Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/1638 E. 2021/1518 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1638
KARAR NO : 2021/1518

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2020
NUMARASI : 2019/794 E. 2020/707 K.
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … -…
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 05/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/11/2021
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/11/2019 tarih, 2019/794 esas, 2020/707 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP :
Davacı vekili, müvekkilinin mimarlık şirketi bulunduğunu, takibe konu senetlerindeki imzaların başka amaçla alınan imzalar kullanılarak tanzim edildiğini, senetlerin davacının bilgisi ve iradesi dışında düzenlendiğini, davalının, 15 yıl kadar müvekkilinin mimarlık şirketinde çalışan Seda Sayan Piroğlu’nun eşi olduğunu, davalının işyerine sık sık geldiğini, davacı ile tanışarak güven uyandırdığını, kendisini bankacı ve hisse alım satım uzmanı olarak tanıttığını, anılan kişi aracılığıyla hisse alım satımı yapıldığını, hisse senetlerinin hızlı alım satımı için, hisselerin kendi hesabına virman edilmesini istediğini, hisselerin kendi hesabına havalesi ile ilk olarak gizli emelini gerçekleştirdiğini, davalının müvekkiline 42 adet virman talimatı sunduğunu, birinci sayfada metin altında imza yeri kalmadığı için ikinci sayfanın hemen altına pul iliştirerek pulun altının imzalanmasını istediğini, müvekkilinin güven ilişkisi nedeniyle bu kısımları imzaladığını, takip konusu bonoların, ikinci sayfaların üst bölümüne pul iliştirilerek pulun altının davacıya imzalatılması, daha sonra da pulun iliştirildiği yerin davalı tarafından bono olarak doldurulması suretiyle düzenlendiğini, davalı hakkında şikayette bulunduklarını, davalının 798.000 Euro ve 415.000 Usd tutarı davacıya teslim ettiğini belirttiği dönemde hesabında yeterli para bulunmadığını, davalı ile hisse alım satımı dışında bono düzenlenmesini gerektirir herhangi bir iş ilişkileri bulunmadığını, davacının hiçbir zaman kimseden borç almadığını, savcılık aşamasında davalının hesap hareketlerinin incelendiğini, hiçbir zaman bu miktarda paranın hesapta bulunmadığını, 7.000.000 TL’na yakın tutarın elden verilmesinin mümkün olmadığını, davalının mesleği, sosyal ekonomik durumu itibariyle bu kadar tutarı borç vermesinin mümkün bulunmadığını, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek, 798.000 Euro ve 415.000 Usd tutarlı bonolardan dolayı borçlu olmadıklarının tespitini, kötüniyet tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, kambiyo senetlerinin mücerret olduğunu, bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun yazılı belge ile ispatı gerektiğini, ses kaydının hukuka aykırı olarak elde edildiğini, davacının 10 yıldır hisse alım satımı yaptığını, çeşitli hesaplarda paralarının bulunduğunu, davacının hisseleri ile ilgilenmesini istediğini, Akdeniz Güvenlik firmasına ait 200.000 TL değerindeki hissenin davacıya virman edildiğini, hisse bedelinin 2017 yılında 600.000 TL’na çıkarıldığını, sonradan davacının talebi ile hisselerin satıldığını, paranın ofisinde davacıya nakden ödendiğini, parayı teslim ettiğine dair ibraname alındığını, davacının hisse alım satımı nedeniyle daha önceden sürekli paralar kaybettiğini, 2014 yılından beri parça parça borç para aldığını, davacının paraları ödeyemeyince senet verdiğini, davacının eşinden miras kalan fabrika arsasını satacağı düşüncesiyle senet vadesini düzenlediğini, sonradan yerin daha önceden satıldığını öğrendiklerini, icra takibi yaptıklarını, davalının ekonomik durumunun yerinde olduğunu, banka hesaplarında sürekli parasının bulunduğunu, işlemlere ilişkin dekontları sunduklarını belirterek, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ;
Mahkemece, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olduğu, açığa atılan imzanın yazılı belge ile ispatlanacağı, senedin hile ile alındığına dair açılan soruşturmanın takipsizlik ile sonuçlandığı, hayatın olağan akışı kavramıyla senedin hüküm ve sonuçlarının ortadan kaldırılamayacağı, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, hile ve sahtecilik iddiasının her türlü delille ispatlanacağını, delil listelerinde tanık delilli bulunduğunu, bu yöndeki taleplerinin kabul edilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, somut olayda senedin talil edildiğini, bilirkişi raporu ile uzman raporu arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, ATK raporunun sahtelik açısından tek başına sonuç çıkaran bir belge olmadığını, belgenin tek seferde oluşturulmadığının belirlendiğini, davalının senetlerden üç ay sonra, alacaklı olduğunu iddia ettiği halde mahsuplaşma yapmadan, aynı hafta içinde hem kendisi için hem de ibraname alıp, davacı için borç senedi almasının hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu, menfi tespit davalarında hukuki ilişkinin ikrarı halinde ispat yükünün davalıda olduğunu, virman talimatı amacıyla düzenlenen belgedeki imzanın senet haline getirildiğini, senedin sahte olmadığını ispat yükünün bu senetle hak talep eden davalıda bulunduğunu, bonolarda yer alan paraların elden verildiğinin hayatın olağan akışına uymadığını, senedin ihdas nedeninin talil edildiğini, ispat yükünün davalıya geçtiğini, davalının, senedin borç ilişkisi için düzenlendiğini belirttiğini ancak iş ilişkisini ispatlayamadığını, davalının 2014-2017 yılları arasında hisse alım satımına aracılık eden broker olduğunu, virman talimatlarının ikinci sayfasındaki imza üzerinden bono düzenlendiğini, uzman raporunda ikişer adet pulun belgeye yapışık olmadığının, altlarındaki yapışkanın açıkta olması nedeniyle pulların bir bölümünün kağıt üstünde yüksekte durduğunun, belgenin normal bir belge olmadığının, ileriye dönük olarak bir şeyler amaçlandığının belirtildiğini, ATK raporunda, metin kısmının orijinal olup olmadığının tespit edilemeyeceğinin, yazım tarihini ölçecek teknik kapasitenin bugün için olmadığının açıklandığını, davalının cevap dilekçesinde müvekkiline zaman zaman borç para verdiğini, karşılığında senetleri aldığını belirttiğini, bu kadar paranın hiçbir yazılı belge veya teminat olmadan, ne zaman, ne şekilde, hangi ekonomik güçle verildiğinin, takas mahsup yapılmadığının ispatı gerektiğini, davalının bu kadar parayı borç verip veremeyeceğinin incelenmediğini, davalının soruşturmadaki ifadesinde paranın iş ilişkisi çerçevesinde verilen borç paradan kaynaklandığını açıkladığını, nasıl bir iş ilişkisi olduğunun belirtilmediğini, yüksek miktardaki paranın mutlaka banka ile el değiştirmesi gerektiğini, hayatın olağan akışı kavramının menfi tespit davalarında sıklıkla uygulandığını, davalının banka kayıtlarının incelenmediğini, davalı defterleri ibraz edilerek incelenmesi gerektiğini, davalının senetlerin düzenlendiği tarihte borç para verme gücü olup olmadığının ispatlanması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, bonolardan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava konusu olayda, davacı tarafın, bonoların aralarındaki hisse alım satımı aracılık ilişki gereğince daha imzalı olarak verilen belgelerden sahte olarak bono tanzim edildiğini, davalının bono bedelini davacıya ödeyecek ekonomik durumu bulunmadığını ileri sürdüğü, davalının ise davacıya borç para verildiğini, buna karşılık bonoların düzenlendiğini savunduğu, soruşturma dosyasında savcılık tarafından alınan ATK raporunda, bonoların üst kısımda yer alan makine yazıları ile ad soyad, T.C. no, imza makine yazıları arasında fark tespit edilemediğinin, ikinci yazıcıya ait mürekkep bakiyesi, silinti, kazıntı, tahrifat tespit edilemediğinin, imzanın … eli ürünü olduğunun, mürekkep yazı yaşı tarihine ilişkin kullanılan bilimsel yöntem olmadığının açıklandığı, davacı tarafından alınan uzman mütalaasında ise bono metin yazısındaki yazılar ile alt tarafta ad soyad, T..C no, imza yazıları arasında ortak harflerin, toner tankındaki mürekkebe bağlı olarak metindeki harflerin daha koyu renkte olduğu, harfler arasında mikroskobik olarak kesinlik farklılıkları bulunduğu, simetrik harf tamlamalarında mikroskobik farklılıklar olduğu, bu nedenle üst metin yazısı ile alt kısımda bulunan, adı soyadı, T.C. no, imza yazılarının farklı zamanda yazıldığı ve montajla belge haline getirildiği, bono metni altında el ile yazılan … yazısı ile devamında Bademli mh Akman Karagöz sitesi no 24 Mudanya Bursa yazısının, yazıların tersim tarzı, meyil ve işleklikleri, kaligrafik, karakteristlik ve grafolojik özellikler yönünden farklı olduğu ve … yazısı ile devamındaki yazının iki farklı el ürünü olduğunun belirtildiği, savcılık tarafından alınan ATK raporu ile uzman mütalaası arasında çelişki olduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla, bonolarla birlikte belgelerin yazıcıdan çıktısının alınması esnasında belge üzerinde önceden imza varsa bu imza üzerinde oluşabilecek toner/kartuş izinden hareketle, belgenin metin kısmının bilgisayarda hazırlanıp yazıcıdan çıktısı alındıktan sonra mı imzalandığı, yoksa boş kağıda önceden atılan imzanın üst kısmındaki boşluğa denk gelecek şekilde bilgisayardan yazının metin kısmı hazırlandıktan sonra mı yazıcıdan çıktı alındığı, bonoların davacıdan hileli yoldan elde edilen imzalardan yararlanılarak sahte olarak üretilip üretilmediği, taraflar arasında daha önceden imzalanan ibraname isimli belgelerdeki davacı ad, soyad, T.C. no, adres yazılı kısım ile bonolardaki yazıların benzer olması nedeniyle, daha önceden imzalanan ibraname isimli belgelerdeki imzalardan yararlanılarak bonoların tanzim edilip edilmediği, raporlar arasındaki mübayenetin nereden kaynaklandığı hususlarında Üniversite Grafoloji Bölümü, Polis, Jandarma Kriminal Labaratuar Daire Başkanlığı gibi yerlerden rapor alınarak, bonoların tanzim edilmesinde sahte veya şüpheli bir durum olup olmadığı tespit edilerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
Mahkemenin 11/11/2019 tarih, 2019/794 esas, 2020/707 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
Davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Davacı tarafından yatırılan istinaf karar ilam harcının talep halinde iadesine,
Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
HMK’nın 359/3. maddesine göre, kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza