Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/2014 E. 2022/1523 K. 14.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2014 – 2022/1523
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/2014
KARAR NO : 2022/1523
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

KARAR TARİHİ : 14/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/11/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/603 Esas, 07/07/2022 tarihli ara kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı tarafça davalı şirketin T.T.K. 636. madde hükmü uyarınca feshi, fesih talebinin kabul edilmemesi halinde, davacının davalı şirketteki paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin tespiti ile ödenmesi sureti ile ortaklıktan çıkarılmasına ilişin açılan davada, davalı şirketçe müvekkile ödenerek, ortaklıktan çıkarılmasına dair açılan davada; şirketi temsil ve ilzama yetkili şirket müdürü Suat Arıkbaş’ın temsil yetkisinin kaldırılarak, şirkete kayyım atanması, şirketi temsil yetkisinin kayyıma verilmesi, şirket müdürünün kredi kullanma, borçlanma, ipotek verme, satış, rehin, ipotek v.s yollarla şirket mal varlığının, tasfiye payının değerini düşürücü nitelikteki tasarruf ve yetkilerinin sınırlandırılması ile ekli listede plaka numaraları verilen araçların şirket adına kayıtlı olup olmadıklarının ve şirket adına başkaca kayıtlı araç olup olmadığının Trafik Sicil Müdürlüğüne sorularak, gelecek cevaba göre ekli listedeki ve trafik sicil müdürlüğünün şirkete ait olduğunu bildireceği başkaca araçların trafik kayıtlarına ve ekli listede tapu kayıtları verilen şirket adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarına “başkalarına devirlerini önleyici” nitelikte tedbir kararı verilmesi talep ettiği,
Yerel mahkemece ise şirket faaliyetinin ve işleyişinin belirlenebilmesi ve denetlenebilmesi bakımından denetim kayyımı atanmasına karar verilmiş, davalı tarafın karara itirazı üzerine tedbirin kararılması talebinin reddine dair karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, şirket faaliyetinin ve işleyişinin belirlenebilmesi ve denetlenebilmesi bakımından denetim kayyımı atanması gerekli görülmekle, davalı tarafın tedbir kararına itirazı üzerine; TTK. 636/4 maddesi uyarınca dosyadaki duruma göre mahkemece gerekli önlemlerin alabileceği hükmü gereğince davalının denetim kayyımına ilişkin tedbir kararının kaldırılması isteminin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; HMK m. 389’da ihtiyati tedbir kararının şartlarının sayıldığı, davacının hakkını elde edememesi ya da gecikme nedeniyle bir zarara uğramasının olayda söz konusu olmadığı, davacının kötü niyetli olarak şirketi zarara uğratmak maksadıyla ihtiyati tedbir talep ettiği, şirketin feshi talepli davada, davacının ihtiyati tedbir kararına dayanak olacak hiçbir olayı, kanıtı, delili, belgeyi dosyaya sunamamış olduğu, mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle hakkının elde edilmesini önemli ölçüde zorlaşacağını en azından yaklaşık olarak ispat edemediği, müvekkili şirkete denetim kayyımı atanmasının ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, kanunda açık bir şekilde düzenlenen ihtiyati tedbirin şartları gerçekleşmeden verilen ihtiyati tedbir kararının açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiği, somut durumda müvekkil şirket yetkilisi aleyhine ikame edilmiş herhangi bir ceza dosyası olmadığı gibi mal kaçırma kastı olduğunu gösterir herhangi bir ibare bulunmadığı, müvekkili şirketin kötü yönetilme gibi bir durumunun söz konusu olmadığı, teminat alınmadan tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, şirketin haklı nedenle feshi ile kabul edilmediği takdirde pay akçesinin ödenerek davacının ortaklıktan çıkma davasında şirkete denetim kayyımı atanmasına ilişkin kararın kaldırılması talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça; şirketten dışlanmış olması, şirketin işleyişi, faaliyetleri, geliri hakkında hakkında kendisine bilgi verilmemiş, şirket imkanlarının kendisine kısıtlanması, kayda değer herhangi bir kar payı ödenmemesi, temsil ve ilzama yetkili ortaklar tarafından şirket imkanları kendi özel çıkarları için kullanılmış olması, şirketi temsil ve ilzama yetkili müdürün eşinin bağkur primleri dahi şirket hesabından ödenmiş olması, şirket adına kredi kartı alarak şahsi harcamalarını bu kredi kartları ile yapmış olması, şirket kaynakları kullanılarak satın alınan taşınmazlar şirket müdürü Suat Arıkbaş adına tescil olunmuş olması , ödeme altında kendilerine şirketten kaynak aktarmış olması , özel araçlarının tüm giderlerini şirket imkanlarını kullanarak karşılamış olmaları , evlerinin bakım, dekorasyon işleri masraflarını, çocuklarının okul taksitleri ve eğitim harcamalarını dahi şirket kaynaklarını kullanarak, şirket kasasından karşılamış olmaları nedeni ile şirketin haklı nedenle feshi kabul edilmediği takdirde ortaklık payının ödenmesi talep edilmiş olup, mezkur davada kayyım atanması ile şirket malvarlığına tedbir konulması bakımından ihtiyati tedbir kararı talep edilmiş, ilk derece mahkemesince tensip ara kararı ile davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına karar verilmiş, davalının söz konusu karara itirazı üzerine ise istinafa konu itirazın reddi kararı verilmiştir.
6102 sayılı TTK. 636/3 maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.”
636/4 maddesi ise “Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir” şeklindedir.
Anılan maddede ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde limited şirketin feshi davası açabilme olanağı tanınmıştır. Bu nedenle, fesih isteminde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığı mahkemece değerlendirilecektir. Diğer yandan anılan madde ile fesih davası açıldığında mahkemeye gerekli tedbirleri alma yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede, mahkemece istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilebileceğinden, dava süresince davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilecektir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 3/02/2015 tarih ve 2014/15047 Es.- 2015/1168 K. sayılı ilamı da bu yöndedir. )

Yine geçici koruma tedbiri olan ihtiyati tedbir 6100 sayılı HMK. 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup madde kapsamında, “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen 6102 sayılı TTK. 636/3-4. maddeleri kapsamında düzenlenen tedbir; 6100 sayılı HMK. 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbirden daha kapsamlı ve ihtiyati tedbir ile ilgili özel bir düzenleme niteliği taşımaktadır. Ancak her durumda tedbir için yaklaşık ispat şartı aranmaktadır.
Genel açıklamalar karşısında; davacı tarafça davada şirket müdürlüğünün yetkileri kaldırılarak yönetim kayyımı atanması talebinde bulunulduğu, davanın mahiyeti, davacıların şirketteki payları dikkate alındığında davacı tarafça tedbir talebi ile ilgili herhangi bir somut delil sunulmamış ve haklılığın yaklaşık olarak ispat edilmemiş iken; şirketin ticari hayatını etkileyecek şekilde tedbirdeki ölçülülük ilkesine aykırı şekilde işlemlerinin denetim altına alınmasına yönelik tedbir kararında usul ve yasaya uygun bir yön bulunmadığı, bu sebeple davalı vekilinin istinafa talebinin kabulü ile 6100 sayılı HMK. 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılarak itirazın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile;
2-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih, 2022/603 Esas, 06/07/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA, kaldırılan karar yerine geçmek üzere yeniden HÜKÜM TESİSİ İLE,
3-Davalının itirazın KABULÜ ile; yerel mahkemeninin 26/05/2022 tarih,11 nolu denetim kayyımı atanmasına ilişkin tensip ara kararının kaldırılmasına,
İstinaf Yargılaması ve Harç Yönünden;
1-İstinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
4-6100 sayılı HMK. 359/4. maddesine göre karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.14/11/2022