Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R
DOSYA NO : 2020/1935
KARAR NO : 2021/184
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 14/12/2017
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 30/05/2018
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … -..
VEKİLİ : Av. … -…
DAVANIN KONUSU : Alacak
B.A.M. KARAR TARİHİ : 02/02/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/02/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesine ilişkin olarak Dairece verilen karara karşı davalı vekili tarafından yapılan temyiz başvurusunun Yargıtay 3. Hukuk Dairesince kabul edilerek kararın bozulması üzerine duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının 2013 yılı Mayıs ayına kadar davalı şirketten elektrik tedarik ettiğini, davalının faturalarda hizmet karşılığı olmayan kayıp kaçak bedeli altında haksız tahsilat yaptığını, Yargıtay kararlarına göre sayaç okuma bedeli ve diğer bedellerin de haksız olduğu, bu davaların geriye dönük 10 yıl için görülebileceğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına göre kayıp kaçak bedeli alınmasının haksız olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere kayıp kaçak bedeli olmak üzere tüm haksız bedellerin 10.000,00.-TL’nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı gereği delillerinin incelenerek değerlendirilmesinin gerektiğini, 1/1/2013 tarihinden sonra satış işleminin davalı şirket tarafından yapılmadığından davalıya bu dönem için husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin geçtiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının tüketici mahkemesi kararı sonucu verilmiş olup tüketici hukuku ile ilgili olduğunu ve sadece davanın taraflarını bağladığını, davacının faturalara 8 gün içinde itiraz etmediğini, içeriğini kabul ettiğini ve ihtirazı kayıtsız ödeme yaptığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un dava konusu bedeller ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği, yeni çıkan yasa ile hak konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekirken kısa kararda sehven “davanın reddine” karar verildiği, davacının dava açmakta haklı olduğu, yargılama giderlerinden davalının sorumlu gerekçesiyle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesi ile gerekçe ile hüküm fıkrasının çeliştiğini, davanın esasının reddedilmesi gerektiğini, davalının EPDK kararlarına uygun faturalandırma yaptığını, dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceğini, verilmiş olsa bile davalı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderleri verilmesi gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucunda 19/12/2018 tarih ve …. sayılı kararı ile davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı ancak mahkemece dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken kısa karar ile davanın reddine karar verilip gerekçeli kararda ise esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği açıklanarak gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki yaratıldığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dava tarihinden önce yürürlüğe giren yasa nedeniyle davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, dava açmakta haklı olan davacının yaptığı yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Sözkonusu karara karşı davalı vekilinin temyiz başvurusunda bulunması üzerine yapılan inceleme sonucunda Yargıtay 3.HD’nin 23/9/2020 tarih ve 2019/1625 -2020/4629 sayılı kararı ile “İlk derece Mahkemesince oluşturulan hükümde, “karar verilmesine yer olmadığına” kararı verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş, bu hükme karşı sadece davalı tarafından istinaf incelemesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından verilen “davanın reddi” kararına karşı sadece davalı tarafından istinaf incelemesi yoluna gidilmekle Bölge Adliye Mahkemesince; sadece davalı tarafından istinaf incelemesinin talep edildiği göz ardı edilerek, “davanın reddi” kararının davalı yararına olduğundan bu karara karşı davacı tarafın istinaf yoluna gidilmediğinden davalı yararına oluşan aleyhe karar verme yasağı ilkesi ihlal edilerek esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş olması doğru değildir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vermiş olduğu davanın reddine ilişkin karar, davalının daha lehine olmakla istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay’ın bozma ilamından sonra duruşmalı inceleme yapılmış, bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Dava, elektrik enerjisi bedeli ile birlikte alınan kayıp kaçak ve diğer haksız bedellerin istirdatı istemidir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının işyerinde kullandığı elektrik nedeniyle davacıdan kayıp kaçak ve diğer haksız bedellerin alınıp alınamayacağı, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren kanun değişikliğinin uyuşmazlığa etkisinin nasıl olacağı hususunda olup dava tarihinden sonra 17/6/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde davacı yargılama giderleri ve karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu olmadığı için ilk derece mahkemesince bu giderlerin davalıdan tahsiline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesi kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair verilen karar bozulduğundan bozma gerekçesine ve ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri ile vekalet ücreti konusunda verilen karara göre kazanılmış haklarda gözetilerek davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-a)Davanın REDDİNE,
b)Alınması gerekli 31,40.-TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile fazla alınan 139,38.-TL harcın talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
c)Davacı tarafından yapılan 31,40-TL maktu karar ve ilam harcı, 800,00-TL bilirkişi gideri, tebligat ve müzekkere bedeli 85,40- TL olmak üzere toplam yargılama gideri olarak 885,40-TL’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf harçları yeterli olduğundan bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığını,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yatırılan temyiz karar harcının talep halinde Dairemizce davalıya iadesine,
6-Temyiz kanun yoluna başvuran davalı tarafından yapılan 248,90.-TL giderin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce yapılmasına,
8-Harç iade ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
9-Davalı vekilinin duruşmaya katılmaması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, davalı …. vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 02/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
…
Başkan
…
…
Üye
…
…
Üye
…
…
Katip
…