Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/816 E. 2023/785 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/816
KARAR NO : 2023/785

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BALIKESİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2023
NUMARASI : 2023/79 Esas (Ara Karar)

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … [16206-02965-65815] UETS
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … [16826-28379-99651] UETS
DAVA : Ortaklıktan Çıkma
TALEP : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 18/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/05/2023

Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/02/203 tarih, 2023/79 Esas sayılı dosyasında verilen Ara Kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin üç ortaklı davalı şirketin % 33,33 oranında pay sahibi olup, şirketin % 66,66 oranında pay sahibi diğer ortaklar ise dava dışı … ve Sinem Akyüz Kahraman olduğunu, ayrıca tüm ortakların eşit hisseye sahip olup müdür sıfatını haiz olduklarını, dava dışı ortak …’in aynı zamanda müdürler kurulu başkanı sıfatıyla müdürlük görevini yürüttüğünü, davalı şirketin faaliyetinin damacana ve farklı boyutlarda şişelenmiş içme sularını Danone şirketinden fatura karşılığı temin ederek müşterilerine satış ve dağıtımı olduğunu, ortaklar kurulunun aldığı 2 sayılı karar tarihi olan 14/09/2021 tarihten sonra şirket adına yapılan tüm faaliyet ve işlemlerin müvekkili dışındaki diğer dava dışı iki ortağın birlikte hareket etmesi ile yapıldığını, bu işlemlerden müvekkiline bilgi verilmediğini, bu kapsamda şirketin su dağıtım ve nakliye işini yapan ve asgari ücretle çalışan Mert Özel’in işten çıkarılarak bu işçinin kullandığı şirket aracının atıl hale geldiğini, şirketin menfaatine aykırı olarak nakliye işinin şirket ortağı Sinem’in eşi İlker Kahraman’a verildiğini, şirket araçlarının diğer ortakların kişisel menfaatleri uğruna satıldığını, satıcı firmadan fatura karşılığı alınan malların büyük çoğunluğuna çıkış faturası kesilmediğinden usulsüzlük yapıldığını, böylece hem şirketin hem de devletin zarara uğratıldığını, şirketin finansal tabloları ve yedek akçelerin ayrılıp ayrılmadığı, kar paylarının usulüne uygun dağıtılıp dağıtılmadığı, özellikle de şirketin 2020 ve 2021 yılı ile devam eden 2022 yılında kar mı yoksa zarar mı ettiği hususlarında müvekkilinin bilgi alma hakkının engellendiğini, bu konuda şirkete keşide edilen ihtarnamenin semeresiz kaldığını, ortakların müvekkili ortak hakkında yakın çevresine dedikodular yaydığını, gelinen bu aşamada davalı şirket üzerinde hiçbir denetim ve bilgi alma imkanı kalmayan müvekkilin dava dışı ortaklara karşı güveni kalmadığını ileri sürerek öncelikle şirkete kayyım tayinine, aksi durumda ise davalı şirketin mevcut malvarlığı değeri aynı zamanda müvekkilin ayrılma payının hesaplanmasında esas alınacağından, müvekkilin hak ve menfaatlerinin korunması için şirketin malvarlığına 3. kişilere satış yasağı getirilmesine, HMK.’nun 107. maddesi uyarınca toplanacak delillere ve alınacak bilirkişi raporunda ortaya çıkacak hesap raporuna göre ayrılma payını artırmak üzere (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla) müvekkilin ortaklıktan çıkarılmasına ve ayrılma payının gerçek değerinin tespiti ile şirket tarafından nakit olarak ödenmesine yada mahkemece uygun görülecek başka bir çözüm yolunun uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, 3 ortaklı müvekkili şirketin ortaklarının aynı zamanda şirket müdürü olup, ortaklardan Önder Yüksel’in müdürler kurulu başkanı olduğunu, müdürlerden herhangi ikisi müştereken temsile yetkili olduğunu, dolayısıyla diğer iki ortağın/müdürün müştereken aldığı kararların hukuken geçerli olduğunu, ayrıca müvekkil şirket lehine şirket ortak/müdürlerince gerçekleştirilmiş tüm bu işlemlere karşı olduğunu iddia eden davacı tarafın söz konusu işlemlere ilişkin tanzim edilen tüm tutanak ve kararlarda imzasının olduğunu, şirket müdürü olan davacının şirket hakkındaki faaliyetlerden haberdar olmadığının ya da şirketle ilgili bilgi alma hakkının engellendiğinin gerçekle bağdaşmadığını, iddiaların somut olgulardan yoksun soyut iddialardan ibaret olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesinin 27/01/2023 tarihli ara kararıyla; şirkette organ veya yönetim boşluğu bulunmadığından şirkete kayyım tayin edilmesi talebinin yerinde olmadığı, UYAP sisteminden yapılan sorgulamada davalı şirket adına kayıtlı herhangi bir taşınmaz mal varlığı kaydına ulaşılamadığı, araç sorgusu sonucunda ise davalı şirket adına kayıtlı 10ABF632, 10AGT382, 10AIE443, 10BR097, 10F1794, 10V0975,10V4422 plaka sayılı 7 adet farklı marka ve model araç tespit edildiği, dava konusu; ortaklıktan çıkma ve hesaplanacak ayrılma payının davalı tarafından ödenmesi istemi olduğu, dava konusu davacının şirket ortağı olması ve şirketteki hisse oranı, şirketin faaliyet alanı ve tespit edilebilen kayıtlı mal varlığı birlikte değerlendirildiğinde, HMK m.389 vd uyarınca davacının yaklaşık ispat koşullarını sağladığı, tedbirin yasal koşullarının oluştuğu gerekçesiyle tedbirde ölçülülük ilkesi de gözetilerek bu aşamada takdiren 20.000,00.-TL teminat karşılığında davalı şirkete ait 10 AIE 443, 10 AGT 382 ve 10 ABF 632 plaka sayılı araçlara tedbir konulmasına, davalı şirkete yönetim kayyımı atanması talebinin reddine karar verilmiştir.
İTİRAZ: Davalı vekili, şirket adına yapılan tüm faaliyet ve işlemler davacı tarafın rıza ve bilgisi dışında yapılmış gibi yansıtılmaya çalışıldığını, soyut iddialara dayalı tedbire hükmedilmeyeceğini, takdir edilen teminatın da yeterli olmadığını, şirketin araçlarına konulan ihtiyati tedbirin müvekkil şirketin ticari itibarını zedelediğini belirterek tedbire itiraz etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 22/02/2023 TARİHLİ ARA KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan duruşma sonucunda, dava konusu ortaklıktan çıkma ve ayrılma payının değerinin tespiti ile davacıya ödenmesi talebi olmasına, şirket mal varlığına göre teminat miktarı ve uygulanan tedbirin ölçülü olmasına göre ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından itirazın reddine karar verilmiştir.
Bu ara kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ticari itibarını zedelemek amacı taşıyan söylemler üzerine kurulu davanın somut dayanaktan yoksun olduğunu, ihtiyati tedbir için yaklaşık ispat unsurunun bulunmadığını, öngörülen teminat miktarının davacı tarafın haksız çıkması halinde müvekkil şirketin uğrayacağı zararları karşılayamaktan uzak olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Talep, TTK’nın 638/2. maddesi uyarınca, şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payı alacağının tahsili istemli davada; şirket araçları üzerine ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkindir.

İlk derece mahkemesince, davacı vekilinin talebi doğrultusunda şirket araçları üzerinde 3. Kişilere devrinin engellenmesine yönelik teminat mukabilinde ihtiyati tedbire hükmedilmiş, davalının tedbire itiraz etmesi üzerine yapılan duruşmada itirazın reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
TTK’nın 638/2.maddesi, “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” hükmünü içerir.
Bu maddede, çıkma talep edenin haklarının korunması için gerekli tedbir kararlarının alınacağı belirtilmiş olup, ihtiyati tedbirin koşullarının bulunup bulunmadığının HMK’nın 389 ve devamı hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Yani, TTK’nın 638/2. maddesindeki tedbirlere hükmedebilmek için, ihtiyati tedbirin koşullarının bulunması gereklidir. Bu nedenle davacı, geçici hukuki koruma kararı verilmezse telafisi güç veya imânsız zararların doğacağını ve davadaki haklılığını yaklaşık olarak ispatlamalıdır. Bu nedenle her iki madde hükmü birlikte değerlendirilmelidir.
Bu kapsamda somut olayın incelenmesinde; davacının çıkma ve çıkma payı tahsili talepli eldeki davada ileri sürülen iddia, savunma, mevcut delil durumu ve davanın geldiği aşama itibariyle somut olayda ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı, yaklaşık ispatının sağlanamadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince yazılı şekilde tedbire hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin 22/02/2023 tarihli ara kararının kaldırılarak; tedbire itirazın kabulü ile 27/01/2023 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
A-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile;
B-Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/79 Esas sayılı dosyası üzerinden 22/02/2023 tarihinde verilen ara kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, itiraz hakkında yeniden hüküm kurulmasına;
1-Davalı vekilinin tedbire yönelik itirazın kabulü ile 27/01/2023 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına,
2-Tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin ilgili işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İstinaf Yargılaması ve Harç Yönünden;
1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının davalıya iadesine,
2-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
3-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.18/05/2023


Başkan

e-imzalı

Üye*

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı