Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/2621 E. 2022/195 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2621 – 2022/195
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2621
KARAR NO : 2022/195

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

B

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit

KARAR TARİHİ : 14/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/02/2022

Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/124 Esas, 15/02/2021 tarihli ara kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bursa 6.İcra Müdürlüğü 2020/5142 esas sayılı dosyası ile davalı tarafından müvekkillerine karşı icra takibi başlatıldığını, bu icra takibine esas olmak üzere 20.09.2012 ve 30.06.2017 tarihli 2 kredi sözleşmesini dayanak gösterdiklerini, bu kredi sözleşmesinde 20.09.2012 tarihli sözleşmede davacı müvekkillerden Bürhan Kasım’ın kefil olarak imzası bulunduğunu, diğer başvurucu Aysen Kasım ise kefil olarak imzasının bulunmadığını, sadece eşinin kefilliğine onay veren olarak imzası bulunduğunu, işbu açığa alınmış kambiyo evrakının sonradan doldurulmuş olduğunu; dolayısıyla açığa imzanın kötüye kullanılması, bedelsiz senedin kullanılması ve güvenin kötüye kullanılması suçlarının ceza kanunu açısından oluştuğunu, teminat senetlerinin kambiyo evrakı olarak kullanılamayacağını, bu haliyle;bir sözleşme neticesinde teminat senedi olarak alınmış olduğu, karşı tarafça da kabul edilmiş olduğundan dolayı işbu senet kambiyo vasfında olmadığından kambiyo takibine konu edilemeyeceğini, dolayısıyla senedin iptali gerektiğini, bu kambiyo evrakına dayanak gösterilen 20.09.2012 tarihli kredi sözleşme ve ekleri incelendiğinde davacılardan, Aysen Kasım’ın kefil olmadığı; sadece eşinin kefaletine onay veren olduğunun görüldüğünü, dolayısyla sözleşmeye aykırı bir şekilde Aysen Kasım’ın borçlu gösterilmesi nedeniyle de kambiyo evrakının iptali gerektiğininden bahisle Bursa 6.İcra Müdürlüğü 2020/5142 esas sayılı dosyasındaki icra takibinin ihtiyati tedbir ile durdurulmasına , menfi tesbit davasının ve kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkili bankanın davalılardan alacaklı olduğunu , takip konusu senedin sonradan doldurulmasının söz konusu olmadığını, iddiaların yazılı delille ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddi ile davacılar aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Davacı vekilinin 27/10/2021 tarihli oturumda tedbir talebini tekrar ettiğini beyan ettiği , mahkemece 27/10/2021 tarihli oturumda (01/11/2021 tarihli gerekçeli ara karar ile ) ;
“İhtiyati tedbir için davacının davasında haklı olduğunun yaklaşık ispat kuralı uyarınca ispat etmesi gerektiğinden ve bu aşamada mevcut delillerde bu konuda mahkememizce kanaat oluşmadığından ve İİK 72 md.uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında icra takibinin tedbiren durdurulması mümkün olmadığından, davacı vekilinin icra takibinin durdurulması yönündeki tedbir isteminin REDDİNE,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf talebinde; Bursa 8.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/456 E. Sayılı dosyasında dosyaya konu senetlerin kredi sözleşmesine teminat olarak imzalatıldığının davalı tarafın beyan ve ikrarları ile anlaşıldığını,ayrıca 2013 yılında alınmış olan bu evrakın 2020 yılı itibariyle sonradan doldurulmak suretiyle tanzim ettiklerini beyan ettiklerini, kamu bankası niteliği gören bir kurumun; açığa imzanın kötüye kullanılması, bedelsiz senedin kullanılması ve güvenin kötüye kullanılması gibi ceza kanunu açısından suç niteliği taşıyan eylemlerinin senetlerin kambiyo senedi vasfını göremeyeceğini, usulsüz bir şekilde senetlere dayanak mükerrer takiplerin davacı müvekkilini zarara sokacağını ,“Çoğun içinde az da vardır.” prensibi gereği somut olayın içinde bulunduğu sonradan değişmesi mümkün şartları bakımından ve her iki tarafın da mağdur olmaması adına ihtiyati tedbir kararının kabulü gerektiğini, davanın icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davası olduğu ve kambiyo senedinde irade fesadı iddiasına dayandığını, mahkeme tarafından dava sonuçlanıncaya kadar ki süreçte doğabilecek zararların önüne geçmek amacıyla tedbir talebini isteklerini yinelediklerini, yerel mahkemenin 27/10/2021 tarihli duruşmasında ara karar gereği reddedilen ihtiyati tedbir kararının reddine kararının kaldırılmasını, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava; ihtiyati tedbir talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Buna göre geçici hukuki koruma tedbiri olan ihtiyati tedbire yönelik kararlardan, HMK 391/3. maddesi gereğince “tedbir talebinin reddi halinde” ve yine 394/4. maddesi gereğince “karşı taraf dinlenilmeden verilen ihtiyati tedbir kararına yapılan itiraz üzerine verilen kararlara” karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir.
Somut olayda,Davacı tarafça, davalı banka tarafından icra takibine konu edilen kredi sözleşmesi nedeniyle açığa alınmış olan kambiyo senedi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebi ve İİK .72 madde gereğince , icra takibinin ihtiyati tedbir ile durdurulması talebinde bulunmuştur. Davalı banka, icra takibine konu borca ve bonoya ilişkin yapılan itirazların dayanağı bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 27.10.2020 tarihli ara karar ile talebin reddine karar verildiği, anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı içerisindeki bilgi ve belgeler, ilk derece mahkeme gerekçesinde dayanılan deliller ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, toplanan delillere göre, mevcut durum itibariyle yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından, İİK’nun 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin tedbiren durdurulmasının mümkün olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesine göre esastan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacının istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde iadesine,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 14/02/2022

M