Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/751 E. 2022/1982 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/751
KARAR NO : 2022/1982
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/544 Esas, 2020/768 Karar
KARAR TARİHİ : 24/12/2020

DA
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit ve Alacak
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/12/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, dava dışı Akaygil İnşaat tarafından kendisine yapılacak iş nedeniyle iki adet çek (… Bursa Şubesine ait TR 450020 6000 3000 9862 4400 03 nolu hesaba bağlı 30/11/2019 tarihli 75.000,00-TL bedelli ve 4562060 seri nolu ve … Bursa Şubesine ait TR 450020 6000 3000 9862 4400 03 nolu hesaba bağlı 31/12/2019 tarihli 100.000,00-TL bedelli ve 4562061 seri nolu) teslim edildiğini, tatahhüt edilen işi davalılar … ve … ile ortak yapmak üzere anlaşmaya vardıklarını, Akaygil firması tarafından verilen çekleri malzeme alımında kullanılmak üzere müvekkilinin …’a teslim ettiğini, akabinde Akaygil İnşaat tarafından işin durdurulduğunu ve çeklerini iadesinin talep edilmesi üzerine çekleri teslim ettiği …’dan çekleri istediğini ancak …’ın çekleri kendisinden …’in teslim aldığını ve …’ın da çekleri çaldığını, söz konusu çeklere karşılık hiçbir hizmet verilmediğini ileri sürerek çeklerin iptalini talep etmiş, mahkemece davacı asile dava dilekçesini açılması için süre verilmesi üzerine davacı 20/11/2019 tarihli dilekçesiyle davanın çalıntı çeklerin istirdadına ilişkin olduğunu beyan etmiş, davacı vekili 01/10/2020 tarihli tam ıslah dilekçesiyle, dava konusu çek bedellerinin keşideci firma tarafından ödenerek müvekkilinin cari hesabına borç olarak kaydedilerek tahsil edildiğini beyan ederek müvekkillinin davalılara borçlu olmadığının tespiti ile müvekkilinin uğradığı 175.000 TL zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, davacı ile müvekkilleri … ve …’ın fiilen yürütmüş oldukları ticari iş ilişkileri bulunduğunu, tarafların bu ortaklıklarını …’ın firması üzerinden yürümekte iken davacının daha fazla kar payı istemesi üzerine ortaklığın bozulduğunu, fiili ticari ilişkinin sürdüğü dönemde davacının … üzerinden kendisine Esnaf Kredi Kooperatifi’nden kredi çektirdiğini, borçlarını ödemediğini davacının borçları nedeniyle davaya konu çeklerin tedbiren …’da durması konusunda anlaştıklarını, çeklerin davacı tarafından müvekkili Engin’e teslim edildiğini ancak daha sonra çeklerin kaybolduğunu, davaya konu çeklerin … isimli şahıs tarafından çalınmış olabileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davanın zayi olduğu iddia edilen 30/11/2019 keşide tarihli, 75.000,00 TL bedelli ve 31/12/2019 keşide tarihli 100.000,00 TL bedelli çeklerin hamili tarafından söz konusu çekler nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti ile davacının çeklerin tahsili sonucunda uğradığı iddia edilen 175.000,00 TL zararın davalılardan tahsili istemine ilişkin olduğu, yargılama aşamasında davaya konu 30/11/2019 tarihli 75.000 TL bedelli çekin, çeki elinde bulunduran takip alacaklısı Tam Faktoring AŞ tarafından Bursa 1.İcra Müdürlüğünün 2019/13852 Esas sayılı dosyasıyla icraya konulduğu, 31/12/2019 keşide tarihli, 100.000 TL bedelli çekin ise Has Yıldırım Nakliyat İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.nin elinde bulunduğu, davacı tarafın davaya konu çekler sebebiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmiş ise de, davacının bu talebinde hukuki yarar bulunmadığı, çeklerde herhangi bir şekilde imzası ve sıfatı bulunmayan kişinin çekler sebebiyle icra tehdidi altında olmadığı, bu sebeple davacının menfi tespit talebinin hukuki yarar dava şartı yokluğundan reddine, kıymetli evrakın istirdatı istemine yönelik davada pasif husumet yokluğu nedeniyle istirdat isteminin reddine, davacının 175.000,00 TL zararına yönelik alacak talebinin ise arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili, davanın içeriğinde iki talep mevcut olduğunu, davacının borçlu olmadığı yönünde menfi tespit talepleri ile müvekkilini haksız olarak zarara uğratan ve 175.000 TL ödemesine neden olan davalılardan bu zararın tahsilinin talep edildiğini, dava yığılması söz konusu olduğundan davanın arabuluculuk dava şartına tabi olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Davacı, dava dışı firmadan alınan ve davalılara emanet olarak bırakılan çeklerin …’a verildiğini ve çek bedellerinin keşideci firma tarafından ödendiğini ancak çeklere karşılık hizmet verilmediğinden ödenen çek bedellerinin keşideci firma tarafından müvekkilinden tahsil edildiğini iddia ederek dava konusu çekler nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespiti ile çek bedellerinin kendisinden tahsil edilmesi nedeniyle uğradığı zararın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davacı ıslah dilekçesiyle, menfi tespit ve alacak talebinde bulunmuş olup mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, 7115 sayılı yasanın 20. maddesi ile TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olup bahse konu maddeye göre, TTK’nın 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Somut olayda, 6100 sayılı HMK’nın 110. maddesiyle düzenleme altına alınan “davaların yığılması” durumu söz konusu olup uyuşmazlık, dava konusu çekler nedeniyle menfi tespit ve çek bedellerinin ödenmesi nedeniyle alacak talebi olmak üzere iki ayrı dava içermektedir. Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan tahsil davası arabuluculuğa tabi ise de, menfi tespit davası arabuluculuğa tabi değildir. Bu durumda, arabuluculuğa tabi olmayan bir dava ile birlikte açılan tahsil davası da arabuluculuk dava şartına tabi olmayacağından aksi yöndeki mahkeme gerekçesi isabetli görülmemiştir (Yargıtay 11. HD.nin 10/02/2020 tarih ve 2019/3048 – 2020/1093; 17/02/2020 tarih ve 2020/197-2020/1578 sayılı ilamları).
Kabule göre de; davacı tarafça açılan çek istirdatı davası ıslah edildiği ve tam ıslah dilekçesinde istirdada yönelik talep olmadığı halde mahkemece, kıymetli evrakın istirdadı istemine yönelik dava olduğunun kabulü ile pasif husumet yokluğundan istirdad isteminin reddine karar verilmesi hatalı görülmüştür.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-a-4 hükmü uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararının 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-a-4 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-) Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-) 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince, peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının davacı tarafa iadesine,
4-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden yapılacak yargılamada verilecek hükümle birlikte değerlendirimesine,
5-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/12/2022


Ba