Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/1396 E. 2022/1744 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1396
KARAR NO : 2022/1744

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2021
NUMARASI : 2020/866 Esas, 2021/341 Karar

D
ANIN KONUSU : Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 01/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2022
Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/04/2021 tarih, 2020/866 Esas, 2021/341 Karar
sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacılar vekili, müvekkillerinin ortağı olduğu davalı kooperatifin 06/09/2020 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 11. Maddesinin (a) bendinde yer alan” Belediye park alanı tarafına açılan kapının güvenlik açısından kapatılması” kararının yapılan oylama sonucunda müvekkili dahil 5 kişinin red oyuna karşılık 15 kabul oyu ile kabul edildiğini, (I) bendinde yer alan “Sitenin üst giriş kapısından giriş-çıkışın manuel yapılmasına ve iki ana giriş kapısı için anahtarlı kilit takılması ” kararının da oyçokluğu ile kabul edildiğini, ihtilaf konusu yere ilişkin Nilüfer Belediyesinden alınmış imar yapı ruhsati ve eki mimari projenin incelenmesi ile belediye park alanı tarafına doğru bir kapının bırakıldığının açıkça görüldüğünü, müvekkilinin evlerinin söz konusu yapı kooperatifinin yaptığı sitenin alt kısmında olduğunu, sitenin eğimli bir alanda kurulu olduğunu, sağanak yağmur yağdığı zaman derenin taşması sonucunda davacılardan …’in evinin daha önce su altında kaldığını, artık kat mülkiyeti tapuları verildiğinden siteye ilişkin bu kararın Kooperatifin Kanununa göre Kooperatif Genel Kurulunca değil, Kat Mülkiyeti Kanuna göre kat malikleri kurulunca alınması gerektiğini, ortak kullanıma ilişkin bu dava konusu değişikliklerin de oyçokluğu ile değil oybirliği ile alınması gerektiğini belirterek 06/09/2020 tarihinde usulüne ayktırı olarak Tasfiye Halinde …Pekümit Konut Yapı Kooperatifinin Genel Kurulunda 11.maddenin (a) bendinde alınan “Belediye park alanı tarafına açılan kapının güvenlik açısından kapatılması” kararı ile (I) bendinde alınan “Sitenin üst giriş kapısından giriş-çıkışın manuel yapılmasına ve iki ana giriş kapısı için anahtarlı kilit takılması” kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında olmadığını, kanunda yazılı hususların bilinmediği ve sürenin bu sebeple kaçırıldığı iddiasının kabul edilmediğini, kooperatif henüz tasfiye edilmediğinden site ile ilgili alınacak tüm kararların kooperatif genel kurul toplantılarında alındığınu, alınan kararların nisapları ve toplantının usulunün yasalara uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, Kooperatifler kanunun 53. Maddesi uyarınca genel kurul kararlarının iptalinin dava edilebilmesi için toplantıda alınan karara muhalif kalınması, toplantı tutanağına muhalefet şerhinin yazdırılması ve altının imzalanması gerektiği, anılan hükmün dava şartı olduğu, oylama sonucunda davacı dahil 5 kişinin red oyuna karşılık 15 kabul oyu ile kabul edildiği, yapılan oylamada 5 kişinin red oyu kullanılması iptal davası açılması için yeterli olmadığı, bu hususun tanıkla ispatı da mümkün olmadığı gibi iptali istenen karar kanun ve iyi niyet kurallarına da aykırılık ta teşkil etmediği, Kooperatifler Kanunu madde 53 uyarınca “Genel Kurul kararları aleyhine, toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde” dava açılması gerektiği, genel kurul kararlarına karşı açılacak iptal davalarında bir aylık süre öngörüldüğü, bu süre nitelik itibariyle hak düşürücü süre olup, bir aylık hak düşücü sürenin başlangıcının, genel kurul kararının alındığı tarih olduğunu, davanın konusunun bir miktar para alacağının ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında olmadığından, “dava şartı arabuluculuk” kapsamında olmadığından, Kanunda yazılı hususların bilinmediği ve sürenin bu sebeple kaçırıldığı iddiasının kabul edilebilir olmadığı, davacıların davaya ilişkin usul hükümlerini bilmedikleri gerekçesiyle dava açma süresini kaçırdıkları yönündeki iddiaları; kendilerine kanunda belirtilen süreyi uzatma imkanı veremeyeceği, dosyanın açılış tarihi dikkate alındığında davanın süresi içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olmamasına karşın bu konuda yetkili personel ve UYAP sistemince, diğer bir ifadeyle adli mercilerce tamamen yanlış yönlendirilmelerinden kaynaklı olarak davanın hak düşürücü süreden sonra açılmak zorunda kalındığını, zira hak düşürücü süre içinde davanın ikamesi içn tevzi bürosuna yaptıkları başvurunun davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğundan bahisle reddedildiğini, bu nedenle arabuluculuğa başvurulduğunu, ancak sorasında davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığından arabuluculuk başvurunun reddedildiğini, davanın süresinden sonra açılmasının tamamen adli mercilerin yanlış yönlendirmelerinden kaynaklandığını, mahkemeye erişim hakkının engellendiğini, davanın hak düşürücü süre yönünden reddeden mahkemenin, aynı zamanda gerekçesinde esasa yönelik değerlendirme yaptığını, davayı usulden mi yoksa yoksa esastan mı reddettiğinin tam anlaşılamadığını, ihtiyati tedbir talebin reddi kararına karşı yapılan istinaf başvurusu sonuçlanması beklenilmeden karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, kooperatif genel kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın hak düşürü süre yönünden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacılar vekilince yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesinin kararının gerekçe kısmında, dava konusu genel kurul kararlarına karşı usulüne uygun bir muhalefet şerhinin bulunmadığı gibi alınan kararlarının dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı gerekçe yapıldıktan sonra, terditli olarak davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığı şeklinde gerekçe daha yazılarak sonuçta davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Anayasanın 141,III hükmüne göre, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” HMK’nın 297. maddesinde de mahkeme kararlarında bulunması gereken öğeler açıklanmıştır. Gerekçe, kararının denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Bu anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, yukarıda belirtildiği üzere, birden fazla ve terditli gerekçe yazılmak suretiyle, sonuç olarak davanın hak düşürücü nedeniyle reddi yönünde kurulan hükmün, istinaf incelemesine ve denetime elverişli bir hüküm olduğundan da söz edilemez.
Öte yandan, her ne kadar eldeki davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında olmadığı halde bu sürecin işletilmesi nedeniyle dava açma sürecinin kaçırılmasına sebebiyet verildiğinden adli ve idari yollara başvurulmuş olduğu ileri sürülmüş olmasına göre, davacıların mahkemeye erişim ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden de mahkemece herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmamış olması da doğru değildir.
Açıklanan bu gerekçelerle, kararın istinaf incelemesine uygun bir karar olmadığı kanaatine varıldığından, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca, esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/04/2021 tarih, 2020/866 Esas, 2021/341 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-6100 sayılı HMK. 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının davacıya iadesine,
4-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek olan esas kararda dikkate alınmasına,
5-Karar tebliğ ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 01/12/2022

Başkan

e-imzalı

Üye*

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı