Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/2089 E. 2023/74 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … -..
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP :….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : … Esas, ..Karar
KARAR TARİHİ : 24/02/2022
EK KARAR TARİHİ : 07/09/2022

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : ..
KAYYIM : …
KAYYIM : …

DAVANIN KONUSU : Kayyım Tayini
KARAR TARİHİ : 26/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/01/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekilince, müvekkilinin davalı şirketin sermayesinin ve hisselerinin %50’sine sahip olduğunu, kalan sermayenin ve hisselerin %50’sinin ise…’un mülkiyetinde olduğu, 27/09/2021 tarihli genel kurul toplantısında…tarafından alınan kararlar gereği şirketin yönetim kurulu başkanının …olup şirketi münferiden atacağı imza ile temsil ve ilzama yetkili kılındığını, ..’un 19/01/2022 tarihinde vefat ettiğini, iş bu vefat sebebiyle şirketin icra organından yoksun kaldığını, şirketin günlük işlerinin görülmesi, 3. kişiler nezdinde temsil ve ilzam anlamında her türlü evrakın imzalanması, kesintisiz olarak faaliyetlerinin devamı gerektiğini, müvekkili..ve ..arasında varisleri de dahil olmak üzere ölüm vuku bulmadan önce başlamış olan ve şu anda da devam eden hukuki ihtilaflar bulunduğunu, veraset intikal süreçlerinin çok uzun zaman alacak olması, sebebiyle genel kurulun kısa vadede toplanması ve şirketin yönetim organının teşekkülüne dair bir karar alınabilmesinin mümkün olmadığını belirterek şirketin işleyişinin kesintiye uğramamasının temini açısında TMK m. 427/4 gereği yönetim kayyımı atanmasını talep edilmiş,
Mahkemece, 24/02/2022 tarihli karar ile davalı anonim şirket yetkilisinin vefat ettiği, şirkette yönetim kurulu boşluğu nedeniyle şirket organsız kaldığından şirketin tüm iş ve işlemlerinin idaresi için şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili, 28/08/2022 tarihli dilekçe ile kayyımlar hakkında görevi kötüye kullanma ve emniyeti suistimal suçundan dolayı suç duyurusunda bulunduklarını bu nedenle kayyımların azledilerek yeni kayyımların atanmasını talep etmiş, 05/09/2022 tarihli dilekçesinde ise süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin görev ve yetkilerinin şirkete ait mevcut iş ve hizmetlerin yürütülmesi amacıyla sınırlı olmak üzere devam edeceğini, 27/09/2021 tarihli genel kurulun batıl olduğunu, bu nedenle ilk genel kurula kadar müvekkilinin görevinin devam ettiğinin kabulü gerektiğini, bu nedenle kayyım atanmasına ilişkin taleplerinin bu hukuksal durum ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirterek müvekkili ..’un yeniden genel kurul yapılana kadar tedbiren kayyım sıfatıyla şirketin iş ve işlemlerini yerine getirmek için yetkilendirilmesini, bu talep kabul edilmez ise yapılmış savcılık suç duyurusu da dikkate alınarak şirket tüzel kişiliği ve ortağıyla ihtilaf halinde olan mevcut kayyımların derhal azlini ve yeniden kayyım atanmasını talep ettiği görülmektedir.
Mahkemece, davacı vekilinin taleplerine istinaden 07/09/2022 tarihli ek karar ile kayyımların davacı vekilinin açtığı dava üzerine, şirketin organsız kalması nedeniyle mahkemece atanmış olup, kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği gerekçesiyle, davacı vekilinin kayyım atanmasına gerek olmadığına dair itirazlarının karar kesinleştiği için yerinde görülmediği, kayyım heyeti tarafından davacı vekilinin iddialarıyla ilgili olarak sunulan 13/09/2022 tarihli dilekçede davacı iddialarının yersiz olduğu, satılan gayrımenkulun kendilerinin göreve gelmeden önce satıldığını, işten çıkartılması istenen.. ve..’ın davacının temsil yetkisi olduğu dönemde de dahil olmak üzere yıllardır şirket çalışanı olduklarını, şiretin yayın hayatına devam etmesi için ödenmesi gereken frekans bedellerinin davacının da yetkili olduğu dönemlerden beri ödenmediğini ve şirketin kasasında para olmadığı için kendileri tarafından da ödenemediği, şirketin eski kanal numarasının başkasına devrinin söz konusu olmadığı, tahliye davaları devam ettiği için taşınmazların tahliyesinin kendileri tarafından yapılmasının mümkün olmadığı, davacının şirkete ait video ve yayınlarıyla ilgili açık bir taleplerinin olmadığının belirtildiği, yönetim kayyımı olarak atanan kayyım heyetinin Bilirkişi Bölge Kurulu tarafından belirlenen bilirkişi listesinden seçildiği, kayyımın görevinin şirket ortaklarının değil, atandıkları şirketin menfaatlerini korumak olduğu, bu nedenle ortakların taleplerinden ancak şirketin menfaatine uygun olanı yerine getirmeleri aksi yöndeki talepleri ise reddetmeleri gerektiği, kayyımların açıklamalarından, davacı vekilinin taraflı davrandıkları yönündeki iddialarının yerinde olmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle, kayyımların azli talebinin ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilince 07/09/2022 tarihli ek karara yönelik istinaf başvurusunda bulunulmuş olup istinaf dilekçesinde; mahkemeden terditli olarak öncelikle kayyımların azli ve başka kayyım atanması ve/veya müvekkilinin yine arz edilen gerekçelerle tedbiren kayyım olarak atanması, kayyımlardan talep edilen hususların müvekkilinin şahsi menfaati ile ilgili olmadığını, şirketin tüzel kişiliğinin, mal varlıklarının korunması için olduğunu, dosyada mevcut ihtarnameler ve savcılık suç duyurusunun müvekkili ve kayyımlar arasında ihtilaf doğduğunun ispatı olup %50’si müvekkiline ait şirket için olan bu aşamadan sonra kayyımların şirket adına işlem yapmalarını beklemenin doğru olmayacağını, şirket menfaatine olan aksiyonların alınmaması sebebiyle zaten ihtilaf doğmuşken ve şirket menfaatine olan iş ve işlemlerin yapılmadığı açık iken aynı kişilerin görevlerine devam etmelerine dair kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kayyımlar tarafından şirketin gelirlerinin toplanmadığını, mahkemece 07/09/2022 tarihinde verilen bir kararda 13/09/2022 tarihli bir dilekçenin gerekçe gösterilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, dosyada mübrez ihtarnameler incelendiğinde içeriklerindeki iş ve işlemlerin kayyımların talimat vererek yaptırabileceği veya şahsen aksiyon alarak yapabilecekleri işlemler olduğu, bu işlemlerin müvekkilinin şahsi menfaatine dair olmadıklarının açıkça görüleceğini, mahkemenin kayyımların azli ve başka kayyım atanması, bu talep kabul edilmez ise müvekkilin kayyım olarak atanmasına dair terditli iki talebinin reddine dair kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kaldırılmasını talep etmiştir.
Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde; davalı ..’nin ortaklarının %50 hisse ile davacı ..ve %50 hisse ile … olduğu, şirketin 27/09/2021 tarihli olağanüstü genel kurul kararı uyarınca şirketin yönetim kurulunun tek kişiden oluşmasına ve ..’un yönetim kuruluna üç yıl süreyle seçilmesine karar verildiği ancak şirketin tek yetkilisi olan ..’un 19/01/2022 tarihinde vefat etmesi üzerine davacının, mahkemeden organsız kalan şirkete yönetim kayyımı atanmasını talep ettiği ve mahkemece 24/02/2022 tarihli karar ile davanın kabulü ile şirkete SMMM Tuncay Şimşek’in ve Av. ….’ün yönetim kayyımı olarak atanmasına karar verildiği, daha sonra ise davacı vekilince öncelikle davacının tedbiren kayyım olarak atanması, bu talep kabul edilmez ise mevcut kayımların azli ile yeni kayyım atanmasının talep edildiği anlaşılmaktadır.
TMK’nın 403.maddesinde vasi hakkındaki hükümlerin aksi belirtilmiş olmadıkça kayyım hakkında da uygulanacağı belirtilmiş, 431.maddesinde ise vasinin atanmasına ilişkin kuralların, kayyım atanmasında da uygulanacağı belirtilmiştir.
Yine TMK’nın 483.maddesinde, vasinin görevlerini ağır surette savsaklaması, yetkilerini kötüye kullanması veya güven sarsıcı davranışlarda bulunması ya da borç ödemede acze düşmesi halinde vesayet makamı tarafından görevden alınacağı, vasinin görevlerini yapmakta yetersizliği sebebiyle vesayet altındaki kişinin menfaatlerinin tehlikeye düşmesi durumunda ise vasinin kusuru olmasa dahi vesayet makamı tarafından görevden alınabileceği öngörülmüştür. Vesayet makamı ancak gerekli araştırmayı yaptıktan ve vasiyi dineldikten sonra onu görevden alabilir (TMK m.485).
Davacı vekili tarafından kayyımların görevlerini yerine getirmedikleri, şirket menfaatlerinin korunmadığı ileri sürülerek kayyımların azli talep edilmiş ise de; dosya kapsamında bulunan suç duyurusu dilekçesi, ihtarnameler, kayyımlar tarafından sunulan dilekçe kapsamı ve diğer belgeler nazara alındığında, kayyımların görevden alınmasını gerektirir sebeplerin varlığının davacı tarafça ispat edilemediği bu suretle mahkemece, kayyımların azli talebinin ve ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddî olay ve hukukî değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından ek karara yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan ek kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilâm harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
3-) İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın m. 362/1-a hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 31/01/2023

..
Başkan
..
¸e-imzalıdır
..
Üye
..
¸e-imzalıdır
..
Üye
………..
¸e-imzalıdır
………….
Katip
…………..
¸e-imzalıdır