Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1342 E. 2022/1107 K. 16.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİY EMAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : ……
KARAR NO : …………

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI :………….. Esas,
TARİHİ : 01/06/2022 Ara Karar

DAVACI : … (…)
VEKİLİ : Av. …
[16316-13259-22881] UETS
DAVALI : … (…)
VEKİLİ : Av. …
[16979-79679-08493] UETS

DAVANIN KONUSU : Şirket Hisse Devrinin İptali
KARAR TARİHİ : 16/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/09/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili,………… Ltd. Şti.nin 8 payı davalı …, 8 payı dava dışı Ufuk Şeker ve 8 payı müvekkilinin babası………….’ya ait üç ortaklı bir şirket iken müvekkilinin babası ………………..a’nın vefat ettiğini, vefat ile birlikte murisin şirketteki hissesinin mirasçıları olan müvekkili … ile………..’ya kaldığını,……a’nın da miras kalan kendi hissesini müvekkiline devrettiğini ve böylece müvekkilinin şirketin 8 payına sahip olduğunu ancak muris Tevfik Yalçınkaya’nın vefat ettiği zaman yüklü miktarda borcu olduğundan müvekkilinin ortağı olduğu …….. Tic. Ltd. Şti. hisselerinin icra takibine konu olmaması ve olası hacizlerden korunması için hisselerini şirket ortağı olan davalı …’a Karacabey 1. Noterliğinin 05/09/2018 tarihli 09130 yev. nolu “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi” ile şirketin aktifine ve pasifine ilişkin tüm hak ve borçlarıyla birlikte 40.000 TL bedel karşılığında devrettiğini ancak işbu hisse devrinin gerçek bir hisse devri olmadığından, karşılığında da davalı tarafça müvekkiline herhangi bir bedel ödenmediğini, geçen süre içerisinde davalı tarafın hisseleri geri iade edeceğini söylemiş olmasına rağmen geri iade etmediğini, davalının whatsapp yazışmalarında söz konusu hisseleri geri iade edeceğini belirttiğini, müvekkilinin hisselerini gerçekten devretmek gibi bir amacı ve iradesinin hiçbir zaman olmadığını, devredilen 8 adet payının karşılığının gerçek değerinin çok altında olan 40.000,00 TL gibi bir bedelle devredilmiş olmasının hisse devrinin gerçek bir hisse devri olmadığını, muvazaalı bir devir olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, ayrıca hisse değerinin bu derece fahiş miktarda düşük olarak belirlenmesinin, esasen ahlaka aykırılık seviyesinde bir geçersizlik yaratmakta olup işbu nedenle de hisse devrinin iptali gerektiğini ileri sürerek müvekkilinin davalıya devretmiş olduğu dava konusu hisse devrinin iptaline, hisselerin müvekkilinine iadesi ile adına kayıt ve tescili ile müvekkilinin telafisi imkansız zararlara uğramasının önüne geçilmesi amacıyla hissesini devretmiş olduğu şirket hissesi ile birlikte davalı tarafın hisseleri üzerine üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın iddialarının soyut ve mesnetsiz olduğunu, taraflar arasında Karacabey 1. Noterliğinin 09130 yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi düzenlenmiş olup müvekkilinin davacıya ait hisseleri 40.000 TL bedel karşılığında devir aldığını ve bu devir bedelinin nakten ve defaten ödendiği noter sözleşmesinin metninde açıkça belirtilmiş ve davacı tarafından bizzat noterde imzalanmış olduğunu, ekran görüntüsü ibraz edilen whatsapp yazışmalarının ise belirtilen hisse devir işlemine yönelik bir yazışma olmadığını, mesajların müvekkili tarafından hatırlanmadığını, kaldı ki mesajlar üzerinde tarih de bulunmadığını, hisse devir sözleşmesinden önce mi ya da sonra mı, yazışma içeriklerinin ne olduğu neye ilişkin olduğu hiçbir şekilde belli olmadığı gibi kabul anlamına gelmemek kaydıyla yazışma içerikleri var olsa bile hisse devrinin muvazaalı olduğu değil de bedele ilişkin bir yazışma olduğu sonucunun çıktığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece 01/06/2022 tarihli ara karar ile dosya kapsamı ve delillerine göre ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili, dava dilekçesinin içeriğini tekrar ederek hisse devrinin gerçek bir hisse devri olmadığını, muvazaalı bir devir olduğunu, ikame edilen işbu davada davalı tarafın müvekkilinin devrettiği hisseleri 3. kişilere devretme riski bulunduğunu, yapılan yargılama sonucunda lehe karar verilmesi halinde, müvekkilinin telafisi imkansız zararlara uğramasının önüne geçilmesi amacıyla, müvekkilinin hissesini devretmiş olduğu şirket hissesi ile birlikte davalı tarafın hisseleri üzerine üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, muvazaası hukuksal nedenine dayalı hisse devrinin iptali ve tescili istemine ilişkindir. Davacı vekili davalının şirket hisselerin üzerine üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir konulmasını talep etmiş, mahkemece talebin reddine karar verilmiş olup davacı vekilince ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi, 389. madde başlığında “Geçici Hukuki Korumalar” olarak vasıflandırılış ve aynı maddenin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar ile takip edilmesi ve yapılması gerekli usul işlemleri açıklanmıştır.
6100 sayılı HMK m. 390/3 hükmünde tedbir talep eden tarafın, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu ifade edilmiştir. Madde gerekçesinde ise hükmündeki düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Dosya kapsamı uyarınca somut olayda, taraflar arasında 05/09/2018 tarihinde Karacabey 1. Noterliğinde, 09130 yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme içeriğine göre davacının……… Tic. Ltd. Şti.ndeki 8 payını şirketin aktif ve pasifine ilişkin tüm hak ve borçlarıyla birlikte davalıya 40.000 TL karşılığında devrettiği, devir bedelinin davalı tarafından davacıya nakten ve tamamen ödendiğinin yazılı olduğu, pay devrinin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 26/09/2018 tarih ve 9668 sayılı sayısında ilan edildiği, gerçekleşen pay devrine bağlı olarak davalının şirkette 16 adet paya, dava dışı…………in 8 adet paya sahip olduğu görülmektedir. Davacı taraf hisse devir sözleşmesinin muvazaalı olduğunu ileri sürmüş, iddiasını ispat hususunda taraflar arasındaki whatsapp yazışmalarını ibraz etmiş olup dosya mevcuduna göre davacı tarafça sunulan belgelerin yaklaşık ispata elverişli olmadığı, dolayısıyla 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerindeki şartların oluşmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesi ara kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, incelemenin istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan ara kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-) Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-) Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 362/1-f hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/09/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır