Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/773 E. 2022/1148 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2020/773
KARAR NO : 2022/1148

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/582
KARAR NO : 2019/1699
KARAR TARİHİ : 26/12/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 19/02/2019
DAVAC
KONUSU : İtirazın İptali
B.A.M. KARAR TARİHİ : 07/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/06/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davalıya faturada yazılı mal-hizmet verdiğini, davacının sıva ve boya işleri yaptığını, edimin tam ve eksiksiz olarak ifa edildiğini, alacağın muaccel hale geldiğini, davacı tarafından düzenlenen faturanın dayanaksız gerekçe ile iade edildiğini, alacağın tahsili için yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini belirterek Bursa 18. İcra Müdürlüğü’nün 2018/2615 esas sayılı dosyasındaki takibe yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı süresinde cevap dilekçesi sunmamış, davalı vekili beyan dilekçesinde davacıya herhangi bir iş tevdi edilmediğini, davacıyı tanımadığını, davacı ile herhangi bir ticareti olmadığını, davalıya teslim edilmiş herhangi bir ürün bulunmadığını, icra takibinin haksız olduğunu, davalıya fatura gönderilmesinin davalının borçlu olduğu anlamına gelmediğini, ortada temel ilişki bakımından kesin delil ile ispatlanmış bir sözleşme bulunmadığını, teslim ve hizmet olgusunun tanıkla ispatının mümkün olmadığını, tanık dinletilmesine muvafakat etmediklerini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı defterlerinde fatura kaydı bulunmadığı, davacı defterlerinde fatura kaydının mevcut olduğu ancak davacının düzenlediği faturayı BS formu ile Maliye’ye bildirmediği, davalı şirket temsilcisinin yeminli beyanında fabrika binasında davacı şirket tarafından iç dış tamirat ve boya uygulaması yapılmadığını, 19/02/2018 tarihli faturaya dair hizmeti davacı şirketten almadıklarını, herhangi bir borçlarının bulunmadığını beyan ettiği, yemin delilinin kesin delil olduğu, davacının faturaya konu hizmeti sunduğunu usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalıya ait fabrikaya iç cephe ve dış cephe boya uygulaması yapıldığını, bilirkişi raporunun yalnızca defter kayıtları incelenmek suretiyle düzenlendiğini, deliller toplanılmadan, keşif yapılmadan, tanıklar dinlenilmeden karar verildiğini, heyet oluşturulmadan sadece SMMM bilirkişi tarafından düzenlenen rapor esas alınarak hüküm kurulduğunu, davalı borçlunun borca itirazında ticari ilişkiyi açıkça reddetmediğini, yalnızca borçlu olmadığından söz ettiğini, ticari ilişkinin açıkça reddedilmemesi gözönünde bulundurulduğunda davalının davacıdan mal-hizmet aldığının kanıtlandığını, davalının borcu ödediğine dair somut delil sunmadığını, davacının defterlerinde davalıdan alacaklı olduğunun görüldüğünü, keşif yapılarak borç miktarının belirlenmediğini, davacının yaptığı işin mahiyetinin malzeme ve işçiliği kapsadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davacının istinaf başvurusuna karşı verdiği cevap dilekçesinde, davacının iddialarının soyut ve gerçeğe aykırı olduğunu, davalıya herhangi bir iş tevdi edilmediğini, davalının davacıyı tanımadığını, ticari ilişki içerisine girilmediğini, davalıya teslim edilen bir ürün de bulunmadığını, ortada yalnız tek taraflı olarak düzenlenmiş fatura bulunduğunu, davacının akdi ilişkiyi ispatlaması gerektiğini, rapor ile haklılıklarının ortaya konulduğunu, davacının BA ve BS bildirimlerinde bulunmadığını, yazılı delil ile ispatı gereken hususların tanıkla ispatlanamayacağını, borç ve temel ilişkinin yazılı delil ile ispatının gerektiğini belirterek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın 2004 sayılı İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali istemidir.
Davacı, davalıya ait binada sıva ve boya işi yaptığını ileri sürerek iş bedelinin tahsilini istemiş, davalı ise sözleşme ilişkisini kabul etmemiştir. Mahkemece davacının fatura konusu hizmeti ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı hususundadır.
Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmamaktadır. Davacının iddiasına göre taraflar arasındaki sözleşme 6098 sayılı TBK’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Eser sözleşmelerinde, kural olarak yapılan işin miktar ve değerini ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibindedir.
Davacı sözleşme ilişkisine dayandığından yüklenici olarak davalıya ait binada boya ve sıva işi yaparak işi davalıya teslim ettiğini ispat etmesi gerekmektedir. Davacı delil olarak fatura, ticari defterler, bilirkişi, ihtarname, tanık, keşif, yemin ve her türlü delile dayanmış, mahkemece davacının keşif ve tanık dinletme talebi reddedilerek davacıya yemin hakkı hatırlatılmış, davacının yemin teklifinde bulunması üzerine davalı şirket vekiline yemin metni gönderilmiş, şirket temsilcisi duruşmada yemin etmiştir. Davacı, davalı ile arasında sözleşme ilişkisi olduğunu kesin deliller ile ispatlayamamıştır. (Y. 15. HD’nin 2019/3906 -2020/1771 sy.k.)
İstinaf dilekçesinde keşif yapılmadan ve tanıklar dinlenilmeden karar verildiği ileri sürülmüş ise de uyuşmazlığın değerine göre davacının akdi ilişkiyi ancak kesin deliler ile ispatlaması mümkün olup bu yöndeki itiraz yerinde olmadığı gibi akdi ilişkinin ispatlanamaması nedeniyle davacının diğer istinaf nedenleri de yerinde değildir.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2019 tarih ve 2018/582 – 2019/1699 sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılması gerekli istinaf karar harcının peşin alınmış olması nedeniyle bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin, gideri yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 07/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip