Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1915 – 2022/1512
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1915
KARAR NO : 2022/1512
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVANIN KONUSU : Yönetim Kurulu Kararının Yokluğu-Butlanı İstemli
TALEP : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 14/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/11/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/07/2022 tarih, 2022/640 Esas sayılı Ara Kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili tarafından birleşen 2022/685 esası üzerinden sunulan dava dilekçesi ile; müvekkilinin Yılyak Yakıt Paz. Tic. A.Ş’nin 1/3 hissedarı olan murisi Mehmet Yıldırım’ın 14/10/2017 vefatı sonrası TTK’nın 494/2 maddesi gereği murisi ait payların hak sahibi olduğunu, şirket tarafından pay devrine onay verilmemesi sonrası belirlenen pay değerlerine yönelik Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın reddi sonrası müvekkile ait payların gerçek değeri ödenmeden 02.02.2022 tarihli 2022/1 sayılı 03.02.2022 tarihli 2022/2, 2022/3 ve 2022/4 sayılı yönetim kurulu kararları ile miras yolu ile intikal eden paylarının davalı şirkete devredildiğini söz konusu işlemlere yönelik yönetim kurulu kararlarının yok veya batıl olması sebebiyle hisse devriyle ilgili tüm işlemlerin geçersizliğinin tespitine, müvekkilinin uğrayacağı zararların önlenmesi bakımından söz konusu hisselerin üzerine tedbir konulması, denetim veya yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının hisselerine yönelik ihtiyati tedbir istemi yönünden gereken koşullarının gerçekleşmesi sebebiyle takdiren teminatsız olarak davalı Yıldırım Holding A.Ş.’deki davacıya ait olduğu iddia edilen 1/6 hissenin 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
Tedbir kararına yönelik birleşen dosya davalısı Yıldırım Holding A.Ş vekili itiraz dilekçesinde; davacının devreden (Yılyak Yakıt Paz. Tic. A.Ş) şirkete yönelik açtığı davadaki tedbir taleplerinin reddedildiği halde bu davada tedbirin kabul edilmesinin çelişki olduğunu, pay devrini önler mahiyette teminatsız verilen ihtiyati tedbir kararı için yasal koşulların somut olayda gerçekleşmemesi ve uyuşmazlığın esasını çözer nitelikte tedbir verilemeyeceğinden usul ve yasaya aykırı tedbir kararının kaldırılması aksi kanaatte davalı devralanın uğraması muhtemel zararlar gözetilerek tedbirin teminata bağlanmasına karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, duruşmalı yapılan inceleme neticesinde ibraz edilen delillerden ihtiyati tedbir için gereken yaklaşık ispat ve uyuşmazlık konusu olma şartlarının yasaya uygun gerçekleşmesi, yargılama sırasında şirket hisselerinin yeni bir şirkete devredilmek suretiyle davacının hakkına ulaşması engellenebileceği, delil durumu itibariyle bu aşamada teminat alınması gerekli görülmediğinden ve tedbirin uyuşmazlığı esastan çözer nitelikte olmadığından itirazın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, birleşen dosya davalısı Yıldırım Holding A.Ş vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı Yıldırım Holding A.Ş vekili istinaf dilekçesi ile; tedbir için yasada aranan koşulların gerçekleşmediğini, özel hüküm niteliğindeki TTK’nın 449. maddesinin kıyasen davaya konu yönetim kurulu kararları içinde uygulanması gerektiğini, devreden şirketin mirasçıların pay sahipliğini onaylamaması ile birlikte payların mülkiyetinin devreden şirkete geçtiğini, uyuşmazlığın esasını çözer nitelikte teminatsız olarak tedbir kararı verilemeyeceğini ileri sürerek birleşen dava üzerinden verilen tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa karşı cevap dilekçesinde; şirket paylarının gerçek değerinin ödenmesi halinde iktisap edilebileceğini, verilen tedbir kararının yargılama neticesinde verilecek hükmün infaz kabiliyetini korumaya yönelik olduğunu ileri sürerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun tüm beyan ve iddiaların reddi ile istinaf incelemesine konu kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Talep, pay senetlerinin devir ve temlikinin önlenmesine yönelik tedbir kararının itiraz yolu ile kaldırılması istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, davalının ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiş, karara karşı birleşen dosya davalısı Yıldırım Holding A.Ş vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davalı Yılyak Yakıt Paz. Tic. A.Ş ortaklarından Mehmet Yıldırım’ın 14/10/2017 tarihinde vefat ettiği, murisin şirketteki nama yazılı paylarının TTK’nın 494-(2) maddesi kapsamında davacının da içinde bulunduğu mirasçılarına intikal ettiği, davalı şirketin muris paylarını edinen mirasçılarına payları gerçek değeri üzerinden devralmayı önererek payların mirasçılara devrini reddettiği, mirasçılar tarafından TTK’nın 493-(5) maddesi uyarınca Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan muris paylarının gerçek değerinin belirlenmesine yönelik davanın reddi üzerine davalı şirket yönetim kurulunun 02.02.2022 tarihli 2022/1 sayılı 03.02.2022 tarihli 2022/2, 2022/3 ve 2022/4 sayılı kararları ile mirasçılara ait paylarının davalı Yılyak Yakıt Paz. Tic. A.Ş’ye geçtiği kabul edilerek bu payların diğer davalı Yıldırım Holding A,Ş’ye devredildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, eldeki dava ile miras yolu ile mülkiyetinde bulunan payların değeri ödenmeden ve devir alınmadan davalılara devrine yönelik yönetim kurulu kararlarının yokluk veya butlan yaptırımına tabi bulunduğunu ileri sürerek payları üzerine tedbir konulmasını talep etmiştir.
Bu halde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın yönetim kurulu kararlarına konu edilen davacının mülkiyet hakkı iddia ettiği pay senetleri olduğu anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389-(2) maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 390-(3) maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü bulunmaktadır.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nın 392-(1) maddesinde; ihtiyati tedbir talep edenin, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğu, talebin, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkemenin gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebileceği ve adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesinin gerekmediği belirtilmiştir.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde, geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada, normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Eldeki uyuşmazlıkta geçici hukuki koruma tedbirine ilişkin olduğundan yaklaşık ispat aramak gerekmektedir.
Bu kapsamda; davaya konu yönetim kurulu kararları ile devri gerçekleştirilen paylar üzerindeki hak sahipliğinin ihtilaf konusu olmasına, sunulan kanıtlara, davacı tarafından ileri sürülen dava konusu olaylara ve iddialara göre, davacının davanın esası yönünden haklılığını yasaya uygun şekilde ve yaklaşık olarak ispat ettiği, verilen tedbir kararının yönetim kurulu kararlarının icrasına yönelik olmayıp uyuşmazlığa konu payların devir ve temlikinin önlenmesine yönelik olması ve söz konusu tedbirin hukuka aykırılığı ileri sürülen yönetim kurulu kararlarına yönelik işin esasını çözer niteliğinin de bulunmaması ve ayrıca mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 392. maddesi kapsamında tedbirin teminatsız olarak verilmesinde de yasaya aykırılık bulunmaması nedeniyle davalı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davalı Yıldırım Holding A.Ş vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı Yıldırım Holding A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalı Yıldırım Holding A.Ş tarafından alınması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından, ayrıca alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yolu için yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
5-Karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
HMK. 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.