Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1030 E. 2023/1055 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/842 – 2023/1042
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/842
KARAR NO : 2023/1042

DAVA TARİHİ : 07/08/2017

ANIN KONUSU : İtirazın İptali
B.A.M. KARAR TARİHİ : 04/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/07/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince asıl ve birleşen davaların kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl dava yönünden davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı arasında mısır işleme hattının yapılması hususunda sözleşme düzenlendiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince davacı tarafın bir mısır işleme hattı imal ederek davalıya teslim edeceğini, davalının da bunun ücretinin %35’ini siparişle birlikte kaparo olarak %20’sini siparişten iki ay sonra, %25’ini ve %18 KDV’sini malın sevk ve faturasından itibaren 4 hafta içinde %20’sinin de mısır işleme hattının sorunsuz devreye alınması ve ekipmanların onaylanması durumunda 90 gün içerisinde ve en geç 15 Ekim 2016 tarihinde yapılacağını, ödemede aksayan her gün için binde beş ceza uygulanabileceğini, davalı tarafın kaparo ödemesinin 11/03/2016 tarihinde yaptığını müvekkilinin edimini yerine getirmesine karşılık davalının edimini yerine getirmediğini, davalının sözleşme gereği yapması gereken ödemeyi yapmaması üzerine davalı aleyhine Bursa 10. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10004 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin teslim tarihine kadarki ödeme yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirmiş olmasına rağmen davacının taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak mısır işleme hattını zamanında (15.07.2016 tarihinde) teslim etmediğini, davacının kendi yükümlülüklerini yerine getirmediğini, teslimatı zamanında yapmamasının sebebini müvekkiline yüklemeye çalıştığını, teslim edilen bazı ekipmanların da ayıplı çıktığını, teslim edilen hattın montajının tamamlandığına ve hattın sorunsuz, çalıştığına ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1018 esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili ile davalı arasında mısır işleme hattının yapılması hususunda sözleşme düzenlendiğini, davalının sözleşmeden doğan edimlerin bir kısmını yerine getirmediğini, bir kısım ödemeleri zamanında yapmadığını, davalı taraf aleyhine Bursa 10. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13541 esas sayılı dosyası ile mısır hattı için kullanılan yedek parça ve atık kabul konveyörün faturalarına ilişkin icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcunun yedek parça kısmı olan iki adet faturaya itiraz etmediğini, mısır hattının bir parçası olan Atık Kabuk Konveyörüne ait fatura bedeline ve faiz kısmı ile tüm ferilerine kısmi itirazda bulunarak bu kısım bakımından takibin durduğunu, borçlunun itirazının haksız olduğunu, borçlu tarafça ödeme yapılmadığı için müvekkilinin iş bu alacağı işleme koyduğunu, davalının gerçeğe aykırı iddialarla müvekkile kusur yüklemeye çalıştığını belirterek itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava yönünden davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirketin teslim tarihine kadarki ödeme yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirmiş olmasına rağmen davacının taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak mısır işleme hattını zamanında teslim etmediğini, davacının dava dilekçesinde yüklemeye 11/07/2016 tarihinden başlandığını ancak nakliye organizasyonu müvekkili şirkete ait olduğundan nakliyenin ne zaman hazır ise sevkiyatın yapıldığını, 20/07/2016 tarihinde hattın montajının tamamlandığını ve hattın sorunsuz çalıştığını iddia ettiğini, bu iddiaların kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak davacı şirketin işletme hattını hala sözleşmede belirtilen kapasitede çalışmamasından dolayı müvekkil şirketin müstahsillerle yaptığı sözleşmeli ekim anlaşmaları gereği alması gereken mısırların hasat edilemediğini, hasadı geciken tarladaki mısırların kalitelerinin düştüğünü ve bu durumun müvekkile zarar verdiğini belirterek davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1633 esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince mısır işleme hattının devreye alınması ile birlikte ödenmesi kararlaştırılan son %20’lik dilimin de ödenmediğini, bu kısım için Bursa 10. İcra Dairesi’nin 2016/12371 sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava yönünden davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafın sözleşmeye göre 5 gün gecikmeli olarak hattı tamamladığını, montaj için eleman desteği de verdiklerini, teslim edilen ekipmanların bir kısmının ayıplı olduğunu ve sözleşmede belirtilen kapasitede çalışmadığını “ham madde resepsiyon ve besleme bunkeri ile parçalanmış koçan helezonu” bölümlerinin ayıplı olduğunu, davacıya geri gönderildiğini, bu konuda bir inceleme raporu düzenlendiğini, hattın sözleşmede belirtilen kapasitede çalışmadığı konusunda Ege Bölgesi Sanayi Odasından rapor alındığını, belirterek davanın reddini, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporları ile dava konusu mısır işleme hattını oluşturan imalat ve üretim kaynaklı hataların olmadığı, sonradan üretim sırasında ortaya çıkan arızaların üretim hattından beklenen faydayı azaltan maddi, hukuki ve ekonomik eksiklikler içermediği, üretimin yapılabilir olduğu, davacı tarafça iddia edilen arızaların ayıp olarak değerlendirilemeyeceği belirlendiğinden makinelerin ayıplı olmadığı, icra takip dosyalarında davalı tarafın takip tarihinden önce temerrüte düşürülmediği, bu nedenle icra takip dosyasındaki asıl alacakların talep edilebileceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne, her bir icra dosyası yönünden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, üretim hattının ayıpsız ve çalışır vaziyette olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, bu hususta Ege Bölge Sanayi Odasından alınan bilirkişi raporunda mısır işleme hattının sözleşmede belirlenen kapasitede çalışmadığının belirlendiği halde bilirkişilerce bu raporun dikkate alınmadığını, bilirkişilerin elektrik bulunmadığından ekipmanları çalıştırmadan ekipmanların sözleşmede yer alan özellikleri taşıdığının tespitinin kabulünün mümkün olmadığını, bu şekilde hazırlanan raporun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hukuki ayıp kavramının hem alınan son bilirkişi raporunda hem de mahkemenin gerekçeli kararında yanlış değerlendirildiğini, alınan bilirkişi raporunda parçalanmış koçan helezon elevatörünün iadesi ile 10.500.-EURO’nun davacı firmanın alacağından düşülmesi gerektiği hususunun mahkemece hiç dikkate alınmadığını, kaldı ki gerçek zararın 21.000.- EURO olduğunu, teslimi gerçekleştirilmeyen bıçak bileme makinesine ilişkin üretimle direkt ilişkili olmadığına ilişkin bilirkişinin tespitlerine yapmış oldukları itirazın dikkate alınmadığını, hattın kurulumunun gecikmesinde müvekkili şirketin kusuru olmadığını Bursa 10. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13541 esas sayılı dosyasında taraflarınca 7.879,51 EURO yönünden borç kabul edildiği halde ödeme yapılan bu miktarın dava değerinden düşürülmediğini icra inkar tazminatının koşullarının oluşmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, gerek yargılama aşamasındaki tüm dilekçelerini tekrarla müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen edimini eksiksiz yerine getirdiğini belirterek davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava ve birleşen davalar eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı arasında, mısır işleme hattının imali hususunda eser sözleşmesinin düzenlendiği, davacının yüklenici, davalının ise iş sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf asıl ve birleşen dosyalarda davalı ile aralarındaki sözleşme uyarınca yüklendiği edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirdiğini, bakiye iş bedelinin ödenmediğini, mısır işleme hattına ilişkin teslim edilen konveyör bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı taraf ise işleme hattına ait bazı ekipmanların ayıplı olduğunu mısır işleme hattının sözleşmede belirtilen kapasitede çalışmadığını savunmuştur.
6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi nedeniyle iş sahibinin borcu iş bedelini ödemek (TBK’nın 479/1.md.), yüklenicinin borcu ise, eseri iş sahibinin amacına uygun, haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmektir (TBK’nın 471/1.). Kural olarak, yüklenicinin basiretli bir tacir gibi eseri fen ve sanat kurallarına uygun meydana getirmeyi üstlendiği kabul edilir. Çünkü yüklenici işinin ehli, iş sahibine göre konusunda uzmandır. Özen borcu, sözleşmenin her safhasında olan ve teslime kadar devam eden bir borçtur (Y.15.HD. 2.7.2013 T, 2012/6860 – 2013/4281 sy.k). Kuşkusuz iş sahibi ısmarladığı eserde belli niteliklerin bulunmasını arzu eder. Meydana getirilen eserin iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bundan dolayı, teslim edilen eserin fen ve sanat kurallarına uygun iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması gerekir. Aksi halde, eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı tekeffül sorumluluğu ortaya çıkar. Eserdeki ayıp, yüklenicinin eserde gerçekleştireceğini vadettiği niteliklerin bulunmaması, kararlaştırılan vasıfların eksik olması veya eserin vasıflarının önceden kararlaştırılmamış olmasına rağmen dürüstlük kuralı gereği eserin kendisinden beklenen yararı gerçekleştirmeye elverişsiz olması yani sözleşme ve dürüstlük kurallarına göre olması gereken vasıfla, fiilen mevcut olan arasındaki fark demektir. Yüklenici sözleşmeye göre kullanılmaya elverişli imalatı yapıp teslim etmekle yükümlüdür. Yüklenicinin ayıba karşı tekeffül borcu ise, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumluluğunu düzenleyen TBK’nın 474. maddesine göre, açık ayıplar yönünden iş sahibi imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde, 6098 sayılı TBK’nun 477/son maddesi uyarınca da gizli ayıplar ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunluluğu bulunmaktadır. Ayıbın bildirilmemesi halinde eser kabul edilmiş sayılacaktır. İş sahibi ancak, süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunması koşuluyla TBK’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklardan birisini kullanabilir.
İşin yapıldığını ispat yükümlülüğü davacıya, ayıplı imalat yapıldığı iddiasını ispat davalıya aittir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda üretim hattında üretim ve imalat kaynaklı arıza olmadığı sonradan kullanım sırasında ortaya çıkan arızaların üretim hattından beklenen faydaları azaltan maddi hukuki ve ekonomik eksiklikler içermediği, üretimin yapılabilir durumda olduğu, davalı tarafın iddialarının arızaların niteliği ve özelliği itibariyle yasada belirtilen ayıp kapsamında olmadığı, davalı tarafından belirtilen olumsuzlukların bir yıllık garanti süresi içerisinde giderilmesi gereken arızalar olduğu, sözleşmede öngörülen ölçü ve teknik değerlerine uygun imal edildiği, eserin davacı tarafından ayıpsız ve sözleşmeye uygun teslim edildiği saptanmış olup, bilirkişiler raporlarında ham madde resepsiyon ve besleme bunkeri, pvc bantlı kırımlı elavatör ünitesi ve parçalanmış koçan helezyon elavatörünün keşif günü üretim hattı dışında bulundukları ve elektrik bağlantıları olmadığından çalıştırılmadıklarını, diğer makine ve ekipmanların üretim için keşif tarihi itibariyle ürün bulunmaması nedeniyle çalıştırılamadığını, dosya içerisinde mevcut CD nin incelenmesinde kurulum tarihi itibariyle söz konusu ekipmanların üretim amacına uygun kesintisiz çalıştığının görüldüğünü her iki tarafın beyanları ile çalıştığı belirtilen makine tesisatının fiziki durumu hakkında görüş bildirdiklerini belirtmişlerdir.
Bilirkişilerin üretim hattı dışında bulunan 3 adet makineyi elektrik olmadığı için çalıştırmadan, işleme hattına ilişkin diğer makine ve ekipmanların keşif tarihi itibariyle ürün bulunmaması nedeniyle çalıştırılmadan verilen rapor hüküm kurmaya elverişli denetime uygun olmadığı halde, mahkemece bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Bilirkişi raporunda işleme hattına ilişkin ekipmanların sözleşmede öngörülen ölçü ve teknik değerlere uygun imal edildiği belirlenmiş ise de, projenin yüklenici tarafından hazırlanmış olması işin ehlinin yüklenici olması nedeniyle fabrikayı görüp kapasiteye göre işleme hattına ilişkin proje yapılması yükümlülüğünün yüklenicide olduğu hususu değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece daha önceki keşiflerde yer alan bilirkişiler dışındaki iki makine mühendisi bilirkişi heyetiyle mahallinde tarafların katılımı ile yeniden keşif yapılarak keşif günü öncesinde davalıya keşif günü elektriği ve montaj için gerekli ortamı sağlaması, işleme hattının incelenmesi için hattın çalışmasını sağlayacak yeterli ürün bulundurularak, keşif için uygun ortam sağlanması hususlarında; davacıya keşif tarihinden önce montajı yapılmayan makinelerin montajının yapılarak işleme hattının keşif için uygun hale getirilmesini aksi halde tarafların iddia ve savunmalarının ispatı yönünden dosyadaki mevcut delil durumuna göre karar verileceğini içerir meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek işleme hattındaki ekipmanların ayıplı olup olmadığı, eksik iş bulunup bulunmadığı işleme hattının taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye uygun kapasitede çalışıp çalışmadığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu ile Ege Bölgesi Sanayi Odası’ndan alınan bilirkişi raporu arasındaki çelişkileri giderir nitelikte ayrıntılı ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin bu husustaki istinaf nedenleri yerinde görülmüştür
Kabüle göre de, davacı alacağının miktarı yargılama sonucu belirlenmiş olup, alacak eser sözleşmesinden kaynaklandığından likit değildir. Bu nedenle koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddi gerekirken icra inkar tazminatına hükmolunması usul ve yasaya aykırı olup davalı vekilinin bu husustaki istinaf nedeni yerinde görülmüştür.
Davacı taraf birleşen Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1018 esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde Bursa 10. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13541 esas sayılı takip dosyasında konveyör bedeline ilişkin 4.919,95- Euro ve işlemiş faizine itiraz edilmesi nedeniyle 5.084,09-Euro yönünden itirazın iptalini talep ettiği halde mahkemece icra takip dosyasında asıl alacak olarak talep edilen 12.799,46-Euro yönünden itirazın iptaline karar verilmesi taleple bağlılık kuralına ilişkin HMK’nun 26.maddesine aykırı olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmüştür.
HMK nun 355. Maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükme etkili olabilecek tüm deliller toplanıp gerekli incelem yapılmadan mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK nun 353/1.a.6 hükmü uyarıca kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2020 tarih 2016/1418-2020/870 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf başvurusu aşamasında yatırılan harçlar ilgisine iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6 hükmü uyarınca kesin olmak üzere 04/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

G