Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/948 E. 2023/818 K. 22.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/948 – 2023/818
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/948
KARAR NO : 2023/818
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/732 Esas, 2020/116 Karar
KARAR TARİHİ : 12/02/2020

DN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/06/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkilinin Haf Lastik San. ve Tic. AŞ’nin 2580/6000 miktarlı hissedarı olduğunu, şirketin genel kurulunun 3 yılda bir yapılması gerekirken 10/05/2006 tarihli genel kuruldan sonra genel kurul toplantısının yapılmadığını, 3 yıllık sürenin dolması nedeniyle şirketin organsız kaldığını, 10/05/2009 tarihi itibariyle şirketi tek başına temsil eden Fahrettin Kutucu’nun yetkilerinin sona erdiğini, Fahrettin Kutucu’nun uzun bir hastalık dönemi sonrasında 22/11/2009 tarihinde vefat ettiğini, organsız kalan şirkete kayyım atanması için Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/266 Esas sayılı dosyasında talepte bulunulduğunu, şirketin organsız kaldığı dönem içerisinde şirketi fiilen idare eden şahısların bir takım usulsüz işlemler yaptıklarını, kişisel harcamalarını şirket kasasından yaptıkları, davalı Altan Kutucu’nun şirket yetkilisinin vefatını bankalara bildirmeyerek şirket hesaplarını şahsi harcamaları için kullandığını, şirket kayıtlarına henüz geçirilmemiş bir makinayı satarak parasını uhdesinde tuttuğu, 29/06/2010 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında davalı Altan Kutucu’nun yönetim kurulu başkanı diğer davalı Oğuz Kağan Yılmaz ‘ın da murakıp seçildiğini, yapılan genel kurul toplantısında divan başkanının ücretinin 10 katına çıkarıldığını ve daha önce ücret almayan denetçiye ücret ödenmeye başlandığını, genel kurulun iptali için dava açıldığını, Bursa 19. Noterliğinin 01/07/2010 tarihli ihtarnamesi ile şirket denetçisi seçilen davalıya şirketteki kötü idare, genel kuruldaki usulsüz işlemlerin bildirildiği, şirketin organsız olduğu döneme ilişkin akçeli işlemlerin, bilançonun incelenmesinin ve müvekkiline gönderilmesi, olağanüstü genel kurul çağrısı yapılmasının talep edildiğini ancak ihtarnamenin denetçi tarafından yanıtsız bırakıldığını, davalı Altan Kutucu’nun kendi şahsı adına yeni bir firma kurduğunu, şirket işlerini bu firmaya aktardığını, şahsı adına kurduğu firma lehine Haf Lastik AŞ aleyhine haksız rekabette bulunduğunu, tüm bu hususların denetçi davalı Oğuz Kağan Yılmaz’a ikinci defa 15/10/2010 tarihli ihtarname ile bildirildiğini, oluşan zararın ve kar kaybının inceleme ile ortaya çıkacak olmakla birlikte davalının şahsi harcamalarını şirketten yapmış olması nedeniyle şimdilik 5.000 TL, haksız rekabet ve kötü yönetim nedeniyle şirketteki kar kaybı için şimdilik 5.000 TL olmak üzere toplam 10.00,00 TL şirket zararını, zararın doğduğu tarihten itibaren işleyecek faizi ile davalılardan tahsil edilerek Haf Lastik AŞ’ye ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 01/11/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile; 10.000,00 TL olan talebini 466.454,73 TL arttırırak dava değerini 476.454,73 TL olarak ıslah ettiğini bildirmiştir.
Davalı Altan Kutucu vekili, müvekkilinin dava dışı şirketin ortağı olup 20 yıldan beri bu firmada çalıştığını, müvekkilinin 29/10/2010 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında şirketin yönetim kurulu başkanlığına seçildiğini, müvekkilinin yönetim kurulu başkanı olup şirketi münferiden temsil yetkisinin bulunduğunu, daha öncesinde de fabrikanın yetkili müdürü olduğunu ve babası Fahrettin Kutucu’nun vefatı üzerine şirketin ticari faaliyetine devamını sağlayabilmesi için işyerinin yönetimini ele alarak şirketin devamlılığını sağlayabilmek için çalışanların maaşları, borçları, vergileri, faturaları ve gerekli tüm diğer harcamaları yasal prosedüre uygun şekilde yapıldığını, söz konusu ödemeler nedeniyle şirketin banka hesaplarında işlemler yapıldığını, yapılan işlemlerin tamamının şirketin menfaati amacıyla gerçekleştirildiğini, davacı tarafından savcılığa müvekkili hakkında yapılan şikayete ilişkin takipsizlik kararı verildiğini, yönetim kurulu başkanı ile denetçinin maaşlarının abartılı olarak arttırıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, ücretlerde değişiklik yapıldığını ve yönetim kurulu başkanına 1.250,00 TL, denetçiye de 250,00 TL ücret takdir edildiğini, müvekkili tarafından kurulan şirketin şahıs şirketi olup Alkut Kauçuk/Altan Kutucu ismi ile faaliyet gösterdiğini, faaliyet alanının farklı olduğunu, yönetim kurulunun muvafakati bulunduğunu, davacının iddiasının TTK’nın 335.maddesinde yer alan rekabet yasağının ihlali niteliğinde olduğundan dava açma yetkisinin şirkete ait olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Dairemizin kaldırma kararı üzerine mahkemece yapılan yargılama neticesinde, Haf Lastik AŞ’nin 29/06/2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında davacının, şirket yöneticileri aleyhine tazminat davası açılması yönündeki talebinin görüşülerek, 3420 olumsuz oya karşılık 2580 olumlu oyla muvafakat edilmemesine karar verildiği, 6102 sayılı TTK’nın 408/1 ve 479/3.a maddelerindeki düzenleme karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için genel kuruldan bu yönde karar alınmasının şart olup, süre verilmesine rağmen dosyaya bu yönde karar ibraz edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili, şirketin yönetim kurulu üyelerine karşı açacağı sorumluluk davasını genel kurul kararı alınması şartına bağlamamış olup işbu davanın ise şirket ortağı tarafından açılmış ve şirket müdürünün şirkete verdiği zararın şirkete ödenmesinin talep edilmiş olduğunu, dolayısıyla mülga TTK’nun 341.maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığını, aksi kabul edilse dahi müvekkilinin şirketteki payının %10’dan fazla olduğundan dava açılmasının zorunlu olduğunu, dolayısıyla genel kurulun azlığın dava açılması yönündeki talebinin önüne geçmesinin mümkün olmadığını, ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi olan davalının usulsüz harcamaları nedeniyle meydana gelen şirket zararının, yönetim kurulu üyesi ve denetçi olan davalılardan tahsili ile şirkete ödenmesi talebine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 01/11/2017 tarihli karar ile davanın kabulüne, 476.554,73 TL alacağın 10.000,00 TL’sinin dava tarihinden, kalanın ise ıslah tarihi olan 01/11/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak Haf Lastik San.ve Tic. AŞ’ye ödenmesine karar verildiği, verilen karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 25/05/2018 tarih ve 2018/38 Esas, 2018/411 Karar sayılı kararı ile dava konusu eylemlerin gerçekleştiği iddia olunan tarihler ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Mülga 6762 sayılı TTK’nın 341.maddesi uyarınca böyle bir davanın açılabilmesi için genel kurulda dava açılması yönünde karar alınması gerektiği, ancak bu hususun sonradan da tamamlanması mümkün usulü bir eksiklik niteliğinde olup davanın reddini gerektiren bir durum olmadığı, somut olayda davacı yönetici aleyhine tazminat davası açılması yönünde alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, kaldırma kararı üzerine süre verilmesine rağmen dosyaya genel kurul kararı ibraz edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş olup verilen karara karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Her ne kadar Dairemizin 25/05/2018 tarih ve 2018/38 Esas, 2018/411 Kararı ile yönetim kurulu üyeleri aleyhine dava açılabilmesi için genel kurul kararı gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış ise de; işbu dava şirket ortağı tarafından yönetim kurulu üyesi ve denetçiye karşı açılmış ve zararın dava dışı şirkete ödenmesi talebini içermekte olup somut olayda genel kurul kararının bulunması işbu davada dinlenebilirlik şartı değildir. Bu nedenle önceki karar maddi hataya dayanmakta olup taraflar lehine kazanılmış hak teşkil etmemektedir.
Dosya kapsamı uyarınca, dava dışı şirketin 10/05/2006 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında Fahrettin Kutucu, Altan Kutucu ve Arzu Kutucu’nun üç yıllığına yönetim kurulu üyeleri olarak seçildikleri, yönetim kurulunun 01/11/2006 tarihli kararı ile yönetim kurulu üyelerinden Fahrettin Kutucu’nun yönetim kurulu başkanı seçildiği ve şirketi tek imza ile temsil ve ilzama yetkili olduğuna karar verildiği, üç yıl sonunda şirket genel kurulunun yapılamadığı ve 22/11/2009 tarihinde Fahrettin Kutucu’nun vefat ettiği, 29/06/2010 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında Altan Kutucu, Tuğçe Kutucu ve Damla Kutucu’nun yönetim kurulu üyesi olarak seçildikleri, şirket denetçisi olarak ise Oğuz Kağan Yılmaz’ın seçildiği, yönetim kurulunda alınan 29/06/2019 tarihli karar ile Altan Kutucu’nun yönetim kurulu başkanı seçildiği ve münferiden şirketi temsile yetkili olduğu anlaşılmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şeklinde Hakkında Kanun’un 2/1-a maddesi gereğince, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise o kanun hükümleri uygulanır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girmiş, dava konusu olaylar yürürlük tarihinden önce gerçekleştiğinden somut olaya 6762 sayılı TTK hükümleri uygulama yeri bulacaktır.

6762 Sayılı TTK’nın 556. maddesine göre, limited şirket idarecilerinin ve denetçilerinin mesuliyeti anonim şirketlerin bu hususlara ilişkin hükümlerine tabidir. Limited ortaklığın yönetimine memur edilen kimselerin yani, ister özden yönetimli ister seçimle bu sıfatı almış olsunlar ister ortak ister üçüncü kişi durumunda bulunsunlar yöneticinin sorumluluğuna anonim ortaklıkların yönetim kurulu üyeleri hakkındaki 6762 sayılı TTK’nın 336 ve 309. madde hükümleri aynen uygulanır. Yöneticilerin şirkete karşı sorumluluğu kusur sorumluluğu niteliğinde ise de 6762 sayılı TTK’nın 338. maddesi uyarınca meydana gelen zararda bir kusuru olmadığının ispatı yöneticiye ait bulunmaktadır. Bir başka deyişle, yöneticinin sorumluluğu ispat yükü tersine çevrilmiş bir kusur sorumluluğu olup yöneticinin kusursuz olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.
Aynı 6762 sayılı TTK’nın 359.maddesinde denetçilerin sorumluluğu düzenlenmiş olup kanun veya esas mukavele ile kendilerine yükletilen vazifelerini hiç veya gereği gibi yapmamalarından doğan zararlardan dolayı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe sorumlu oldukları ve bu sorumluluk hakkında 309 ve 341 inci maddeler hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Davacı, davalı Altan Kutucu’nun şirketin organsız kaldığı dönemde şirketi fiilen idare eden ettiğini ve usulsüz işlemler yaparak şirketi zarara uğrattığını, denetçi seçilen diğer davalı Oğuz Kağan Yılmaz’a şirketin organsız olduğu döneme ilişkin akçeli işlemlerin, bilançonun incelenmesinin hususunun ihtar edilmesine rağmen davalının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği ileri sürülmekte olup mahkemece yargılama aşamasında alınan 17/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda davalılardan Altan Kutucu’nun, dava dışı Haf Lastik AŞ’yi temsil ve ilzama yetkili olduğu ve fiilen şirket işlemlerini yürüttüğü dönemlerle ilgili olarak şirket defter ve kayıtlarına işlenmeyen ancak ilgili banka hesap ekstrelerinde yer alan miktarların şirketin hangi işleri için kullandığını ispatlamayadığından şirketi zarara uğrattığı, davalı Altan Kutucu’nun, önceki yönetim kurulu üyelerinden Fahrettin Kutucu’nun vefatına rağmen münferit temsil ve ilzam yetkisini kullandığı, fiilen şirketi yönettiğini, 29/06/2010 tarihli genel kurul toplantısı sonucu yönetim kurulu başkanlığına getirildiği, davalı Altan’ın şirket yöneticisi olarak görevini ifa sırasında şirkete vermiş olduğu zarardan sorumlu bulunduğu, dava dışı şirketin zararının 476.454,73 TL olduğu tespit edilmiştir.
Meydana gelen zararda bir kusuru olmadığının ispatı yükü üzerinde olan davalı Altan Kuyucu’nun alınan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde kusuru olmadığına ilişkin somut bir neden ileri sürmemiş olup davalı taraf, şirketi fiilen iade ettiğini, şirket harcamalarını yaptığını kabul etmektedir.
Her ne kadar davalı tarafça 01/11/2016 tarihli ıslah dilekçesine yönelik talebin zamanaşımına uğramış olduğu ileri sürülmüş ise de; 6762 sayılı TTK’nın 309/son maddesinde davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğradığını ifade ettikten sonra bu fiil cezayı müstelzim olup Ceza Kanununa göre müddeti daha uzun zamanaşımına tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o zamanaşımın uygulanacağı belirtilmiş olup davalının eylemi aynı zamanda 5237 sayılı TCK’nın 155. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçu teşkil ettiğinden ve aynı Kanunun 66.maddesi uyarınca söz konusu suçun zamanaşımı süresi 15 yıl olduğundan davalı tarafın zamanaşımı defi yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamında bulunan 17/10/2016 tarihli bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olup şirketin banka hesaplarından yapılan ancak şirket defter ve belgelerinde yer almayan ve aynı zamanda şirketin hangi işleri için kullandığını ispat edilemeyen davalı harcamalarını tespit ettiği, bu suretle davalı Altan Kutucu’nun usulsüz işlem ve harcamalarla dava dışı Haf Lastik AŞ’yi 476.454,73 TL zarara uğrattığı ve bu zarardan sorumlu olduğu, ayrıca şirket denetçisi olan diğer davalı Oğuz Kağan Yılmaz’ın da davacının iki defa noter ihtarnamesi göndermesine rağmen 6762 sayılı TTK’nın 356 maddesi uyarınca gerekli tahkikatı yapmadığından ve denetim görevini yerine getirmediğinden TTK 359 maddesi uyarınca şirketin uğradığı zarardan sorumlu olduğu anlaşılmakla, davacının vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne dair yeninden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-) Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararının KALDIRILMASINA, 6100 sayılı HMK m. 353/1-b-2 hükmü gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA, Buna göre;
1-) Davanın KABULÜ ile 476.554,73 TL alacağın 10.000,00 TL’sinin dava tarihinden, kalanın 466.554,73 TL’nin ise ıslah tarihi olan 01/11/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek HAF LASTİK SAN. VE AŞ’ye ödenmesine,
2-) Harçlar yasası gereği alınması gereken 32.553,45 TL harçtan davacı taraftan peşin alınan 8.114,38 TL (peşin harç ve ıslah harcı toplamı) harcın mahsubu ile bakiye 24.439,07 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-) Davacı tarafından yapılan 10.073,65 TL yargılama gideri ile davacı tarafça yatırılan 8.114,38 TL harcın müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-) Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 69.717,66 TL vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak arta kalan kısmın kararın kesinleşmesine müteakiben ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
II-) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca peşin alınan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
III-) Davacı tarafından istinaf başvuru aşamasında yapılan 154,10 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
IV-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca kararın kesin olmaması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 361/1 hükmü uyarınca Dairemiz kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi. 24/05/2023

M