Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/378 E. 2022/2011 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/370 – 2022/2037
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/370
KARAR NO : 2022/2037

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

KARAR TARİHİ : 22/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/12/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/11/2021 tarih, 2021/490 Esas, 2021/997 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkil şirketin İş Bankası Organize Sanayi Şubesinden 2219-185569 no.lu hesap ile toplam 250.000,00-TL 36 aylık taksitli ticari kredi kullandığını, kredi sözleşmesini müdürler kurulu başkanı olarak İsmail Ök şirket adına ve kefil olarak imzaladığını, kredi teminatı olarak 10.09.2019- başlangıç tarihli 1752-16426340 nolu hayat sigortası yapıldığını, şirket yetkilisi ve kredi kefili İsmail Ök’ün 03.12.2020 tarihinde vefat ettiğini, vefat tarihi itibariyle bankaya 14 taksit ödenmiş ve geride 9.215,15 TL den 22 ay taksit ödemesi kaldığını, dava tarihi itibariyle vefat sonrası 6 taksit olmak üzere toplam 55.290,90 TL ödeme yapıldığını, vefat sonrası kredinin hayat sigortası kapsamında kaldığı ve ödenmesini beklerken hayat sigortasının 1 yıllık yapıldığı, yenilenmediği ve ödeme yapılmayacağı sözlü olarak bildirildiğini, kredi kullanım aşamasında müvekkil şirket ve yetkilisi tarafından müteveffa İsmail Ök’e ait hayat sigortasının süresinin dolmasından sonra yeni hayat sigortasını yapılması, yapılacak sigorta poliçesinin bedelinin hesaptan çekilmesi konusunda talimat verildiğini/alındığını, talimatta “izleyen vadelerde prim tahsilatı yukarıda belirtilen hesabım/hesabımız/kredi kartım/kredi kartımızdan gerçekleştirilecek otomatik olarak yenilenmesini rica ederim…” şeklinde açık ve net olarak poliçenin yenilenmesi konusunda talimat verildiğini, bankanın başkaca bir işleme gerek kalmaksızın poliçeyi yenilemesi gerekirken talimata rağmen yenilemediğini ve yine devamla kredi bağlantılı bir hayat sigortası sözleşmesinin bittiği tarihte kredi borçlusuna bildirim sorumluluğu ve zorunluluğunu yerine getirmediğini, üstelik bankanın bu bildirimi poliçenin vade tarihinden 15 iş günü öncesinde gerçekleştirmek zorunda olduğunu, bu bildirimden sonra yenileme yapılmadıysa bunu da yine yine 15 gün içinde ilgilisine bildirmek zorunda olduğunu, belirtildiği üzere bankanın açık talimata rağmen gerekli yenilemeyi yapmadığını, devamla yenileme yapılması sonrasında da poliçe yapılmadığına dair yasal bildirimde bulunmadığını müvekkil şirket bakımından zararın ortaya çıkmasına neden olunduğunu, bankanın bu bildirimi ve yetkili olduğu halde yeni hayat poliçesi yaptırmadığı için tam kusurlu olup oluşan zarardan sorumlu olduğunu belirterek vefat sonrası arabuluculuk başvuru ve dava tarihine kadar ödenen 55.290,90 TL nin reeskonl faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini, dava tarihi itibariyle bakiye ana para 121.872,38 TL asıl ve ferileri ile birlikte toplam 147.442,40 TL borç bulunmakta olup bu rakam yönünden taksitlerin ödenmemesi ve bu kredi yönünden herhangi bir takip ve icra işlemleri yapılmaması konusunda tedbir kararı verilmesine, tedbir kararı verilmez ve dava süresi içinde bu taksitler ödenmesi durumunda ise bu taksitler yönünden de alacak/istirdat davası olarak devam ile bu yönde hüküm kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının hayat sigortası sözleşmesinin tarafı olmadığını, kredi sözleşmesinin borçlu tarafı olduğunu bu nedenle davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, müteveffa İsmail Ök’e hayat sigortasının yenilenmesi gerektiği bildirilmiş olmasına rağmen; hayat sigortasının yenilenmeyeceği talimatının verildiğini bu nedenle yenilemenin yasaya uygun olduğunu, davacının iddia ettiği gibi alınmış bir otomatik yenileme talimatı bulunmadığını, davaya dayanak olarak sunulmuş olan ve talimat olduğu iddia edilen belge hiçbir şekilde müvekkil banka kayıtlarında bulunmamakta olup geçersiz bir belge olduğunu, kaldı ki söz konusu belgenin hiçbir şekilde tarih/şube/kredi/sigorta poliçesi bilgilerini de içermemekte olup, delil niteliği haiz olmadığını, müvekkil bankanın 1 yıl süreli sigorta süresinin bitiminde İsmail Ök’e bildirimde bulunmuş ancak sigortanın yenilenmesi hususunda yeni bir talimat verilmediğini, davacı şirketin kredi sözleşmesinden doğan kredi ödeme yükümlülüğü devam ettiğini, haksız ve hukuka aykırı işbu davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, kredi çekilmesi esnasında kredi borcuna bağlı hayat sigortasının yenilenmesi için verilen talimat gereğinin yerine getirilmemesi ve bildirimin yapılmaması nedeniyle oluşan zarardan bankanın sorumlu olduğunun tespiti ile şirket yetkilisinin vefatı sonrası arabuluculuk başvuru ve dava tarihine kadar ödenilen 55.290,00 TL’nin reeskont faiziyle birlikte iadesine yönelik şirket tarafından açılan davada davacının husumet ehliyeti bulunmadığından davanın aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili tarafından kredi veren bankaya yönelik davanın açıldığını ve müvekkili şirketin verdiği sigorta yenilenmesi talimatının gereğinin yapılmaması nedenli zararın talep edildiğini, talimatı veren ve yenilememe işleminden zarar görenin kendisi olduğu için aktif husumet ehliyetinin bulunduğunu, mahkemenin esas aldığı Yargıtay ilamlarının somut olaya uygun düşmediğini, bu talebin kabul görmemesi halinde ise HMK’nın 124. maddesinin işletilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa karşı cevap dilekçesin ile; mahkemenin aktif husumet yokluğundan davanın reddine dair kararının hukuka uygun olduğunu, HMK 124. maddesinin davada uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava; hayat sigorta poliçesinin yenilenmemesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Somut olayda; davacı ile davalı Türkiye İş Bankası A.Ş arasında 10/09/2019 tarihinde 36 ay vadeli, 250.000,00-TL tutarlı ticari kredi sözleşmesinin imzalandığı, müteveffa şirket yetkilisi İsmail ÖK’ün kredi ilişkisinde ayrıca kefil olarak yer aldığı, kredi borcunun geri ödenmesinin teminatı olarak davacı şirket yetkilisi İsmail ÖK ile Anadolu Hayat Emeklilik A.Ş arasında 10/09/2019 başlangıç, 10/09/2020 bitiş tarihli 1752-16426340 nolu hayat sigorta poliçesi düzenlendiği, sigortalının 03/12/2020 tarihinde vefat ettiği, eldeki dava ile; kredi borçlusu davacının poliçe yenilenmesine yönelik talimat gereğinin yerine getirilmemesi nedenli vefat sonrası ödenen kredi miktarının (55.290,90-TL) davalıdan tahsilini talep ettiği, mahkemece kredi kullanan davacının husumet ehliyeti bulunmadığından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 1487 inci maddesinin birinci fıkrasında ise; “Hayat sigortası ile sigortacı, belli bir prim karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması halinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir.” Aynı Kanun’un 1493 üncü maddesinin yedinci fıkrasında ise; “Sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara aittir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Hayat sigortası sözleşmesi, belli bir kişinin ölümü veya hayatta kalması halinde sigorta şirketinin lehtar olarak belirlenen kimseye sözleşmede öngörülen sigorta bedelini ödemesi esasına dayanmaktadır.
Krediye bağlı hayat sigortası sözleşmesi ise, kredi alanın ölümü halinde bakiye kredi borcunun ödenmesini teminat altına alan özel bir hayat sigortası türüdür. Eldeki davada; müteveffa ile Anadolu Hayat Emeklilik A.Ş. arasında düzenlenen sigorta sözleşmesinde davalı banka ölüm anındaki bakiye kredi borcu ve bu borca ait faiz ve masrafların toplamını geçmemek üzere dain-i mürtehin ve lehtar konumundadır. Bir başka deyişle, davacının sigorta sözleşmesinde sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar durumunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu halde, sigorta sözleşmesinde davacının taraf ve hak sahipliğinin bulunmaması, bu durumun sonucu olarak sigorta sözleşmesinin yenilenmemesi istemi yönünden davacının taraf sıfatının sağlanmaması sebebiyle mahkemece yazılı şekilde davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi doğru görülmüştür.
Öte yandan, usul hukukunda dahili davacı müessesi bulunmadığı gibi somut olayda HMK’ nın tarafta iradi değişiklik kenar başlıklı 124. maddesi hükmünün uygulanabilme olanağı da yoktur.
Ancak davacı tarafından dava açılmadan önce arabuluculuğa müracaat edilmiş ve arabuluculuk son tutanağı tanzim edilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13, 18/14 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. Bakanlık bütçesinden ödenen arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden sayılır. Bu nedenle eldeki dava yönünden arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan davacıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken bu yönde karar verilmemesi doğru görülmemiş, kararın bu yönüyle HMK’nın 355. maddesi gereği kaldırılması gerekmiştir.

Açıklanan gerekçeler ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine kamu düzeni açısından yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 355 maddesi gereği kamu düzeni açısından Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/11/2021 tarih, 2021/490 Esas, 2021/997 sayılı kararının KALDIRILMASINA, HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereği dava hakkında yeniden hüküm kurulmasına;
a-Davanın AKTİF HUSUMET NEDENİYLE REDDİNE,
b-Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 944,24 TL’den mahsubu ile artan 843,54 TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
c-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
d-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e-6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesi uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
f-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
3-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları
a-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından alınması gereken harç peşin alındığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
b-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
c-HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra yatırılan avanstan kullanılmayan kısmının yatıran tarafa iadesine,
d-Kararın tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

M