Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/1 E. 2023/41 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:… -..
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/1033 Esas
DAVACI : ………
VEKİLİ : Av. ………
DAVALILAR : 1 -A……….
: 2 -………
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Yöneticilerin Azline İlişkin
TALEP : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 26/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/01/2023
Bursa … Asliye Ticaret Mahkemesinin.. tarih, … Esas sayılı ara kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı şirketin %33,33 oranında hissedarı olduğunu, diğer ortaklarının şirketin tek yetkilisi konumunda olan…ve yakın akrabalarından oluştuğunu, şirket yetkilisi ..i’nin temsil yetkisini kötüye kullanarak müvekkilini zarara uğrattığını, faturasız/düşük faturalı gayri resmi satışlarla şirket kazancını şahsi servetlere aktarıldığını, şirket defterine kaydedilen 64 adet yurt dışı gider faturasının sahte olduğunun tespit edildiğini, şirket satışlarını ve karını düşük göstererek şirketi tasfiyeye çalışıldığını, şirkete akrabalarını yerleştirip onlara yersiz ödemeler yaparak şahsi lüks masraflarını şirketten karşıladığını, müvekkilin bilgi alma ve belge talep haklarının engellendiğini, müvekkili dışındaki diğer ortaklara şirket kasasından usulsüz avans veya borç verdiğini belirterek şirket yöneticisinin ileri sürülen nedenlerle şirketi dolayısıyla müvekkilini zarara uğrattığını, bu nedenle şirket yetkilisi ve müdürü olan..i’nin yetkilerinin kaldırılması ve müdürlükten azlini şirkete tedbiren kayyım atanmasını, şirket menkul ve gayri menkullerinin devrini engeller nitelikte tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; 14/10/2022 tarihli tensip ara kararı ile davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına, şirketle ilgili mali konular dahil olmak üzere her türlü alım-satım ve işleyiş konusunda denetim kayyımı onayı alınmasına karar verilmiştir.
Şirkete ait taşınmaz ve araçların tapu ve plaka bilgilerinin ibrazı sonrası 21/10/2022 tarihli ara karar ile teminatsız olarak taşınmaz ve araçlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
Davalılar vekili 25-26/10/2022 tarihli itiraz dilekçeleri ile; azli istenen yöneticinin 45 yıldır davalı şirketi babası ile birlikte fiilen ve idari olarak yönettiğini, tekstil makineleri üreten şirketin banka kredisi kullanılmayarak borçlandırılmadığını, borca batıklığı, ödenmeyen karşılıksız bırakılan çek veya protesto edilen senedinin bulunmadığını, şirketin işçilere veya kamuya borcunun, mal varlığının satışının söz konusu olmadığını, şirket yöneticisinin genel kurullarda ibra edildiğini, dağıtılmayan karın bulunmadığını, gayri yasal hiçbir eylemin olmadığını, mahkemece henüz deliller toplanmadan ve taraflar dinlenmeden atanan kayyım nedeniyle şirketin piyasada gerek bankalar arasında ve gerekse alım satım yaptığı firmalar ve işçiler nezdinde olumsuz hal ve tavra sokulduğunu, firmanın iflas ettiği ve bu nedenle kayyum atandığı dedikodularının yayıldığını, bankaların çalışmalarını ve müşterilerin siparişlerini durdurma kararı aldığını, bu hususların şirketi stabil hale getirip zararına sebebiyet vereceğini belirterek denetim kayyımı atanmasına dair tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, duruşmalı yapılan inceleme ile; toplanan delillere göre yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiği, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararında değişiklik olmayıp, davanın esası hakkındaki yargılama hükümleri baki kalmak kaydıyla ihtiyati tedbirin bu şekilde devamı mahkemece uygun görüldüğü gerekçesi ile ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili..’nin şirket müdürlüğü görevini özen ve bağlılık yükümü ile sadakatle yerine getirdiğini, yeteneği ve sorumluluk sahibi olması, nedeniyle babasının görevi bırakmasından sonra ortaklarca müdürlük görevine getirilen müvekkilinin 40 yıla yakın bir süredir şirketin idari, mali ve hukuki tüm iş ve işlemlerini yerine getirerek şirketi piyasada tanınan, bilinen ve değer üreten bir marka haline getirdiğini, şirketin piyasa ve mali borcunun bulunmadığını, yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile de şirketin borca batık olmadığı, sahte fatura kullanılmadığı, aksine Covid-19 Pandemisi nedeniyle ülkemizde yaşanan ağır ekonomik krize rağmen müdürün yöneticilik becerisi ile şirketin ayakta kalmayı başardığı ve kar ettiğinin anlaşılacağını, davacının fabrika binasının bir kısmını kendisine ait …nin brode işi için kiralayarak, buna karşılık müvekkil şirkete finans sağlayıp, bu şekilde devam eden uzun birliktelikleri sonucu şirketten pay alarak ortak olduğunu, davacının şimdiki amacının ise şirketi ve fabrika binasını cüzi bir bedelle ele geçirmeye ve tabiri caiz ise şirkete çökmek olduğunu, bunun için yaşlı olan şirket müdürü …ve kızını baskı altına alarak, hakaret ve tehditlerle sindirmeye, adamları ile fabrika içerisinde ortaklar ve çalışanlara bağırıp çağırarak, şirketin bilgisayar ve hesaplarına el koyarak, şikayet ederek şirketi çalışamaz hale getirmeye çalıştığını, mahkemece davalı şirket ve müdürü dinlenmeden deliller toplanmadan ve bilirkişi raporu alınmadan, ekte sunulan Genel Kurul toplantı tutanağı, kararlar, özellikle şirket bilançosuna göre borca batıklığı ve yönetim boşluğu bulunmayan şirkete denetim kayyumu atanması yönetimin şirket üzerindeki tasarruf ve yetkilerini kısıtlar mahiyette olup açıkça usul ve yasalara aykırı olduğundan kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava; TTK’nın 630-(2) maddesi uyarınca, haklı sebeplerle limited şirket müdürünün yönetim ve temsil haklarının kaldırılması (azli) istemine ilişkin olup, talep denetim kayyımı atanmasına dair tedbir kararının itiraz yolu ile kaldırılması istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiş, karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; tekstil makinesi üretim ve satımı sektöründe faaliyet yürüten şirketin mevcut durumda ortaklık paylarının %33,33 …, %33,335…, %8,335 …, %12,50 …, %12,50 … ortaklığında olduğu, şirketin temsil ve ilzam yetkisinin münferiden davalı .. tarafından yerine getirildiği, davacı ortağın şirketin işleyişi ve mali konulardaki bilgi alma ve inceleme hakkının kısıtlanması, kar payının dağıtılmaması, şirket kazancının ve giderlerindeki gerçeğe aykırılık ve usulsüzlükler ile keyfi harcamalar sebebiyle şirketin zarara uğratılması nedenleri ile yöneticilik görevinin kötüye kullanıldığından bahisle davalı yöneticinin azlini talep ettiği ve tedbir yolu ile şirkete kayyım atanmasına yönelik talebin, mahkemece uygun görülerek şirkete denetim kayyımı atanmasına karar verildiği, davalıların denetim kayyımı atanmasına yönelik itirazının duruşmalı yapılan inceleme ile reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
TTK’nın 630/2 maddesi; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
TTK’nın 625. ve 626. maddelerine göre; müdürler görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlüdürler. Müdürler, kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve yetkilidirler.
TTK’nın 630. maddesinde; geçici hukuki koruma konusunda özel bir hüküm bulunmadığından, genel hüküm olan HMK’nın 389. vd. maddeleri uygulanmalıdır.
6100 sayılı HMK’nın 389/2 maddesi; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”
6100 sayılı HMK’nın 390. maddesi; “Tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü içermektedir.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri; ispat ölçüsü noktasındadır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında; yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara karar verilirken, haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Bu bağlamda somut olay değerlendirildiğinde; davacının azil için gösterdiği nedenler şirketin işleyişi ve mali konularda bilgi alma hakkının kısıtlanması, şirket mali kayıtları ile alım satımlarındaki usulsüzlükler ve hakim ortaklığı bulunan aile üyelerinin kayrılması nedenlerine yönelik olup, ileri sürelen bu olgulara dair sunulan delillerin yaklaşık ispat sağlaması sebebiyle davalı şirket vekilince yapılan itirazın reddine dair ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı ve davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalılar istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına (harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
4-Harç ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
HMK. 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
….
Başkan
……..
e-imza
……..
Üye
….
e-imza
…………
Üye
……….
e-imza
……….
Katip
……….
e-imza