Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/805 E. 2023/605 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/805
KARAR NO : 2023/605
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2018
NUMARASI : 2015/1150 E. 2018/1589 K.
DAVACI : …… – [16312-13659-98921] UETS
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 18/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/04/2023
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/12/2018 tarih, 2015/1150 Esas, 2018/1589 sayılı Kararının istinaf incelemesi neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı/alacaklı müvekkilinin şirket aleyhine Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2015/5919 Esas sayılı takip dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus takip dosyası ile takip yoluyla icra takibi başatıldığını, takibe konan 15/08/2014 tanzim tarihli 15/10/2014 vadeli 38.000,00 TL’lik bono da şirket kaşesinin olmaması, bonoyu tanzim eden şirket yetkilisinin şirket ile ilişkisinin kesilmesinden sonra bononun ortaya çıkması, bono alacaklısı ile şirketin hukuki ve fiili bir irtibatının alışverişinin olmaması nedeniyle takibe konu bononu sahte veya sonradan tanzim edildiği düşüncesi ile imzaya ve bono vasfına itiraz ettiklerini aynı anda Cumhuriyet Savcılığına da suç duyurusunda bulunulduğunu, bonoyu tanzim ettiği söylenen şirketin eski yetkilisi İbrahim Talan’ın Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/2695 Soruşturma nolu dosyasında bonoyu kendisinin tanzim ettiğini, şirketin nakde ihtiyacı olduğu için Özgür Çelik’ten borç aldığını söylediğini, bono lehtarı Özgür Çelik de İbrahim Talan’a borç para verdiğini, bir ay kadar sonra şirkedin senedini verdiğini, daha sonra Özgür Çelik tarafından müvekkili aranarak elinde şirketin borçlu olduğu bir senet olduğu bu senedi 10.000,00 TL karşılığı iade edebileceğini, aksi taktirde icra takibi başlatacağını bildirildiğini, bunun üzerine müvekkilin şirket yetkilisi Hüseyin Özkan’ın riske girmemektense istenilen parayı vererek senedi almak istediğini, parayı vermiş ve 12/05/2015 tarihli ibranameyi aldığını, Özgür Çelik’in bonoyu daha sonra iade edeceğini, yanında olmadığını söylediğini, daha sonra da davalının alacaklı olarak gözüktüğü icra takibi başlatıldığını, bono üzerindeki tanzim tarihi, tanzim edildiği tarihte değil daha önceki bir tarih olarak yazıldığını, bono para alış verişinin yapıldığı tarihte değil sonradan tanzim edildiğini, bu sebeple takibe konu senet kambiyo senedi vasfını taşımadığını, bono lehtarı Özgür Çelik’in Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/2695 Soruşturma nolu dosyasında parayı aldıktan sonra bonoyu …’ya ciro ettiğini beyan etmekle, icra takibine konu bononun senetteki vade tarihinden sonra ciro edilmiş olmakla, vadeden sonraki ciro alacağın temliki hükmümde olduğunu, bu sebeple def’iler yönünden alacağın temliki hükümlerinin uygulanması gerektiğini, bu nedenle öncelikle icra takibinin dava sonuna kadar durdurulmasına, davacı/borçlu şirketin davalı alacaklıya bir borcu bulunmadığının tespitine, Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2015/2695 sayılı icra takibinin iptaline, kötü niyetli alacaklının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilin davalı iyi niyetli 3. kişi olması sebebiyle davanın reddinin gerektiğini, müvekkil davalının davaya konu bonoyu Özgür Çelik’ten olan alacağına istinaden almış olup senedi düzenleyen şirket ile Özgür Çelik arasındaki ilişkiyi bilmediğini, bilecek durumda olmadığını, davacı taraf ile senedi düzenlediği iddia edilen İbrahim Talan ve Özgür Çelik ile aralarındaki husumet açısından iyi niyetli 3. kişi konumunda olan müvekkilin sadece tahsil edemediği alacağı sebebiyle haklı olarak icra takibi yoluna başvurduğunu, davacı yanın iddialarının kabul edilemeyeceğini, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı tarafın kötü niyetle işbu davayı ikame etmesinden ve icra veznesine yatan paranın müvekkil tarafından tedbir nedeniyle çekilememesi sebebiyle davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, müvekkilin iyi niyetli 3. kişi konumunda olması nedeniyle davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı icra takibine konu 38.000,00 TL bedelli 15.08.2014 tanzim tarihli 15.10.2014 vade tarihli senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığını iddia etmekle beraber dava dilekçesinde bono karşılığı Özgür Çelik’e bir ödeme yapıldığını beyan etmektedir. Bu şekilde İİK 170/a-son fıkrası uyarınca senet karşılığı bir ödeme yapıldığı davacı vekilinin beyanı ile sabit olduğundan artık senedin kambiyo vasfına haiz olmadığı itirazı bu aşamada değerlendirilemez. Davalı taraf ise kendisinin iyiniyetli olduğundan bahisle davanın reddini talep etmekte, davacı taraf ise senedin vade tarihinden sonra ciro edildiği vadeden sonraki cironun alacağın temliki hükmünde olduğu, bu sebeple def’iler yönünden alacağın temliki hükümlerinin uygulanması gerektiği, bono lehtarına karşı olan def’ileri takip alacaklısı hamile karşı da ileri sürülebileceğinden bahsetmektedir. TTK 690/1 fıkrasında vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro vadeden önce yapılan bir cironun hükümlerini doğurur. Ancak ödememe protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi için öngörülmüş sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, sadece alacağın temliki hükümlerini doğurur. Somut olayda senedi düzenleyen gözüken davacı şirket, lehtar Özgür Çelik, davalı ise arka sayfada cirosu bulunan kişidir. Dolayısıyla senet için düzenleyene protesto çekmeye gerek olmadığından TTK 687. madde gereği düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri, poliçeyi iktisap eden bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olmadıkça hamile karşı ileri süremez. Davalının kötüniyetli olduğu hususu da davacı tarafça yeterli delil ile ispatlanamadığından tüm bu nedenlerle davacının haksız işbu menfi tespit davasının reddine dair karar vermek gerekmiş, davalı-alacaklı taraf kötüniyet tazminatı talep etmiş olmakla, 09.12.2015 tarihli ara karar ile takip hakkında ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşıldığından İİK 72/4 fıkrası uyarınca şartları oluştuğu kanaati ile kötüniyet tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; senedin sonradan tanzim edildiğinin lehtar ve şirket adına senedi tanzim eden İbrahim Talan’ın kolluk ifadeleri ile sabit olduğunu, bu sebeple bononun tanzim edildiği anda kambiyo vasfına haiz olmadığını, senedin takibe konulması ve ilave masrafların ortaya çıkmasının önlenmesi amacıyla yapılan ödemenin kambiyo senedinin geçersizliğini ortadan kaldıracağı gerekçesinin yasal olmadığını, takibe konu senedin lehtara yapılan ödeme sonrası davalıya ciro edildiğinin lehtarın kolluk beyanı ile anlaşıldığını dolayısıyla vadeden sonra ciro edilen senedin alacağın temliki hükmünde olduğunu, geçerli bir temlik sözleşmesi bulunmadığından davalının yetkili hamil olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa karşı cevap dilekçesi ile; müvekkilinin takibe konu senedi dava dışı lehtar Özgür Çelik’ten alacağına istinaden aldığını, düzenleyen ile lehtar arasındaki ilişkiyi bilmeyen, bilebilecek konumda olmayan iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, senedin vade tarihinden önce müvekkiline geçtiğini, davacının lehtar ile olan anlaşmasının müvekkilini bağlamayacağını, aksi durumun borçluların kendi aralarında anlaşarak hamili egale etme imkanı bulabileceğini ve bu durumun senede güveni bitirebileceğini belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava; icra takibine sonra açılan bedelsizlik nedenine dayalı borçlu olunmadığından tespiti istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2015/59/19 Esas sayılı icra dosyası üzerinden davalı-hamil tarafından davacı-keşideci ve dava dışı lehtar aleyhine 15/08/2014 tanzim tarihli, 15/10/2014 vade tarihli 38.000,00 TL bedelli bonoya istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmıştır.
Takibe dayanak bonoda keşideci olarak yer alan davacı tarafından eldeki dava ile; şirket kaşesi yer almayan senedin önceki yetkili ortak tarafından ortaklık ilişkisinin kesilmesinden sonra tanzim edildiği bu nedenle kambiyo vasfına haiz olmadığı, ayrıca senet lehtarına vadeden sonra yapılan ödeme ve bu ödemeye dair belge ile bu kişinin kolluktaki beyanı uyarınca cironun vadeden sonra yapılması sebebiyle alacağın temliki hükmünde olduğu, devrin geçerlilik koşullarını taşımadığı ve borcun temlik edene ödenmesi sebebiyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmektedir.
Davalı senedin vade tarihinden önce ciro edildiğini ve iyiniyetli hamil olması sebebiyle def’ilerin kendisine karşı ileri sürelemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, takibe dayanak bonodaki lehtar cirosunun vadeden sonra yapılıp yapılmadığı ile bunun sonucuna göre lehtar tarafından düzenlenen ödeme belgesinin davalı yönünden sonuç doğurup doğurmayacağı üzerine olduğu anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 778/1-a maddesinin yollaması ile bono hakkında uygulanacak 690. maddesinde; “Vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro, vadeden önce yapılan bir cironun hükümlerini doğurur; ancak, ödenmeme protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi için öngörülmüş sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, sadece alacağın temliki hükümlerini doğurur.
Aksi sabit oluncaya kadar tarihsiz bir ciro protestonun düzenlenmesi için öngörülen sürenin geçmesinden önce yapılmış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Söz konusu bu düzenleme uyarınca ödememe protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi için öngörülen ödeme gününü takip eden iki iş günü içerisinden sonra yapılan ciro alacağın temliki hükmündedir. Cironun ne zaman yapıldığının (tarihsiz ciro) tespit edilememesi halinde ise ciro normal ciro hükmünde olup alacağın temliki hükmünde değildir.
Davaya konu senet üzerindeki lehtar cirosu beyaz ciro niteliğinde olup tarih içermemektedir. Bu halde cironun yukarıdaki yasal düzenleme uyarınca alacağın temliki hükmünde kabul edilmesi mümkün değildir. Öte yandan, lehtar Özgür Çelik imzasının taşıyan 12/05/2015 tarihli belge ve kolluktaki beyanının dayanak belgenin kambiyo senedi vasfında olması sebebiyle cironun alacağın temliki hükmünde olduğunun kabulü için yeterli olmayacaktır.
Bu durumda, davacının ödeme nedenine dayalı bedelsizlik iddiasının davalı yönünden TTK’nın 687/1 maddesindeki koşulların sağlanması halinde davalı yönünden sonuç doğuracağı, dosya kapsamı deliller itibariyle davalının senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğine yeter düzeyde delil bulunmaması sebebiyle bu yöndeki istinaf sebebinin de yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle esastan reddine karar verilmiştir
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50, TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına (harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talebi halinde davacıya iadesine,
4-Harç ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza