Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1498 E. 2022/1680 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1498
KARAR NO : 2022/1680
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BALIKESİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2022
NUMARASI : 2021/1344 Esas, 2022/1196 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ ONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/11/2022
Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/05/2022 tarih, 2021/1344 Esas, 2022/1196 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı … Ve Orman Ürünleri San. Tic. A.Ş. tarafından Bandırma Bandırma 1.İcra Müdürlüğü’nün 2012/2118 Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü 10 örnek icra takibi yapıldığını, müvekkili ile davalı arasında hammadde yetiştirme sözleşmesi imzalandığını ve müvekkili tarafından davalı şirkete 165.000TL ve 200.000TL vade tarihi olmayan teminat senedi verildiğini, bu senetlerin teminat senedi olduğunun da taraflar arasında imzalanan hammadde yetiştirme sözleşmesi ile ek protokol de açıkça belirtildiğini, müvekkilinin yaşanan mevsim değişikliği nedeniyle tüm hasat aşamasında mahsullerinin telef olduğunu ve buna ilişkin hasar ihbarında bulunduğunu, ihbar üzerine araziye gelerek inceleme yapan Tarsim Havuz Eksperi 27.09.2011 günü tanzim ettiği ekspertiz raporuyla müvekkilinin söz konusu poliçenin tarafı olmadığı gerekçesi ile herhangi bir zararı olmadığı şeklinde tutanakların tanzim edildiğini, müvekkilinin primlerini ödediği poliçeye ait teminat kapsamında olan zararların kendisi tarafından değilde davalı şirketin talep etmesi gerektiği bilgisini alması üzerine, davalı şirketten söz konusu poliçede teminat altına alınan zararların kendisine ödenmesi için davalı şirketten yardım talep ettiğini, davalı şirketin Karacabey Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/43 D. İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, tespit sonrasında açılan İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/522 Esas sayılı doyası ile haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasının müvekkilinin lehine sonuçlandığını henüz kesinleşmediğini, müvekkili tarafından teminat olarak verilen 165.000 TL ve 200.000 TL vade tarihi olmayan senetlere vade tarihi ekleyerek haksız ve kötü niyetli olarak örnek 10 ödeme emri ile icra takibi başlattığını, haksız başlatılan Bandırma 1.İcra Müdürlüğü’nün 2012/2118 Esas sayılı dosyasına ilişin olarak müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, Bandırma 1.İcra Müdürlüğü’nün 2012/2118 E. sayılı dosyası ile yapılan takibin ve ödeme emrinin ipitaline, müvekkilinin lehine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve dava sonuçlanıncaya kadar icra tehdidi altında kalan müvekkilinin aleyhine telafisi imkansız zararlara yol açmaması sebebiyle davacı taraf aleyhine başlatılan 1.İcra Müdürlüğü’nün 2012/2118 E. sayılı dosyasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kötü niyetli olarak açıldığını, senedin vadesinden 10 yıl geçtikten sonra açılan menfi tespit davasının Türk Medeni Kanununun 2. maddesi uyarınca hukuk sistemi tarafından korunamayacağı ve davanın süresinde açılmadığını, bu nedenle hak düşürücü süre/zamanaşımı itirazlarının olduğunu, Bandırma 1. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2118 esas sayılı takibe konu kambiyo senetlerinin teminat olarak değil, davacıya avans olarak verilen ve davacı tarafından tahsil edilen 200.000,00 TL tutarında çek bedelinin ve taraflar arasındaki kira sözleşmesindeki icar bedeli olan 165.000,00 TL’nin müvekkiline ödenmemesi nedeniyle borç karşılığı müvekkiline verilen kambiyo senetleri olduğunu, davacının ürününün zarar görmesi ve sigorta şirketine açmış olduğu dava ile gerçekleştirilen icra takibinin konusu senetler arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını, İİK 72/3. maddesi uyarınca icra takibinin tedbiren durdurulmasının kanunen mümkün olmadığını, bu nedenlerle takibin tedbiren durdurulması talebinin reddine, kötü niyetli olarak açılan davada müvekkili lehine alacağın %20 sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, taraflar arasında kira ve yetiştiricilik (ham madde yetiştirme) sözleşmesi akdedildiği, davacı tarafından mezkur senetlerin sözleşmenin teminatı olarak verildiği iddiasına mukabil davalı tarafın savunmasında sözleşme dolayısıyla verilen avansların karşılığında borç senetleri düzenlendiği beyan edilmekle taraflar arasında takibe konu senetler hususunda kambiyo vasfına ve senedin metnine ilişkin herhangi bir iddia ve ihtilafın mevcut olmadığı, dava konusu uyuşmazlığın, taraflar arasındaki kira akdinden kaynaklı temel ilişkiye yönelik olup bahse konu senetlerin de bu kira ilişkisi dolayısıyla düzenlendiği, bu sebeple eldeki davanın Sulh Hukuk Mahkemelerince görülmesi gerektiği, görevin kamu düzenine ilişkin olduğu, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği gerekçeleriyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, dosyanın görevli Balıkesir Nöbetçi Sulh Hukuk gönderilmesine dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; menfi tespit davalarının temel dayanağının Bandırma 1.İcra Müdürlüğü’nün 2012/2118 Esas sayılı dosyasına konu ve dalıya teminat senedi olarak verilen bonoların icra takibine konu edilemeyeceği iddiası olduğu, bonoların taraflar arasında önceden akdedilen ve dosya içerisinde mevcut olan ham madde yetiştirme sözleşmesinde (md.10 ve devamı) ve ek protokolde açık ve net olarak belirtilmesi ve mutabık kalınmasına rağmen davalı yanca kötü niyetli ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak icra takibine konduğu, davalı yanın cevap dilekçesi ekinde ibraz edilen “sözde” teminat senedindeki imzanın davacı müvekkile ait olmadığı, davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçeleri ile istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, icra takibine konu bonolardan kaynaklı menfi tespit talebidir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde;
Davacı, davalı ile yapılan bila tarihli domates yetiştirme sözleşmesi ve buna ilişkin olarak yapılan kira sözleşmesine dayanak verilen bonoların, teminat bonosu olduğundan bahisle istinafa konu menfi tespit davasını ikame etmiş olup , Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise taraflar arasındaki ihtilafın kira sözleşmesinden kaynaklı olduğundan bahisle Sulh Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde taraflar arasındaki icra takibine konu iki adete bonodan, 165.000 TL. lik bononun kira ilişkisinden kaynaklandığını açıkça beyan etmekle, bu husus davalı tarafında kabulündedir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nın Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.

Sonuç olarak, genel kanun özel kanun ayrımı değerlendirmesi ile; 6098 sayılı TBK.nunun kira hükümlerini düzenleyen maddelerinin, uyuşmazlıkta uygulanması gerekli özel hükümler mahiyetinde olduğu, bu sebeple kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlık hakkında ilk derece mahkemesince dava dilekçesinin görev yönünden reddi yönünde yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmayıp davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK.353/1-b-1 madde uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 09.09.2014 tarih ve 2014/5804 Esas 2014/9463 Karar sayılı kararıda bu yöndedir.)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli istinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde iadesine,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 28/11/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır