Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/1534 E. 2022/1708 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1534
KARAR NO : 2022/1708

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2020/495 Esas, 2021/342 Karar
KARAR TARİHİ : 07/04/2021

DAVACI : … (…)
VEKİLİ : Av. … [16454-54048-34888] UETS
DAVALI : BURSA TİCARET SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ

VEKİLİ : Av. … [16324-23988-64051] UETS
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası

KARAR TARİHİ : 30/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2022
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkilinin terkin edilen ve ihyasını talep ettiği De-ar Tekstil Sanayi ve Limited Şirketi’nin yetkilisi olduğunu, söz konusu şirketin Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince 18/08/2014 tarihinde re’sen terkin edildiğini, şirketin resen terkin edildiği tarih de dahil olmak üzere alacaklı olduğu ve tahsili devam eden Bursa 2. İcra Dairesinin 2005/12689 Esas sayılı icra dosyası bulunduğunu, 2011 yılı Mayıs ayından 2017 yılı Mart ayına kadar düzenli olarak dosyaya tahsilat girmiş olup şirketin icra dosyasındaki borçlulardan halen alacağı olduğunu belirterek, resen terkin olunan DE-AR Tekstil Sanayi ve Limited Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, kanunda öngörülen beş senelik dava zamanaşımı süresinin 11/08/2019 tarihinde dolduğunu, ihyası talep edilen şirketin vergi kaydının adresinde bulunmadığıdan silindiğini ve şirket ana sözleşmesinde “Tescil ve ilan edilmiş adresinden ayrılmış olmasına rağmen, yeni adresini süresi içinde tescil ettirmemiş şirket için bu durum fesih sebebi sayılır” şeklinde düzenleme bulunduğunun tespit edildiğini, münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş limited şirketlerin 6102 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi gereğince tasfiyelerine ve ticaret sicili kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliğin Resmi Gazete’de yayımlandığı, ilgili şirketlerin müdürlüklerce tespiti ve bu şirketlere ihtar gönderilmesi gerektiği, bu doğrultuda ihyası talep edilen şirkete ve Ali Sarılar’a ihtarname gönderildiğini, ayrıca mevzuat uyarınca aynı içerikli ilanın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığını, ancak yasal süreleri içinde müvekkili kuruma herhangi bir bildirim yapılmadığını, bu itibarla şirketin sicilden 11/08/2014 tarihinde re’sen terkin edildiğine ilişkin ilanın 18 Ağustos 2014 tarih ve 8633 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 377. ve 378. sayfalarında yayınlandığını, ayrıca Ticaret sicil Müdürlüğünce yapılan araştırma sonucunda da Bursa 2. İcra Müdürlüğünce gönderilmiş herhangi bir müzekkere , haciz ve benzeri belgenin bulunmadığının tespit edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, ihyası talep edilen şirketin sicilden 11/08/2014 tarihinde re’sen terkin edildiğine ilişkin ilanın18 Ağustos 2014 tarih ve 8633 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 377. ve 378. sayfalarında yayınlandığını, ayrıca Ticaret sicil Müdürlüğünce yapılan araştırma sonucunda da Bursa 2. İcra Müdürlüğünce gönderilmiş herhangi bir müzekkere, haciz ve benzeri belgenin bulunmadığının tespit edildiği gerekçesiyle, TTK’nın geçici 7/15.maddesi uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili, şirketin re’sen terkin edildiği tarihte derdest devam eden icra dosyası bulunduğundan şirket usulsüz olarak terkin ve tasfiye edildiğini, 2011 yılı Mayıs ayından 2017 yılı Mart ayına kadar düzenli olarak icra dosyasına tahsilat girdiğini ve şirketin icra dosyasındaki borçlulardan halen alacağı bulunduğunu, ticaret sicili tarafında tebliğ işlemlerinin usulüne uygun yapılmadığını, ihtarnamenin şirket müdürü sıfatı ile Ali Sarılar’a gönderildiği iddia edilse de, Ali Sarılar’ın ihtarnamelerin gönderildiği iddia edilen tarih olan 02/05/2014 tarihinde müdür sıfatına haiz olmadığını, yetki süresinin bittiğini, terkin işlemleri yapılırken dönemin şirket yetkilisi sıfatı ile müvekkiline herhangi bir tebligat yapılmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde öngörülen sicilden terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Mahkemece, TTK’nın geçici 7/15.maddesi uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olup davacı vekilince karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
6102 sayılı TTK geçici 7/15 maddesinde “ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilecekleri” düzenlenmiş, aynı madde de “tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek mal varlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazine’ye intikal edeceği” öngörülmüştür.
Kanunda açıkça hak düşürücü süreden bahsedildiği halde mahkemece, davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi hatalıdır.
Dosya kapsamı uyarınca, ihyası talep edilen şirketin TTK’nın geçici 7.maddesi uyarınca 11/08/2014 tarihinde re’sen terkin edildiği, şirketlerin terkin tarihi ile dava tarihi arasında yasal 5 yıllık hak düşürücü süre geçmekle birlikte davacının, terkin edilen şirketin alacaklı olduğu ve tahsili devam eden Bursa 2. İcra Dairesinin 2005/12689 Esas sayılı dosyasının bulunduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır.
TTK’nın geçici 7/2. fıkrasında, “Davacı ve davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket ve kooperatiflere bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı” belirtilmiştir. Sicilden terkin edilen şirketin 11/08/2014 tarihinde sicil kaydı silinmiş olmasına rağmen, bu şirket tarafından alacaklı sıfatıyla başlatılan ve tahsili devam eden icra dosyasının bulunduğu, her ne kadar Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7/2. fıkrasında, “davacı, davalı ve dava” dan sözedilmişse de fıkranın amacı sicilden silinecek şirket veya kooperatifin üçüncü kişilerle nizasının bulunmaması hali olup maddede yazılı şekilde hızlı ve pratik şekilde tasfiyesinin yapılarak sicilden silinmesidir.
Bu itibarla, davacının ortağı olduğu ve sicilden terkin edilen şirketin, resen terkin edildiği tarihte alacaklı olduğu icra dosyasının bulunduğu nazara alındığında TTK geçici 7.madde uyarınca resen terkin koşullarının oluşmadığı ve yapılan terkinin hukuka aykırı olduğu anlaşılmakla birlikte dava dilekçesi içeriğinde Bursa 2. İcra Dairesinin 2005/12689 Esas sayılı dosyasındaki takibe devam edilmesi için şirketin ihyası gerektiği hususunda talepte bulunulduğu halde sonuç kısmında şirketin ihyasına karar verilmesinin talep edildiği görülmektedir. Bu nedenle davacı taraftan, şirketin tamamen mi yoksa Bursa 2. İcra Dairesinin 2005/12689 Esas sayılı dosyasındaki icra takibiyle sınırlı olmak üzere ek tasfiye işlemlerinin yapılmasına yönelik olarak mı ihyasının talep edildiği hususun açıklattırılarak sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Diğer yandan, davacı taraf harçtan muaf olmadığı halde mahkemece harçtan muaf olduğu gerekçesiyle davacından harç alınmaması da usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak deliller toplanmadan ve incelenmeden hüküm tesis edildiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararının 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-a-6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-) Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

3-) 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan istinaf karar ve ilâm harcının talep halinde ilk derce mahkemesince davacıya iadesine,
4-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/12/2022

Başkan