Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/922 E. 2022/1808 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/922
KARAR NO : 2022/1808
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/334 Esas, 2020/20 Karar
KARAR TARİHİ : 21/01/2020

DKONUSU : Menfi Tespit ve İstirdat
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/12/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmış olmakla dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, Yapıkredi Bankası Setbaşı Şubesine ait 31/07/2016 tarihli, 6471935 sayılı çeke dayalı olarak davacı şirket aleyhine davalı tarafça Bursa 12. İcra Müdürlüğünün 2019/2253 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, çekin lehtarının … olduğunu, ciro edilerek davacı şirkete teslim edildiğini, davacı şirketçe bankaya ibraz edilerek karşılıksız olduğunun anlaşıldığını, bankaya ibrazından sonra … tarafından tekrar ciro edilerek bu kez davalıya teslim edildiğini, çekin bankaya ibrazı ile karşılıksız olduğunun anlaşılması üzerine lehtar …’ın 23/08/2016 tanzim tarihli bir senet düzenleyerek bu senedi müvekkili şirkete teslim ettiğini ve karşılığı olmayan çeki de davacı şirketten teslim aldığını, söz konusu senedin de vadesi olan 19/09/2016 tarihinde ödememesi üzerine … aleyhine Bursa 16. İcra Müdürlüğünün 2016/10362 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, dosyaya halen ödeme yapılmadığını, …’ın çeki müvekkili şirketten teslim aldığı gün bankanın ödemekle yükümlü olduğu miktarı tahsil ederek, çeki davalı …’a ciro ve teslim ettiğini, çekin bankaya ibrazından sonra çekin davalıya geçmesi için müvekkili tarafından alacağın temliki sonucunu doğuran bir cironun bulunması gerektiği halde çekte ibraz şerhinden sonra müvekkilinin imzasının bulunmadığını, aksi kabul edilse dahi müvekkili şirketin lehtar …’dan alacaklı olduğu, alacağın temliki hükümlerine göre bu definin hamile karşı da ileri sürülmesinin mümkün olduğundan davalının bu halde dahi müvekkili şirketten bir talep hakkı bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, Bursa 12. İcra Müdürlüğünün 2019/2253 Esas sayılı dosyasında ödenmek zorunda kalınan 31.235,82 TL’nin müvekkiline iadesine ve müvekkilinin takip ve dava nedeniyle uğradığı zararın karşılığı olarak takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere belirlenecek tazminatın davalından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, açılan davayı kabul etmediklerini, cironun senedin yahut çekin lehdara teslimi anından başladığını ve vadeye kadar devam ettiğini, çekler için ibraz süresi geçtikten sonra yapılan ciroların artık ciro değil alacağın temliki hükmünde olduğunu, 6762 sayılı TTK’nın madde 639. gereğince kendisine müracaat edilen veya edilmesi mümkün olan borçlunun müracaat mevzuu olan senet vermek suretiyle ödediğini ve çek bedelini isteme hakkını elde ettikten sonra müvekkiline temlik ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, somut olayda, takip dayanağı 31/07/2016 keşide tarihli çekin arka yüzünün incelenmesinde; çekin 01/08/2016 tarihi ve 23/08/2016 tarihinde bankaya ibraz edildiği, çekin ibrazı şerhi verilmesinden sonraki ciro ile takip alacaklısı olan alacaklının ciro silsilesi içerisinde yer aldığı, bankaya ibraz eden …’ ın ibrazdan sonra cirosunun olduğu, ibrazdan sonra yapılan cironun alacağın temliki hükmünde de olsa, takip alacaklısına yapılmış bir ciro mevcut olduğundan takip dayanağı çekin ciro silsilesinde kopukluk olmayıp, anılan ciro alacaklıyı yetkili hamil kıldığı, davacı tarafından, kendisi davacının imzasının ibrazdan sonra çekte bulunması gerektiği ileri sürülmüş ise de davacının değil, çeki bankaya ibraz eden …’ın cirosunun ibrazdan sonra bulunması gerektiğinden bu iddialara itibar edilmeyerek ve çek bedelinin …’ a ödendiğinin, çekin bedelsiz kaldığının, yazılı kesin deliller ile ispat edilmediği gerekçesiyle, davacının menfi tespit davasının sübut bulmadığından reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili, çekin lehtarının … olduğu, ciro edilerek davacı şirkete teslim edildiği, davacı şirketçe bankaya ibraz edilerek karşılıksız olduğunun anlaşıldığı, bankaya ibrazından sonra … tarafından tekrar ciro edilerek bu kez davalıya teslim edildiği, bankaya çekin tahsili için ibrazı ve bankaca çekin karşılığının bulunmadığı şerhinin bu imza altına işlenmesinden sonra, bu çekte hak sahibi olunabilmesi için alacağın temliki sonucu doğuran ve çeki bankaya ibraz edenin bir cirosunun bulunmasının şart olup bu şekilde bir cironun bulunmaması durumunda çeki elinde bulunduranın meşru hamil sayılmayacağını, bu sebeple de dava konusu çeke dayalı olarak herhangi bir istemde bulunmasının mümkün olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin olup mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının icra takibine konu çek nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bursa 12. İcra Müdürlüğünün 2019/2253 Esas sayılı icra takip dosyasında; … tarafından ….AŞ, … ve Aksun Parke…Ltd.Şti. aleyhine Yapıkredi Bankasına ait 6471935 seri nolu, 31/07/2016 keşide tarihli, 20.000 TL bedelli çeke istinaden 18.710 TL çek bedeli olmak üzere toplamda 26.103,65 TL alacağın tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı görülmektedir.
Dava konusu çekin yapılan incelemesinde; keşidecisinin dava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, lehtarın … olduğu, davacı şirketin ciranta olup çeki 01/08/2016 tarihinde bankaya ibraz ettiği, çekin bankaya ibrazından sonra …’ın cirosunun bulunduğu ve çekin 23/08/2016 tarihinde yeninden … tarafından bankaya ibraz edilerek bankanın ödemekle yükümlü olduğu bedelin tahsil edildiği, ibrazdan sonra …’ın ve davalı …’ın cirolarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
TTK’nın 793/1. maddesi uyarınca “Protestonun düzenlenmesinden veya aynı nitelikte bir belirlemeden veya ibraz süresinin geçmesinden sonra yapılan ciro, ancak alacağın temliki sonuçlarını doğurur.”
Buna göre somut olayda, dava konusu çekin davacı tarafça bankaya ibrazından sonra karşılığının bulunmadığının tespiti üzerinden çekin …’a iade edildiği, … tarafından davalı …’a devredildiği, ibrazdan sonra yapılan cironun alacağın temliki sonuçlarını doğurdu için …’a yapılan cironun TBK’nın 183. ve devamı maddelerinde yer alan alacağın temliki hükmünde olduğu ve davacı tarafça davalıya karşı şahsi defilerin ileri sürülebileceği, davacının da dava konusu çek nedeniyle borçlu olmadığını, çekin karşılıksız çıkması üzerine …’a iade edilerek yerine yeni bir senet verildiğini ancak bu senedin de ödenmediğini ileri sürdüğü nazara alındığında, davacının iddialarını ispat için gerekli delillerin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı nitelendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, davacı tarafça dava açılmadan önce arabuluculuk bürosuna başvurulduğu, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin yargılama giderlerinden sayıldığı halde mahkemece arabuluculuk yargılama gideri hakkında hüküm kurulmadığı da anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak deliller toplanmadan ve incelenmeden hüküm tesis edildiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-) Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararının 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-a-6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-) Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

3-) 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan istinaf karar ve ilâm harcının istinaf eden tarafa talep halinde ilk derce mahkemesince iadesine,
4-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden yapılacak yargılamada verilecek hükümle birlikte değerlendirimesine,
5-) İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/12/2022


B