Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1965 E. 2022/1530 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1965 – 2022/1530
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1965
KARAR NO : 2022/1530

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

B

KARAR TARİHİ : 16/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/11/2022

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %40 hissedarı olduğunu ve şirketin iki ortaklı olup diğer hissedarın ise %60 hisseye sahip müvekkilinin eşi Nejat Çölek olduğunu, müvekkilinin eşine boşanma davası açtığını, bu itibarla şirket ortaklarının boşanma aşamasında olup aralarında çeşitli derdest davaların bulunduğunu, her ne kadar müvekkili davalı şirkette müdür olarak görünmekte ise de halihazırda şirketin temsil ve tasarruf yetkilerinin tamamen Nejat Çölek tarafından yürütülmekte olduğunu, Nejat Çölek’in şirket müdürler kurulu başkanı olması ve münferiden imza yetkisine sahip olması nedeniyle şirketle ilgili tüm tasarruf ve borçlandırıcı işlemleri tek başına yapmakta olup müvekkiline mali konularda bilgi vermediğini, hasılatı muhasebecisi vasıtası ile kendi hesabına aktarmakta olduğunu ve müvekkilinin aradaki boşanma davasına dayalı husumet sebebiyle şirkete giremediğini, yeminli mali müşavirlik firması tarafından düzenlenen inceleme raporu ile Nejat Çölek’in davalı şirketteki hukuksuz ve usulsüz işlemlerinin ortaya konulduğunu, Nejat Çölek’in boşanma sürecinden dolayı müvekkilinin katılma alacağını ve ortaklıktan kaynaklı alacaklarını azaltma çabası içerisine girerek şirketin içini boşaltmakta ve kazancı kaçırmakta olduğunu, ortaklar arasındaki anlaşmazlıkların şirketin haklı nedenle feshine sebep oluşturduğunu ileri sürerek davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye sonucunda müvekkilinin payına düşen alacağın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini ve yargılama aşamasında Nejat Çölek’in müdürlük görevinden el çektirilmesine, müvekkilinin zaten kağıt üstünde var olan müdürlük yetkisini kullanamadığından, telafisi imkansız zararların önüne geçilebilmesi için şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasına, mahkeme aksi kanaatte ise denetim kayyımı atanmasına, davalı şirket adına kayıt ve tescilli 16 NJ 260, 16 NJ 800, 16 NJ 005, 16 CAH 95 ve 16 BS 949 plaka sayılı araçların, şirket adına kayıtlı taşınmazların ve şirket hisselerinin 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için kayıtları üzerine ihtiyati tedbir şerhi işlenmesine, davalı şirketin alacaklı olduğu icra dosya alacaklarına ve dosyalara sunduğu teminatlara ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 19/07/2022 tarihli ara karar ile davacının müdürün yetkilerinin sınırlandırılması ve kayyım atanması talebinin reddine, davalı şirket adına kayıtlı olmak şartıyla 16 NJ 260, 16 NJ 800, 16 NJ 005, 16 CAH 95 ve 16 BS 949 plaka sayılı araçların 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla üzerlerine 20.000, TL teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili 28/07/2022 havale tarihli ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde, tedbir kararının dava konusu olmayan şirket malları hakkında verildiğini, tedbir konulan araçların şirkete ait olmasın karşın doğrudan davanın konusunu oluşturmadıklarını, somut olayda yaklaşık ispat ile hakkın elden gitme ihtimalinin varlığının söz konusu olmadığını belirterek tedbir kararının kaldırılmasını, kabul görmemesi halinde şirket yetkilisi tarafından ibraz edilecek bir güvence karşılığında tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazı üzerine mahkemece18/08/2022 tarihli ara karar ile fesih ve tasfiye davalarında verilecek tedbir kararlarında davanın niteliğine göre şirketin mevcudunun ve malvarlığının korunarak davacının haklarının zarara uğramaması olduğundan tedbir konulan malvarlıklarının mülkiyetinin taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmasına gerek olmadığı, zira bu malvarlıkları davacınına da ortağı olduğu şirkete ait malvarlığı olup tedbir kararı ile bu malvarlığı korunarak dolaylı olarak davacının da malvarlığının korunduğu, HMK 389 genel hükmü uyarınca tedbir konulan malvarlıklarının mülkiyetinin yargılama konusu olmaması TTK 636. madde uyarınca tedbir kararı verilmesine engel teşkil etmediği gerekçesiyle, davalının ihtiyati tedbir kararının itirazının reddine karar verilmiştir.
Ara karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davalı vekili, davacının 15/09/2022 günü gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul toplantısında şirketin tasfiyesine olumsuz oy kullandığını, davanın temel dayanağı olan YMM tarafından hazırlandığı iddia edilen raporun hukuka aykırı şekilde ele geçirilen mesaj kayıtlarına dayandığını, somut olayda tedbir kararı verilmesi için gerekli olan hakkın korunması gerekliliğine ilişkin somut bir riskin ortaya konulmadığını, dava konusu araçların kaydın konulan tedbirin hukuki dayanağı olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalının istinaf talebinin reddini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, şirketin feshi ve tasfiyesi istemine ilişkin olup davacı vekilince ihtiyati tebdir talebinde bulunulması üzerine mahkemece şirkete ait araçların üzerine tedbir konulması talebinin teminat karşılığında kabulüne karar verilmiş, verilen tedbir kararına karşı davalı vekilince itiraz edilmiş olup mahkemece itirazın reddine karar verilmiştir.
İstinaf incelemesine konu karar itirazın reddine ilişkin ara karar olup uyuşmazlık konusu şirkete ait araçların devrine dair verilen tedbir kararının hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 636/3 maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir”, 636/4 maddesi “Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir” hükmünü haizdir. Anılan maddede ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde limited şirketin feshi davası açabilme olanağı tanınmıştır. Bu nedenle, fesih isteminde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığı mahkemece değerlendirilecektir. Diğer yandan anılan madde ile fesih davası açıldığında mahkemeye gerekli tedbirleri alma yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede, mahkemece istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilebileceğinden, dava süresince davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilecektir.
İhtiyati tedbir kurumu genel olarak HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Değinilen madde kapsamında, “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” genel tanımına yer verilmiş olup 6102 sayılı TTK’nın 636/3-4. maddeleri kapsamı itibari ile 6100 sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbirden daha kapsamlı ve ihtiyati tedbir ile ilgili özel bir düzenleme niteliği taşımaktadır. Bu düzenlenmeye göre uyuşmazlık konusu olmayan taşınır ve taşınmaz mallar ile hak ve alacaklar ile ilgili ihtiyati tedbir kararı da koşulları olduğu takdirde verilebilmektedir. Başka bir deyişle ihtiyati tedbir konusunun uyuşmazlık konusu olması şartı da gerekli değildir.
Somut olayda açılan davanın mahiyeti, tedbirde orantılılık ve ölçülülük ilkesi ile birlikte gerek ortaklığın gerekse davacı ortağın menfaatleri gözetilerek, davalı şirket adına kayıtlı 16 NJ 260, 16 NJ 800, 16 NJ 005, 16 CAH 95 ve 16 BS 949 plaka sayılı araçların el değiştirmesi halinde ihtiyati tedbir talep eden davacı ortağın hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya tamamen imkansız hale geleceğine ilişkin dosya kapsamına sunulan belgelerle yaklaşık ispat koşulunun da gerçekleştiği nazara alındığında davalı şirket vekilince yapılan itirazın reddine dair ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmektedir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-) İstinaf eden davalı tarafından istinaf yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-) İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın m. 362/1-f hükmü uyarınca kesin olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
17/11/2022

M