Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/602 E. 2023/1347 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/602
KARAR NO : 2023/1347
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/07/2020
NUMARASI : 2017/710 Esas, 2020/449 Karar
DAVACI : …-…
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1-…-…
VEKİLİ Av. …
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kayn.)
KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/09/2023
Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/07/2020 tarih, 2017/710 Esas, 2020/449 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı … ile davalılardan …’ın diğer davalı Tasfiye Halinde … Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ortakları olduğunu, davalı …’ın tasfiye memuru olarak atandığını, tasfiye işlemleri sırasında şirket mülkiyetinde bulunan iki gayrimenkulün gerçek değerinin çok altında düşük fiyata satıldığını, elde edilen bedellerin …’ın şahsi hesabına alınıp kullanıldığını, taşınmazlar içerisinde bulunan makinaların da bu şekilde satıldığını, olay sebebiyle Cumhuriyet Savcılığına yaptıkları şikayet üzerine başlatılan ceza soruşturma ve kovuşturmasında …’ın güveni kötüye kullanma sebebiyle mahkum olduğunu, …’ın işlemleri sebebiyle davacının tasfiye payının zarar gördüğünü ileri sürerek davalı …’ın yönetim kurulu başkanlığı ve tasfiye memuru sırasında şirkete verdiği zararlar için şimdilik 5.000 TL’nin davalıdan alınarak şirkete ödenmesine, davacının tasfiye sonucu alacağı paydan dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL’nin zararın doğduğu tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; talep haklarının zaman aşımına uğradığını, 1985-1990 yılları arasında ticari hayatında iflas etmiş bulunan davacının tüm borçlarının ağabeyi olan davalı … tarafından ödendiğini, herhangi bir karşılık alınmadığını, şirketin başlangıçta 1974 yılında müteveffa baba Mehmet Toprak ile … arasında %50 payla kurulduğunu, 1994 yılında anonim şirkete dönüşme aşamasında …’ın %40 hisse ile şirkete ortak alındığını, hisse bedeli tahsil edilmediğini, davacının anne ve babasının ölümünden sonra şirket yönetimini ele geçirdiğini, diğer kardeşleriyle birlik olarak haksız ceza kovuşturmalarına sebep olduğunu, şirketin borca batak hale gelmesinden sonra tekrar kendisinin yönetimi üstlendiğini, tasfiye işlemlerini yürüttüğünü, davacının ileri sürdüğü ceza kovuşturmasında Bölge Adliye Mahkemesinin kararı ile beraat ettiğini, düşük bedele satıldığı söylenen taşınmazlar üzerindeki çok sayıda haciz yüzünden piyasa şartlarında alıcı bulunmadığını, taşınmazların altı yıl satılık kaldığını, üzerindeki haciz şerhleri yüzünden daha ucuz fiyata satılmak zorunda kalındığını, tahsil edilen paranın resmi kayda girsin diye banka hesabına yatırıldığını ancak şirket taşınmazının parası olduğunun açıklama kısmına yazıldığını, elde edilen paradan borçların ödendiğini, davacının payı da kendisine ödenerek elinden ibraname alındığını ileri sürmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davacı vekilinin 02/07/2020 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettikleri, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiğini bildirdiği, davalı vekilinin UYAP’tan gönderdiği 07/07/2020 tarihli dilekçesi ile yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini imzalı beyanı ile bildirdiği, davadan feragatın kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağı, gerekçesi ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili 18.12.2020 istinaf dilekçesi ile; davacı vekili olarak feragat beyanı bulunmadığını, bu nedenle hüküm kısmının 3.Bölümündeki “Davacı vekili ve davalı vekili tarafından yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,” şeklindeki kararın da hatalı olduğunu, öncelikle kararın tavzih edilerek; Av.K. M.165 gereği tarafına hükmedilecek vekalet ücretinin tespiti amacıyla davacı ve davalı asile sorularak, aralarında anlaşmaya varılan tutarın tespiti sonrası tarafına masraf ve vekalet ücreti takdir edilmesini, tavzih talebi kabul edilmediği takdirde dilekçenin istinaf dilekçesi olarak kabulüne karar verilerek, ilk derece mahkemesi kararının istinaf ettikleri kısımlarının kaldırılarak, itirazlarının kabulüne, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 22.12.2020 istinaf dilekçesi ile; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, usul ekonomisi açısından her iki talebin birlikte yürütülmesi gerektiğini, mahkemenin, şirketin tasfiyesinin tamamlanmasını beklemesi ve ortağa isabet edecek pay varsa bu tutara hükmetmesi gerektiğini, davanın reddenin, bu tasfiye sonucu ortağa tasfiye payı düşmediği halde olabileceğini, dolayısıyla davaya devam edilip tasfiye sonuçlanmadan, ortağın payına tasfiye tutarı düşüp düşmediği belli olmadığı gerekçesi ile davanın reddinin hatalı olduğunu, belirterek ilk derece mahkemesi kararının istinaf edilen kısımlarının kaldırılarak, itirazlarının kabulüne, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, yönetim kurulu üyeliği ve tasfiye memurluğu nedeniyle şirkete verilen zararın tahsili ve şirketin tasfiyesi sonucu pay alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davadan feragat hususunu düzenleyen 6100 sayılı HMK nın 307 nci maddesi “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” hükmünü düzenlemektedir. HMK’nın 312/1 maddesi “Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Feragat veya kabul talep sonucundan sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkumiyet ona göre belirlenir.” hükmünü içermektedir.
Öte yandan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulhte ücreti düzenleyen 6. maddesi de “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda davacı asilin kimlik tespiti yapılmış 02/07/2020 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini, davada feragat nedeniyle karar verilmesini talep ettiğini bildirdiği, Davalı vekilinin UYAP sisteminden gönderdiği 07/07/2020 tarihli dilekçesi ile davacı tarafın feragat yönündeki beyanını kabul ettiklerini, gereğinin yapılmasını talep ettiklerini bildirdiği anlaşılmıştır. Mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 312/1 maddesi ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6.maddesi gereğince davalı lehine ve davadan feragat eden davacı aleyhine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Davalı tarafın istinaf talebinde bulunmadığı da dikkate alınarak feragat eden davacı lehine yargılama gderi ve vekalet ücreti takdiri mümkün olmadığından davacı vekilinin buna yönelik istinaf talebi ile 22/12/2020 tarihli istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususların davanın feragat nedeniyle reddedilmiş olması karşısında yerinde görülmemiştir.
Açıklanan gerekçeler ve dosya kapsamına göre mahkeme kararı ve gerekçesi yerinde olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL istinaf karar ve ilâm harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın m. 362/1-a hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır