Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/1527 E. 2023/1286 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1527
KARAR NO : 2023/1286

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2023/454 Esas
ARA KARAR TARİHİ : 10/05/2023

DAVANIN KONUSU :Şirketin Feshi
KARAR TARİHİ : 14/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/09/2023

Yukarıda belirtilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı şirketin kurulduğu tarihten beri şirketin sermaye paylı ortağı olduğunu, müvekkilinin şirkete ortak olduktan sonra genel kurulun toplanmadığını, kar payının dağıtılmadığını, bilgi verilmediği, şirket ortakları ve temsilcileri olan İhsan Çokgüçlü ve Serhat Çokgüçlü hakkında grup şirketlerin idaresi ile alakalı kamu davası açıldığını ve halen devam eden soruşturmaların bulunduğunu, idare ve temsile yetkili ortakların eylemleri nedeniyle müvekkilinin zarar gördüğünü, müvekkilinin haklı sebeplerle şirket ortaklığından ayrılmak istediğini, yine TTK’ya göre uzun süre kar dağıtılmaması, genel kurulun toplanmamsı, ortakların bilgi alma ve denetim haklarının kullandırılmamasının şirketin feshi sebepleri olduğunu, ceza soruşturmaları ve bilgi verilmeme nedeniyle ortaklar arasında güven ilişkisinin sona erdiğini, şirket yetkilileri ve diğer ortaklar olan İhsan ve Serhat Çokgüçlü’nün müvekkilinin şirketteki haklarını sonuçları cezai yaptırımı da gerektiren eylemler ile engellendiğini, şirketin kasasının yine cezai yaptırım gerektiren eylemlerle boşaltıldığı ileri sürerek, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, bu talep yerinde görülmediği takdirde müvekkilin TTK 638/2 vd. maddeleri gereğince haklı sebeple ortaklıktan çıkarılmasına, ayrılma akçesinin veya tasfiye payının avans faiziyle ödenmesine karar verilmesini talep etmiş olup dava dilekçesi ile teminatsız olarak şirket temsilcilerinin, temsil, idare ve tasarruf yetkilerinin dava sonuçlanıp kesinleşinceye kadar tedbiren sınırlandırılmasına, şirkete geçici kayyım atanmasına, şirket malları, menkul ve gayri menkullerinin devrini engeller nitelikte ihtiyati tedbir karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, 10/05/2023 tarihli ara karar ile davacının, davalı şirkette %16 oranında hissedar olduğu, davacının şirketteki payı gözönüne alındığında şirkete kayyım atanmasının şirketin işleyişini olumsuz etkileyeceği, şirketin ve davacının da dahil olduğu ortaklarının zararına olabileceği, yine şirketin banka hesaplarına tedbir konulmasının bankalar açısından risk kabul edilerek şirketin kredibiltesine dolayısıyla şirketin ve davacının zararına sebebiyet verebileceği ancak davacının davasının kabulü ihtimalinde davacının korunması gereken menfaatinin ayrılma akçesini şirketten tahsil edebilmesi olduğu, bunu temin içinde davalı şirketin menkul ve gayrımenkullerinin 3.kişilere devir ve temlik ve tesliminin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulması gerektiği gerekçesiyle, davacı vekilinin davalı şirkete kayyım atanması ve şirket hesaplarına tedbir konulması talebinin reddine, ihtiyati tedbir talebi harcı olan 296,40 TL yatırıldığında davalı şirketin menkul ve gayrımenkullerinin 3.kişilere devir, temlik ve tesliminin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, takdiren davacıdan teminat alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili, mahkemenin banka hesaplarına tedbir konulması ve şirkete kayyım atanması yönünden taleplerinin reddine ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu, her ne kadar mahkemece şirketin menkul ve gayrimenkullerinin 3. kişilere devir, temlik ve tesliminin tedbiren önlenmesine karar verilmiş ise de verilen tedbir kararlarının tedbirden beklenen hukuki güvenceyi sağlamak için yeterli olmadığını, davalı şirket yetkilileri hakkında ağır ceza mahkemesinde açılan bir dava bulunduğu gibi devam eden çok sayıda savcılık soruşturması bulunduğunu, bu dosyalar kapsamında alınan bilirkişi raporları ile davalı şirketin temsile yetkili ortaklarının şirket aleyhine ve kendi menfaatlerine eylemler içerisinde olduğunu, şirkete yönetim yahut denetim kayyımı atanmaması halinde yerel mahkemede açılan dava nedeni ile şirket yöneticilerinin bu eylemleri ile şirketin bilançosunu/değerini ve malvarlıklarını azaltma temayülünde olacaklarını ileri sürerek ilk derece mahkemesinin tedbir taleplerinin reddine dair ara kararının kaldırılarak öncelike şirkete yönetim yahut denetim kayyımı atanmasına, kayyım atanması talebinin reddi halinde ise şirketin banka hesaplarına tedbir konulmasına, banka hesaplarına tedbir talebinin reddi halinde ise bu talebin kısmen karşılanması açısından şirketin banka hesaplarından yapılacak harcamaların uygun görülecek bir limit dahilinde kısıtlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise 12/06/2023 tarihli dilekçe ile davacının ileri sürdüğü iddiaların asılsız iddialar olmakla birlikte davacının şirketten ayrılması-çıkarılmasının en makul çözüm olduğunu, dilekçe ekinde yer alan 6.400.000 TL’lik teminat mektubunun davacının alacaklarını kısmen veya tamamen karşılayacağını, kötü niyetli davacının tek amacının şirkete zarar vermek olup davacının yerel mahkeme kararına itirazlarının reddi gerektiğini beyan ederek ayrıca dilekçe ekinde yer alan teminat mektubu gereğince ihtiyati tedbirin kaldırılması veya sadece teminat mektubu üzerine konulmak suretiyle değiştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, şirketin fesih ve tasfiyesi olmadığı takdirde ayrılma akçesi karşılığında şirket ortaklığından çıkma talebine ilişkindir.
Davacı tarafça, davalı şirketin temsilcilerinin temsil, idare ve tasarruf yetkilerinin tebdiren sınırlandırılmasını, şirkete geçici kayyım atanmasını ve şirket malları, menkul ve gayri menkullerinin devrini engeller nitelikte ihtiyati tedbir karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince 10/05/2023 tarihli ara karar ile şirkete kayyım atanması ve şirket hesaplarına tedbir konulması talebinin reddine, davalı şirketin menkul ve gayrımenkullerinin 3.kişilere devir, temlik ve tesliminin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilince reddine karar verilen taleplerine ilişkin olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekilince de bölge adliye mahkemesine hitaben verilen 12/06/2023 tarihli dilekçeyle davacı tarafın istinaf talebinin reddinin talep edildiği ve teminat mektubu ibrazı ile teminat mektubuna istinaden ihtiyati tedbirin kaldırılması veya sadece teminat mektubu üzerine konulmak suretiyle değiştirilmesinin talep edildiği görülmektedir.
Öncelikle teminat karşılığında ihtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına HMK’nın 395. maddesinde yer verilmiş olup mahkeme, duruma göre tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Maddenin üçünçü fıkrası bu husustaki itirazlara ilişkin düzenlemeyi de yapmış ve itiraz hususunda 394. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarının kıyasen uygulanacağını belirtmiştir.
Yasal düzenleme uyarınca teminat karşılığında ihtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına ilişkin istemler hakkında ilk derece mahkemesince karar verilecek olup verilen karar itiraz olması halinde itiraz duruşmalı olarak değerlendirilecek, itiraz üzerine verilen kararlara karşı ise HMK’nın 395/3. maddesinin 394. maddenin 5. fıkrasına atıfta bulunmamış olması ve HMK’nın 341. maddesi içeriği ile bu şekilde verilen karar, HMK’nın 341. maddesinde belirtilen istinaf yolu açık kararlardan değildir.
Bu itibarla, davalı tarafın 12/06/2023 tarihli dilekçesinde yer alan teminat karşılığı tebdirin kaldırılması veya değiştirilmesi talebinin ilk derece mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, HMK 352. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf isteminin usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı vekilince ilk derece mahkemesince reddedilen ihtiyati tedbir taleplerine yönelik yapılan istinaf taleplerinin yapılan incelemesinde;
Türk Ticaret Kanunu’nun 636/3 maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir”, 636/4 maddesi “Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir” hükmünü haizdir. Anılan madde ile fesih davası açıldığında mahkemeye gerekli tedbirleri alma yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede, mahkemece istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilebileceğinden, dava süresince davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilecektir. Alınacak önlemler konusunda ayrıntılı düzenleme bulunmadığından, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin 389 ve 390/3 maddeleri kıyasen uygulanacaktır.
HMK’nın 389. maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
Dosya kapsamı uyarınca, davacının davalı şirkette %16 oranında hisseye sahip olup Serhat Çokgüçlü ve İhsan Çokgüçlü’nün 09/06/2023 tarihine kadar münferiden şirketi temsile yetkili müdür olarak seçildikleri anlaşılmaktadır. Somut olayda açılan davanın mahiyeti, tedbirde orantılılık ve ölçülülük ilkesi ile birlikte gerek ortaklığın gerekse davacı ortağın menfaatleri ve gözetilerek mahkemece davacının şirkete kayyım atanması ve şirket hesaplarına tedbir konulması talebinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde talep ettiği şirketin banka hesaplarından yapılacak harcamaların uygun görülecek bir limit dahilinde kısıtlanmasına karar verilmesi talebinin ise istinaf aşamasında yeni talepte bulunulamayacağından reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin 12/06/2023 tarihli dilekçesinin ilk derece mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin ise yerinde olmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin 10/05/2023 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 352.maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-) Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin 10/05/2023 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
3-) İstinaf başvurusunun usulden reddine karar verilen davalı taraftan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca peşin alınan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, davalı tarafça yatırılan başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı taraftan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
5-) Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
6-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın m. 362/1-f hükmü uyarınca kesin olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 14/09/2023


Başkan