Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1621 E. 2022/1614 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1621 – 2022/1614
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1621
KARAR NO : 2022/1614
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkili Ray Sigorta AŞ nezdinde sigortalı dava dışı Ankur Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin dökme buğday kepeği satın aldığı ve söz konusu emtiaların Rusya Limanından Bandırma Limanına taşınmak üzere, “MAV GALAN” isimli gemiye tam, sağlam ve hasarsız olarak yüklendiğini, emtiaların müvekkili şirketin de aralarında bulunduğu 4 farklı sigorta şirketi tarafından müşterek sigorta kapsamında nakliyat rizikolarına karşı sigorta edildiğini, Bandırma Limanında emtianın eksik teslim edildiği, bu nedenle müvekkili şirket tarafından hissesine düşen 430 oranındaki 1.317,74 USD sigorta tazminat tutarının 29/04/2020 tarihinde sigortalısına ödendiğini, zararın donatan/taşıyan kusuru ile gerçekleşmesi nedeniyle müvekkili tarafından sigortalısının haklarına halef olarak borçlu aleyhine Bandırma 1. İcra Müdürlüğünün 2021/353 Esas sayılı dosyasından icra takibine başlandığını, davalı şirket tarafından icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazının iptaline ve alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı yanın taşıma şartlarının belirlendiği sözleşmeleri, liman kayıtlarını, mühür açma kapama tutanaklarını ve diğer evrakları dikkate almaksızın donatan aleyhinde menfaat temin etmeye çalıştığını, müvekkilinin acentesi olduğu geminin boşaltma limanına kadar yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve davacının taleplerinin yasal olmadığını, yükleme limanında gemi ambarlarının mühürlenmiş olup boşaltma limanında davacının halefi olduğu alıcı yetkilisi huzurunda mühürler açılarak tahliye işlemleri yapıldığını, eksiklik olsa dahi bu tutarın taşınan yükün niteliği itibariyle normal fire oranında olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, 6102 sayılı TTK m. 5/A uyarınca ticari davalarda 01/01/2019 tarihi itibariyle konusu para veya tazminat olan talep sonuçları yönünden zorunlu arabuluculuğun mevcut olmasına; davacıya yapılan kesin süreli ihtarata rağmen arabuluculuk son tutanağının aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle davanın 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu md.18/A-2 maddesi delaletiyle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi ile HMK m.114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili, uyuşmazlığın çözümü amacıyla 12/03/2021 tarihinde arabuluculuk başvurusu yapıldığını ve 2021/30898 sayılı arabuluculuk dosyası tahtında gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, 29/03/2021 tarihinde anlaşma sağlanamadığına ilişkin arabuluculuk son tutanağının imzalanarak itirazın iptali davası açıldığını, arabuluculuk anlaşamazlık son tutanağının e-imzalı olarak düzenlenmiş olup gerek dava dilekçesi gerek delil dilekçesi ekinde ilk derece mahkemesine sunulduğunu, tarafların farklı illerde mukim olmaları ve Covid-19 salgını nedeniyle görüşmelerin telekonferans yolu ile yapılmış ve 29/03/2021 tarihinde anlaşamazlık son tutanağının elektronik imza ile imzalanarak arabuluculuk dosyasının sonlandırıldığını, dava dilekçesinin 7. numaralı eki olarak gösterilen e-imzalı ve QR kodlu Bandırma Arabulucuk Bürosu nezdinde 2021/30898 Arabulucuk numaralı ve 2021/34 Büro Dosya Numaralı Arabuluculuk Anlaşmama Son Tutanağının dosyasına sunulmuş ve arabuluculuk dosya numarası bilgileri yer alan işbu tutanak ve ilgili diğer belgeler dosyada yer almasına rağmen mahkeme tarafından hatalı şekilde arabuluculuk son tutanağının dosyada yer almadığı şeklinde karar verildiğini, celbi talep edilen arabuluculuk dosyasının re’sen araştırılması gereken bir husus olup gerekli incelemeler yapılmadan arabuluculuk başvurusunun yapıldığı açıkça görülüyor olmasına rağmen verilen kararın adil yargılanma hakkını ihlal etmekte ve hak arama hürriyetinin engellenmesine yol açtığını, ön inceleme duruşmasında ek süre dahi verilmeksizin davanın usulden reddi kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, sigorta şirketinin sigortalısına ödediği tazminata binaen sigortalısının haklarına halef olarak borçlu aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkemece, davanın ticari dava olduğu ve zorunlu arabuluculuğun mevcut olması nedeniyle davacıya yapılan kesin süreli ihtarata rağmen arabuluculuk son tutanağının aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, verilen karar aleyhine davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Uyuşmazlık, mahkemece dava şartı yokluğundan verilen ret kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır.
Dosya kapsamı uyarınca davacı vekilince dava dilekçesi ve eklerinin 24/02/2022 tarihinde Bandırma Asliye Hukuk Mahkemesine (Deniz İhtisas Mahkemesi sıfatıyla) gönderilmek üzere İstanbul Çağlayan Adliyesi Muhabere Bürosuna ibraz edildiği, dava dilekçesinin ıslak imzalı olduğu ancak ekinde yer alan arabuluculuk son tutanağının fotokopi olarak ibraz edildiği ve Bandırma Arabuluculuk Bürosunun 2021/34 büro dosya numaralı, 2021/30898 arabuluculuk numaralı 29/03/2021 tarihli arabuluculuk son tutanağında tutanağın e-imza ile imza altına alındığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Dosyanın görevsizlik kararı ile gönderildiği Balıkesir Ticaret Mahkemesinin 15/04/2022 tarihli tensip zaptının 12 nolu bendinde “Davacıya dava dilekçesine ekli olan arabuluculuk son tutanağının asılları ya da arabulucu tarafından yapılmış aslı gibidir suretlerini dosyaya sunması için bir haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içinde sunulmadığı takdirde HMK md.114/2 ve 115/2 uyarınca davanın usulden reddedileceğinin ihtarına, ihtarın tensip zaptının tebliği ile yapılmasına, sürenin tensip zaptının tebliğinden itibaren başlamasına” karar verilerek tensip zaptının davacı vekiline tebliğ edildiği ancak davacı vekilince söz konusu eksikliğin verilen kesin süre içerisinde giderilmediği ve mahkemece davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği görülmektedir.
6325 Sayılı Kanun’un 18/A maddesinde “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
” düzenlemesi yer almaktadır.
Anılan bu hükümle Kanunkoyucu, davacının arabuluculuk faaliyetine ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dosyasına sunulmasını “dava şartı” olarak kabul etmiş, bu şartın gerçekleşmemesi halinde de müeyyidesinin ne olacağını açıkça kural altına almıştır. Bu yönüyle norm emredici nitelikte olup, hakime takdir yetkisi tanımamıştır.
Yine 06/08/2015 tarihli ve 29437 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esasların da düzenlendiği, “Bölge Adliye Ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik” ile de UYAP üzerinden dava açılabileceği, taraf ve vekillerinin güvenli elektronik imzayla imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla birimlere elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebileceğini kabul etmiş, bunlara ilişkin usul ve esasları detaylı olarak düzenlemiştir.
Dolayısıyla, 6325 Sayılı Kanun’un 18/A maddesinde aranan arabuluculuk son tutanağının aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin elden veya UYAP üzerinden sunulabileceği açıktır. Aksi halin kabulü, yani salt elden ve fiziki olarak bu belgenin ibrazının gerekeceği şeklindeki lafzî bir yorum, kanun yapım tekniğinin göz ardı edilmesi nedeniyle yapılacak isabetsiz bir yorum olacaktır.
Bu itibarla, mer’i mevzuatımızda taraf ve vekillerinin güvenli elektronik imzayla imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebileceği kabul edildiğinden, kanun ile öngörülen şartları haiz bir belgenin UYAP üzerinden gönderilmesinin de, elden fizikî olarak sunulması ile aynı hukukî sonuçları doğuracağının kabulü gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta hakimin UYAP üzerinden bu belgeye erişebilir olması nedeniyle belgenin fotokopisinin sunulmasının yeterli olup olmayacağı hususu üzerinde de durulması gereklidir. 6325 Sayılı Kanun’un 18/A maddesinde öngörülen belgenin dosyaya ibraz yükümlülüğü taraf ve vekillerine aittir. Bu durumda, ticari davalarda resen araştırma ilkesi de geçerli olmadığından, araştırma mükellefiyetinin hakime yüklenmesi de yerinde olmayacaktır. Aksi halin kabulünde UYAP sistemi üzerinden ulaşılabilecek her türlü bilgi ve belgenin hakimlerce toplanması sonucu ortaya çıkar ki bu durumunda mevcut yargılama sistemi ile bağdaşmayacağı açıktır (Bu yönde bkz. Yargıtay 9. HD’nin 2020/932 Esas ve 2020/5773 Karar sayılı ilamı).
Somut uyuşmazlıkta, dava dosyasında dava dilekçesine eklenen arabuluculuk tutanaklarının fotokopi/suret olduğu bu nedenle kanun ile öngörülen şartları taşımadığı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini elden veya arabuluculuk sürecine katılan tüm taraflarca e-imza ile imzalanmış tutanağın UYAP sistemi üzerinden dosyaya ibraz edilmediği anlaşılmakla, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunun kabulü gerekmektedir.
Öte yandan davacı vekilince istinaf dilekçesi ekine eklenen arabuluculuk son tutanağında arabuluculuk sürecine katılan tüm tarafların e-imzasının bulunduğu görülmekte ise de; 6325 Sayılı Kanun’un 18/A-2 maddesinde yer alan emredici düzenleme karşısında istinaf aşamasında eksikliğin giderilmesi söz konusu olamayacağından davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddî olay ve hukukî değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmektedir

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-) İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın m. 362/1-a hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 24/11/2022