Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/926 E. 2023/204 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/926
KARAR NO : 2023/204

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2019
NUMARASI : 2019/635 E. 2019/1714 K.
DAVACI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … [16547-45782-13856] UETS
DAVALI : … – … – …
VEKİLLERİ : Av. … – [16073-70551-45701] UETS
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/02/2023
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/12/2019 tarih, 2019/635 Esas, 2019/1714 sayılı kararını istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin hamili olduğu senetlerden kaynaklanan alacaklarını tahsil amacıyla Bursa 20. İcra Dairesi 2016/7105 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalının böyle bir borcunun olmadığını iddia ettiğini, itiraz sebebi ile takibin kendisi açısından durduğunu, itirazı kabul etmediklerini davalının takibe konu edilen senetlerin keşidecisi olduğunu, zamanaşımı itirazının yerinde olmadığını, ayrıca ispat yükününde davalı da olduğunu belirterek davalı itirazının iptaline ve icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır. İbraz edilen beyan dilekçesinde alacağın zamanaşımına uğradığını, takibe itirazda zamanaşımını ileri sürdüklerini belirterek borcu bulunmadığından davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Davacı tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davaya mahkemece kambiyo senedine dayalı alacak iddiasına dayalı davada görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olması sebebiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Görevsizlik kararı sonrası dosyanın gönderildiği mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; takibe konu edilen bonolarda davacının cirolar sonrası hamil, davalının ise keşideci olarak yer aldığı, 10/01/2010 vade tarihli senetler yönünden takip tarihi itibariyle 3 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, davacı hamil ile davalı keşideci arasında temel ilişki bulunmadığı, bu durumda davacı ile davalı keşideci arasında akdi ilişki bulunmadığından zamanaşımına uğramış kambiyo senedinden dolayı davacı hamil alacağının varlığını 6762 sayılı TTK’nın 644. maddesinde (6102 sayılı Yasanın 732. maddesi) düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceği 6102 sayılı Yasanın 732-(4) maddesi uyarınca zaman aşımı süresinin, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıl olduğu, bu durumda hamilin, yani davacının sebepsiz zenginleşmeye dayanarak, 10/01/2013 tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde en geç 10/01/2014 tarihinde dava açmasının gerektiği, davacı tarafın süreyi geçirdikten sonra 22/06/2016 tarihinde takip yapıp, 08/01/2019 tarihinde eldeki dava açtığı ve davalının zaman aşımının itirazının yerinde olduğu ve taraflar arasında temel ilişki olmadığından temel ilişkiye de dayanılmayacağından davacının davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemece davanın reddine yönelik verilen kararın hatalı olduğunu, zamanaşımı süresi bono ya da poliçenin niteliği yahut borcun geçerliliği ile ilgili değil hamilin kambiyo hukukundan kaynaklanan müracaat haklarını kullanması ile ilgili sonuç doğuracağını, mahkemece davacı müvekkili ile keşideci-davalı arasında temel ilişki bulunmadığı belirtmiş ise de bu hususun da kabulünün mümkün olmadığını, davalı taraf icra takibine itirazında “alacaklı …’a borcu olmadığı..”nı beyan ederek itiraz ettiğini, müvekkilinin takibe dayanak senetleri ciro yoluyla devri sonucu hak sahibi olduğunu, alacak borç ilişkisine dayanak belgeler, davalı/borçlu tarafından keşide edilmiş senetler olduğunu, huzurdaki davada borcun olmadığını iddia eden davalı/borçlunun bu iddiasını yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme tarafından eksik ve hatalı değerlendirilme suretiyle davanın reddine dair kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senetlerine (bono) dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davacının hamil, davalının keşideci, dava dışı kişilerin ciranta ve aval veren olarak yer aldığı (12) adet senetten kaynaklı alacağa yönelik davacı tarafından Bursa 20. İcra Müdürlüğünün 2016/7105 Esas sayılı takip dosyası üzerinden başlatılan takibe davalının zamanaşımı ve borç bulunmadığı nedenli süresi içerisindeki itirazı üzerine takibin davalı yönünden durdurulduğu, eldeki dava ile; davalı itirazının iptalinin talep edildiği, mahkemece davanın taraflarının takibe dayanak senetlerdeki konumu itibariyle tabi bulunduğu zamanaşımı süresinin geçmesi ve davalı tarafından süresi içerisinde zamanaşımı def’isinin ileri sürülmesi sebebiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Takibe konu edilen bonolarda davalı keşideci, davacı ise ara cirantalar sonrası senetleri elinde bulunduran hamil konumunda bulunmaktadır. Davalı takibe yönelik süresi içerisindeki itirazında zamanaşımı def’isini ileri sürmüş, davaya süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır. Davaya konu edilen 22/04/2009 tanzim tarihli 12 adet bononun en eskisi 10/07/2009, en yakını ise 10/01/2010 vade tarihli olup, takip 22/06/2016 tarihinde başlatılmıştır.
Bu halde borçlu takibe itirazında zamanaşımı def’inde bulunmuş olması hâlinde açılan itirazın iptali davasında aynı def’iyi ileri sürmesinin gerekip gerekmeyeceği hususu önemli bir konudur. Ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımı def’ini ileri sürmüş olan borçlunun itirazın iptali davasında bu def’iyi tekrar ileri sürmesi gerekmez. Zira sadece zamanaşımı def’inde bulunan borçlunun bu itirazının iptali için açılan davada, davacı, zamanaşımı def’inin yerinde olmadığının ileri sürerek itirazın iptali davasını açtığından mahkemece zamanaşımı def’inin yerinde olup olmadığı konusu üzerinde durularak dava karara bağlanacaktır. Bu nedenle mahkemece davanın sonucuna etkili olması nedeniyle üzerinde kendiliğinden durulması gereken bir konuda davalıya zamanaşımı def’ini mahkemede de ileri sürmesi zorunluluğu yüklenmemelidir ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/09/2021 tarihli ve 2017/(19)11-945 E. 2021/1069 K., 01/10/2014 tarihli ve 2013/17-1101 E. 2014/716 K. sayılı, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 16/06/2022 tarihli, 2022/2494 E. 5924 K. Sayılı ilamları).
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6/1 maddesinde; “Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir.”
Takibe konu edilen bonoların tanzim edildiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 690. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken TTK’nın 661/l. maddesi gereğince, poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresinin vadeden itibaren üç yıl olduğu, bu nedenle takibe konu edilen senetlerin takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır.
Zamanaşımına uğramış bono kambiyo vasfını yitirdiğinden taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde yazılı delil başlangıcı, temel ilişki bulunmaması halinde ise 6762 s. TTK’nun 644. maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak hakkı sağlayan belge niteliğindedir. Eldeki davada, davacı hamil senetleri ciro yolu ile iktisap ettiğinden keşideci ile temel ilişkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle; zamanaşımına uğrayan senetler sebebiyle davacının 6762 s. TTK’nun 644. maddesine dayalı olarak alacak talebinde bulunabileceği, öte yandan 6762 s. TTK’nun 644. maddesine dayanılarak açılacak davalarda zamanaşımı süresi bir yıl olup bu süre bononun vade tarihinden itibaren geçecek 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu tarihten itibaren başlar. Eldeki dava yönünden takip tarihi itibariyle senetler yönünden bu süre de geçmiştir. Bu nedenle mahkemece karar yerindeki gerekçelerle verilen kararının usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına (harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde davacıya iadesine,
4-Harç ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza