Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/83 E. 2022/1257 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/83
KARAR NO : 2022/1257

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2017
NIN KONUSU : Alacak (Hizmet Alım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 07/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/10/2022
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/10/2017 tarih, 2014/1486 Esas, 2017/1124 sayılı Kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında temizlik hizmeti alımına yönelik sözleşme bulunduğunu, sözleşme ilişkisinin 15/06/2012 tarihi itibariyle sonlandığını, sözleşme ilişkisi içerisinde cari hesap sebebiyle 103.895,50-TL faturalı alacaklarının bulunduğunu, ancak müvekkilinin davalı tarafından 2012 yılı 4, 5, ve 6. Ayları için 44.295,00 TL tutarında bir SGK ödemesi tespit edildiğinden 103.895,50 TL tutarındaki faturalı alacak miktarından bu miktarın düşülerek işbu dava ile cari hesaptan kaynaklı 59.600,50 TL alacaklarının tahsili, davalı şirket tarafından haksız olarak paraya çevrildiği anlaşılan 47.650,00 TL teminat mektupları bedelinden şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan ihtarnamenin tebliğinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ve ayrıca 2012 yılı Haziran ayının ilk 15 gününe ilişkin (2) adet proforma faturaya konu alacaklarının tespit edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı şirketin sözleşmenin ifası sırasında ekonomik olarak sıkıntıya düştüğünü, işçi alacaklarını ve SGK primlerini ödeyemez duruma gelmesi nedeni ile müvekkilinin üst işveren olarak yasal sorumluluğu ve işin aksamaması için alacaklarından mahsup etmek üzere davacının yasal sorumluluklarını yerine getirmeye başladığını, zira davacı ile yapılan yazışmalar ile davacının da bu konuda talepte bulunduğunu, borçlarını ödeme de acze düşen ve müvekkili tarafından borçları ödenen davacının teminatının irat kaydededilmesinin ise sözleşmenin 15..4 maddesi gereğince haklı bir husus olduğunu, teminat bedelinin mahsubu sonrasın da dahi müvekkilinin cari hesaptan kaynaklı 16.782,58 TL alacağının daha bulunduğunu, davacı tarafça aralarında bulunan 20/10/2008 ve 01/01/2010 tarihli sözleşmeler gereği anılan sözleşme tarihleri arasındaki döneme ilişkin kıdem tazminatları da yapılan ihtara rağmen ödenmediğinden müvekkili tarafından ödendiğini, ayrıca davacı tarafça 31/05/2012 tarihinden sonraki 14 günlük çalışmasına dair müvekkiline herhangi bir fatura kesilmediğinden SGK ve işçi yükümlülüklerinin bu dönem için tamamen karşılandığına ve vergi borçlarının kapatıldığına dair evrak getirilmediği sürece müvekkilinin başkaca bir ödeme yapma durumunun söz konusu olamayacağını beyanla açılan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, taraf ticari defter ve kayıtları ile davalı tarafından maaş, prim ve kıdem tazminatı olarak yapılan ödemeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde; davacının sözleşme ilişkisi sebebiyle tespit edilen alacak bakiyesi olar 107.146,28 TL’den 95.423,42 TL maaş ödemesi ile 28.505,54 TL kıdem tazminatı tutarlarının mahsuplaştırılması sonucunda davalı yanın davacı taraftan cari hesaptan kaynaklı 16.782,68 TL tutarında alacaklı bulunduğunun belirlenmesi ve teminat mektubu bedellerinin de daha önce cari hesap alacaklarından düşümü yapılmış olmakla paraya çevrilmesinin haklı ve yerinde olması sebebiyle davacının cari hesap ilişkisi nedenli ve teminat mektupların nakde çevrilmesinden kaynaklanan alacak istemlerinin ayrı ayrı reddine, 2012 yılı Haziran ayı hak ediş alacaklarının tespiti isteminin ise hukuki yarar bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; teminat mektuplarının müvekkil hesabına alacak kaydedilmesi ve müvekkili şirketin işçilerinin maaş ve SGK ödemelerinin yapılmasına itirazlarının bulunmadığını, ancak iş yerinin devri hali bulunduğundan kıdem tazminatı sorumluluklarının bulunmadığını, dolayısıyla kıdem tazminatı sebebiyle mahsuplaşmanın yapılmasının yasal olmadığını, 2012 yılı Haziran ayı hak ediş alacaklarının tespiti isteminde bu döneme ilişkin faturalandırma yapamadıklarından hukuki yararlarının bulunduğunu, hizmetin verildiğinin ve bedelinin 29. 816,83-TL olduğunun çekişmesiz olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın kısmen veya tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa karşı cevap dilekçesinde; mahkeme kararında hukuka aykırı bur yön bulunmadığından davacının istinaf nedenlerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, hizmet alım sözleşmesine dayalı açık hesap ilişkisinden ve teminat mektubunun nakde çevrilmesinden kaynaklanan alacağın tahsili ile proforma fatura alacağının tespiti istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, davacının alacak istemlerinin esastan reddine, alacağa yönelik tespit isteminin ise hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1-Davacı tarafından eda davasına konu ettiği alacak açık hesap ilişkisi nedenine dayalıdır.
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Bu nedenlerle açık hesap ilişkisine dayalı alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesine yönelik taraf ticari defter ve kayıtları incelenirken kayıtlar arasında farklılık bulunuyorsa bunun neden kaynaklandığı ve hangi kayda üstünlük tanınması gerektiğinin taraf iddia ve savunmalarına gözetilerek belirlenmesi sonrasında hükme yönelik sonuca gidilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi inceleme sonrası tanzim edilen raporlar uyarınca; 31.05/2012 tarihi itibariyle davacının 151.545,40-TL açık hesap ve teminat mektubunun paraya çevrilmesinden kaynaklanan alacağının bulunduğu, taraflar arasında çekişmesiz bulunan 2012 yılı Nisan, Mayıs ve Haziran aylarına ait davacı işçilerinin 44.396,12-TL prim ve 95.514,80-TL ücretlerinin davalı tarafından yapıldığı, bu hale göre; davalı ödemelerinin mahsubu sonrası davacının 11.634,48-TL bakiye alacağının kaldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, taraflar arasında imzalanan temizlik hizmetleri sözleşmelerine göre davalı iş yerinde çalışan işçilerin davacı yüklenicinin işçileri olduğu sabittir. Yüklenici işçiye karşı yüklenici ve işveren iş hukuku çerçevesinde birlikte sorumlu olsalar da rücu ilişkisinde davalı işveren, ödediği bu bedeli aralarında imzalanan hizmet sözleşmesi kapsamında yüklenicilerden talep edebilecektir. İşçiyi çalıştıran yükleniciler ödenen kıdem tazminatından işçiyi çalıştırdıkları süreyle orantılı olarak sorumlu olacaklardır. Somut olayda, taraflar arasında tesis edilen 22/10/2008 ve 01/01/2010 tarihli sözleşme hükümlerine göre işçilerin 22/10/2008-28/02/2010 tarihleri arasındaki kıdem tazminatı alacağından davacı şirketin sorumluluğu bulunmaktadır. Bu nedenle, işçilere ait bu döneme ilişkin 28.505,54-TL kıdem tazminatı ödemesinin davacı bakiyi alacağı olan 11.634,48-TL’den mahsubu sonrası davacının açık hesap ilişkisi ve teminat mektubundan kaynaklı bakiye alacağının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece karar yerindeki gerekçelerle bu alacak kalemlerine yönelik davanın reddi kararında isabetsizliğin bulunmadığı değerlendirilmiştir.
2-Davacının 2012 yılı Haziran ayına ait (2) adet proforma faturaya konu hizmet bedeli alacağının tespiti istemine yönelik istemi tespit davası niteliğindedir. Tespit davası eda davasının öncüsü olduğundan davacının tespit davası açmakta hukuken korunmaya değer güncel yararının bulunması gerekmektedir. Aksi halde eda davası ile elde edilebilecek bir menfaatin tespit davasına konu edilemeyecektir. Bu kapsamda, davacının hizmet bedeli alacağı eda davasına konu oluşturacak nitelikte olduğundan tespit davasına konu edilmesi mümkün görülmediğinden mahkemenin bu yöndeki değerlendirmesinin de hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacının istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde davacıya iadesine,
Harç ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza