Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/50 E. 2023/1386 K. 02.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/27
KARAR NO : 2023/1404

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/788 Esas, 2020/226 Karar
KAR Yıldırım/ BURSA

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 02/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/10/2023

Davacılar vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacılar vekili, müvekkili …’un, Karakuşlar Halı Tekstil San. Ve Tic. AŞ’nin tek ortağı ve tek yönetim kurulu üyesi olup Halıca markasının tek sahibinin ise Karakuşlar Halı Tekstil San ve Tic. AŞ olduğunu, uzantıları belirtilen internet sitelerinde yer alan haber ve yorumlarıyla davalının müvekkili … ve Halıca markası aleyhine Fetö ile bağlantılı olduğuna yönelik iftira niteliğindeki iddialarda bulunarak …’un kişilik haklarına ve saygınlığına saldırıda bulunduğunu, aynı yöndeki iddialarla Halıca markasının toplumda ulaşmış olduğu ticari itibarına ve saygınlığına zarar verdiğini, söz konusu haksız iddiaların müvekkili firmadan ürün satın alacak müşterileri etkilediği gibi müvekkili firmaya mal temin edecek tedarikçi firmaları da etkilediğini, müvekkillerinin haber ve yorumlardan maddi ve manevi zarar görüklerini, davalının eylemlerinin kötüleme suretiyle haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek davalı tarafından yazılan haber ve yorumların, müvekkilinin kişilik haklarını ihlal etmesi ve haksız rekabet teşkil etmesi nedeniyle hukuka aykırılığın tespitine, söz konusu sitelere erişimin engellenmesine, her bir davacı için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve kararın ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davacı tarafın, davalının yalan haberlerle, davacı …’un FETÖ mensubu olduğu, diğer davacı şirketin piyasada “Halıca” diye bilinen ismi kullanılarak, …’un ağabeyi Eyüp Karakuş’un adını da Halıca’nın ortağı imiş gibi zikredilerek olumsuz bir algı yarattığını, bu haksız ve yalan haberlerin davacıların ticari itibarını zedelediği, bu şekilde haksız rekabet yapıldığını iddia ettiği, eldeki davanın bir haksız rekabet davası değil, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat davası olduğu, bir tacir hakkında basın yoluyla haksız karalama haberleri yapıldığında, mağdurun yani tacirin kar kaybına veya zararına neden olsa bile haksız rekabet söz konusu olmayacağı, doğan zarar için haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği, haksız rekabetten söz edilmesi için başta rekabetin varlığı gerektiği, bu sebeple aslında istisnalar olsa bile (mesela işçinin haksız rekabeti) haksız rekabetin failinin de tacir olup özünde rakibinin mal ve ürünlerini kötülemek veya kendi mal ve ürünlerini gerçek dışı biçimde övmenin söz konusu olduğu, bu durumun rakipler arasında müşteri kaybına veya kazanmaya, kar oranlarının değişmesine etki ettiği, sonuç olarak basın yoluyla hakaret veya algı operasyonu gibi eylemlerin özünde haksız fiil olmakla birlikte haksız rekabet olmadığı, gazete veya gazetecinin yaptığı yalan yahut yanıltıcı haberle haksız fiil işlemiş olacağı, bu haberin mağdur durumundaki tacirin ticari itibarını veya müşteri çevresini olumsuz etkileyebileceği ancak gazetecinin mobilyacıya, halıcıya, market sahibine veya tekstilciye rekabet etmiş olmayacağı, bunun tek istisnasının gazetecinin kötü niyetle rakip firma ile anlaşmalı biçimde yalan haber yapması, müşterileri mağdurun rakibi konumundaki başka bir tacire yöneltecek biçimde davranması olacağı, bu durumda da hem gazeteci hem onunla anlaşmalı hareket eden tacirin birlikte haksız rekabet etmiş oldukları, gazetecinin yaptığı yalan veya yanıltıcı haberin bir tacirin ticari hayatına olumsuz tesir ederse ortada haksız fiilin söz konusu olduğu, bu davanın da genel mahkemelerde genel hükümlere göre çözüleceği, böyle bir durumda mahkememizin görevsiz oluşu nazara alınarak davanın usulden reddine karar verilmesi düşünülebilirse de dava dilekçesinde istenen hususlar nazara alındığında genel mahkemelerin davayı bu haliyle görmelerinin de mümkün olmadığı, davacı tarafın bir haksız rekabet varmış gibi ve haksız rekabet hükümlerine göre talepte bulunduğu, haksız rekabetin sonuçları ile haksız fiilin sonuçlarının farklı olduğu, bu nedenlerle görevsizlik kararı da verilmediği, davanın reddine karar verildiği, zira ortada haksız rekabetin söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekili, mahkemenin hatalı olarak haksız rekabetin sadece rakipler arasında olabileceği varsayımına dayandığını, haksız rekabetin sadece rakipler arasındaki bir ilişki olmayıp haksız rekabet hükümleri ile bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasının amaçlandığını, dava konusunun ise davalının müvekkilleri aleyhine yazılı basın ve sosyal medyada haksız rekabet teşkil edecek eylemlerde bulunması olup bu konunun TTK 58/1’de düzenlendiğini, buna göre “Haksız rekabet, her türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim işletmeleriyle, ileride gerçekleşecek teknik gelişmeler sonucunda faaliyete geçecek kuruluşlar aracılığıyla işlenmişse, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar, ancak, basında yayımlanan şeyin, programın; ekranda, bilişim aracında veya benzeri ortamlarda görüntülenenin; ses olarak yayımlananın veya herhangi bir şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren kişiler aleyhine açılabilir” şeklinde düzenlendiğini, işbu davanın da haksız rekabet nedeniyle açılan mutlak bir ticari dava olduğunu, kararın kendi içinde çelişkili olduğunu, mahkemece davanın haksız fiil olarak nitelendirildiği ancak görevsizlik kararı verilmediği, arabuluculuk ücretinin müvekkili üzerine bırakılmasının da hukuka aykırıdır olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, haksız rekabete dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olup karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Öncelikle, davacı taraf iddiasını haksız rekabet hükümlerine dayandırmış olup mahkemece hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu, eldeki davanın bir haksız rekabet davası olmayıp haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat davası olduğu kabul edildiği halde, gerekçenin devamında bu kabule rağmen davacının haksız rekabet varmış gibi ve haksız rekabet hükümlerine göre talepte bulunması nedeniyle görevsizlik kararı da verilmediği belirtilerek somut olayda haksız rekabet bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği nazara alındığında, mahkeme gerekçesinin çelişkili olduğu anlaşılmaktadır.
Haksız rekabet, 6102 sayılı TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunda haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacının “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” olduğu belirtildikten sonra; 6102 sayılı TTK’nın 54/(2) maddesinde ise haksız rekabete ilişkin genel ilke “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 54. maddesinde haksız rekabetin amacı ve genel ilkesi belirtildikten sonra, Kanun’un 55. maddesinde uygulamada sık karşılaşılan ve dürüstlük kurallarına aykırı olan bazı davranış ve fiil örnekleri sayılmıştır (Arkan, s. 350). Bu çerçevede bir davranış veya uygulamanın haksız rekabet teşkil edip etmediği belirlenirken öncelikle özel hüküm niteliğindeki 6102 sayılı TTK’nın 55. maddesinde sayılan hâllerden birinin var olup olmadığına bakılması gerekmektedir. Haksız rekabet, haksız fiilin özel bir türü olup somut olaya göre değerlendirme yapılarak bir eylemin haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağı mahkemece tayin edilmelidir.
Öte yandan mahkeme kabulünün aksine, TTK’nın haksız rekabet hükümlerinin uygulanabilmesi için kötüleyen ile kötülenen arasında bir rekabet ilişkisinin bulunmasına gerek bulunmamaktadır. Kötüleme suretiyle haksız rekabet bir rakip tarafından yapılabileceği gibi üçüncü kişiler tarafından da yapılabilir.
Bu itibarla, somut olayda davanın haksız rekabet hükümleri uyarınca açıldığı sabit olup davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediğinin, yapılan haberlerin basın özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve çelişkili gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davacılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararının 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-a-6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-) Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-) 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan istinaf karar ve ilâm harcının istinaf eden tarafa talep halinde ilk derce mahkemesince iadesine,
4-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden yapılacak yargılamada verilecek hükümle birlikte değerlendirimesine,
5-) Kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/10/2023


Ba