Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/696 E. 2023/492 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/696 – 2023/492
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/696
KARAR NO : 2023/492
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

ARİHİ : 07/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/04/2023
Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/02/2023 tarih, 2022/799 Esas sayılı Ara Kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin 10/10/2016 tarihinde müvekkili tarafından kurulduğunu, şirketin tek ortağı, kurucusu ve sahibi olan müvekkilinin müdürler kurulu başkanı olduğunu, eşi …’in ise şirket müdürü olarak seçildiğini, her iki müdürün şirketi birlikte temsil edeceği ve müştereken temsil ve ilzama yetkili olduklarının kararlaştırıldığını, 21/01/2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında şirkette bulunan 14.000 hisse karşılığı 350.000 TL değerindeki şirket hissesinin müvekkili tarafından eşi İlke’ye devredildiğini, söz konusu devirden kısa bir süre sonra boşanma davası açıldığını ve taraflar arasında bir çok hukuk ve ceza davasının mevcut olduğunu, bundan dolayı güven ilişkisinin sona erdiğini, şirket faaliyetleri için taraflar arasında ortak karar alınması ve ortak hareket edilmesinin imkanının kalmadığını, dava dışı ortağın kusurlu eylemlerinin müvekkili açısından şirketin feshini istemede haklı neden teşkil ettiğini, keza şirket ortağı ve müdürü olan İlke’nin şirket hesaplarınan uzun zamandır şahsi harcamalar yaptığını, şirketin parasını kendi hesaplarına aktardığını, her iki ortağın müşterek temsile yetkili olması ve taraflar arasında ortak karar alma imkanının kalmaması nedeniyle şirket faaliyetlerinin devamı için gerekli ödemelerin yapılamadığını, şirketin hukuki haklarının korunamadığını, dava dışı diğer ortağın kötüniyetli olarak genel kurulu toplantıya çağırdığını ve çoğunluk hisseye sahip olması nedeniyle müvekkilini müdürlükten azletmeyi ve ortaklıktan çıkarma ve açılan davaları konusuz bırakma amacı taşıdığını, dava dışı ortak ve müdür İlke’nin şirketi zararlandırıcı eylemlerine devam etmekle birlikte asıl gayesinin müvekkilini şirketten dışlayarak şirketin malvarlığını elden çıkarmak suretiyle haksız menfaat elde etmek olup müvekkilinin müşterek yetki sahibi olması nedeniyle tek başına bu işlemleri dilediği gibi yapamadığından bu süreçte müvekkilini müdürlükten azil ve kendisinin tek başına müdür olarak tayini amacıyla olağan üstü genel kurul çağrısında bulunduğunu, müvekkilinin müşterek yetkisinin kaldırılması akabinde ortak İlke’nin şirketin malvarlığını muvazaalı olarak elden çıkararak şirketin borca batmasına neden olacak olması kuvvetle muhtemel olduğundan ve zaten müvekkili ciddi miktarda zarara uğratmış olduğu ve uğratmaya devam ettiği de gözetilerek müvekkilin haklarının korunması ve şirket menfaatine olacak şekilde ivedilikle şirkete kayyım atanmasına ilişkin tedbir kararı verilerek, şirket adına kayıtlı araçlar ve taşınmazlar ile şirket hisseleri üzerine tedbir konulmasını ve mahkemece tasfiye sürecine esas tüm önlemlerin alınmasını, 15/11/2022 tarihinde yapılacak olan olağanüstü genel kurul toplantısının ertelenmesini, İlke Türker İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin feshine ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 11/01/2023 tarihli duruşma ara kararı ile; davalı şirketin sermayesi ve davacının hisse oranı nazara alınarak takdiren 20.000,00 TL teminat mukabilinde davalı şirket İlke Türker İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir şerhi konulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili tedbire yönelik itiraz dilekçesi ile; mahkemece verilen tedbir kararı ile davalı şirketin ana sözleşmedeki taşınmaz yapımı-alımı-satımı faaliyetinin engellendiğini, teminatın tedbir konulan taşınmazların değeri karşısında yetersiz olduğunu, tedbir için gereken yaklaşık ispatın sağlanmadığını belirterek tedbir kararından dönülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, dosya kapsamına göre; davanın niteliği de nazara alındığında, HMK’nın 389. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşma ya da tamamen imkânsız hâle gelme ihtimali koşulunun gerçekleştiği, verilen tedbir kararının dosya kapsamına uygun olduğu, ayrıca davalı şirketin sermayesi ve davacının hisse oranı nazara alınarak teminat takdir edildiği, ihtiyati tedbir kararının verilme koşullarında herhangi bir değişiklik olmadığı, bu nedenle verilen ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacının tedbir amacının şirket faaliyetlerini kilitlemek amaçlı olduğunu, tedbirin ana sözleşmedeki faaliyeti engellediğini, teminat miktarın düşük kaldığını, yaklaşık ispat koşunun gerçekleşmediğini ileri sürerek yerel mahkemece verilen tedbir ve itirazın reddi kararlarının kaldırılması aksi halde teminatın artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı istinafa karşı cevap dilekçesi ile; usul ve yasaya aykırı istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, TTK’nın 636/3 maddesine dayalı haklı sebeple şirket ortaklığının feshi ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Derdest dava kapsamında davacı vekilinin tedbir talebi üzerine mahkemece 11/01/2023 tarihli duruşma ara kararı ile; davalı şirketin sermayesi ve davacının hisse oranı nazara alınarak takdiren 20.000,00 TL teminat mukabilinde davalı şirket İlke Türker İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir şerhi konulmasına karar verilmiştir.
TTK’nın 636/4. maddesinde, fesih ve tasfiye davası açıldığında mahkemece gerekli önlemlerin alınacağı belirtilmiştir. Alınacak önlemler konusunda ayrıntılı düzenleme bulunmadığından, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin 389 ve 390/3 maddeleri kıyasen uygulanacaktır.
HMK’nın 389. maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” düzenlemesini içermektedir.
Bu kapsamda; karı koca olan ortaklar arasındaki boşanma davası ve mevcut ihtilaflar uyarınca ortakların karşılıklı güvenlerinin zedelendiği, dosya kapsamındaki mevcut delil durumu itibariyle gerekli olan yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı, tedbirde orantılılık ve ölçülülük ilkesi, ortağın pay durumu, gerek ortaklığın gerekse davacı ortağın menfaatleri gözetilerek mahkemece yukarıda yer alan yasa maddeleri uyarınca yazılı şekilde tedbir kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 341/1-b maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilecektir.
Eldeki davada; tedbir istemi yönünden yüze karşı verilen tedbir kararı doğrudan istinaf yasa yoluna tabi bulunmasına rağmen mahkemece itiraz yolu işletilerek itiraz üzerine verilen karara istinaf yolu açılması doğru değil ise de; davalının yasa yolunda yanıltılması sebebiyle bu hususa eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından alınması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından, ayrıca alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
4-Harç ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
HMK. 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.