Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2019/2411 E. 2021/648 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : …
KARAR NO : ..

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : ..
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 16/04/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 28/05/2019
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -..
DAVALI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … – ..
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 06/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/04/2021
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı süresinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında .. Kentsel Dönüşüm Projesi Kapsamında mimari hizmet alımına ilişkin sözleşme akdedildiğini, yazılı sözleşmenin içeriğinden anlaşılacağı üzere davalı borçlunun mimarlık hizmetlerinden ön etüt ve avan proje uygulama projesi, sistem detayları ve mimari statik, elektrik, mekanik, harita ve zemin etüdü, iş aşamalarının üstlendiği ve karşılığında müvekkili firmanın 118.000,00 TL + KDV ödemeyi taahhüt ettiğini, sözleşme konusu mimari projenin Nilüfer Belediyesi’nce onaylanmakla birlikte Belediye Ruhsat Bürosu sorgulamasında projenin dava dışı bir firma tarafından ruhsatlandırılıp inşaatına başlandığı bilgisine ulaşıldığını, davalı yanın fikir ve bedeli müvekkiline ait olan projeyi sözleşmeye aykırı olarak dava dışı bir üçüncü kişiye teslim etmesi nedeniyle ödenen paranın iadesini talep ettiklerini, davalı yanın sözleşmeden kaynaklı ifa yükümlülüğünü yerine getirmediğinden kendisine ödenen tutarın iadesi konusunda başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde, davacının .. ili,… İlçesi, … .. ada, …. parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan Bilge Sitesi Kentsel Dönüşüm Proje Çalışması uyarınca; yeniden inşa edilecek binaların yüklenici müteahhid olan dava dışı … ile taşeronluk sözleşmesi imzaladığını, üst yüklenici…olduğundan .. Belediyesi’ne yapılan ruhsat ve proje tasdik işlerinin yüklenici adına yapıldığı ve bütün projelerin ilgili belediyeye yasa gereği yapının müteahhidi adına sunulduğunu, davacı yanın ise yapı müteahhidinin taşeronu olması nedeni ile hiçbir resmi belge ve ruhsatta ünvanının yer almasının mümkün olmadığını, müvekkilinin yaptığı işlere karşılık davacı yandan alacaklı bulunduğunu beyanla davanın reddine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalının işi tamamlayarak ilgili belediye başkanlığına projeyi üst yüklenici… adına teslim ederek sözleşmeden kaynaklı yükümlülüğünü yerine getirdiği, projenin yapıldığı hususunun emsal davada bizzat dava dışı üst yüklenici firmaya kesilen fatura ile beyan edildiği, yapılan icra takibinin bu nedenle kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine ve icra takibinde kötü niyetli davacı aleyhine alacağın %20’si tutarında hesap edilen 22.461,40.-TL kötü niyet tazminatına karar verilmiştir.
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin davalı yanca ikrar edildiğini, sözleşmede üçüncü kişi lehine edim üstlenilmediği gibi üçüncü kişiye ifa ile borcun sona ereceğinin kararlaştırılmadığını, edimin üçüncü kişiye ifasının borcu sona erdirmediğini, davalının ifa yükümlülüğünün devam ettiğini, davalının sözleşme süresi 3 ay içinde edimini ifa etmediğini, dava dışı şirketin ödemeleri yapmadığını ,ruhsatı alamayınca iş ilişkisini sonlandırdığını, müvekkilinin bilgisi ve izni dışında projenin üçüncü kişiye kullandırıldığını, projeyi teslim alamadığını, dava dışı şirketten ödediği ücreti alamadığını, kötü niyet tazminatının ise maddi gerçeğe ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının iddialarının hukuki dayanağı olmadığını, davalının üstlendiği edimleri eksiksiz yerine getirdiğini, davacının üstlendiği edimleri yerine getirmediğini beyanla davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, mimarlık sözleşmesindeki edimin yerine getirilmediği iddiasıyla ödenen bedelin iadesi için başlatılan takibe itirazın iptali istemidir.
Somut olayda, taraflar arasında…. İlçesi …Mahallesi… Sok… ada.. parsel sayılı taşınmazda inşa edilecek yapının mimari, statik, elektrik, mekanik, harita ve zemin etüdü işlerinin yerine getirilmesi için mimarlık hizmetleri sözleşmesi imzalanmış, davacı, davalının sözleşmede üstlendiği edimini yerine getirmediğinden ödenen bedelin iadesi talebi ile …. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasında cari hesap alacağına dayanarak takip başlatmıştır. Davalı ise sözleşmedeki edimini, davacının taşeron sözleşmesi imzaladığı dava dışı müteahhit firma adına yerine getirdiğini savunmuştur.
Dava asliye hukuk mahkemesine açılmıştır. Cevap dilekçesinde davalının tacir olduğu, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olması gerektiği itirazında bulunulmuş, .. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararı ile dosya … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu iş tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı TTK’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, kanun ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir”, yine aynı Kanun’un 16/1 maddesinde ise “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” hükmünü içermektedir.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı TK’ndan ve 6102 sayılı TTK’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Dairemizce … Ticaret ve Sanayi Odasına müzekkere yazılmış, verilen yanıtta davalı adına gerçek kişi firma olarak kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir. Davalının ….Vergi Dairesi Müdürlüğünde kayıtlı bulunduğu ve serbest meslek kazancı elde ettiği ve serbest meslek kazanç defteri tuttuğu bildirildiğinden davalının ticaret odasına kayıtlı tacir olmadığı serbest meslek sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; uyuşmazlık taraflar arasında mimarı proje çizimine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemeleri’nde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda 6102 sayılı TTK’nun 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir.
Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan ve göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan; taraflarca ileri sürülmese dahi resen dikkate alınması gerektiğinden; mahkemece işin esası incelenmeksizin davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenip, karar verilmesi doğru olmamış, kamu düzeni nedeniyle hükmün görev yönünden kaldırılması gerekmiştir.
HMK’nun 355.maddesi gereğince kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığın taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanmasına, davalının tacir olmamasına göre davaya bakma görevi genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin görevi dahilinde olduğundan davanın esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmediğinden, HMK ‘nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca, esasa ilişkin hususları incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesi dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf taleplerinin KABULÜ ile … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/04/2019 tarih ve… sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 06/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip