Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/496 E. 2022/804 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2020/496
KARAR NO : 2022/804

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/502
KARAR NO : 2019/1212
KARAR TARİHİ : 21/11/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 07/01/2020
DAVACI : … – … – …
VEKİLİ : A
U : Menfi Tespit
B.A.M. KARAR TARİHİ : 19/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/04/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde, davalıyla ticari ilişkisinin olmadığını, davalıyı tanımadığını, ödeme emri ile icra takibinden haberdar olduğunu, davalının eşini tanıdığını, kredi kartı borcunu ödemek için davalının eşinden 10.200,00.-TL nakit olarak borç aldığını, davalının eşinin karşılığında teminat olarak boş açık senet aldığını, borcu ödemek istediğinde davalının eşinin senedi bulamadığını söyleyince borcunu ödemediğini, takibe konu senetten dolayı davalının eşine 10.200,00.-TL borcu olduğunu, takibin 39.800,00.-TL kısmına itiraz ettiğini belirterek Bursa 11. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6837 esas sayılı dosyasında bonodan dolayı 50.000,00.-TL borçlu olmadığının, 10.200,00.-TL borçlu olduğunun tespitine, % 20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, kambiyo senedinin başlı başına borç ilişkisini gösteren bir belge olduğunu, davalının aktif olarak ticaret ile uğraşan bir esnaf olduğunu, eşinden dolayı tanışıklığı olan davacının borç istemesi üzerine kendisine ait bir miktar para ve altının bozulması suretiyle 50.000,00.-TL verdiğini, bu borç karşılığında bononun verildiğini, davacının boş senede imza attığı iddiasının gerçeklikten uzak olduğunu, yazılı belge ile ispat yükünün davacıda olduğunu belirterek davanın reddine, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalının davacı tarafın iddialarını inkar ettiği, davaya konusu senedin kambiyo senedi olması nedeniyle davacının iddialarını yazılı belge ile ispatlamasının gerektiğini, davacının kambiyo senedinin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak bir yazılı belge sunamadığını, davacının davalı tarafa yemin teklifinde bulunduğunu, davalının yeminli beyanında davacının iddialarını inkar ettiğini, altınlarını bozdurmak suretiyle davacıya 50.000,00 TL borç para verildiğini, senedin de bu şekilde bu para verme işlemi için düzenlendiğini belirttiği, davacının kambiyo senedine yönelik iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının yargılama sürecindeki tüm beyanlarının birbiri ile çelişkili olduğunu, davalının senedi kendisinin doldurmadığını söylerken vekilinin senedin davalıya dolu olarak geldiğini söylediğini, davalının 50.000,00.-TL’nı davacıya vermediğini, kendi eşine verdiğini söyleyerek aradaki borç ilişkisini inkar ettiğini, davacıya para vermediğini ikrar ettiğini, davalının yemin altındaki beyanlarının da tutarlı olmadığını, davalının açıkça borç ilişkisini inkar ettiğini, davacının davalıya 50.000,00.-TL borcunun olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Dava, kambiyo senetlerine özgü icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davalı alacaklı vekili, Bursa 11. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6837 esas sayılı dosyasında davacı borçlu aleyhine 12/6/2018 tarihinde 50.000,00.-TL asıl alacak ile 485,00.-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 505,48.-TL işlemiş faiz, 150,00.-TL komisyon, 59,10.-TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 51.199,58.-TL’nın tahsili için davalı aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatmış, davacı borçlu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti için eldeki davayı açmıştır.
Davacı, davalının eşinden 10.200,00.-TL nakit olarak aldığı borç karşılığında teminat olarak boş açık senet alındığını, borcu ödemesine rağmen senedin iade edilmeyerek takibe konulduğunu ileri sürmüş, davalı ise davacıya verilen 50.000,00.-TL için bono verildiğini savunmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre de kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü davalı üzerinde ise de, somut olayda, davacı, davalıdan bir miktar borç aldığını, icra takibinin dayanağı olan senetteki imzanın kendisine ait olduğunu ve taraflar arasında bir borç ilişkisinin bulunduğunu kabul ederek senet miktarına itiraz ettiğinden ispat yükü davacı üzerindedir. İhtilaf konusu miktar itibariyle iddianın yazılı delillerle ispatı gerekmekte olup davacı iddiasını başka delillerle ispat edemediğinden davalıya yemin teklifinde bulunmuş, davalı da 21/11/2019 tarihli duruşmada yemin etmiştir. Dosyadaki mevcut belgeler ve davalı yemini karşısında davacının, davalının kambiyo senedine dayalı olarak başlattığı icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığını kesin delillerle ispatlayamaması nedeniyle istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davacının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2019 tarih ve 2019/502 – 2019/1212 sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılması gerekli istinaf karar harcının peşin alınmış olması nedeniyle bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin, gideri yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 19/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip