Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/143 E. 2022/339 K. 11.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/143 – 2022/339
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/143
KARAR NO : 2022/339

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DAVANIN KONUSU : Konkordato
KARAR TARİHİ :11/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/03/2022

Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2020 tarih 2018/1364 Esas, 2020/841 Karar
sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP :
Davacı vekili ; Saydam Tekstil Tic AŞ’nin tekstil alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davacı şirketin içinde bulunduğu ekonomik sorunlar nedeniyle borçlarının vadelerinde ödeyememe tehlikesi altında bulunduğunu davacının ortaklarının da bu şirkete ait borçlardan kefaletten kaynaklı olarak sorumlu olması nedeniyle, ortak olan davacılar içinde konkordato talebinde bulunduklarını, ortaklıkla davacılar arasında organik bağ bulunduğundan elde ki davayı birlikte açtıkları gerekçe göstererek geçici mühlet talebinde bulunmuşlar, davacıya öncelikle geçici mühlet verilmesini ve şartlar tahakkuk ettiğinde kesin millete geçilmesini, konkordato’nun tasdiki ve ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Mahkemece ; konkordato projesinin tasdik yargılaması sürecinde yapılan alacaklılar toplantısında yeterli katılımın ve çoğunluğun sağlanamadığı bu haliyle yeni bir proje sunulması ve yeni bir oylama yapılmasının da mümkün olmadığı bu şekilde tasdik sürecinin tamamlanmış olduğu, ancak alacaklılar toplantısı sonrası hazırlanan komiser raporunda hali hazırda şirketin aktif ve pasifleri dikkate alındığında borca batık durumda bulunduğu olası bir iflas kararı ve iflas tasfiyesi neticesinde alacaklıların eline geçecek miktarın malların satışının gerçek değerinin ortalama %40’ı yahut %50’si üzerinden gerçekleşecek olması dikkate alındığında ,her ne kadar rehinle temin edilen alacaklılar bakımından tasfiye süreci daha farklı ise de bu hususta değerlendirme yapılırken tüm alacaklıların menfaatlerinin gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği, dosyaya sunulan davacı şirkete ait teklif mektupları ve duruşmaya katılan firma yetkilisinin sözlü beyanları nazara alındığında şirketin satın alınması yahut yatırımcı temini hususunun hem davacı şirketi hemde işletme potansiyelinin korunmasını sağlayacağı hem de alacaklıların tamamının iflas tasfiyesi halinde elde edilecek alacağa oranla alacaklıların daha büyük ölçüde temin edilebilecek oluşu da dikkate alındığında tedbirlerin devamı ile kesin mühletin sonlandığı tarih de nazara alındığında bu husus için davacı tarafa bir süre verilmesinin dosya kapsamına ve tüm dosya taraflarının menfaatlerine daha uygun düşeceği kabul edilmiş ve davacı tarafa kesin mühlet süresi de dolmadığından buna uygun olacak biçimde süre verildiği, ancak verilen sürenin sonunda 10/12/2020 tarihli duruşmaya kadar davacı tarafın mahkemeye ve alacaklılara vaadettiği borca batıklık halinin kaldırılması ve önemli bazı alacaklılarla konkordato haricinde şirketin devamlılığını sağlayacak nitelikte anlaşmaları gerçekleştiremediği, Komiser heyetinin raporuna göre de, davacının hem kaydi hemde rayiç değer bilançosuna göre borca batık olduğu, rayiç değer bilançosuna göre davacının borca batıklığının 10.795.464,91 TL tutarında olduğu, İzmir ili Selçuklu ilçesi Pamucak mevkiinde bulunan 3105 ada 1 parsel de kayıtlı olan ve borçlu şirket ve onun iştirakleri tarafından 4 yıldızlı otel yapımına konu edinen 03/11/1997 tarihli tahsis işlemi neticesinde tahsis şartlarının şirket tarafından ifa edilmemesi sebebiyle Saydam Turistlik A.Ş lehine tesis edilen 49 yıllık irtifak hakkının 19/11/2011 tarihinde telkin edildiği buna ilişkin bazı davalar açıldığı ancak davaların reddedildiği ve şirket lehine verilmiş bir karar da bulunmadığı bu sebeple davacının bu taşınmaza yaptığı Saydam Turistlik A.Ş lehine harcamaların bilançonun aktif kısmında değerlendirilmesi mümkün olmadığının belirlendiği, nitekim davacı şirketin konkordato başvurusunda bulunurken bilançolarının aktif kalemlerde bu kısmın sıfır bakiye olarak gösterildiğini, Borca batık olan davacı şirketin iflasına resen karar verilmesi gerektiğinden ve de borçlunun mal varlığının korunması için iflastan başka yol kalmadığı gerekçesi ile;
“Davacının konkordato projesinin tasdik talebinin reddi ile, Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğünün 44440 sicil numarasına kayıtlı SVE DIŞ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ (Ticaret Sicil No:44440), (Vergi Kimlik No:7540060592) ‘nin borca batık olması nedeniyle 10/12/2020 tarih ve 14:53 itibariyle İFLASINA,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı İstinaf Talebinde; davacı şirketin konkordato talebi nedeniyle verilen kesin mühlet içerisinde her ne kadar projesini hayata geçirmek istese de dünyayı etkisi altına alan Kovit-19 salgını nedeniyle tekstil sektörü ve müvekkili şirketin işlemez hale geldiğini, bu süreçte alacaklılar toplantısı için dahi kanunu aradığı yeteri çoğunluğun sağlanmadığını, kıymet takdirleri ile komiser çalışmalarının da objektif esaslardan uzak ve kanuna aykırı olduğunu, şirketin duran varlık kalemi ile marka değeri ve iştirakler toplamının yine pasifler toplamı üzerinde yer almasına rağmen , mahkemenin ne marka değerini ne de iştirak mal varlığı değerini ne de dosyaya sunulan ibra sözleşmelerini göz önüne almadıklarını, tekstil makinelerinin değerinin 22.000.000 TL olduğunu ancak müflis şirketin mal varlığının eksik ve yanlış incelendiğini, taşınmazların tespit edilen değerinin hayatın doğal akışına aykırı olduğu ve gerçek rakamlar dikkate alındığında müflisin borca batık olmadığının aşikar olduğunu, müvekkili şirketin borcunun ,bazı alacaklılarla yapılan protokoller doğrultusunda yenilendiği, bazı alacaklılar tarafından ibra edildikleri ,komiserlerin nihai raporunda bu protokolleri dosyanın konusundan uzak görmesi ve mahkemenin bu hususta kanuna aykırı değerlendirme yapmasının pasif değerleri sabit tuttuğunu, şirketin önceki yıllardaki mevcut nakit akış tablosuna göre şirketin olağan koşullarda pasif mal varlığı değerinin beş ay gibi kısa bir sürede karşılanabileceğini gösterdiğini, bu nedenle konkordato süreci, kıymet takdirleri, komiser faaliyetleri, mahkemenin gözardı ettiği hususlar ile yanlış değerlendirmelerin süreci kanuna aykırı kıldığını, belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ,davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, konkordato istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda 11/12/2020 günlü kararıyla ” Netice olarak davacıların konkordato projesinin yasanın öngördüğü çoğunlukla kabul edilmediği, konkordato projesinin tasdik yargılaması sürecinde yapılan alacaklılar toplantısında yeterli katılımın ve çoğunluğun sağlanamadığı bu haliyle yeni bir proje sunulması ve yeni bir oylama yapılmasının da mümkün olmadığı bu şekilde tasdik sürecinin tamamlanmış olduğu ancak alacaklılar toplantısı sonrası hazırlanan komiser raporunda hali hazırda şirketin aktif ve pasifleri dikkate alındığında borca batık durumda bulunduğu olası bir iflas kararı ve iflas tasfiyesi neticesinde alacaklıların eline geçecek miktarın malların satışının gerçek değerinin ortalama %40’ı yahut %50’si üzerinden gerçekleşecek olması dikkate alındığında her ne kadar rehinle temin edilen alacaklılar bakımından tasfiye süreci daha farklı ise de bu hususta değerlendirme yapılırken tüm alacaklıların menfaatlerinin gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği, dosyaya sunulan davacı şirkete ait teklif mektupları ve duruşmaya katılan firma yetkilisinin sözlü beyanları nazara alındığında şirketin satın alınması yahut yatırımcı temini hususunun hem davacı şirketi hemde işletme potansiyelinin korunmasını sağlayacağı hem de alacaklıların tamamının iflas tasfiyesi halinde elde edilecek alacağa oranla alacaklıların daha büyük ölçüde temin edilebilecek oluşu da dikkate alındığında tedbirlerin devamı ile kesin mühletin sonlandığı tarih de nazara alındığında bu husus için davacı tarafa bir süre verilmesinin dosya kapsamına ve tüm dosya taraflarının menfaatlerine daha uygun düşeceğinin kabul edildiği ve davacı tarafa kesin mühlet süresi de dolmadığından buna uygun olacak biçimde süre verilmesinin uygun görüldüğü, Ancak verilen sürenin sonunda 10/12/2020 tarihli duruşmaya kadar davacı taraf mahkemeye ve alacaklılara vaadettiği borca batıklık halinin kaldırılması ve önemli bazı alacaklılarla konkordato haricinde şirketin devamlılığını sağlayacak nitelikte anlaşmaları gerçekleştiremediği, Verilen süre içerisinde bir kısım anlaşmalar yapılmışsa da şirketin borca batıklığı giderilemediği gibi kesin mühletin sonlanarak tedbirlerin kalkmasından sonra devam edecek takiplerde ki işlemler dolayısıyla şirketin fiilen işletilmesine yarayacak boyutta anlaşmalar sağlanmadığı, Davacı tarafın duruşmada 2.800.00,00 TL civarında bir alacak için alacaklılarla yenileme sözleşmesi yapıldığını belirtilmişse de yenileme sözleşmesi kapsamında borç pasif kalemler içerisinde varlığını devam ettireceği gibi borca batıklık durumunu ortadan kaldırmaya bir etkisi de bulunmadığı ,Mühlet dönemi içerisinde davacı şirketin maddi varlıkları ile ilgili değerlemelerin yapıldığı, davacı tarafça yapılan bu değer belirlemelerine gerçek değerinden daha düşük oldukları gerekçesiyle yargılama müddetince bir itirazın sunulmadığı, Yine yapılan değerlemelerin uygun olduğunun görüldüğü, Bu durumda davacı tarafın malumunda olduğundan, 06/10/2020 tarihli tasdik yargılamasının yapılacağı duruşmada davacının aktif kalemlerine ilişkin olarak raporlara, rayiç değer bilançosuna göre aktif pasif farkına ve borca batıklık belirlemesine herhangi bir itirazda bulunulmadığı, , bu yönde davacının aktif kalemlerinin yeniden değerlemesi yapılarak araştırılması talebinde bulunulmadığı, Komiser heyetinin raporuna göre de, davacının hem kaydi hemde rayiç değer bilançosuna göre borca batık olduğu, Rayiç değer bilançosuna göre davacının borca batıklığının 10.795.464,91 TL tutarında olduğu,. Rapor içeriğinde de yer verildiği üzere İzmir ili Selçuklu ilçesi Pamucak mevkiinde bulunan 3105 ada 1 parsel de kayıtlı olan ve borçlu şirket ve onun iştirakleri tarafından 4 yıldızlı otel yapımına konu edinen 03/11/1997 tarihli tahsis işlemi neticesinde tahsis şartlarının şirket tarafından ifa edilmemesi sebebiyle Saydam Turistlik A.Ş lehine tesis edilen 49 yıllık irtifak hakkının 19/11/2011 tarihinde telkin edildiği buna ilişkin bazı davalar açıldığı ancak davaların reddedildiği ve şirket lehine verilmiş bir karar da bulunmadığı bu sebeple davacının bu taşınmaza yaptığı Saydam Turistlik A.Ş lehine harcamaların bilançonun aktif kısmında değerlendirilmesinin mümkün olmadığının belirlendiği, Nitekim davacı şirketin konkordato başvurusunda bulunurken bilançolarının aktif kalemlerde bu kısmı sıfır bakiye olarak gösterdiği, Borca batık olan davacı şirketin iflasına resen karar verilmesi gerektiğinden ve de borçlunun mal varlığının korunması için iflastan başka yol kalmadığından konkordato projesinin tasdik talebinin reddine karar verilerek borçlu şirketin iflasına da karar verilmiştir.
Talep, borçlu hakkında, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca konkordato mühlet kararları ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Konkordato, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için başvurabileceği kendine özgü bir cebri icra kurumudur. Konkordatoda amaç, elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen, mali durumu bozulmuş olan ve borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların, borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmaktır. Konkordato ile alacaklılar, alacaklarının bir kısmından vazgeçerler ve/veya borçluya, ödeme konusunda belirli bir vade tanırlar. Bu durumdaki bir borçlunun iflas etmesi, faaliyetlerinin tümüyle sona ermesine ve alacaklıların alacaklarını büyük oranda tahsil edememelerine neden olur. İçinde bulunduğu mali koşullara göre borçluya borçlarını belirli bir oran veya vadeyle ödeme imkanı verilmesi hem borçlu bakımından ve hem de alacaklılar bakımından olumlu sonuçlar doğurur. Alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlu, piyasadaki varlığını sürdürürken, piyasadaki istikrar ve istihdam imkanları da korunmuş olur. ( Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2020/1165 E- 2021/123 K)
Mahkemece 18/10/2018 tarihli tensip kararı ile üç aylık geçici mühlet verilmiş ve geçici konkordato komiseri atanmıştır. Mahkemece görevlendirilen komiserin geçici mühlet içinde aylık raporlarını sunduğu, mahkemece davacının talebi üzerine 18/01/2019 tarihli ara karar ile13/01/2019 tarihinden itibaren geçici mühletin 2 ay süre ile uzatılmasına karar verildiği, 18/03/2019 tarihli duruşmada ; Davacı Saydam Tekstil Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş’nin konkordato talebinin yasada istenen asgari şartlara uygun olduğu ve konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görüldüğü taktir edilerek borçluya bir yıllık kesin mühlet verilmesine karar verildiği, 06/03/2020 tarihli ara karar ile 18/03/2019 tarihinde verilen bir yıllık kesin mühletin 18/03/2020 tarihinden itibaren altı ay süreyle uzatılmasına, karar verildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, mahkemece, kesin mühlet içerisinde usulüne uygun ihtar ve tebliğler yapılarak 04//08/2020 tarihinde alacaklılar toplantısı yapılmış, alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içindeki beyanlar gereğince İİK’nun ilgili hükümlerince Konkordatoya tabi borçlulara ilişkin alacak oylamasında yasanın aradığı her iki nisabında gerçekleşmediği, Konkordato komiser heyetinin 25/08/2020 tarihli alacaklılar toplantısı tutanağı ve sunulan aynı tarihli rapor ile bildirilmiştir.
Komiser heyeti 25/08/2020 tarihli nihai raporu ve 09/12/2020 tarihli ek raporunda ; davacı şirketin aktiflerinin değer tespiti yönünden şirket envanterinin tespiti ve mevcut varlıklarının güncel kıymet takdirinin yapılması amacı ile Makina Mühendisi, Tekstil Mühendisi ,Tekstil makinaları değerleme uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetten rapor alındığı, şirkete ait varlıkların tek tek yerinde tespiti yapılarak rayiç değerlerinin yazıldığı, şirketin borca batıklık incelemesinde alınan kıymet takdiri raporundaki rayiç değerlerin dikkate alındığı, buna göre Şirket aktiflerinin rayiç toplamının 57.029.338,28 TL olduğu, Şirket pasiflerinin rayiç toplamının 67.824.803,19 TL olduğu, rayiç değerlere göre öz varlık farkının – 10.795.464.91 TL olduğu buna göre davacının hem kaydi hemde rayiç değer bilançosuna göre borca batık olduğu tespit edilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, konkordato komiserinin raporunun kapsam ve niteliği itibariyle hüküm vermeye elverişli bulunmasına, davacının konkordato ön projesinde açıkladığı borç miktarı ile şirketin mevcut varlıkları ve kaydi durumu ile konkordato komiserinin tespitleri ile , davacının projesinin bu şartlar altında başarılı olma şansı bulunmadığı ve konkordato tastik şartlarının gerçekleşmediği gerekçesi ile davacının davasının reddi yönündeki yerel mahkeme gerekçesi ve kararı yerindedir.
Ancak; İİK’nın 308.maddesi uyarınca borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde mahkeme, borçlunun iflasına resen karar verir. Doğrudan doğruya iflas İİK’nın 177.maddesinde düzenlemiştir. Kanunun 177/3. fıkrasında ise İİK’nın 308. maddesindeki koşulların varlığı doğrudan doğruya iflas hali olarak sayılmıştır. Bu durumda 308. madde gereğince iflas kararı verilebilmesi 177. maddenin şartlarına tabi kılınmıştır. 177/4. maddesi uyarınca iflas kararı verilmeden önce Türkiye’de bir yerleşim yeri veya mümessili bulunan borçlunun dinlenmek için kısa bir müddette mahkemeye çağrılacağı düzenlenmiştir. 308. madde uyarınca iflas kararı verilmesi 177. madde şartlarına tabi kılındığına göre 308. maddesi uyarınca iflas kararı verilmeden önce İİK’nın 177/4. maddesi gereğince borçlunun dinlenilmesi gerektiği sonucuna varmak gerekir. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2009 E- 2022/364 K)
Somut olayda, gerek şirket yetkilisinin duruşmaya davet edildiğine ilişkin tebligatın, gerekse mahkeme duruşma tutanaklarında şirket yetkilisinin dinlendiğine ilişkin beyan ve kaydın yer almadığı, (Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 2021/1794 E- 2021/500 K .) konkordato talep eden borçlu şirketin yetkili temsilcisinin 10/12/2020 tarihli nihai karar duruşmasına katıldığı anlaşılmış ise de açıkça beyanlarının tespit edilerek zapta geçirilmediği, İİK 177/4 madde hükmünün yerine getirilmediği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Bu durumda konkordato talep eden borçlu şirket yetkilisinin/yetkililerinin mahkemeye çağrılarak dinlenmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu nedenle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne ,yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2020 tarih 2018/1364 Esas, 2020/841 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde yatırana iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 11/03/2022

)