Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/875 E. 2022/969 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/875 – 2022/969
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/875
KARAR NO : 2022/969

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2021
NUMARASI : 2020/233 E. 2021/1000 K.
D
DAVANIN KONUSU : KONKORDATO
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/06/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/11/2021 tarih, 2020/233esas, 2021/1000 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesi ile; davacı şirketin dokunmuş ham ve mamül mensucat imalatı, pamuk, lifler vb. mensucatın imalatını yapmak, vatka, keçe, özel iplik imalatı, her türlü halılar ve diğer dokumaya elverişli maddelerden yer kaplamaları ve süs eşyaları yapmak, örme eşyalar ile örme giyim eşyalarının aksesuarlarını imal etmek v.b. işler ile iştigal ettiğini, 30.03.2017 tarihli 9295 sayılı ticaret sicil gazetesinde yayınlanan ve Bursa 23.Noterliğinin 21.03.2017 tarih 9094 sayı ile tasdikli genel kurul kararı ile şirket sermayesi 25.337.000 TL’sı olarak tescil edildiğini, şirketin tek ortağı olduğunu ve MC THREE HOLDINGS NV hisse oranının %100 hisse tutarının 25.377.000 olduğunu, davacı Sofiteks’in 2013 yılında tam entegre makine halısı üretim tesisi olarak Mc Three grubuna katıldığını, Orian, Mc Three ve Sofiteks dokuma halı üretimi yaptığını, üç şirketin kombinasyonu (Mc Three Carpet Belçika, Orian Rugs ABD’de ve Sofiteks Türkiye’de) yeni fırsatlar açtığını, ve halı pazarında küresel varlığını sağladığını, 2013 yılında tekstil zemin kaplama sektöründe lider olan Mc Three Group a katılarak çok yüksek oranda ihracat ağırlıklı satış gerçekleştiren bir üretici haline geldiğini, 2018 yılından itibaren başlayan global finansal piyasalardaki ekonomik dalgalanma sürecine son dönemde ülkemiz ve diğer yabancı devletler arasındaki siyasi problemler kaynaklı döviz piyasalarındaki ciddi çalkantılarda eklendiğini, ülkemiz ve global alandaki ticari süreçlerde ciddi bir yavaşlama söz konusu olduğunu, 2018 yılında döviz kurlarında yaşanan sürekli artış, faiz oranlarının %35-%40’lara ulaşması, hammadde ve malzeme fiyatlarında %100’ü aşan maliyet artışları, büyüme sorunları yaşayan ekonomi, karlılık ve finansman noktasında sektöre ve dolayısı ile davacı şirkete zararlar verdiğini ve vermeye devam ettiğini, bu yıl içinde finansman maliyeti de %100 oranında arttığını ileri sürerek geçici mühlet talebinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davacının tek ortağı MC THREE HOLDINGS NV isimli şirket olduğuna göre konkordato istemi de bu hakim ortağın iradesiyle yapıldığı, ancak; süreç içeresinde defaatle ihtar edilmesine rağmen davacı şirketin alacaklarının ödenmesi noktasında herhangi bir girişimde bulunulmadığı, davacının dolayısıyla hakim ortağın konkordato isteminde ne kadar samimi olduğunu ortaya koyduğu, davacı vekili duruşmada MC THREE HOLDINGS NV isimli şirketin tek yetkilisinin vefat etmesi dolayısıyla ve ABD’deki şirketlerin de ticari anlamda zor durumda bulunması dolayısıyla davacı alacağının ödenemediğini ileri sürmüşlerse de; bu durum ister davacının tek ortağı olan şirketin konkordato isteminde samimi olmamasından isterse şirketlerin içerisinde bulunduğu ekonomik problemlerden kaynaklansın davacı şirketten çıkartılan bu kaynağın tekrar davacı şirkete dönmemiş ve ödenmemiş olması şirketin konkordato projesinin başarılı olmasına engel olduğu, davacı taraf her ne kadar kesin mühletin 6 ay süre ile uzatılmasını istemişse de; sürecin alacaklılar aleyhine devam ettirilmesini ve tedbirlerle alacaklıların daha fazla zarara uğratılmasının hukuka uygun olmayacağının kabul edildiği, duruşmaya katılan alacaklı vekilleri de bu durumu ortaya koyarak konkordato mühletine ve tasdik istemine karşı çıktıkları, bu nedenle davacının konkordato talebinin reddine, davacıya verilen kesin mühletin sonuçlarının kendiliğinden sona erdiğinin ve mahkemece alınan tedbirlerin kaldırıldığının açıklanmasına, konkordato komiseri Şevki Yetiker’in görevinin sonlandırılmasına, kararın usulünce ilanına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkil şirketin, konkordato mühletinin kaldırıldığı tarih itibariyle yıllık 30 Milyon TL. nin üzerinde satış rakamına ulaşan, 160’nın üzerinde çalışana istihdam sağlayan, vergi ve sgk prim borcu dahil mühlet içerisinde oluşan ve ödenmemiş herhangi bir borcu bulunmayan, kasasında 227.000 USD ve 70.000 TL. parası bulunan, 117.000 USD kısa dönem alacağı ve yüklemeye hazır (stok harici) 131.250 USD değerinde malı bulunan, faaliyet gösterdiği Bursa ili ve civarında sektörünün lider firmalardan birisi olduğunu, ilk derece mahkemesince temel alınan gerekçenin ne konkordato hükümleri ile ne de genel evrensel hukuk prensipleri ile bağdaşmadığını, aksine, tüm bu temel prensiplerin göz ardı edici anlayışla gerekçeli kararın yazıldığını, borçlunun dinlenmemiş olması vs. usul, yasa ve olaya uygun bulunmayan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak müteakip işlemlerin yerine getirilmesi yönünde kararların tedbir kararlarına ivedilikle yeniden karar verilmesi, farklı bir komiser ya da komiser heyetinin atanması ile şirketin korunmasını sağlayacak diğer kararlar ile sürecin alacak bildirimlerine karşı borçlu beyanlarının alınması, alacaklılar toplantısının yapılması ve müteakip sair işlemlerin tamamlanmasına izin verecek şekilde kesin mühlet süresinin uzatılması kararı alınmasını, İİK. m.292/son fıkrasında belirtildiği üzere; iflas riski karşısında borçlunun bizzat kendisinden bilgi alınması gerektiği, ilk derece mahkemesinin İİK. m.292/son fıkrası ve güncel Yargıtay kararlarını hiçe sayarak müvekkil şirket yetkilisine tebligat çıkarmadığı gibi, duruşmaya gelmesi yönünde ara karar da tesis etmediğini, bununla birlikte konkordato komiseri tarafından sunulan nihai raporun gerekçesiz olduğunu, alacak kayıt ilamına ilişkin olarak usulüne uygun ilamların basın ilan portalında yapılmadığını, alacak bildirimleri ve buna ilişkin borçlu beyanı ile komiserin görüşlerini yansıtması gereken raporunu mahkemeye bildirmediğini, çekişmeli alacaklılara ilişkin mahkeme kararı verilmesi gerektiğini, alacaklılar toplantısının yapılmadığını, İİK 304/1 kapsamında gerekçeli rapor alınmadan kamu düzene ve eksik incelemeye dayalı karar verildiğini, hukuki dinlenme hakkına aykırı karar verildiğini, yargılama aşamasında da kararların hukuka uygunluk bağlamında denetlenebilmesi için bütün ara kararların yazılı olarak tutanakta olması gerektiğini, mahkemenin gerekçeli kararında duruşma şifai olarak açıklandığı şeklindeki ifadelerin yer aldığını, bu hususun yasal olmadığını, sürpriz karar verme yasağına aykırılık bulunduğunu, ara karar ile yönetme yetkisi verilmiş konkordato komiserinin bilimsel ve teknik değerlendirmeden uzak rapor yazması, kesin mühlet kararı verilmesi sonunda usulüne uygun alacak kayıt ilan sürecini tamamlamaması, konkordato projesine katkıda bulunma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, bir yıllık kesin mühlet süresinin komiser ve denetlemesi gereken ilk derece mahkemesi tarafından heba edildiğini, dosya kapsamında ilk derece mahkemesinin kanunen ger8ekmediği halde görüşünü ve kanaatini ortaya koymak sureti ile tarafsızlığını kaybettiğini ve alacaklıların alacaklılar toplantısında sunacakları iradeyi de yok sayacaklarını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ:
Dava, konkordatonun tasdikine ilişkindir.
Konkordato, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için başvurabileceği kendine özgü bir cebri icra kurumudur. Konkordatoda amaç, elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen, mali durumu bozulmuş olan ve borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların, borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmaktır. Konkordato ile alacaklılar, alacaklarının bir kısmından vazgeçerler ve/veya borçluya, ödeme konusunda belirli bir vade tanırlar. Bu durumdaki bir borçlunun iflas etmesi, faaliyetlerinin tümüyle sona ermesine ve alacaklıların alacaklarını büyük oranda tahsil edememelerine neden olur. İçinde bulunduğu mali koşullara göre borçluya borçlarını belirli bir oran veya vadeyle ödeme imkanı verilmesi hem borçlu bakımından ve hem de alacaklılar bakımından olumlu sonuçlar doğurur. Alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlu, piyasadaki varlığını sürdürürken, piyasadaki istikrar ve istihdam imkanları da korunmuş olur. Yargıtay 6. H.D’nin 2021/3496 esas- 2022/1768 K)
Mahkemece tensip kararı ile üç aylık geçici mühlet verilmiş ve geçici konkordato komiseri atanmıştır.Mahkemenin 01/0702020 tarihli ara kararı ile üç aylık geçici mühletin 16/06/2020 tarihinden itibaren başlatılmasına karar verildiği, 15/09/2020 tarihinden itibaren iki (2) ay süre ile uzatılmasına, karar verildiği, 03/11/2020 tarihli duruşmada ise konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görüldüğü taktir edilerek borçluya bir yıllık kesin mühlet verilmesine,karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece görevlendirilen komiserin 26/10/2021 tarihli nihai raporunda; şirketin öz sermayesinin rayiç değerlere göre 58.726.544,40 TL olduğu, kaydi öz sermayesinin 15.433.776,85 TL olduğu borca batık durumda olmadığı, şirketin sermayesinin tamamının yabancı sermaye olduğu ve alacaklarının da neredeyse tamamının gurup firması ABD.de faaliyet gösteren Orion firması olduğu, hem sofiteks hem de alacaklı firmanın yöneticilerinin aynı kişiler olduğu, geçici ve kesin mühlet içerisinde defalarca görüşülmesine karşılık en ufak bir adım atmadıklarını ve şirkete olan borçlarını ödemek bir yana sipariş bile vermediklerini, şirketin kendi iç dinamikleri ve çalışanların stün çabaları ile aylık 4.000.000 TL ortalama satışa ulaşıldığı, …..sonuç olarak beyaz ve mavi yakalı tüm çalışanların , şirketin kurtulacağına olan inançlarıyla başlangıçtan sonuna kadar tüm özveri ile hiç bir menfaat gözetmeden şirketi aile bilerek çalışmalarına ve ayakta tutma çabalarına rağmen firmanın bu koşullarda konkordatodan çıkma ihtimalinin bulunmadığı beyan ve mütalaa edilmiştir.
Somut olayda, mahkemece, alınan komiser raporu üzerine, konkordatonun başarıya ulaşamayacağı sonucuna varılarak, kesin mühlet aşamasında davanın reddine karar verilmiştir.
İcra İflas Kanunu’nun 292 maddesi son fıkrası gereğince “Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder. düzenlemesi yer almaktadır. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/2190 esas-2022/591 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; Yapılacak inceleme neticesinde davacı şirketin borca batık olmadığının ve İİK’nın 292. maddesindeki şartların bulunmadığının anlaşılması halinde; iflas kararı verilmeksizin konkordato talebinin reddi ile yetinilmesi, aksi durumda ise iflas kararı verilmeden önce yine İİK’nın 292/2 fıkrası uyarınca şirket yetkilisi duruşmaya bu maddeye göre dinleneceği meşruhatı verilen davetiye ile çağrılarak geldiği takdirde, beyanı alınarak hüküm kurulması gerekir.

Somut olayda, gerek şirket yetkilisinin duruşmaya davet edildiğine ilişkin tebligatın, gerekse mahkeme duruşma tutanaklarında şirket yetkilisinin dinlendiğine ilişkin beyan ve kaydın yer almadığı, (Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/1794 E- 2021/500 K) nazara alınarak mahkemece eksik inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece davacı tarafın usuli kazanılmış hakları da gözönünde bulundurularak eksik işlemler tamamlanarak karar verilmesi gerekmektedir.
Kabule göre de; Konkordato komiseri tarafından alacak kayıt ilanının Ticaret sicil Gazetesinde yapıldığı, Basın İlan Kurumu portalında ilanın yapıldığına dair ilan metni ve bilgisinin dosya kapsamında yer almadığı anlaşılmış, ancak mahkemenin red gerekçesi nazara alınarak usulüne uygun ilan yapılmamış olması hususu eleştirilmekle yetinilmiştir.
Bu nedenle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/11/2021 tarih, 2020/233 esas, 2021/1000 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
Davacı tarafından yatırılan istinaf karar ilam harcının, istek halinde yatırana iadesine,
Yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek esas karar ile birlikte dikkate alınmasına,
Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

M