Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/1629 E. 2023/1397 K. 02.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1629 – 2023/1397
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1629
KARAR NO : 2023/1397

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
TALEP : İhtiyati Haciz
DAVA TARİHİ : 30/01/2023
KARAR TARİHİ : 02/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/10/2023
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/03/2023 tarih, 2023/127 Esas sayılı ara kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalının hissedarı olduğu şirketlerin işleyişi konusunda anlaşmazlıkların yaşandığını ve bu süreçte davalar açıldığını, anlaşmazlıkların çözümlenmesine yönelik taraflar ve hissedar olunan şirketler arasında 13/03/2021 tarihli sulh sözleşmesinin yapıldığını, sözleşme gereği müvekkiline taksitlerle ödenmesi gereken miktara ilişkin 4 taksit ödemesinin gerçekleştirildiğini, devam eden taksitlerin ödenmediğini, sözleşme hükmüne konu bakiye taksit bedellerinin tahsiline yönelik Mudanya İcra Müdürlüğünün 2022/1826 Esası üzerinde yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini ileri sürerek davalı itirazının iptaline, verilecek muhtemel hükmü anlamlı kılmak ve infaz edilmesini sağlamak ve davalının hileli ve kötüniyetli temliki tasarruflarını önlemek amacıyla icra takibi ve dava konusu alacağı temin etmek üzere davalının menkul, gayrimenkul ve 3. şahıslardaki mal varlıklarına, banka hesaplarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 09/02/2023 tarihli ara karar ile; ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin talebinin kabulü ile, davalının 14.235.819,37 TL (693.750,00 EURO) tutarındaki borcunu karşılayacak miktardaki taşınır ve taşınmaz mallar ile 3. kişiler üzerindeki hak ve alacaklarının %15’i tutarındaki 2.135.372,91 TL teminat yatırıldıktan sonra ihtiyaten haczine karar verilmiştir.

Davalı ihtiyati haciz kararına yönelik itiraz dilekçesi ile; ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmediğini, davacının davalıdan alacağının bulunmadığını müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, alacağın varlığı ve miktarının ancak yargılama sonunda belirlenebileceğini, sulh sözleşmesinin geçersiz olduğunu ileri sürerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece duruşmalı yapılan inceleme ile; davacı tarafın henüz şirketlere ait hisselerini devretmediği ve davalı tarafça da sulh sözleşmesinin fesholunarak ödenen bedellerin iadesiyle tapu iptal tescil isteminde bulunduğu anlaşılmakla davacının sulh sözleşmesine dayanarak talep ettiği ihtiyati haciz istemine konu alacağın varlığı yargılamayı gerektirmektedir. Bu durum davalının cevap dilekçesiyle ve karşı davasıyla ortaya çıktığından başlangıçta yaklaşık ispat kuralı bulunduğu gerekçesiyle ihtiyati haciz kararı vermek gerektiyse de dilekçeler aşamasından sonra ortaya çıkan duruma göre alacağın belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği anlaşıldığı, bu nedenle itirazın kabulü ile 09/02/2023 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir .
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; alacağın dayanağının taraflarca imzalanan 4 taksit ödemesi gerçekleştirilen sulh sözleşmesi olduğunu, sözleşmeye konu borcun ödendiği veya hukuken sonra erdiğini ispata yarar delil sunulmadığını, davalının mal kaçırma kastı ile kötü niyetli işlemlere tevessül etmediği yolundaki savunmasının mahkeme kararları, sulh sözleşmesi ve tapu işlemleri karşısında hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, sözleşmenin 3.7. maddesine göre müvekkilinin şirketlerin hisselerini devir borcunun davalının tüm edimlerini ifası sonrası doğacağını, bu sebeple davalı tarafından gönderilen ihtarname ile talep edilen hisse devri talebinin sözleşmeye aykırı olduğunu, feragat edilmeyen davaların sulh sözleşmesi öncesi kesin olarak karara bağlandığını, soruşturma dosyasına konu suçun takibi şikayete bağlı suç olmaması sebebiyle sözleşmenin ihlali olarak değerlendirilemeyeceğini, tek taraflı feshin edim yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağını, mahkemenin “iddianın haklılığının yargılamayı gerektirmesi” şeklindeki gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararın verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa karşı cevap dilekçesi ile; ihtiyati hacze yönelik itiraz sebeplerini tekrarla soyut iddialardan oluşan ve mesnetsiz olan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Talep, derdest dava kapsamında verilen ihtiyati haczin itiraz yolu ile kaldırılması istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince duruşmalı yapılan inceleme ile itirazın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; tarafların hissedar olduğu şirketlerdeki ortaklık ilişkisinin sonlandırılması ve süregelen uyuşmazlıkların nihayete erdirilmesi amacıyla 13/03/2021 tarihli sulh sözleşmesi düzenledikleri, davacının, sözleşme hükmü uyarınca hisse devri karşılığı ödenmesi gereken bakiye taksitlerin ödenmemesi üzerine yaptığı takibe yönelik itirazın iptali istemli eldeki davada ihtiyati haciz isteminde bulunduğu, mahkemece, 09/02/2023 tarihli ara karar ile talebin kabulüne karar verildiği, davalının ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmediği, sözleşmenin geçersiz olduğu, davacı tarafa gönderilen ihtarname ile sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini ileri sürerek yaptığı itiraz üzerine mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile itirazın kabulüne karar verilmiştir.
İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır.
İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257 ile 268. maddesinde yer almaktadır. Bilindiği gibi ihtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacak rehinle temin edilmemiş olmasıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında her hangi bir koşul öngörülmemiştir.
İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat verilmesi yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulması aranmaktadır.
Bu kapsamda; tarafların iddia ve savunmaları ile davaya konu sulh sözleşmesindeki hükümler uyarınca tarafların edimlerini ifa edip etmediğinin, hisse devir bedeli olarak kararlaştırılan para alacağının istenebilir olup olmadığının uyuşmazlık konusu olmasına göre, mevcut deliller durumu itibariyle ihtiyati haciz kararı verilmesine yetecek derecede yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, dolayısıyla mahkemenin ihtiyati haciz kararına itiraz üzerine verilen kararında isabetsizliğin bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına (harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,

4-Harç ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
HMK. 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.