Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/67 E. 2022/205 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2020/67
KARAR NO : 2022/205

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/839
KARAR NO : 2019/923
KARAR TARİHİ : 13/09/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 17/12/2019
DAVACI
SU : Alacak
B.A.M. KARAR TARİHİ : 15/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/02/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, tarafların matbaa hususunda çalışırlarken davalının davacı için ayrıca barkot okutma, stok takip, müşteri hesapları ve web sitesi kurma işlerini yaptığını, sözlü anlaşma ile mutabakata varılan bedelin ödendiğini, davalının vaat ettiği sistemi 1-1,5 yıl boyunca bir türlü oturtamadığını, davacının kullanımına hazır, verimli ve sürekli çalışır hale getiremediğini, 2018 yılı Ocak ayında davalı tarafından kurulumun gereği teslim edilmiş ve bedeli de ödenmiş olan bilgisayarı, barkot okuyucuyu ve el terminalinin davacı şirketin yetkilisinin izni olmaksızın şirket çalışanlarından alınıp bir daha getirilmediğini, cihazların geri alınıp el konulması neticesinde de davacının yaptığı ödemelerin karşılığını alamadığını, sistemden hiçbir şekilde yararlanamadığını, benzer sistemin kurulması için başka bir şirketle tekrar anlaşma yapıldığını, davalının davacıyı zarara uğrattığını belirterek sistemin kurulumu için yapılan 11.687,00.-TL ile zaman, iş ve hizmet kaybı nedeniyle uğranılan zarar olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00.-TL olmak üzere toplam 11.787,00.-TL’nın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari işlemlere uygulanan faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının iddiasının aksine davalının sisteme ait tüm ürünleri sağlam ve çalışır şekilde teslim ettiğini, davacının teslimden sonra ürünleri sorunsuz bir şekilde kullandığını, ürünlerin kullanımına ilişkin davacı şirkette çalışan 4 kişiye ayrı ayrı eğitim verildiğini, bu kişilerle yapılan dijital ortamdaki yazışmaların halen davalı şirket kayıtlarında mevcut olduğunu, davacıyla anlaşılan işler ve son verilen eğitim için 29/11/2017 tarihli faturanın düzenlendiğini, davacının faturaları ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin aldığını, davacının ayıpları süresinde bildirmediğini, cihazlara ilişkin arıza kaydı bulunmadığını, davacı şirkette bulunan bilgisayar, barkot okuyucu ve el terminalinin alınıp iade edilmediği iddiasının doğru olmadığını, taraflar arasındaki ticaretin yalnızca bilgisayar ve yazılım ürünleri hakkında olmayıp matbaa ve promosyon ürünlerine ilişkin de olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, kurulumu 2016 yılında yapılan sistemin ayıplı olduğuna ilişkin ihbarın 2018 yılında yapıldığı, davacının sistemin kurulu olduğu bilgisayar, barkot okuyucu ve el terminalinin de tamir edileceği bahanesi ile davalı şirket tarafından geri alındığı ve el konulduğu iddiasını davacının yazılı delil ile ispatlayamadığı, satış konusu sistemde var olduğu söylenen ve davacı tarafça 1-1,5 yıldır vaat edilen sistemin bir türlü oturtulamadığı ve davacı şirketin kullanımına hazır hale getirilemediği belirtilmekle açıkça belli olduğu anlaşılan ayıbın zamanında davalı tarafa ihbar edilmediği, bu durumda davacının ayıba karşı tekeffülden kaynaklanan seçimlik haklarını kullanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, sözleşmenin niteliği gereği süreklilik arzettiğini, sadece bir malın satışının veya tesliminin söz konusu olmadığını, bedeli karşılığı davalı tarafından temin edilen araç gerecin ayıplı olduğu yönünde bir iddialarının bulunmadığını, davacının sözleşme yapmaktaki amacının bilgisayar sistemi kurulması ve bu sistemin işler hale getirilmesi olduğunu, sistemin çalışması ile ilgili sürekli sorun yaşandığını, bununla ilgili şikayetlerin davalıya bildirildiğini, satış sözleşmesinde aranan şartların somut olayda aranmasının isabetsiz olduğunu, ayıp ihbarının şekil şartına tabi olmadığını, taraflar arasında daha önce de başka işler olduğundan güvene dayalı bir ticari ilişki oluştuğunu, bu güven ilişkisi nedeniyle de zaman zaman şikayetlerin telefonla veya yüzyüze konuşulduğunu, davalı adına hareket eden Mustafa Yılmaz’ın da zaman zaman davacı şirketin iş yerine gelerek sitemdeki aksaklıkların giderilmesi için çalışmalar yaptığını, sistemin düzenli çalışır hale getirilemediğini, şikayetler üzerine davacı iş yerine gelen kişinin şikayetleri gidereceğini söyleyerek bilgisayarı, barkot okuyucuyu, el terminalini alarak götürdüğünü, bu durumun ayıp ihbarının yerine getirildiğini gösterdiğini, araç gereci teslim eden davacı tanıklarının teslimin hangi amaçla yapıldığı hususunda dinlenilmediğini, mahkeme gerekçesinin aksine 2018 tarihli ihtarnamenin ayıp ihbarı olmayıp davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle davacının bu sistemden yararlanmasının imkansız hale getirildiği, bu nedenle oluşan zararın tazmini talebine ilişkin olduğunu, davalı adına hareket eden kişinin götürdüğü bilgisayar ve diğer araçların tamir için teslim edildiği olgusunun sadece yazılı delil ile ispat edilebileceğine ilişkin gerekçeye katılmadıklarını, teslim olgusunun maddi bir fiili olması nedeniyle ispatı için tanık dinletme taleplerinin kabul edilmediğini, bilgisayarı, barkot okuyucuyu, el terminalini tamir bahanesiyle alıp geri getirmeyeceğini söyleyen Mustafa Yılmaz’ın iş çevresinde davalı şirketin sahibi ve yetkilisi olarak bilindiğini, davacının bu kişinin şirketin sahibi olmadığını dava sürecinde öğrendiğini, davalının sözleşmeye aykırı tutum ve davranışı nedeniyle bilgisayar sisteminin kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle dava açıldığını, vaad edilen sistemin alınıp götürülen bilgisayarda kayıtlı olması nedeniyle davacının bu sistemden yararlanmasının imkansız hale geldiğini, davacının zararın giderilmesine ilişkin 2018 tarihli ihtarnameden sonra talebinin reddedilmesi nedeniyle davacının başka bir firmayla anlaşarak yeni yatırımla aynı sistemin kurulmasını sağladığını, taleplerinin zararın tazminine ilişkin olduğunu, davalının kusur ve sorumluluğu tartışılmadan karar verildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davacının istinaf başvurusuna karşı verdiği cevap dilekçesinde, davalı tarafından teslim edilen ürünlerin sağlam ve çalışır halde olduğunu, davacının da teslimden sonra ürünleri sorunsuz bir şekilde kullandığını, davacı çalışanlarına davalının eğitim verdiğini, son verilen eğitim için 29/11/2017 tarihli faturanın düzenlendiğini, TTK’nun 21/2.maddesi gereğince davacının faturalara süresinde itiraz etmediğini, davacının ayıp iddiasının TTK’nun 23/1.maddesine göre bildirmek zorunda olduğunu, davacının ayıpları süresinde bildirmediğini, ürünlerin tesliminden 1-1,5 yıl sonra ürünlerin ayıplı olduğunun ileri sürülmesinin iyiniyet kuralına aykırılık oluşturulduğunu, davacının iddiasının aksine her iki tarafın da tacir olması nedeniyle TTK’nun 18.maddesine göre ayıp ihbarının şekle bağlı olduğunu, bilgisayar, barkot okuyucuyu, el terminalinin tamir edilmek üzere alınıp geri getirilmediği iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, davacının bu durumu belgeyle ispatlayamadığını belirterek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, ayıp nedeniyle sözleşmenin feshi ile bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasında barkot okutma, stok takip, müşteri hesapları ve web sitesi kurma işi konusunda sözlü olarak anlaşma yapıldığı, işin yapımını üstlenen davalının söz konusu sistemi davacı işyerinde kurduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davalının kurduğu sistemin çalışıp çalışmadığı, ayıplı hizmet verilip verilmediği, bilgisayar, barkot okuyucuyu ve el terminalinin davalı tarafından geri alınıp alınmadığı hususlarındadır.
Davacı, Bursa 11.Noterliği’nin 04/04/2018 tarih ve 06019 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile barkot okutma, stok takip, müşteri hesapları ve web sitesi kurma işi için 11.687,00.-TL çek ile ödeme yapıldığını, teslim edilen ürünlerin bir kısmının ikinci el olduğundan ve sistemin kurulumu uzmanlık gerektirdiğinden sistemin verimli ve sürekli işler hale getirilemediğini, eğitim vermeye gelen kişinin başka yerde çalıştığı ve zamanı kısıtlı olduğu için yeterince eğitim veremediğini, sistemin verimli çalışmasının sağlanamadığını, 1 yılı aşkın süredir şirketin oyalandığını, şirkete teslim edilen bilgisayar, barkot okuyucu ve el terminalinin şirketin izni olmaksızın iade edilmeyeceği söylenerek el konulduğunu, şirketin müşteri bilgilerinin mahremiyetinin ihlal edildiğini, bu olay nedeniyle 11.687,00.- TL zarar edildiğini ihtar ederek davacıda bulunan 1 adet barkod yazıcı ile 1 adet 2.el LCD monitörünun geri alınıp ödenen paranın iadesini istemiştir.
İhtarname içeriği de dikkate alındığından davacının davalı tarafından temin edilen bilgisayar ve diğer aletlerin bozuk olduğu yönünde bir iddiası olmayıp davalı tarafından kurulan sistemin çalışanların da yeterince eğitilmemesi nedeniyle tam olarak işler hale getirilmemesini uyuşmazlık konusu yapmaktadır. Davalı da ürünlerin kullanımına ilişkin davacı şirkette çalışan 4 kişiye ayrı ayrı eğitim verildiğini, bu kişilerle yapılan dijital ortamdaki yazışmaların halen davalı şirket kayıtlarında mevcut olduğunu savunmuş, ürünlerin bir kısmının geri alındığı iddiasını ise kabul etmemiştir.
Davalı ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını ileri sürmüş, mahkemece de 1-1,5 yıldır vaat edilen sistemin bir türlü oturtulamadığı ve davacı şirketin kullanımına hazır hale getirilemediği belirtilmekle açıkça belli olduğu anlaşılan ayıbın zamanında davalı tarafa ihbar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında sözlü olarak eser sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşme gereğince davacı işyerine barkot okuma sisteminin kurulduğu, istemin işler hale getirilmesi için taraflar arasında eser sözleşmesinin devamı niteliğinde kurulan sistemin çalışması konusunda eğitim verileceği hususu ve davacının çalışanlarına kurulan sistemin kullanılması ile ilgili eğitim verdiği iki tarafın da kabulündedir. Davalının cevap dilekçesinde eğitim veren kişiler ile yapılan dijital ortamdaki yazışmaların halen davalı şirket kayıtlarında mevcut olduğuna ilişkin açıklamaları da taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin devam ettiğini göstermektedir.
Davacının davalının kurduğu sistemin çalışır hale getirilemediğini ileri sürerek ayıp iddiasında bulunmasına ve davacı çalışanlarına eğitim verildiği yönündeki davalı savunmasına rağmen mahkemece sistemin ne zaman kurulduğu, ayıbın ne zaman oluştuğu, sistemin ne şekilde çalışmadığı, sistemin kullanılması için davacı çalışanlarına eğitim verilmesine ilişkin hizmetlerin ne şekilde ve ne süreyle yapıldığı hususları araştırılmamıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelde eser sözleşmesine dayanması, bu sözleşme sonrası devam eden ilişkinin ise sistemin çalışmasının sağlanmasına yönelik olup, eserden ve daha sonra devam eden hizmetten yararlanılamamasının süreklilik arzetmesi nedeniyle ayıp ihbarının süreye tabi bulunmadığı gözardı edilerek karar verilmesi doğru olmamıştır. Faydalanılamayan sistem nedeniyle ayıp ihbarı süreye tabi olmadığından ve tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davacının istinaf sebepleri açıklanan nedenlerle yerindedir.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, mahkemece hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan verilen karar usul ve yasaya aykırı olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/09/2019 tarih ve 2018/839 – 2019/923 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 15/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip