Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/301 E. 2022/752 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/301 – 2022/752
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/301
KARAR NO : 2022/752
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

B
NUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 31/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/06/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/328 Esas, 12/01/2022 tarihli ara kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Fransa merkezli olan davalı şirket ile müvekkili şirket arasında “Araç Stoklama ve Park Alanlarında Gerekli Sürücülük Hizmetlerinin” sağlanması için 01.04.2010 tarihli sözleşmenin imzalanmış olduğunu, sözleşme kapsamında müvekkili şirketin eksiksiz olarak hizmet sunmuş olduğunu, davalı tarafından 30.07.2019 tarihli ve 27688 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile işin kaybedilmesi nedeni ile sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğinin bildirilmiş olduğunu, anılan tek taraflı fesih nedeni ile sözleşme kapsamında davalı tarafın müvekkil şirkete cezai şart ve tazminat bedellerinin ödenmesi gerekmekte olduğunu, davalı tarafın tek taraflı, haksız ve ihbar öneline uymaksızın feshi nedeni ile Bursa 10. Noterliğinin 20.08.2019 tarih ve 36568 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 707.8444,00 TL cezai şart bedeli ve 617.507,00 TL işçilik hak ve alacakları olmak üzere toplam 1.325.351,00 TL bedelin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1530/7 maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte 7 gün içerisinde ödenmesi için ihtar edildiğini ve 22.08.2019 tarihinde de tebliğ edildiğini, davalı şirket tarafından keşide edilen Konya 16. Noterliğinin 02.09.2019 tarih ve 22484 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşme konusunun Türk Borçlar Kanunu’nun 27.maddesi uyarınca imkansız olduğu üzere hükümsüz hale geldiği iddia edilerek taleplerin reddedildiğini, anılan taleplere karşılık bulunamaması ve davalı şirketin Türkiye’den çekilme endişesinin hasıl olması nedeni ile de 2020 /1284 başvuru numaralı arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu ve yapılan toplantıda da herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle öncelikle davalı şirketin üzerine kayıtlı olan 16 AFR 97 plakalı aracın 3.kişilere devir ve satışının önlenmesi için araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, davalı tarafın sözleşmeye aykırı feshi sebebi ile doğan cezai şart bedelinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL’sinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. maddesi ile düzenlenen faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davalı tarafın sözleşmeye aykırı feshi sebebi ile ödenen işçilik alacaklarının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL’sinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. maddesi ile düzenlenen faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama giderleri avukatlık ücreti davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekilinin cevap dilekçesini özetle; taraflar arasında 01.04.2010 tarihli sürücü hizmet sözleşmesi ile 01.12.2015 tarihli ek bir sözleşme düzenlenmiş olduğunu, tarafların bahsi geçen sözleşmelere dayalı olarak uzun yıllardır birlikte ticari faaliyet göstermekte olduğunu, davalı şirketin, taraflar arasındaki sözleşmenin konusunu oluşturan işin ihalesine daha önce olduğu gibi 2018 yılı sonunda yeniden girdiğini ancak ihaleyi kazanamadığını, sözleşmeye konu işin ifasının fiilen imkansız hale gelmiş olduğunu, davalı müvekkiline girmiş olduğu ihaleyi kazanamadığına dair Mayıs 2019’da Oyak Renault tarafından bir mail gönderilmiş olduğunu, müvekkil firma yetkilisi, taraflar arasında uzun yıllardır süren ticari ilişki bir arkadaşlık-dostluk ilişkisine dönüşmüş olduğundan ve sürekli iletişim halinde bulunmalarından dolayı yıllara matuf güven ortamını zedelememek adına kendisine gelen maili iletmek yerine yıllar içinde süregeldiği gibi bizzat telefonla arayarak ve dürüstlük ilkesine uygun bir şekilde yüz yüze görüşme sağlanmak suretiyle davacı firma yetkilisini ihale sonucundan haberdar etmiş olduğunu, bu hususta şahitlerinin de bulunmakta olduğunu, taraflar arasındaki yakın ilişkiden dolayı davacı taraf sadece ihale sonucundan değil, ihale süreci ve tüm aşamalarından haberdar olduğunu, bunun aksinin iddiası tamamen davacı tarafın kötüniyetinin göstergesi olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği gibi ihalenin kaybedildiği 6 ay sonra bildirilmediğini, Oyak Renault tarafından devir teslim tarihine ilişkin bilgilendirme yapıldıktan sonra davacı taraf tutum değiştirmiş olduğunu, bu sebeple davalı müvekkil Bursa 23. Noterliği’nin 30.07.2019 tarih ve 27688 yevmiye nolu ihtarnamesiyle (ektedir) birlikte konusuz kalan sözleşmeyi mücbir sebeple tek taraflı olarak feshettiğini bildirmiş olduğunu, davacı tarafın haksız bir şekilde dava dilekçesinde ihtiyati haciz ve teminat gösterilmesi talebinde bulunmakta olduğunu, dava konusu olayda ispat söz konusu olmadığı gibi, ihtarnamelerle davalı müvekkilinden 1.325.351 TL alacak talebinde bulunmasına rağmen 10.000 TL’lik bir dava açmış bulunmakta olduğunu, bu nedenlerle davacının haksız davasının reddine karar verilmesini yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, aldırılan bilirkişi raporu, işçilik alacakları konusunda bu aşamaya kadar toplanan delillerden davacının davasında haklı olduğu yönünde yaklaşık ispat kuralı uyarınca kanaat oluştuğu gerekçesi ile %15 teminat karşılığında bilirkişi raporunda hesaplanan alacak kalemlerinden toplam 458.151,89 TL. yönünden yaklaşık ispat koşulunun oluştuğu , bu miktar üzerinden ihtiyati haciz verilmişse de, mahkemece 17/06/2021 tarihli ara karar ile 10.000 TL. yönünden ihtiyati haciz kararı verilmiş olduğundan bu miktarın düşülmek sureti ile ihtiyati haciz kararının 448.151,89 TL. üzerinden devamına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; kararın usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğu, ihtiyati haciz kararına dayanak olarak gösterilen bilirkişi raporunun 6754 Sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3. maddesine aykırı olarak düzenlendiği, sunulan ihtiyati haciz kararı dayanağı raporun hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerle dolu olduğu, bu nedenle ihtiyati haciz kararına dayanak teşkil edemeyeceği, yapılan tespitlerin hatalı olduğu, davacı tarafın maddi zarar veya cezai şart talebinde bulunabilmesinin yasal olarak mümkün olmadığı, bu nedenle herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunamayacak olan davacı firma lehine ihtiyati haciz kararı verilmiş olmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğu ve 05.10.2021 tarihli şartları oluşmayan ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; ihtiyati haciz kararına verilmesine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; Uyap kaydı ile sabit olmak üzere mahkemece alınan bilirkişi raporu nedeni ile davacı tarafça yapılan ihtiyati haciz talebi kabul edilerek 08/12/2021 tarihli ara karar ile 458.151,89 TL. üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmiş, davalı vekilinin 15/12/2021 tarihli itirazı üzerine 12/01/2021 tarihli ara kararla itirazın kısmen kabulüne karar verilerek; bilirkişi raporunda hesaplanan alacak kalemlerinden toplam 458.151,89 TL. yönünden yaklaşık ispat koşulunun oluştuğu, 17/06/2021 tarihli ara karar ile 10.000 TL. yönünden ihtiyati haciz kararı verilmiş olduğundan bu miktarın düşülmek sureti ile ihtiyati haciz kararının 448.151,89 TL. üzerinden devamına dair istinafa konu karar verilmiştir.

2004 sayılı İİK. 257 maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Yine aynı madde hükmü gereğince, alacaklı haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.
İstinafa konu kararda, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere göre ihtiyati haciz talep eden tarafından talep dilekçesi ve aşamada alınan bilirkişi raporu ile karar tarihi itibariyle yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla yerel mahkeme kararı hukuka uygun olup, yerel mahkemenin ara kararına ilişkin davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli istinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Kullanılmayan gider avansının istek halinde yatıran tarafa iadesine,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.31/05/2022