Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/671 E. 2023/490 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/671
KARAR NO : 2023/490

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/01/2023
NUMARASI : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma İstemli)
TALEP : İhtiyati Tedbire İtiraz
KARAR TARİHİ : 07/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/04/2023
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/01/2023 tarih, 2022/1180 Esas sayılı Ara Kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirket ortaklık paylarının %48’inin müvekkilinin kalan paylarının ise kardeşine ait olduğunu, ortaklar arasındaki şahsi, ailevi ve ortaklık haklarından kaynaklı anlaşmazlıkların bulunduğunu belirterek açtığı haklı nedenle ortaklıktan çıkmaya izin verilmesi istemli davada; davalı adına kayıtlı Bursa İli – Osmangazi İlçesi – Altınova Mahallesi – 3227 Ada 29 ve 27 parsel sayılı taşınmaza, 16 BA 523 ve 16 BA 163 plakalı araçlara ve tarafımızca plakası ve ada parsel bilgileri bilenmemekte olan mal varlıklarının tespit edilerek üçüncü kişilere devrini önlemek için kayıtlarına 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 389 ve devamı maddeleri uyarınca teminatsız olarak ihtiyati tedbir şerhi işlenmesini karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 20/10/2022 ve 23/11/2022 tarihli ara kararlar ile; davalı şirkete ait olan Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Altınova Mahallesi, 3227 Ada 29 ve 27 parsel sayılı taşınmazlar ile 16 AB 005, 16 BA 523 ve 16 BA 163 plakalı araçlara şimdilik 50.000,00 TL teminat mukabilinde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili itiraz dilekçesi ile; davacı tarafın talebinin ortaklıktan çıkma ve ayrılma akçesinin tahsiline yönelik olduğu, dava konusu olmayan menkul ve gayrimenkullere ilişkin ihtiyati tedbir kararı tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafça, esasa ilişkin yaklaşık ispat ölçütleri yerine getirilmemiş salt soyut ve gerçek dışı iddialara dayanıldığını, HMK’nın 393/1 maddesi gereği ihtiyati tedbir kararının uygulanması bu kararın tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorunluluğu bulunduğu halde bu süre geçtikten sonra teminatın yatırılarak tedbirin uygulandığını belirterek tedbir kararının hükümsüzlüğünün tespiti aksi halde kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, duruşmalı yapılan inceleme ile; eldeki davanın TTK 638. maddesi uyarınca açılmış çıkma istemine ilişkin olduğu, davacı ortağın muhtemel bir ayrılma akçesine istinaden bunun korunmasının sağlanması amacıyla tedbir talebinde bulunma hakkı olduğu, nitekim TTK 638. maddesinde mahkemeye istem üzerine önlemlerin alınması ve davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlerin alınmasına karar verilebileceğini düzenleme altına alındığı bu bağlamda da davalı şirket adına kayıtlı olan ve üzerine tedbir uygulanan malvarlıklarının mülkiyetinin uyuşmazlık konusu olmasının zorunlu olmadığı, burada HMK uyarınca alınan bir tedbirden değil TTK’nın özel düzenlemesi uyarınca mahkemece alınmış önlemden kaynaklandığı bu nedenle davalı tarafın HMK uyarınca tedbir kararının süresinde infaz istemi ile ilgili itirazlarının ve savunmalarının yerinde olmadığı, mahkemenin TTK 638. maddesi uyarınca verilmiş olan bir kararının uygulanmış olduğu anlaşılmış olmakla davalının ihtiyati tedbire yapmış olduğu itirazın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirket adına kayıtlı taşınmaz ve araçların eldeki davanın mahiyeti gereği tedbire konu edilemeyeceğini, istem sonucuna göre şirket adına kayıtlı menkul ve gayrimenkullerin uyuşmazlığın konusu olmadığını, şirket mal varlığına yönelik tedbir kararının menfaatler dengesine, orantılılık ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, mevcut delil durumu itibariyle yaklaşık ispatın sağlanmadığını, davacı tarafından tedbir kararının HMK 393/1 maddesi gereği yasal bir haftalık süre içerisinde teminat yatırılarak uygulaması talep edilmediğinden hükümsüz kaldığını belirtilerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava; 6102 Sayılı TTK’nun 638/2 maddesi uyarınca limited şirket ortaklığından haklı nedenle çıkmaya izin verilmesi istemine yönelik olup, talep şirkete ait araç ve taşınmazlar üzerine konulan tedbirin itiraz nedeniyle kaldırılmasına ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, mahkemece duruşmalı yapılan inceleme neticesinde; itirazın reddine karar verilmiş, karara karşı davalı/itiraz eden vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 638/2 maddesine göre; her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.
6100 sayılı HMK’nın 389/2 maddesi; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”.
6100 sayılı HMK’nın 390. maddesi; “Tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü içermektedir.

Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri; ispat ölçüsü noktasındadır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında; yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara karar verilirken, haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Bu kapsamda; davacının ortaklık ilişkisinin çıkmaya dair ileri sürdüğü nedenlere yönelik olarak tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamındaki mevcut delil durumu itibariyle gerekli olan yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı, bu nedenle mahkemece yukarıda yer alan yasa maddeleri uyarınca tedbir kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan, tedbir kararının 6100 sayılı HMK’nın 393/1 maddesinde yer alan ihtaratı içerecek şekilde tesis edilmemesi sebebiyle davacı yönünden madde hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından alınması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından, ayrıca alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
4-Harç ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
HMK. 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza