Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/85 E. 2022/1233 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/85 – 2022/1233
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/85
KARAR NO : 2022/1233

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 03/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/10/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/07/2019 tarih, 2018/285 esas, 2019/831 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davalı faktoring firması arasında yapılan sözleşme kapsamında davalı şirketin elinde bulunan teminat senedine istinaden Bursa 18. İcra Müdürlüğünün 2015/4921 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, takipten önce davalı firmaya verilen 30/06/2015 keşide tarihli 6.000,00 TL tutarlı 310351 nolu 07/08/2015 keşide tarihli 27.500,00 TL tutarlı 45004 nolu çeklerin vadesinde ödenmesine ve ayrıca 23/06/2015 tarihli çek nedeniyle de bankaca ödenmesi gereken zorunlu karşılığın tahsiline rağmen şirket tarafından yapılan ödemelerin ana para alacağından düşülmediğini bu ödemeler sonrası müvekkili şirketin riskinin 30.050,00 TL’ye indiğini ileri sürerek 34.700,00-TL tutarında borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı firma hakkında başlatılan icra takibinin 07/05/2015 tarihi olup; bu tarihten sonra Akbank A.Ş. 23/06/2015 tarihli 31.250,00 TL bedelli çekin ibrazında karşılıksız çıkması nedeni ile bu kez Bursa 18. İcra Müdürlüğünün 2015/7075 Esas sayılı icra takibinin tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla başlatıldığı, bahse konu diğer 2 çek ödemelerinin ise 30/06/2015 ve 07/08/2015 tarihli olup; icra takiplerinden çok sonra olduğunu, ödemelerinin infazda dikkate alınacağından bahisle davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, ödemelerin varlığı kabul edilerek tahsilatın icra dosyasına bildirilmeyip kesinleşen takip çıkışı tutarlar üzerinden icra takibine devam edilerek haciz ve satış aşamalarına gelindiği, davacının bu nedenle iş bu menfi tespit davasını açmakta haklı bulunduğu, icra takibinin 30.050,00 TL üzerinden yürütülmesi gerektiği gerekçesi ile “Davanın kabulü ile; davacının Bursa 18. İcra Müdürlüğünün 2015/4921 Esas sayılı icra takibinden dolayı davalıya 34.700,00-TL tutarında borçlu bulunmadığının tespitine” karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; takipten sonra yapılan ödemeler sebebiyle menfi tespit davasında hukuki yararın bulunmadığını, takipten sonra yapılan ödemelerin faiz ve fer’ilerden mahsup edilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 72. maddesine dayalı borçlu olunmadığının tespiti istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı, davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı ödemelerin takipten sonra olması sebebiyle davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını ileri sürmektedir. Davacı tarafından faktoring ilişkisi içerisinde davalıya verilen (2) adet ceman 33.500,00-TL miktarlı çekler ile karşılıksızdır işlemi gören diğer bir çek sebebiyle yapılan 1.200,00-TL ödemenin, Bursa 18. İcra Müdürlüğünün 2015/4921 Esas sayılı takip dosyasına konu asıl alacağa mahsuben tahsil edildiğini, alacağın konu edildiği çeklerin vadesinin gelmeden teminat niteliğindeki bononun takibe konu edildiğini ileri sürmektedir. Bu halde, davacının takibe konu edilen asıl alacak miktarına yönelik eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Alacağın miktarına yönelik ileri sürülen hukuki sebebin varlığı karşısında takipte iddia ettiği borçtan daha fazla borçlu gözüken davacının maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder mahiyetteki menfi tespite dayalı ilamı elde etmesinde hukuki yararı bulunmaktadır. Bu nedenle, davalının hukuki yaranın yokluğu iddiasına dayalı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan,
04.02.2015 tarihli Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 8.maddesinde;
“(2) Müşterilerden ek teminat mahiyetinde olmak üzere devralınan ve fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile ilişkili olmayan kambiyo senedi veya diğer senetlerin tahsil edilebilmesi için;
a) Alacağın vadesinde ödenmeyip sorunlu hale gelmiş olması,
b) Alınan kambiyo senedi veya diğer senet karşılığında hiçbir şekilde kambiyo senedi ve diğer senedin ilgililerine finansman sağlanmaması,
c) Kuruluşun işlem ve muhasebe kayıtlarında ek teminat mahiyetinde alınan kambiyo senedi veya diğer senedin ilgili borcun teminatı karşılığında alındığına ilişkin kayıt düşülmesi gerekir.
(3) Müşterilerden ek teminat mahiyetinde olmak üzere devralınan ve fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile ilişkili olmayan kambiyo senedi veya diğer senedin tahsil edilmesi, ancak kuruluşun vadesinde ödenmeyen alacağı ve müşteriden olan diğer alacaklarını ilgili mevzuat çerçevesinde alacağın geri ödenebilirliğine göre Tasfiye Olunacak Alacaklar veya Zarar Niteliğindeki Alacaklar hesabında sınıflandırması, buna göre özel karşılık ayırması ve hukuki takip süreçlerini başlatmış olması halinde mümkündür.” düzenlemesine yer verilmiştir
Somut olayda; taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinin teminatı olarak verildiği anlaşılan bononun davalıya verilen çeklerin keşide günü beklenmeksizin takibe konulduğu anlaşılmaktadır. Bu halde; davalı tarafından ek teminat niteliğindeki kambiyo senedi (bono) ile yukarıda yer alan yönetmelik hükümlerine göre tahsil cihetine gidebileceğinden bu koşulların sağlandığının davalı tarafından ispatının gerekmesine rağmen bu yönde delil sunulmaması, davaya konu çekler sebebiyle 30/06/2015 tarihinde 6.000,00-TL 07/08/2015 tarihinde 27.500,00-TL, 23/06/2015 tarihinde 1.200,00-TL karşılıksız çıkan çek sebebiyle ödemelerin yapıldığının sabit olması karşısında mahkemece davacının talebi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.370,35-TL istinaf karar harcından peşin alınan 592,60-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.777,75-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde davalıya iadesine,
Harç ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.