Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/118 E. 2023/1392 K. 02.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/118
KARAR NO : 2023/1392

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/11/2020
NUMARASI : 2018/1498 E. 2020/675 K.
DAVACI : … – […]
VEKİLİ : Av. … – [16600-06568-43812] UETS
DAVALI : … – […]
VEKİLİ : Av. … – [16687-86748-29286] UETS
DAVANIN KONUSU : Ticari Unvanın Korunması İstemli
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ : 02/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/10/2023
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/11/2020 tarih, 2018/1498 Esas, 2020/675 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin ticaret unvanını 21/12/1998 tarihinde tescil ve 29/12/1998 tarihli sicil gazetesinde ilan ettirdiğini, davalının ise mevcut ticaret unvanını 24/07/2014 tarihinde tescil edildiğini, her iki şirketin faaliyet sahalarının, iş kollarının ve müşteri çevrelerinin aynı olduğunu, davalı ticaret unvanında yer alan “BUMESA” ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanında yer alan “…” ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve halk nezdinde iltibasa sebebiyet verme ihtimalinin yüksek olduğunu belirterek davalının iyiniyetle bağdaşmayacak ve iltibasa sebebiyet verecek biçimdeki haksız kullanımının tespiti ile ticaret unvanındaki “BUMESA” ibaresinin silinmesine ve sicilden terkinine, kararın gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin ticaret unvanını usulüne uygun işlemler ile tescil ettirdiğini, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, yaklaşık 4 yıl sonrasında bu davanın açılmasında davacının iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, her iki şirketin de faaliyet alanlarının ayrı teknik /özel / mallar/ hizmetler olması nedeniyle hitap ettikleri kesimin ve bilgi düzeylerinin de farklı olduğunu, dolayısıyla unvanlar arasında iltibas durumunun söz konusu olmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, dosya kapsamı deliler alınan bilirkişi raporuna göre; davacı tarafından kullanılan “…” ünvanı ile tarafların ticaret sicilindeki “…” ve “BUMESA” şeklindeki ticaret unvanlarının 2. sıradaki harflerinin dışında tamamen aynı olmalarının görsel ve işitsel bakımdan yüksek düzeyde benzerlik taşıdıkları, her iki şirketin faaliyet alanlarının benzerliği ve ortalama tüketici açsından “karıştırılma tehlikesi” oluşturabileceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; tarafların iş kollarının benzerliğinin üst başlık noktasında olduğunu, alt başlıkların ve hedef kitlelerinin farklı olduğunu, unvanlar arasında benzerlik bulunmadığından karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığını, davacının 4 yıla yakın süre sessiz kalmasının terkin noktasında hak iddia edememesine neden olacağını, yerel mahkeme kararının gerekçeli olmaktan uzak olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı istinafa karşı cevap dilekçesi ile; ticaret unvanına tecavüzün şartlarının gerçekleştiğini, terkin isteminde hukuki yararının bulunduğunu, davalı istinaf sebeplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, 6102 sayılı TTK’nın 52. maddesine dayalı haksız kullanımın tespit ile davalı ticaret unvanındaki “BUMESA” ibaresinin terkini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 52/1 maddesi “Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir” şeklinde düzenleme içermektedir.
6102 sayılı TTK’nın 52. maddesinde belirtilen “ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması” ibaresinin, ticaret unvanının aynısının veya karıştırılma (iltibas) ihtimali oluşturacak derecede benzerinin bir başkası tarafından kullanılması şeklinde anlaşılması gerekir.
Ticaret unvanı “çekirdek” ve “ek” olmak üzere iki kısımdan oluşmakta olup TTK’nın 45. maddesi uyarınca, bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde, ek yapılır. Bu halde söz konusu “ek” ticaret unvanlarının birbirine karıştırılmasının engeller. Ticaret unvanlarının karıştırılma (iltibas) ihtimali bakımından yapılan değerlendirmede öncelikle ticaret unvanlarının çekirdek ve ek kısımlarının bir bütün hâlinde gözetilmesi gereklidir. Ayrıca buna ilave olarak unvanlar arasında karıştırılma (iltibas) ihtimalinden bahsedebilmek için, esas itibariyle ticari işletmelerin faaliyet konularının aynı veya benzer olması gerekmektedir.

Öte yandan, uzun süreli sessiz kalma suretiyle hak kaybı, TTK’da düzenlenmiş değildir. Bu durum Dairemiz uygulaması ile hukukumuza yerleşmiş olup, yasal dayanağı da TMK’nin 2. maddesidir. Sessiz kalma yolu ile hak kaybının oluşması için öncelik hakkı sahibinin kullanımdan haberdar olması gerekmekte ise de; sessiz kalmanın kaç yıl sonra hak kaybına yol açacağı ile ilgili kesin bir süre vermek mümkün değildir. Burada önemli olan öncelik hakkı sahibinin sonraki kullanıma bir süre katlanmış olmasıdır. Bu itibarla bu sürenin belirlenmesinde somut olayın özelliklerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu sürenin belirlenmesinde de esas alınacak olan dürüstlük kuralıdır. Sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilirken, öncelik hakkının sahibinin sonraki tescil veya kullanımdan haberdar olduktan sonra izlediği yol ve sergilediği tavır önemlidir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/1790 E. -2019/1209 K. sayılı ilamı).
Somut olayda; davada taraf olarak yer alan şirketlerin ticaret unvanında ayırt edici unsurun ek olarak unvanlarda yer alan “…” ve “Bumesa” ibareleri olduğu, aynı/benzer sektörde faaliyet yürüten şirketlerin unvanlarının ayırt ediciliğini bu eklerin sağladığı, ancak davacı şirketin ticaret unvanında yer alan “…” ibaresi ile davalı şirketin ticaret unvanında yer alan “Bumesa” ibaresini iltibas yaratacak derecede benzer oldukları anlaşılmaktadır. Öte yandan, dava açılış tarihi itibariyle 4 yıldan fazla süre geçmiş ise de; davacı tarafından kullanımdan haberdar olarak sessiz kalma halinin bulunmaması sebebiyle sessiz kalma yolu ile hak kaybının da oluşmayacağı değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına (harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde davacıya iadesine,
4-6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca temyizi kabil kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, karar tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza