Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/479 E. 2023/639 K. 19.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/479
KARAR NO : 2023/639
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2020
NUMARASI : 2019/609 Esas, 2020/84 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ : 19/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/04/2023
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/02/2020 tarih, 2019/609 Esas, 2020/84 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; firmaya ait bulunan taşınmazda 01/06/2019 tarihinde yangın meydana geldiğini, meydana gelen bu yangın nedeniyle işyerinin zarar gördüğünü, elektrik tesisatı, su tesisatı, mutfak tezgahı, 1 adet dış, 1 adet iç kapının yandığını, binanın deforme olduğunu, çıkan yangında tutmak zorunda oldukları 2000-2016 yılları arasındaki mal alış ve satış gider faturaları, tahsilat tediye gider makbuzları, yevmiye kebir envanteri defterleri, ücret bordro ve pusulaları gibi tüm resmi, ticari defter ve belgelerin gerekli önlemler alınmasına rağmen ziyan olduğunu, kullanılamaz hale geldiğini, bu nedenlerle zayi belgesi verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, Taraflardan birinin, dosyası işlemden kaldırılmış olan bir davayı yenileyebileceği, dosyası işlemden kaldırılan bir davanın, işlemden kaldırılma tarihinden itibaren üç ay içinde yenilebileceği, üç aylık yenileme istem süresinin hak düşürücü nitelikte olduğu, dosyası işlemden kaldırılan bir davanın, işlemden kaldırılma tarihinden itibaren üç ay içinde yenilenmezse, mahkemenin kendiliğinden(re’sen) davanın açılmamış sayılmasına karar vermekle yükümlü olduğu gerekçeleriyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; duruşma açılacağını bilmeyen müvekkilinin davanın açılmasının yeterli olduğunu zannederek dosyanın akıbetinden haberdar olmadığını, Duruşma bilgisinin yer aldığı ön inceleme tensip tutanağının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, tebliğ mazbatasında Tebliğ mazbatasında görüldüğü üzere tebligatın daimi çalışan Cahit Güncü’ ye 30.07.2019 tarihinde tebliğ edildiği kaydı düşülmüş ise de Cahit Güncü nün işyerinde çalışan olmadığını, Temmuz 2019 dönemine ilişkin sunulan hizmet listesinde görüldüğü üzere belirtilen tarihte şirkette sigortalı çalışan 3 kişi bulunduğu ve Cahit Güncü nün bu kişilerden olmadığını, Tebligat Kanunu ve uygulamasına dair yönetmeliğin ilgili maddelerinde tüzel kişilik vasfındaki davacının tebligatının yapılması usulünün belirlendiğini, Yerel Mahkeme tarafından görülen davada müvekkiline duruşma gün ve saatinin usulüne uygun bildirilmediğini , usulsüz tebligata dayanılarak müvekkilin davayı takip etmediğine hükmedilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, H.M.K.’ nun 27. maddesinde ; “Hukuki dinlenilme hakkı” nın düzenlendiğini, buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunduğunu, ancak müvekkiline usule uygun duruşma günü bildirilmediğinden hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, Zayi kararı verilmesi için kanunun aradığı şartların gerçekleştiğini, müvekkili şirkete ait 2000-2016 yıllarına ait tahsilat tediye gider makbuzları , yevmiye kebir, envanteri defterleri,ücret bordro ve pusulaları gibi tüm resmi , ticari defter ve belgelerin işyerinde çıkan yangın sonucu telef olduğunu ,defterlerin ziyaın öğrenilmesi ile birlikte yasal süre içerisinde mahkemeye başvuru yapıldığını, ticari defterlerin basiretli tacir hükümlerine göre iş yerinde güvenli bir şekilde muhafaza edildiğini, gerekli tedbirler alınmış olsa da yangının çıkmasının engellenemediğini, bu nedenle yangının gerçekleştiği tarih itibariyle geriye dönük saklama süresi içerisinde yer alan ticari defter ve kayıtlarına ilişkin zayi belgesi verilmesi talep zorunluluğu doğduğunu belirterek yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, yangın nedeniyle zayi olan ticari defter ve belgeler nedeniyle zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK 150. Maddesi “Tarafların duruşmaya gelmemesi, sonuçları ve davanın açılmamış sayılması” başlığı altında,
“MADDE 150- (1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
(3) Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hâllerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır.
(4) Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.
(5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.
(6) İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır.
(7) Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır.” hükmünü havidir.
Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usûlüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme, tarafları dinlemeden, onları, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanun’un 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebliğ tarihi itibariyle yürürlükte olan Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde ise, tüzel kişi adına tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır. ( Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1613 esas 2022/1564 Karar)
Somut olayda davacı şirketin 2000-2016 yıllarına ait ticari kayıt ve belgelerin işyerinde 01/06/2019 tarihinde çıkan yangın nedeniyle zayi olduğunu belirterek zayi belgesi verilmesi istemli eldeki davayı 01/07/2019 tarihinde açtığı, mahkemece basit yargılama usulüne tabi davanın duruşmasının 04/11/2019 tarihine bırakıldığı ve davacı şirket adına duruşma gününü bildirir davetiyenin 30/07/2019 tarihinde ” tebliğ evrakı adreste şirket yetkilisi dışında /iş takibinde olduğundan daimi çalışan sekreteri Cahit Güncü imzasına tebliğ edildi ” bilgilerinin mazbataya derç edilmesi suretiyle tebliğ edildiği, davacı şirket tarafından 08/08/2019 tarihinde delillerin ve tanık listesi hakkında dilekçe sunulduğu, dilekçe ekinde ön inceleme tensip tutanağının fotokopisinin eklendiği, mahkemece, 04/11/2019 tarihli duruşma oturumunda “taraflarca takip edilmeyen dava dosyasının HMK. 150 gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına” karar verildiği, 3 aylık sürede yenilenmeyen dava yönünden 07/02/2020 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına dair karar verildiği ve gerekçeli kararın vekaletname sunun davacı şirket vekiline 21/02/2023 tarihinde tebliğ edildiği ve davacı vekili tarafından kararın istinaf edildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar istinaf dilekçesinde Duruşma bilgisinin yer aldığı ön inceleme tensip tutanağının usulüne uygun tebliğ edilmediği, tebligatın daimi çalışan Cahit Güncü’ ye 30.07.2019 tarihinde tebliğ edildiği kaydı düşülmüş ise de Cahit Güncü nün işyerinde çalışan olmadığı ileri sürülmüş ise de davacı şirketin duruşma gün ve saatini gösterir ön inceleme tensip tutanağını aldığı, tensibin 3 nolu ara kararı gereği delil listesini 08/08/2019 tarihinde mahkemeye sunduğu, bu suretle duruşma gün ve saatini bildiren tebligatın usulüne uygun olmadığı kabul edilse bile delil listesi ekinde davacı tarafça eklenen ön inceleme tensip tutanağı ile artık duruşma gün ve saatinden 08/08/2019 tarihi itibariyle haberdar olduğunun kabulünün gerekeceği, ancak belirlenen gün ve saatte duruşmaya katılmadıkları ve aradan geçen üç aylık sürede de davanın yenilenmemesi karşısında mahkemece davanın açılmamış sayılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı vekili istinaf dilekçesinde ” duruşma açılacağını bilmeyen müvekkilinin davanın açılmasının yeterli olduğunu zannederek dosyanın akıbetinden haberdar olmadığını ” belirterek davacının davayı takip etmemesinin gerekçesini bu şekilde açıklamış olmakla delil listesinin sunulduğu tarih ve ekleri de nazara alınarak istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, yasal sürede yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli istinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 19/04/2023


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır