Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2019/1843 E. 2021/646 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
7. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : …
KARAR NO : ..

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : ..
KARAR NO : ..
KARAR TARİHİ : 09/07/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 18/08/2019(Davacı)-24/09/2019(Davalı)
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -..
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – ..
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 13/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/04/2021
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı arasında 2016 yılının 9. ve 10. aylarında ticaret gerçekleştirildiğini, yapılan ticari işe rağmen davalı tarafından birkaç ödeme yapıldığını, davalının müvekkiline yaptığı ödemelerden sonra 44.085,02.-TL bakiye borcun bulunduğunu, iş bu borcun ödenmesinin talep edilmesine rağmen ödeme yapılmaması üzerine icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek takibe yapılan itirazın iptali ile davalı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili ile davacı tarafın, müvekkilinin elinde bulunan ham ipliklerin bükülmesi amacıyla anlaştıklarını, tarafların aralarında yapmış olduğu anlaşmaya göre müvekkili şirketçe 28/1 viskon 15.746,000 kg’lık iplik ve 20/D Mono 1.900,700 kg’lık iplik bükülmek üzere davacı şirkete teslim edildiğini, davacı şirketçe işlemden geçen ipliklerin müvekkili şirkete sevkinin sağlandığını, müvekkili şirket tarafından tekrar işleme giren ipliklerde yapılan incelemede malların ayıplı olduğunun görüldüğünü, malların ayıplı olduğunun görülmesi akabinde davacı şirkete ivedilikle ihbar yapıldığını, bunun üzerine her iki tarafı da bilen bir şirket yetkilisi de hakem seçilerek malların ayıplı olduğu, bu ayıbın derhal giderilmesi gerektiği, müvekkilinin zararının doğduğu durumunun taraflarca görüşüldüğünü, dolayısıyla davacı tarafın malların ayıplı olduğu hususunu bildiğini, malların ayıplı olmasına rağmen davacının haksız olarak müvekkili aleyhine açmış olduğu davanın reddine ve müvekkili lehine kötü niyet tazminatı verilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı ticari defterlerinde yer alan davacıya ait cari hesap kayıtlarına göre davacıdan olan alacağının 60.430,38.-TL olduğu, davalının davacıya düzenlediği geçerliliği bulunmayan reklamasyon faturası bedeli olan 75.159,30.-TL’nin düşülmesi sonucu bu sefer davacının davalıdan 14.728,92.-TL alacaklı duruma geçtiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile icra takibinin bu miktar üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebi yönünden alacağın likit olduğu, davalının asıl alacak yönünden itirazında haksız olduğu anlaşıldığından icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, davacının takibi yapmada kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı talebini reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, tarafların ticari defterlerine itibar edilmesi gerektiğini, davalı tarafın defterlerinde yer alan 53.325,00.-TL bedelin davacı defterlerinde de yer aldığını, davacı defterlerinde yer alan ancak davalı tarafça işlenmemiş olan takip öncesi ve ticari sürece tabi olan 29.273,40.-TL bedel ve 19.10.2016 tarihli faturanın karşı tarafta kayıtlı olmadığını, bunun haklı ve hukuki bir nedeni bulunmadığını, defterlerindeki kayıtlar ışığında 44.085,02.-TL asıl alacak üzerinden takibin devamına ve bu miktar üzerinden inkar tazminatına ve asıl alacağa dayalı ticari faizi tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap ve katılma yolu ile istinaf dilekçesinde, davacı tarafın hatalı işlemleri neticesinde müvekkilin ham ipliği bozduğunu, bu hususun Bursa 3.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/30 D.iş dosyasında bilirkişi raporuyla ispat edildiğini, ayıbın, gizli ayıp olduğunu, bu hususun ayrıca tanık beyanlarıyla da ortaya konulduğunu, ürünlerin karşı tarafın hatalı işlemi nedeniyle bozulduğu hususu defalarca karşı taraf şirketine bildirilmesine rağmen karşı taraf ayıbı gidermek yerine haksız ve mesnetsiz olarak müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, ayıbın görüldüğü zamana kadar karşı tarafa kısmi ödemeler yapıldığını, ayıp ihbarının her türlü delil ve bu arada tanık beyanı ile ispatının mümkün olduğunu, dinlenen tanıkların bozuk ipliklerle ilgili müvekkili firmaca karşı tarafa ivedilikle bilgi verildiği, ayıp ihbarının yapıldığı hususunu açıkça ispat ettiğini, müvekkili firma tarafından kabul edilmeyerek kayıtlarına alınmayan 29.273,40.-TL bedelli faturanın iade edildiği, davacı tarafından itiraz edilmeyerek kayıtlarına alınan reklamasyon faturasının ise geçersizliğine karar vermiş olmasının hakkaniyetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davacının istinaf dilekçesinde belirtilen hususların herhangi bir hukuki dayanağının olmadığından istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, cari hesap alacağına dayalı icra takibine itirazın iptali istemidir.
Somut olayda, taraflar arasında davalının davacıya iplik katlama işi yaptırdığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı iplik katlama işi nedeniyle cari hesap alacağı bulunduğunu iddia etmiş, davalı ise işin ayıplı teslim edildiğini savunmuştur.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde ayıp, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca göre eserde olması gereken bazı niteliklerin bulunmaması ya da olmaması gereken bazı bozuklukların bulunması şeklinde tanımlanmaktadır. Yüklenicinin ayıp nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için, eserin teslim edilmiş olması, teslim edilen eserin ayıplı olması, ayıbın iş sahibinden kaynaklanmamış olması, muayene ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmiş olması, eserin açık veya zımnen kabul edilmemiş olması gerekmektedir. Yapılan işin ayıplı olduğunu ispat yükü iş sahibindedir.
Dinlenen davalı tanıkları, davalı şirketin kumaş üretmek üzere iplik gönderdiğini, kumaşı ürettiklerini, boyama için başka bir firmaya gönderdiklerini, boyamadan sonra kumaşlarda hata fark edildiğini, davacı firmaya aktarıldığını; kumaşları boyarken bazı renklerde beyaz çizgi hataları tespit edildiğini, davalı firmayı haberdar ettiklerini, davalının iplikçiyi arayarak hatalardan bahsettiğini, iplikçinin gelerek kumaşları gördüğünü, kumaştaki hataların iplikten kaynaklandığını beyan etmişlerdir.
Mahkemece, ticari defterler üzerinde muhasebeci bilirkişi raporuna göre sonuca gidilmiştir. Malların ayıplı olduğuna ilişkin …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin .. D.iş dosyasında bilirkişi raporu alınmıştır. Tespit dosyasında raporun davacıya tebliğ edildiğine dair bilgi, belge bulunmamakta olup davacı tarafından kendilerine tebliğ edilmeyen tespit bilirkişi raporu kabul edilmediği gibi yapılan işlemin ayıplı olmadığı iddia edilmektedir.
Eser sözleşmesinde ayıp ihbarının yapılması tacirler arasında olsa dahi herhangi bir şekle tâbi olmayıp (Y.15.H.D. 15.01.1996 T. 7272/74 sy.) ihbar keyfiyeti de bir hukuki işlem değil, hukuki işlem benzeri bir fiil olduğundan TBK’nun 474 ve 477. maddelerinde belirtilen sürelerde yapılıp yapılmadığı hususu da tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Dinlenen davacı tanıkları da ipliklerin ayıplı olduğunu beyan etmiş olup davalının ayıplı iplikleri kabul etmeye zorlanamayacağı, davacının ayıp iddiasını kabul etmediği dikkate alındığında, ayıbın varlığını savunan davalıya iddiasının ispatı için imkan verilmesi ve yasada belirlenen süreler içinde gerekli ihbarların yapılıp yapılmadığının öncelikle saptanması gerekir. Bunun içinde davalı tarafın dayandığı delillerin toplanarak mahallinde ürünler üzerinde uzman bilirkişi ile inceleme yapılarak ipliklerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın neden kaynaklandığının tespiti, ayıbın açık ayıp, gizli ayıp olup olmadığı, tarafların tacir olması nedeniyle süresi içinde ihbar yapılıp yapılmadığının tespiti ve buna göre taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine göre düzenlenen faturalar ile yapılan ödeme miktarları ve her bir tarafın dayandığı ticari defterlerdeki kayıtlarda üretilen malla ilgili saptanacak duruma göre değerlendirilerek taraflar arasındaki alacak borç miktarının belirlenmesi gerekirken ayıpla ilgili yapılan savunma hakkında hiçbir inceleme yapılmadan sadece ticari defterlerin incelenmesi sonucu alınan bilirkişi raporuna göre sonuca gidilmesi usul ve yasaya uygun olmayıp, taraf vekillerinin istinaf nedenleri yerindedir.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarih ve … -… sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde ilk derece mahkemesince yatıranlara iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 13/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip