Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/2231 E. 2023/585 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2231 – 2023/585
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/2231
KARAR NO : 2023/585
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

B TARİHİ : 14/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/04/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, 04/01/2021 günü, müvekkil firmanın muhasebe işleri ile ilgilenen mali müşavir … Demir’in aracında hırsızlık olayı meydana geldiğini ve araçta bulunan bilgisayarın ve çantanın çalındığını, çatanın içerisinde 2019, 2018 ve 2017 yıllarına ait Okyanus Ltd. Şti.ne ait, 2016 ve 2017 yıllarına ait Şanslı Ltd. Şti.ne ait, 2019 ve 2020 yıllarına ait Şah Hortum AŞ ait, 2016 ve 2017 yıllarına ait Şah. Ltd. Şti.ne ait, 2018,2019 ve 2020 yıllarına ait Şanslı AŞ’ye ait evraklar bulunduğunu, müvekkili şirketin Şah Hortum İplik İnşaat Mobilya Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi sıfatıyla faaliyet gösterdiği 2016 ve 2017 yıllarına ait defterlerinin zayi olduğunu ileri sürerek zayi belgesi verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davacı vekilince kaybolan defterler ile ilgili kolluğa şikayet tarihinin 04/01/2021 olarak belirtildiği, bu tarih itibariyle defterlerin kaybolduğuna vakıf olunduğunun kabulü gerektiğini, davacı tarafın tacir olup basiretli davranması gerektiği ve davanın 15 günülük hak süre geçirdikten sonra 26/05/2021 tarihinde açıldığı gerekçesiyle, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili, öğrenme tarihinin 04/01/2021 olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, söz konusu tarihte mali müşavirin jandarmaya ifade verdiğini, müvekkili şirket yetkililerinin 26/05/2021 tarihinde olaydan haberdar olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, ticari defter ve kayıtların zayi olması nedeniyle 6102 sayılı TTK m. 82/7 hükmüne göre zayi belgesi verilmesi talebine ilişkindir.

TTK’nın 82/7 maddesinde; tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgelerin; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacirin zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebileceği, davanın hasımsız açılacağı, mahkemenin gerekli gördüğü delillerin toplanmasını emredebileceği hüküm altına alınmıştır. Madde uyarınca, 15 günlük süre hak düşürücü süredir.
Söz konusu hükümde “yangın, su baskını, veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle” defter ve belgelerin ziyaa uğramasından söz edildiği dikkate alınarak, sınırlayıcı bir düzenleme yapılmadığı kabul edilmelidir. Bu nedenle hükümdeki “gibi” sözcüğünden de anlaşılacağı üzere, tacirin elinde olmayan benzer olaylar da maddenin kapsamında düşünülmüştür. Bu nedenle tacirin, söz konusu hükümdeki defter ve belgelerin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması, diğer taraftan da ziyaa uğramanın onun iradesi dışında, elinde olmayan bir nedenle meydana gelmiş olması zorunludur (Yargıtay HGK’nın 25/09/1985, E. 1984/11-12, K. 1985/728 tarih ve sayılı kararı).
Somut olayda, davacı şirkete ait defter ve belgelerin 04/01/2021 tarihinde şirketin mali müşavirinin aracından çalındığı ileri sürerek zayi belgesi verilmesi talep edilmiştir. Her ne kadar mahkemece hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; talep dilekçesinde şirket yetkililerinin hırsızlık olayını öğrenme tarihi belirtilmemiştir.
Öte yandan, tacirin TTK’nın 82/7. maddesindeki düzenlemeden faydalanabilmesi için öncelikle ticari defterlerin korunması amacıyla gerekli dikkat ve ihtimamı göstermiş olması gerekmektedir. Somut olayda ise davacının ticari defterlerini teslim ettiği mali müşavirin ticari defterleri aracında beraberinde taşıdığı sırada hırsızlığa konu edilmesinde ihmal ve kusurun bulunduğu, davacı tarafın basiretli bir tacir gibi davranmayarak zayi belgesi verilmesini talep ettiği defter ve belgelerin muhafazasında gerekli dikkat ve özeni göstermediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, ticari evrakları korumada gerekli dikkat ve özeni göstermediği anlaşılan davacıya zayii belgesi verilmesi koşullarının somut olayda mevcut olmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve farklı gerekçe ile davanın reddine dair yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-) Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararının KALDIRILMASINA, 6100 sayılı HMK m. 353/1-b-2 hükmü gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA, Buna göre;
1-) Davanın REDDİNE,
2-) Yapılan yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
3-) Dava açılırken peşin alınan 59,30 TL harcın karar tarihinde alınması gerekli olan 179,90 TL’den mahsubu ile bakiye kalan 120,60 TL karar ve ilam harcının davacı taraftan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak arta kalan kısmın kararın kesinleşmesine müteakiben ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
II-) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca peşin alınan istinaf karar harcının davacıya talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
III-) Davacı tarafından istinaf başvuru aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
IV-) Kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince tebliğine,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-ç hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/04/2023