Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2019/1897 E. 2021/1419 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO
KARAR NO : 2021/1419

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/119
KARAR NO : 2018/1157
KARAR TARİHİ : 20/09/2018
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 17/12/2018
DAVACI-KARŞI DAVALI : … – … –
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali – Alacak
B.A.M. KARAR TARİHİ : 28/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/10/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirketin kalıp yapımı hizmeti işine ilişkin teklifi kabul etmesi ve avansı ödemesi üzerine davacının sözleşme konusu işi davalının verdiği 3D model ve cam dataları ile tamamlayıp davalıya teslim ettiğini, davalının malları kullandığını ancak ayıp ihbarında bulunmadığını, faturanın kalan bakiyesinin 5.265,00.-TL’sının tüm taleplere rağmen ödenmediğini, takibin fatura bedeli üzerinden başlatılmasına rağmen davada kalan bakiye 5.265,00.-TL ve işlemiş faizi ile birlikte toplam 5.500,00.-TL istediklerini, itirazın haksız olduğunu belirterek Bursa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12438 esas sayılı dosyadaki takibe itirazın 5.500,00.-TL meblağ için iptali ile takibin devamına, alacağın yasal faizi ile tahsiline, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı ile kalıp yapımı sözleşmesi imzalandığını, davacının sözleşme gereği teslim etmesi gereken tarihte kalıbı teslim etmediğini, davacının işyerinde yapılan kontrolde kalıbın davalının verdiği datalara uygun yapılmadığının görüldüğünü, davacının daha sonra gönderdiği yazıda ise kalıpta ölçü uyuşmazlığı olduğunu, bunun datalardan kaynaklandığını ileri sürdüğünü, bağımsız test kuruluşunca yapılan kontrolde datalarda sorun olmadığının belirlendiğini, kalıplar teslim edilmediğinden davacıya ödeme yapılmadığını, icra takibinde peşinat olarak yapılan ödemenin düşülmediğini, davanın haksız ve kötüniyetli olduğundan davalıya % 20 tazminat ödenmesi gerektiğini, ödenen peşinat ile dataları kontrol için ödenen bedel ve cezai şartın ödenmesinin ihtar olunduğunu, davacının hatalı imalat yapıp edimini tam ve gereği gibi yerine getirmeyerek davalıyı zarara uğrattığını, davalının kalıbı başka firmadan temin zorunda kaldığını, sözleşme gereğince davacının cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu belirterek peşinat olarak verilen 2.700,00.-TL’nın, dataların kontrolü için ödenen 2.360,00.-TL’nın ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00.-TL cezai şartın teslim tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, sözleşmedeki teslim tarihinde davacı tarafından kesilen faturanın davalı defterlerinde ve vergi beyannamelerinde mevcut olduğundan malların süresinde teslim edildiği, aksine savunmaya itibar edilmediği, fatura karşılığının ödendiğine ilişkin belge bulunmadığı gibi davalının ödeme iddiasının da bulunmadığı, TTK’nun 23/2 fıkrasına göre davalının muayene ve ihbar yükümlülüğünü süresinde yerine getirilmediği, ayıp ihbarına ilişkin bir bilgi ve belge sunulmadığı, davalının ayıp nedeni ile herhangi bir hak talep edemeyeceği, alacağın likit olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 5.265,00.-TL asıl alacak ve 39,93.-işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya dair istemin reddine, asıl alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı/karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, önceki savunma ve iddialarını tekrarlayarak dosyaya sunulan mail yazışmaları ve ayıp ihbarlarının hiç nazara alınmadığını, yazışmalarda davacının hatalı üretim yaptığının ve davalıyı zarara uğrattığının açıkça belirtildiğini, davacının edimini hiç yerine getirmediğini, test kuruluşuna müzekkere yazılması taleplerinin yerine getirilmediğini, delillerinin toplanmadığını, kararda kalıpların davacı elinde olduğunun ve davalıya hâlâ teslim edilmediğinin tartışılmadığını, davacının kestiği faturanın açık fatura olması nedeniyle faturanın deftere işlenmesinin malın teslim edildiği anlamına gelmediğini, irsaliye fatura olmasına rağmen fatura üzerinde teslim alan ve teslim eden imzasının bulunmadığını, faturaya konu malların teslim edilmediğini, davacının teslimi yazılı belge ile ispatlamasının ve karşı davanın kabul edilerek zararlarının giderilmesinin gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali, karşı dava ise sözleşme nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşme nedeniyle davalı iş sahibinin davacı yükleniciye 2.700,00.-TL avans ödemesi yaptığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık sözleşme konusu ürünün davalıya teslim edilip edilmediği, ürünün ayıplı olup olmadığı, davalının ayıplı üretim nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı hususundadır.
Davacı kalıp yapımı sözleşmesi ile bir adet exdent 300 kumaşlı arkalık sünger kalıbı yapım işini üstlenmiş olup sözleşmede ürün bedelinin 6.750,00.-TL olduğu, ürünün teslim edilmesi gereken tarihin de 27/5/2016 olduğu belirlenmiştir.
Davacının düzenlediği 27/5/2016 tarih ve 710580 sayılı irsaliyeli faturada bir adet eksdent 300 kumaşlı arkalık sünger alüminyum kalıp bedelinin 6.750,00.-TL ve KDV 1.215,00.-TL olmak üzere 7.965,00.-TL olduğu belirtilmiş, 19/10/2016 tarihli ihtarname ile de tebliğe rağmen ödenmeyen fatura bedelinin ödenmesi ihtar edildikten sonra söz konusu faturaya dayanılarak Bursa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12438 esas sayılı dosya ile 7.965,00.- TL asıl alacak ile 418,00.- TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.383,00.-TL’nın tahsili için ilamsız icra takibi başlatılmıştır. Davalının icra takibine kısmi ödeme itirazında bulunması üzerine bu itiraz kabul edilerek avans olarak 13/05/2016 tarihinde davacı hesabına gönderilen 2.700,00.- TL mahsup edilip kalan 5.265,00- TL asıl alacak ile 235,00.- TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.500,00.- TL itirazın iptali dava konusu yapılmıştır.
Davacı ürünün teslim edilmesine rağmen bakiye bedelin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise ürünün teslim edilmediğini, bu nedenle zarara uğradığını savunmuştur. Davalının 26/10/2016 tarihli cevabi ihtarnamesinde yer alan datalara uygun kalıp yapılmadığı, ürünlerin testi için masraf yapıldığı, hizmetin ayıplı olduğuna ilişkin açıklamaları, bilirkişinin davalının faturayı kabul edip defterlerine işlediği, faturaya itiraz etmediği, davalı tarafından söz konusu fatura ile ilgili vergi dairesine BA ve BS formlarının verildiği, faturanın 4 ay sonra iade edildiği yönündeki tespitleri ile birlikte değerlendirildiğinde davalının ürünün teslim edilmediği yönündeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Eser sözleşmesine konu ürünün davalıya teslim edildiği dosya kapsamı ile sabittir. Ancak davalının ayıp iddiasında bulunması nedeniyle ürünlerin ayıplı olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Her ne kadar mahkemece 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23/2.maddesinde düzenlenen ticari satışlara ilişkin hükme dayanılarak ve sadece muhasebeci bilirkişiden ticari defterler üzerinden yapılan inceleme sonucu düzenletilen rapora dayanılarak karar verilmiş ise de, uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklanması, uyuşmazlığın çözülmesinde 6098 sayılı TBK’nun 470 ve devamı maddelerindeki hükümlerin uygulanmasının gerekmesi nedeniyle eksik inceleme ve hatalı nitelendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalının ürünün ayıplı olduğunu savunması nedeniyle bu savunma doğrultusunda sözleşme konusu ürünün ayıplı olup olmadığının belirlenmesi için öncelikle davacıdan ürettiği ürünün özellikleri sorularak ürünün niteliklerinin açıklatılması, davalıdan üründe ne şekilde ayıp olduğuna ilişkin ayrıntılı beyanda bulunmasının sağlanması, sözleşme nedeniyle davacıya verilen ürüne ilişkin dataların davalı tarafında temin edilmesi sağlanıp nitelikleri belirlenen ürün konusunda uzman teknik bir bilirkişi marifetiyle gerektiğinde keşif de yapılarak ürünün niteliklerinin ne olduğu, sözleşmeye uygun üretilip üretilmediği, ayıp var ise bunun sebebinin ürünün dayanağı olan datadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davacının imalat hatası yapıp yapmadığı, var ise ayıbın niteliğinin ne olduğu, açık veya gizli ayıp olup olmadığı hususları açıklığa kavuşturulmalıdır. Davacının ayıp ihbarı olmadığına ilişkin iddiası ile 6098 sayılı TBK’nun 474 ve devamı maddelerindeki ayıba karşı sorumluluğa ilişkin hükümler de değerlendirilip gerektiğinde davalıya yemin hakkı da hatırlatılarak dava ve karşı davadaki uyuşmazlığın çözülmesi gerekmektedir.
Davalı iş sahibi istinaf nedeni olarak mail yazışmaları ile ayıp ihbarına dayanmış ise de, davalı cevap dilekçesinde bunlara ilişkin açıklama yapmadığı gibi delil olarak da mail yazışmalarına dayanmamıştır. Yargılama sırasında dayanılmayan delilere istinaf aşamasında dayanılması savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğundan davalının bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Ancak yukarıda açıklandığı şekilde davalının ürünün ayıplı olduğuna ilişkin savunmaları ile ayıp nedeniyle zarara uğradığına ilişkin karşı davasındaki talepleri yönünden ayıp incelemesi yapılması zorunlu olup mahkemece eksik inceleme ile karar verilmesi nedeniyle davalının istinaf başvurusu bu yönden yerindedir.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, mahkemece hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle esas bakımından kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı-karşı davacı vekilnin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin – 2018/1157 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı-karşı davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 28/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip