulmadan karar verildiğini, dosyaya ibraz edilen sözleşme ve senetteki ödeme tarihleri ve miktarları aynı olduğu halde belgelerin ilk derece mahkemesi tarafından yazılı delil başlangıcı kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, hakimin uyuşmazlığı aydınlatma görevini yerine getirmediğini, deliller toplanmadan, tanığın dinlenilmesine gerek duyulmadan adil yargılama ve hukuki dinlenilme hakkını ihlal edilerek karar verildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, aynen onanmasını talep etiklerini bildirmiştir.
Dava, icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemidir.
Davacının davalı aracılığı ile dava dışı Hayati Ertaş adlı şahıstan Nüshetiye köyü 22 parsel sayılı taşınmazı 120.000,00.-TL’ye satın aldığı hususunda ihtilaf yoktur. Anılan parselin tapuda satışı malik adına davalı tarafından vekaleten yapılmıştır. Uyuşmazlık, davalı tarafından icra takibi yapılan senedin davacı dayanağı olan İbrahim Işıksönmez ve İsmali Demirkaya’nın imzası bulunan yol açılması için düzenlenen belge gereğince verilen teminat senedi mi, yoksa bakiye taşınmaz satış bedeli için mi düzenlenip düzenlemediği ve buna göre davacının bu bedelden sorumlu olup olmadığı hususundadır.
6102 sayılı TTK’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerden olduğu belirtilmiş, aynı Kanun’un 4/1 hükmünde ise ticari davalar tanımlanmıştır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılan davalar ile özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilen davalardır. .
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda, dosyadaki belgelere göre davacının tacir olmadığı, davalının ise devlet memuru olduğu ve malik adına vekaleten yaptığı bu satış nedeniyle davacının şikayeti üzerine hakkında disiplin soruşturması yapıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar tacir olmadığı gibi aralarında ticari bir ilişki de bulunmadığından davanın, yukarıda belirtilen özellikleri taşıyan ticari bir dava olduğu kabul edilemeyeceğinden ve uyuşmazlığın taraflar arasındaki temel ilişkiye göre genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerektiğinden mahkemece bu husus dikkate alınmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kamu düzeni açısından davacının istinaf başvurusunun kabul gerekmiştir.
HMK 355. maddesi uyarınca istinafa başvuranın sıfatı ve kamu düzeni açısından yapılan değerlendirmede mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olmadığından davacın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile esasa ilişkin bir inceleme yapılmaksızın HKM 353/1.a-4 hükmü uyarınca kararın kaldırılmasına, Daire kararı doğrultusunda inceleme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/03/2021 tarih ve 2020/629 – 2021/296 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan karar ve ilam harcının istem halinde kendisine iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 21/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.