Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/1022 E. 2022/1862 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1022
KARAR NO : 2022/1862
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020
NUMARASI : 2018/1814 Esas, 2020/916 Karar
DAVACI : … GÖNÜL – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 12/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/12/2022
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2020 tarih, 2018/1814 Esas, 2020/916 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin Bank Asya Bursa Şubesinde hesabı bulunduğunu, söz konusu TL hesabında bulunan 21.500 TL’yi 07/04/2016 tarihinde dövize çevirdiğini ve döviz hesabı olarak 7.535,88 USD olarak açtırdığını, bu hesap hareketinin gerek banka gerekse TMSF kayıtlarında mevcut olduğunu, Bank Asya’nın faaliyet izninin 22/06/2016 tarihinde kaldırılması üzerine bankanın kapatıldığını ve tüm varlıklarının TMSF’ye devredildiğini, müvekkili tarafından TMSF’ye çeşitli tarihlerde başvurular yapılarak kendisine ait olan bedelin döviz olarak ödenmesi talep etmiş olmasına rağmen resmi bir cevap alamadığı gibi tarafına ait olan alacağını da alamadığını, daha sonra müvekkili hesabının Vakıf Katılım Bankası A.Ş.’ye TL üzerinden devredildiğine ilişkin defter verildiğini, müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında yapılan bu işleme karşılık hesabını kapatıp döviz olarak alacağını talep eden müvekkiline yasal bir gerekçe gösterilmeden hesabı kapatılmayarak ve talep ettiği alacağın kendisine ödenmediği gibi buna ilişkin kanuni bir dava veya karar olmamasına rağmen ödeme işlemini ısrarla yapmadıklarını, bu nedenlerle 7.535,88 USD’ nin 07/04/2016 tarihinden bu yana mevduata uygulanan ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TMSF vekili cevap dilekçesinde özetle; Asya Katılım Bankası A.Ş Bursa Şubesi nezdindeki mevduatının fona devredildiği ve kendisine haksız olarak ödenmediği iddiasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi usul ve mevzuat hükümlerine aykırı olduğunu, davada husumetin müvekkili kuruma yöneltilmesinin hatalı olup, müvekkili kurumun pasif husumet sıfatı bulunmadığını, huzurdaki davamın muhatabının müvekkili kurum olmamakla birlikte, dava konusu edilen hesap bakiyelerinin ilgili Banka tarafından müvekkil Kuruma devri, yasal mevzuat çerçevesinde gerçekleştirilen idari işlem mahiyetinde olup Müvekkil Kuruma husumet yöneltilerek açılacak davanın İstanbul İdare Mahkemelerinde açılması gerekli olduğu, bu sebeple davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görev yönünden reddi gerektiğini, yine davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili kurum yönünden yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, dava konusu talebin zaman aşımına uğradığını ve davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili banka sigorta kapsamındaki fonların ödenmesi hususunda TMSF tarafından aracı kılındığını, TMSF’nin talimatları doğrultusunda hak sahiplerine ödeme yapıldığını, dava konusu bedelin müvekkili bankaya TL değer üzerinden gönderildiğini, davacıya da bu değer üzerinden ödeme yapılabileceğini, müvekkili bankanın kendisine TL değer üzerinden gönderilen fonu davacıya da ancak TL değeri üzerinden ödeyebileceğini, dosyada yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davacı tarafından davalı TMSFye yönelik açılan davanın idari yargı yönünde görülmesi gerektiğinden yargı yolunun caiz olmaması dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın usulden reddine, diğer davalı … kendisine aktarılan paraların hak sahiplerine ödenmesi ile yükümlü olup ödeme sırasında ibraname düzenlenmesinin aracılık sözleşmesi ile belirlendiği, Vakıf Katılım Bankasının bedelin ödenmesi sırasında ibraname düzenlenmemesi işlemleri yönünden davacı ile bu davalı arasında hukuki ilişki olmadığı, TMSF nin sorumlu olduğu, davalı … A. Ş. ye husumet yöneltilemeyeceği gerekçeleriyle davanın husumet sebebiyle reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın görülmesi gereken yerin idari yargı değil, görevli ve yetkili mahkeme olan Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, zira açılan davanın idari işlemin iptaline ilişkin olmadığı gibi müvekkiline ait mevduatın aynen (döviz) olarak verilmesine ilişkin bir dava olduğu, sunulan Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere bankada bulunan mevduatın ödenmesine yönelik davaların görülme yerinin adli mahkemeler olup bu sebeple mahkemece verilen yargı yolu kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından , 03.02.2015 tarih/6187 S. kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında Asya Katılım Bankası AŞ. ‘deki temettü dışında ortaklık paylarının, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından kullanılmasına karar verildiği, yine BDDK’nın 22.07.2016 tarih ve 6947 sayılı kararıyla 5411 S. Bankacılık Kanunu’nun 107. Maddesi gereğince Bankanın faaliyet izninin kaldırılmasına karar verilerek bu kararın 23.07.2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı, akabinde Bank Asya mudilerine yapılan ödemeden kaynaklı olarak alacaklı sıfatıyla Fon Kurulu’nun 22.12.2016 tarih ve 397 sayılı kararına istinaden, Asya Katılım Bankası A.Ş.’nin mahkemeden iflası talep edildiği, konuya ilişkin yargılama süreci devam ettiği,
5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106. maddesinde, faaliyet izni kaldırılan ve Fona devredilen bankalara ilişkin hükümler düzenlenmiş, olup; maddenin 1 ve 3 nolu bentleri “Bir bankanın bu Kanun hükümlerine göre faaliyet izninin kaldırılması halinde yönetim ve denetimi Fona intikal eder. Fon, yönetim ve denetimi kendisine intikal eden bankadaki sigortalı mevduatı ve sigortalı katılım fonunu doğrudan veya ilan edeceği başka bir banka aracılığı ile ödeyerek, mevduat ve katılım fonu sahipleri yerine bankanın doğrudan doğruya iflasını ister. Bu görev ve yetki münhasıran Fona aittir. Bu şekilde yapılacak iflas isteminde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 178 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 179 uncu maddesinin iflasın ertelenmesine ilişkin hükümleri uygulanmaz. Fonun bu kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 166, 218, 219, 223, 234, 236, 249, 251 ve 254.maddedeki yetki ve görevler hariç olmak üzere, İflâs idaresinin alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye edeceği” düzenlenmiştir.
Yine 5411 sayılı Kanunun 106. maddesinin son fıkrası gereğince çıkartılan 23/02/2007 tarih ve 26443 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” (Tasfiye Yönetmeliği) ile mevduat sigortası kapsamında Fon tarafından gerçekleştirilecek ödemeler ve faaliyet izni kaldırılan bankaların tasfiye prosedürün belirlendiği, Yönetmeliğin amacı “1”. maddede, faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106’cı maddesine göre Fona intikal eden banka nezdinde bulunan sigortalı mevduat ve sigortalı katılım Fonunun tespiti ve hak sahiplerine ödenmesi ile bu bankaların iflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak ifade edilmiş, “2”. maddede, yönetmeliğin 5411 sayılı 106. maddenin son fıkrasına dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir. Yönetmeliğin “Sigortalı Mevduat ve Katılım Fonunun Tespiti ve Ödenme Süresi” başlıklı 10. maddesinin 1, 3, 4,10 ve 12. Fıkralarında ise “Faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi Fona intikal eden banka nezdinde bulunan ve 5411 sayılı Kanun’un 63. maddesi kapsamındaki sigortalı mevduat ve sigortalı katılım fonlarının doğruluğu, Hukuk İşleri Daire Başkanlığı, Sigorta ve Risk İzleme Daire Başkanlığı ve Denetim Daire Başkanlığı personelinden oluşacak bir komisyon tarafından incelenmek suretiyle tespit edilir. Doğruluğu hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilen mevduat ve katılım fonunun sigorta kapsamındaki kısmının tespiti ve ödeme süresi, bankanın faaliyet izninin kaldırıldığı tarihten itibaren 3 aydır. Doğruluğu hiç bir şüpheye yer vermeyecek sigortaya tabi mevduat ve sigortaya tabi katılım fonunun tespiti için, ilgili kurum ve kuruluşlarla koordinasyonun sağlanması suretiyle teknik ve idari alt yapı oluşturulur. Ödeme talebinde bulunan hak sahibi ile ilgili olarak, Fona veya faaliyet izni kaldırılan bankaya, 13/11/1996 tarihli ve 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun nedeni ile soruşturma başlatıldığının resmi merciler tarafından bildirilmesi halinde, yargılama sonuçlanıncaya kadar herhangi bir ödeme yapılmaz. Bu fıkra kapsamındaki tasarruf mevduatı ve katılım fonu yargılama sonuçlanıncaya kadar bloke hesapta tutulur. Sigortalı mevduat ve katılım fonunun tespitine ve hak sahiplerine ödenmesine ilişkin diğer hususlar 5411 sayılı Kanun ile belirlenen usul çerçevesinde Fon Kurulu tarafından belirlenir.” şeklindedir.
Genel yasa ve yönetmelik hükümleri kapsamında dosyanın incelemesinde; BDDK. ‘nun 22.07.2016 tarihli ve 6947 sayılı Kararı ile faaliyet izni kaldırılan Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş. 5411 sayılı Kanun uyarınca Fona devredildiği, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.11.2017 tarihli kararı ile 5411 sayılı Kanun uyarınca anılan Bankanın iflasına karar verildiği, yine davalı kurum nezdinde yer alan sigortaya tabi katılım fonunun şahıs ve tutar bazında ve doğruluğu hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde tesisi amacıyla davalı TMSF nezdinde bir komisyon kurulduğu, mezkur komisyon tarafından sigortaya tabi katılım fonunun tespiti amacıyla çalışmalar yapıldığı, komisyon, sigortaya tabi katılım fonunun tespitinde Bankacılık Kanununun 63’üncü maddesinde ve anılan yönetmelikte amir hüküm olarak zikredilen “Doğruluğu hiç bir şüpheye yer vermeyecek” ölçütü kapsamında davacı …’nun davaya konu bloke edilen katılım hesabındaki blokenin kaldırılmasına karar vererek, ödeme ile görevlendirilen muhabir banka diğer davalı … Katılık Bankası AŞ. ‘ne aktarılmış olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Genel açıklamalar karşısında somut dava bakımından; davalı 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 111. Maddesi uyarınca kurulun Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî özerkliğe sahip bir kuruluştur. 2557 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesine göre, idari işlemin iptali ile idari eylem ve işlemlerden dolayı açılan tam yargı davaları idari davalardır. İdari davalar ise ilgisine göre Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi’nde görülür.
İdari işlem, yetkili idarenin, kamu hukuku alanında kamu gücü ile hareket ederek, idari faaliyetle ilgili doğrudan hukuki sonuca yönelik, tek yanlı irade açıklamasıyla aldığı ve re’sen icra olunabilen kararlardır.
5411 sayılı Kanunun 106. maddesinin son fıkrası gereğince çıkartılan 23/02/2007 tarih ve 26443 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” (Tasfiye Yönetmeliği) ile mevduat sigortası kapsamında Fon tarafından gerçekleştirilecek ödemeler ve faaliyet izni kaldırılan bankaların tasfiye prosedürün belirlendiği, bu kapsamda davalı TMSF de oluşturulan komisyonun hesabın muhabir bankaya aktarılmasına ilişkin kararının, kamusal bir görevin ifası amacıyla, kamu gücü kullanılarak, tek taraflı olarak alınmış idari bir karar olduğu, bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olmadığı, davanın dava idari yargının görev alanına girdiği tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Açıklanan gerekçeler ve dosya kapsamına göre mahkeme kararı ve gerekçesi yerinde olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK. 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf incelemesi aşamasında yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.12/12/2022


Başkan

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

(X)

Katip

¸e-imzalıdır

KARŞI OY ŞERHİ:

Somut dava bakımından; davanın dayanağının 5411 sayılı Kanunun 106. maddesi ile aynı madde son fıkra hükmü gereğince çıkarılan “Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” (Tasfiye Yönetmeliğinden) kaynaklanmış olduğu, yine 106. maddenin 5. fıkrasında Fon’a yetki ve görevler getirildiği, davalının bu kapsamdaki iş ve işleminin idare hukuku kapsamında “idari işlem” olarak nitelendirilemeyeceği, Uyuşmazlık Mahkemesinin 2021/435 Es.- 2021/463 Karar ile 2020/377 Es.-2020/455 Karar sayılı ilamları ile çeşitli tarihlerde verdiği kararların da aynı mahiyette olduğu, bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde; davanın çözümünde idari yargının değil, adli yargının görevli olduğu, bu itibarla mahkemece verilen yargı yolu nedeni ile görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK.353/1-a-3 madde uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılması düşüncesi ile Sayın çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.12/12/2022


Üye

¸e-imzalıdır